Acil bir giriş yaptım kusura bakmayın. Varsa ücreti mukabilinde birkaç sigara rica edecektim
unutulmaz replikler
göç etmek için doğdular. ya göç edecekler ya da ölecekler. korkunç tehlikelere rağmen ilerliyorlar, yaşlılar bunu defalarca yaşadı. gençler sürüden ayrılmama gereğini biliyorlar. büyük tehlikelere rağmen ilerliyorlar. dünya onlara fısıldadı;
HAREKETE GEÇ HAREKETE GEÇ VE YAŞA
HAREKETE GEÇ HAREKETE GEÇ VE YAŞA
Bilemem kardeş, meyveyi soymadan içinden ne çıkacak bilemem !
Çocuklar gökyüzünün mavi olduğunu biliyor. O gök, başlarına yıkıldığı zaman ne yapacaklarını bilmeleri gerek asıl. // Jim Carrey - Kidding
hayırdır ingiltere prensiyle mi konuşuyorum??
"İnsanlar büyüdükçe hayalleri küçülür mü baba?"
"- Dostum, çok kötü bir şey fark ettim. Bize komünizmle ilgili anlatılan her şey yalanmış. - Ben daha kötüsünü fark ettim. Bize kapitalizmle ilgili anlatılan her şey doğruymuş."
mitoya gittiğini anlamadım mı sibop
-Pala
-Pala
Buralarda Müslüm denen bir hıyar varmış
altın kapılarımız kan oldu tayfuuuğğn
ömer iyi çocuktu ama fena bir kusuru vardı. insanlara fazla güveniyordu. sırf seviyor diye onları tanıdığını zannediyordu. eğer geriye dönüp söyleyebilsem söylerdim: 'ömer' derdim 'her ihanet sevgiyle başlar...
"Vakit varken tomurcukları topla. Zaman hala uçup gidiyor ve bugün gülümseyen bu çiçek, yarın ölüyor olabilir."
bir pesimist gördüm sanki evet evet bir pesimist...
filmi yıllar önce izlemiştim fakat şarkıyı geçenlerde fark ettim fena şarkı değil :)
"Yeter lan yeteeeer, yeteeeeer! Çıkın ortaya, kansızlaar... "
~ Memati
~ Memati
+ this is your heart and you should
never let it rule your head. you could have
chosen any random number and
walked out of here today with
everything you've worked for but you just
couldn't resist it, could you? i've always assumed that
love is a dangerous disadvantage ... thank you for the final proof.
- everything i said, it's not real. i was just playing the game.
+ i know, and this is just losing.
never let it rule your head. you could have
chosen any random number and
walked out of here today with
everything you've worked for but you just
couldn't resist it, could you? i've always assumed that
love is a dangerous disadvantage ... thank you for the final proof.
- everything i said, it's not real. i was just playing the game.
+ i know, and this is just losing.
- o ifadeyi biliyorum ben. nereye gidiyoruz?
+ arkadaşlarımızın sadakatlerini sınamaya...
+ arkadaşlarımızın sadakatlerini sınamaya...
"Hepimiz büyüktük. Küçük küçük parçalarla, aynı hüzüntüden payını alan büyük ve hüzünlü kişiler."
"Everyone dies alone. But if you meant something to someone, if you helped someone or loved someone, if even a single person remembers you then maybe you never really die and maybe this isn't the end at all."
Person of Interest 05*13
Person of Interest 05*13
"happiness can be found, even in the darkest of times, if one only remembers to turn on the light." albus percival wulfric brian dumbledore
"Vakit varken tomurcukları topla. Zaman hala uçup gidiyor ve bugün gülümseyen bu çiçek yarın ölüyor olabilir."
(Forrest Gump)
(Forrest Gump)
''Ama denedim, öyle değil mi? Lanet olsun, hiç olmazsa bunu yaptım..!''
-one flew over the cuckoo's nest
-one flew over the cuckoo's nest
What we do in life echoes in eternity.
- maximus
- maximus
Her şeyin bir bedeli var bu hayatta. Büyük hırsların bedeli, büyük kayıplar. Büyük sevdaların bedeli, büyük yangınlar. Küçük hesaplarınki, büyük yanılgılar...
-suskunlar
-suskunlar
şahsiyet dizisinde başkomiser tolga'nın nevra'ya söyledikleridir
ama nasıl hissediyorum biliyor musun? şimdi böyle insanın hayatta güvendiği bazı şeyler vardır ya hani. başı sıkışınca falan... ne bileyim. mesela 155. bir şey olursa polis gelir. nedir, işte itfaiye. yangın çıkınca ararsın. bilirsin ki gelecek. asansörde kaldın diyafon var. basarsın birisiyle konuşursun. ne bileyim. o seni rahatlatır. panik butonları vardır. biryerde kaldığın zaman basarsın. polis gelir yada birisi seninle konuşur. ne bileyim. rahatlatır en azından seni.
