ŞİMDİDEN ÇEKİLECEK ACISI BUNUN,
DUYULACAK MAHZUNLUĞU ŞİMDİDEN.
BÖYLESİNE SEVİLECEK BU DÜNYA
"YAŞADIM" DİYEBİLMEN İÇİN...
Valla istemekle hiçbir şey olmuyor, harekete geçmek de çok zor, en iyisi istememek. Ben istiyorum ki emek olmadan yemek olsun çünkü yetti gaari ne emek emek yemek yiycek halimiz kalmadı emek vermekten akdkfjkska
sevdiklerimin içinde olduğu yerdir. Nereyi seversem evim oradır.
Samimiyetsiz davranışlar.
Ettikten sonra acaba buldu mu, acaba yanlış yere mi gitti diye düşünüp durduğum için bana sorulmasından hoşlanmıyorum :')
Telefona bakarım, telefona baktığım için uykum daha da kaçar, telefonu bırakırım ufff çok geç oldu niye uyuyamadım diye düşünürüm, sonra telefona bakayım belki uykum gelir derim telefonu elime alırım hooop başa döndük :')
Yaşadık kardeşim onun da en kralını yaşadık 🚬
Binbir hevesle başladığım işler yolunda gitmeyince kendimi avutma şeklim.
Aşırı çok çay içmesi. Zorlasa kırk demlik çayı içebilir. Gittiğimiz her yerde çay içer. Evde sürekli çay demletir. Çay ve babam arasındaki bu samimiyet bence garip :)
Akrabalarımla 10 dakkadan fazla görüşünce bana gelen şey.
Ömrümü yiyen şey.
İlk gelişim tercihlerin açıklanması üzerine aşırı heyecanlanmam ve bizimkilerin dayanamayıp birden hadi Ankara'ya gidelim de okulunu gör demesiyle oldu. Tam Ankara'ya girdiğimizde arabamızdan hafif duman çıkmaya başladı, sağa çektik, birkaç tamirci aradık. Sonra idareten yapıldı araba. Yemek yedik, okula gideceğiz, kaza yaptık. Hevesimin kursağımda kaldığı gündü gerçekten :) Ona rağmen ailem sürekli olsun, olacağı varmış diyerek beni motive edip bir şekilde okula götürdü. Fotoğrafların hepsinde mutsuzuz tabi :) ama benim amfiye girip moralimi toplamamla gün güzel bitti. Memlekete çekiciyle gittik, araba pert tabi. Hiçbirimizin unutamayacağı bir anıydı :)
Küçük prens'te şöyle diyordu: İnsan bir şeyi tam anlamıyla görebilmek için yüreğiyle bakmalıdır. Gözler sadece herkesin gördüğünü görür. Gerçekten özü görmek istiyorsanız, kalbinizle bakmalı ve hissetmelisiniz.
"Sakın unutma gökyüzüne bakmayı; gökyüzü senindir, gökyüzü herkesindir."
"İNSAN,
Eşref-i mahlûkattır derdi BABAM,
Bu sözün sözler içinde bir yeri vardı."
Eşref-i mahlûkattır derdi BABAM,
Bu sözün sözler içinde bir yeri vardı."
Hatırlayanın yüzünde bir tebessüm bırakacak şekilde...
Sahilde ayaklarını uzatmış, yatıyor, gökyüzüne bakıyor, hayal kuruyor, dalgaların sesiyle huzur buluyor, hafif esen rüzgarla mutlu oluyor, biraz üşüyor ama çaktırmıyor :)
Kendime "şşşş, bi şe yok bişe yok" demek.
Erken kalkmak. Yaşım 20, erken kalkıcam diyip kalktığım gün sayısı beş falan. Yazı iple çekiyorum, her gün bire kadar uyumak için :)
Ama asla yüzde bire düşene kadar kalkıp takmamak, son anda koşarak kabloyu aramak 👌
Beyaz atlı prensimi? Atla geldiği için uzun sürüyor herhalde 🤷♀️
Bu devirde araba kullanılmaz zaten benzine para mı vercek en hızlı yol at kesinlikle 👌
Ah ah ekonomi cebime vurmayı bıraktı kalbimden vuruyor artık kajdjsjja
Bir musibet bin nasihatten iyidir derler.
