40'ına kadar metropolde 40'ından sonra deniz kıyısı minnak tatlış bahçeli bi evde
şehirde yaşamak mı köyde yaşamak mı
yaşamak kafi..
Zengin olmak. Nerede yaşadığınız pek de fark etmiyor böyle bir durumda. Uganda'da bile yaşayabilirsiniz.
uganda mı o ülke nereden dolandı diline ksöxkdkfkfkg
bdasdash kötü deyince aklıma geldi ne bileyim
hsbdhsjdjxjxjxjxjxjf bence biraz fark eder ya kuzey korede ne işe yarar o zenginlikk
lideri olursan yarar sdnjasndsaj
nsnsndnjxdjjxxjdxjjdjd
Bazen şehirde bazen köyde yaşamak. İkisi de uzun sürünce bünyede toksik etki yaratabiliyor.
Köyde yaşarken her adımınızda size bir hastalık buldurtmak için çabalayan kalabalığa hazır olun. Çünkü küçük yer, herkes her şeyi biliyor.
benim tek başıma Avrupa'ya gitmek gibi bir planım var eğer olmazsa şehire araba ile çok uzak olmayan bir köy hayatı isterim.anneannem tarla,bağ bahçe,hayvancılıkla ugraştıgindan zorluklarını biliyorum o yüzden bu entryde romantizm yoktur.
Sinop,Trabzon,Artvin,Muğla,Antalya,aydın bu şehirlerin yaşanılası yerlerinden bazılarını kendim gördüm bazılarının belgesellerini izledim.şehir beni boğuyor. nasıl desem sürekli bir tarafa akan kalabalık , dur durak bilmeyen korna araba sesleri ,tahammülsüz insanlar ,her meslek grubunda asık surat bunlar benim enerjimi sömürüyor.minimal bir eve az eşya küçük bir veranda ,sadece 1 tane sallanan sandalye şimdiden güzel bir kısmını olusturduğum bir dolu kitap , hangi hastanedeysem ona gidebilmek için araba , motor veya bisiklet..bunlar lazım bana ilk etapta...mümkün olduğunca az, kafayı yemeyeceğim kadar fazla insan olsun bir de.
bu hayali tek gerceklestirecegim ve muhtemelen birkaç sene de tek yaşayacağım.çünkü yaş kemale erince kimse bu riske girmek istemez aile baskısı , atanmak istemek bir an once ,şehir hayatının sundukları falan tatlı gelir .o yüzden hiçbir hanimefendiye teklif etmem zaten, gel benle insalardan şehirden kopartayim seni diye.zaten kabul etseler de inanmam.bu eve yerleşene kadar bir miktar sermaye gerekiyor onu da borclanacagim galiba..
Sinop,Trabzon,Artvin,Muğla,Antalya,aydın bu şehirlerin yaşanılası yerlerinden bazılarını kendim gördüm bazılarının belgesellerini izledim.şehir beni boğuyor. nasıl desem sürekli bir tarafa akan kalabalık , dur durak bilmeyen korna araba sesleri ,tahammülsüz insanlar ,her meslek grubunda asık surat bunlar benim enerjimi sömürüyor.minimal bir eve az eşya küçük bir veranda ,sadece 1 tane sallanan sandalye şimdiden güzel bir kısmını olusturduğum bir dolu kitap , hangi hastanedeysem ona gidebilmek için araba , motor veya bisiklet..bunlar lazım bana ilk etapta...mümkün olduğunca az, kafayı yemeyeceğim kadar fazla insan olsun bir de.
bu hayali tek gerceklestirecegim ve muhtemelen birkaç sene de tek yaşayacağım.çünkü yaş kemale erince kimse bu riske girmek istemez aile baskısı , atanmak istemek bir an once ,şehir hayatının sundukları falan tatlı gelir .o yüzden hiçbir hanimefendiye teklif etmem zaten, gel benle insalardan şehirden kopartayim seni diye.zaten kabul etseler de inanmam.bu eve yerleşene kadar bir miktar sermaye gerekiyor onu da borclanacagim galiba..
Borç için dm poyrazkarayel. Borcunuzu aydın'dan incir yollayarak ödeyebilirsiniz :p
kaptım sözü unutmam bakın
Siz incirleri yollayın da gerisi önemsiz
bir de dolandırmaya kalkıyorsunuz Allahım ya sksjsbsb
sen abdülhamid'i savundun!
Belki alakasız gelecek sayın yazarlar ama bazen diyorum ki keşke köyde doğan köyde hayatını sürdüren birisi olsaydım. Dertlerim ineklerim, tarlam olsaydı. Pek bir sey bilmeseydim, sadece köy hayatı hakkinda bilgim olsaydı. Sabah erken de kalksam, az da uyusam, ellerim nasırlaşsa belim ağrısa da kendi yağımda kavrulsam. Köydeki genç kız arkadaşlarımla tatlı sohbetlerim olsa. Köyün delikanlılarıyla alttan alttan bakışsam. Bir hedefim, hayalim asla olmasa. Tek derdim sadece hayatımı yaşamak olsa. İneklerimi sağsam, tarlamı sürsem, evde sobada patetes yapmak lüks olsa ama tadından- keyfinden dört köşe olsam. Küçük mutluluklarım olsa. Az insan tanısam. Pek de zeki olmasam. Hayat daha keyifli, daha kolay olmaz mıydı?
üzgünüm ama olmazdı sayın lavinia :) o köyde büyüseydi küçük lavinia, yine bu hayalleri kurar, o küçük köyünden çıkar hayallerinin peşinden koşardı ve eğer küçük lavinia orda doğsaydı tek derdi hayatı yaşamak olmazdı, aslına olurdu ama hayatı yaşamanın bu olmadığını anlardı. küçük lavinia orda doğsaydı tek derdi tarlası olan o insanlara bakıp hayrete düşer, öyle olmamak için söz verirdi kendine. çünkü lavinia'yı lavinia yapan şey lavinia'ya bahşedilmiş bir şeydi bence, lavinia daha doğmadan lavinia olmuştu :)
Haklısınız sayın moonlight :(
Kesinlikle köyde yaşamak :) havası o kadar temiz ki sanki içinde alarm kurulmuş gibi sabahın ilk ışıklarıyla kalkıyorsun. İnekler sağılmış oluyor sen kalkmaya, gidiyorsun ahıra bir bardak süt alıyorsun kendine. Babannen yumurta getir diyor kümesten, gidiyorsun henüz tüm tavuklar çıkmadıysa biraz korkuyla sokuyorsun kafanı içeri. Alıp kaçıyorsun yumurtayı :) Bahçeden iki de biber, domates, salatalık alıyorsun. Miss gibi kokuyorlar. İçtiğin sütün de dalından topladığın sebzenin de tadı bir başka oluyor. Yapıyorsun kahvaltını sonra kedinin, köpeğin yemeğini veriyorsun. Herkesin karnı doydu mu; akşama kadar gez dur bağda, bahçede. yazarken bile içim huzur doldu yahu :)
şehirde minnacık bir apartman dairesi yerine şehirdışında 1 dönüm alanı olan ev isterdim.
şehrin rahatlığı köyün ferahlığı... sonuç: şehrin az ötesinde bahçeli müstakil ev.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?