şimdi nevra, bunların hiç birinin çalışmadığını düşünsene. birşey geliyor başına 155'i arıyorsun bakan yok. yangın çıkmış itfaiyeyi arıyorsun gelen yok. asansörde diyafona bakıyorsun birisi seni duysun diye. panik butonu mesela orada duruyor öyle. basıyorsun. "kimse yok mu kimse yok mu? duyuyormusunuz beni?" diye bağırıyorsun ama hiç çıt yok.
ya diyorsun ki arkadaş buna bir şey mi oldu ya. böyle bakıyosun. açıyosun duvardan bir ayırıyorsun onu. aa, ananı avradını! bağlantısı yok nevra. kablo yok. o duvarda öyle duran bir şeymiş. senin hayatın ona güvenmekle, inanmakla geçmiş. halbuki seni kazıklamak için koymuşlar onu oraya. sen ona güven diye. sen ona güven. başını kaldırmadan, soru sormadan, işine gücüne bak diye koymuşlar. sen de ona öyle salak gibi güvenmişsin. aslında güveneceğin hiç bir şey yokmuş. işte kendimi şimdi öyle hissediyorum. bir şeylere öyle haybeye inanmışım. o da çok boktan bir durum. o yüzden şimdi ne yapacağımı hiç bilmiyorum.
ama nasıl hissediyorum biliyor musun? şimdi böyle insanın hayatta güvendiği bazı şeyler vardır ya hani. başı sıkışınca falan... ne bileyim. mesela 155. bir şey olursa polis gelir. nedir, işte itfaiye. yangın çıkınca ararsın. bilirsin ki gelecek. asansörde kaldın diyafon var. basarsın birisiyle konuşursun. ne bileyim. o seni rahatlatır. panik butonları vardır. biryerde kaldığın zaman basarsın. polis gelir yada birisi seninle konuşur. ne bileyim. rahatlatır en azından seni.
şimdi nevra, bunların hiç birinin çalışmadığını düşünsene. birşey geliyor başına 155'i arıyorsun bakan yok. yangın çıkmış itfaiyeyi arıyorsun gelen yok. asansörde diyafona bakıyorsun birisi seni duysun diye. panik butonu mesela orada duruyor öyle. basıyorsun. "kimse yok mu kimse yok mu? duyuyormusunuz beni?" diye bağırıyorsun ama hiç çıt yok.
ya diyorsun ki arkadaş buna bir şey mi oldu ya. böyle bakıyosun. açıyosun duvardan bir ayırıyorsun onu. aa, ananı avradını! bağlantısı yok nevra. kablo yok. o duvarda öyle duran bir şeymiş. senin hayatın ona güvenmekle, inanmakla geçmiş. halbuki seni kazıklamak için koymuşlar onu oraya. sen ona güven diye. sen ona güven. başını kaldırmadan, soru sormadan, işine gücüne bak diye koymuşlar. sen de ona öyle salak gibi güvenmişsin. aslında güveneceğin hiç bir şey yokmuş. işte kendimi şimdi öyle hissediyorum. bir şeylere öyle haybeye inanmışım. o da çok boktan bir durum. o yüzden şimdi ne yapacağımı hiç bilmiyorum.
zaten kafam bozuk profil taraması yapıyım dedim iyice keçileri kacirdim
çok iyi yorum yazmışım ya bir yildan fazla olmuş hâlâ aynıyım
takdire şayan istikrar, bu sene de değişmedi benim kafa aynı kafa
"My life is a perfect graveyard of buried hopes."
Anne of Green Gables
Anne of Green Gables
''I read somewhere how important it is in life not necessarily to be strong but to feel strong.'' —into the wild.
"seni hiç alakadar etmez" repliğini yazmak isterdim ama en çok unutamadığım bu (alakasız ama :)
Aslında hep biliyordum. Gerçek olamayacak kadar güzel olduğunu. Uzun süremeyeceğini. Hayatın böyle olmadığını, cömert davranmadığını. Birini sevmemelisin, birine bağlanmamalısın, hayat seni kıskanır. Elinden her şeyini alır ve yüzüne güler. Sana ihanet eder.
the Broken Circle Breakdown
the Broken Circle Breakdown
"mevlam bize nasip etmiyor demek ki yoksa on numara namaz kılarım"
“Tabii siz anneleri tarafından size emanet edilen çocuklara her bakımdan yetersiz gördüğünüz bir kadının annelik etmesine şiddetle karşısınız ama.”
Bihter Ziyagil bu replikle Matmazel'in aklıyla oynamıştı, hey gidi günler.
Bihter Ziyagil bu replikle Matmazel'in aklıyla oynamıştı, hey gidi günler.
ne olmuş yani büyük adam olamadıysak hayallerimizi satmadık ya!
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?