Bir gün ayrıldık ve sevilmekten eskimiş bir renk gibi hissettim kendimi.
Komite yaklaştıkça gelen istek.
Tam da entry'lerinde hissettiğim gibi biri :) Enerjimin uyduğu, sohbeti sürükleyici bir yazarımız :) kendisiyle tanıştığım için çok mutluyum. Hayal ettiğim merhametli doktor profiline de tam uyuyor Ve Mavi kendisine çok yakışıyor 💙🥰 Umarım daha çok karşılaşma fırsatım olur kendisiyle :)
Yazarlarımızın "kimler kimler geçti" dediği kimler ben olacağım galiba, umarım :)
Aklıma hemen Şükrü Erbaş'tan Ömür hanım' ı getirdi. Her cümlesi çok anlamlı gelir okuduğum günden beri.
Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde.Yağmur ha yağdı ha yağacak. İncecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin. Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan. Kalbimin üstünde binlerce bıçak ağzı, yüzüm ömrümün atlası, düzlükleri bunaltı, yükseklikleri korku, uçurumları yıkıntılarımla dolu bir engebeler atlası. Yaşamak bir can sıkıntısı mıdır Ömür Hanım?Her şeyi iyi yanından görmeyi kim öğretti bize? Acıyı görmeyen insan, umutsuzluğu yaşamayan, iliklerine dek kederin işleyip yaralamadığı bir insan, mutluluktan, umuttan, sevinçten ne anlar?Göğü görmeden, denizi görmeden maviyi anlamaya benzemez mi bu? Bir güz düşünün ki Ömür Hanım, ilkyazı olmamış, yazı yaşanmamış. Böyle bir güzün hüznü hüzün müdür? Başlamanın bir anlamı varsa bitişi göze almak, bitişin bir anlamı varsa başlangıcı olmak değil midir?Yaşamı düz bir çizgide tutmak tükenmektir. Yaşamak zorunda olduğumuz şunca yılı aykırı uçlar arasında gezdirip geçirmedikçe, alışkanlıkların sınırlarını aşmadıkça zaman zaman, yaşamak nasıl yenilik olur tükenmek değil de?Yağmur yağıyor ömür hanım... Gökten değil, yüreğimin boşluğundan ömrümün ıssız toprağına... Ve ben sonsuz bir düzlükte bir küçücük bir silik nokta gibi eriyip gidiyorum. Seslensem kim duyar sesimi yalnızlıklar katından?Dönelim... Dönmek yenilmektir biraz da, yarım kalmasıdır çıkışlarımızın, korkaklıktır, alışkanlıkların güvenli küflü kabuklarına sığınmaktır... Olsun dönelim biz yine de. Bilincinde olmadan üstlendiğimiz sorumluluklarımız var. Evlere dönelim, sırtımızın kamburu evlere, cılızlığımızın görkemli korunaklarına, yalnızlığımızın kalelerine dönelim. Ölçüsüz yaşamak bize göre değil Ömür Hanım. Büyürken geniş ufuklarımız olmadı bizim. Küçücük avuçlarımızla sınırlarımızı genişletmek istedikçe yaşamın binlerce engeli yığıldı önümüze. Hangi birini yenebilirdik bunca olanaksızlık içinde. Umutsuzluğu tanıdık, yenilgiyi öğrendik böylece.Yaşama sevinci adına bir tutamağım kalmadı Ömür Hanım. Bir garip boşlukta çiviliyim günlerdir gözbebeklerimden. Sahi nedir yaşamın anlamı? Geriye dönüyorum sık sık yanıt aramak adına, yüreğimin silik izler bırakıp, ağır yükler aldığı zamanın derin denizlerine. Bakıyorum...
Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde.Yağmur ha yağdı ha yağacak. İncecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin. Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan. Kalbimin üstünde binlerce bıçak ağzı, yüzüm ömrümün atlası, düzlükleri bunaltı, yükseklikleri korku, uçurumları yıkıntılarımla dolu bir engebeler atlası. Yaşamak bir can sıkıntısı mıdır Ömür Hanım?Her şeyi iyi yanından görmeyi kim öğretti bize? Acıyı görmeyen insan, umutsuzluğu yaşamayan, iliklerine dek kederin işleyip yaralamadığı bir insan, mutluluktan, umuttan, sevinçten ne anlar?Göğü görmeden, denizi görmeden maviyi anlamaya benzemez mi bu? Bir güz düşünün ki Ömür Hanım, ilkyazı olmamış, yazı yaşanmamış. Böyle bir güzün hüznü hüzün müdür? Başlamanın bir anlamı varsa bitişi göze almak, bitişin bir anlamı varsa başlangıcı olmak değil midir?Yaşamı düz bir çizgide tutmak tükenmektir. Yaşamak zorunda olduğumuz şunca yılı aykırı uçlar arasında gezdirip geçirmedikçe, alışkanlıkların sınırlarını aşmadıkça zaman zaman, yaşamak nasıl yenilik olur tükenmek değil de?Yağmur yağıyor ömür hanım... Gökten değil, yüreğimin boşluğundan ömrümün ıssız toprağına... Ve ben sonsuz bir düzlükte bir küçücük bir silik nokta gibi eriyip gidiyorum. Seslensem kim duyar sesimi yalnızlıklar katından?Dönelim... Dönmek yenilmektir biraz da, yarım kalmasıdır çıkışlarımızın, korkaklıktır, alışkanlıkların güvenli küflü kabuklarına sığınmaktır... Olsun dönelim biz yine de. Bilincinde olmadan üstlendiğimiz sorumluluklarımız var. Evlere dönelim, sırtımızın kamburu evlere, cılızlığımızın görkemli korunaklarına, yalnızlığımızın kalelerine dönelim. Ölçüsüz yaşamak bize göre değil Ömür Hanım. Büyürken geniş ufuklarımız olmadı bizim. Küçücük avuçlarımızla sınırlarımızı genişletmek istedikçe yaşamın binlerce engeli yığıldı önümüze. Hangi birini yenebilirdik bunca olanaksızlık içinde. Umutsuzluğu tanıdık, yenilgiyi öğrendik böylece.Yaşama sevinci adına bir tutamağım kalmadı Ömür Hanım. Bir garip boşlukta çiviliyim günlerdir gözbebeklerimden. Sahi nedir yaşamın anlamı? Geriye dönüyorum sık sık yanıt aramak adına, yüreğimin silik izler bırakıp, ağır yükler aldığı zamanın derin denizlerine. Bakıyorum...
Çok severim
Gökyüzünü öpmek isterdim Ömür hanım, gözlerimle değil dudaklarımla. Yoruldum bulutları kirpiklerimde taşımaktan. Delilik mi dedin? Kim bilir...Belki de yerde sürünmenin bir tepkisidir bu, ya da ne bileyim bilinçsiz bir aykırı olmak duygusu. Gökyüzü de olmak isteyebilirdim değil mi? Kim ne diyebilir ki?
Ben de çok severim. Çok özel🌿
Çok sevindim sizlerin sevmesine de, bin kere de okusam bıkmam dediklerimden :)
yağmur yağıyor ömür hanım... gökten değil, yüreğimin boşluğundan ömrümün ıssız toprağına... ve ben sonsuz bir düzlükte bir küçücük bir silik nokta gibi eriyip gidiyorum. seslensem kim duyar sesimi yalnızlıklar katından?
En sevdiğim kısmı da bura sanırım...
En sevdiğim kısmı da bura sanırım...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?