deli gibi özlediğimdir. başka bir yerde yaşamanın bu kadar zor olacağını bilmiyordum.
ankara
ne zaman üzgün ya da mutlu hissetsem kendimi Ankara'da buluyorum. Umarım asistan olarak gideceğim şehri de bu şekilde benimseyebilirim. Özür dilerim Ankara,bir kez daha yaşayamadım seni. Olsun geleceğim yarın, bir kez daha schlimazl kokacak bahçeli sokakların…
Gün geçtikçe daha da bağlandığım,geçtiğim her sokağından huzurun bambaşka hallerini hissettiğim,her haline tutuklu kaldığım,sevdiklerimle daha da anlam kazanan ama onlar olmasa bile içimde sıcaklık uyandıran,her şarkıya ya havasıyla ya yollarıyla ya da insanıyla eşlik edebilen şehir. Ben bu şehri başka seviyorum. Gitmediğim parkı,adımlamadığım sokağı kalmasın;hayallerimin hepsini bu şehirde gerçekleştireyim istiyorum. Bu gece bir kez daha beni kendine bağlayan bu şehri başka seviyorum. :)
Geldi yine muson mevsimi :)
nefesinde Boğaziçi olan şehir. sizin sağ olmanız şartıyla beni boğmak üzere.
``Yok zerre teselli ne gülüşten, ne bakıştan''
``Yok zerre teselli ne gülüşten, ne bakıştan''
Ankaraya laf etmezseniz sevinirim..
Bu aralar Havasıyla bizi suda yaşama döndürmeye çalışan ya da “deniz yok orada, ne biçim şehir ya” eleştirilerine hırslanıp kendisine deniz kazandırmaya yemin etmiş şehir.
Son zamanlarda Neden bu kadar acımasızsın diye sormaktan kendimi alamıyorum. Bir tarafta Dayanmak zorunda kaldığım hayat, içimde kalanlar, diğer tarafta hayalini dahi kuramadıklarım..Ben birkaç ay sonrasını düşünerek yaşamak için çok gençtim, gencim. Herkesin sıkıldığı şu lanet şehirde doyasıya yaşayamadım ya en çok buna kırgınım. Hayatımın belki de en güzel zamanlarını vererek kaybedeni oldum bu kasvetin. Merak ediyorum Bir gün tüm bunlara değecek mi gerçekten? Peki çözüm Kaçıp kurtulmak mı bu şehirden yoksa kırılan dallarına bir hayat kurmak mı yeniden?
Ben ankara'yı sevmem,ankara da beni sevmez. Hoş ikimiz de birbirimizin sevgisine muhtaç değiliz.
Ankara güzeldir diyemem ama ankara'yı güzelleştirenler var diyebilirim.
Ankara'yı güzel kılan yürüdüğün yollardır.
Hatırlarsın hangi sokakta kiminle yürüdügünü,onunla ne konuştuğunu.
Üniversite bittiğinde aklımda kültür sanat cart curt kalmayacak,yürüdüğüm yollar ve bana eşlik edenler kalacak.
Beraber yürüsek acaba daha farklı olur muydu? Sorusu ise aklımı hep kurcalayacak..
Ankara güzeldir diyemem ama ankara'yı güzelleştirenler var diyebilirim.
Ankara'yı güzel kılan yürüdüğün yollardır.
Hatırlarsın hangi sokakta kiminle yürüdügünü,onunla ne konuştuğunu.
Üniversite bittiğinde aklımda kültür sanat cart curt kalmayacak,yürüdüğüm yollar ve bana eşlik edenler kalacak.
Beraber yürüsek acaba daha farklı olur muydu? Sorusu ise aklımı hep kurcalayacak..
hoşça kal :(
İçindeyken nefret edip uzaklaşınca özlediğim şehir.
Belki şehirden nefret edip içindeki insanları sevdiğim içindir.
Belki şehirden nefret edip içindeki insanları sevdiğim içindir.
5 milyonluk kalabalığın koşuşturmasında yapayalnız kalmama müsaade eden şehir
sevdiğimiz şehirdir. kucaklar, bağrına basar. çabuk alıştırır, zor vazgeçtirir. yazları sıcak ve kurak, güzleri soğuk ve hasret doludur.
bir dostluk kurulur, bir kız sevilir, bir gençlik tüketilir. bunların hepsi başka şehirlerde de yapılabilir, doğru. ama... ellerin cebinde yürürken dostunu, sevdiğini, geçip giden günlerini düşünmek bir ankara akşamında... bu tadı kaç şehir verebilir?
bir dostluk kurulur, bir kız sevilir, bir gençlik tüketilir. bunların hepsi başka şehirlerde de yapılabilir, doğru. ama... ellerin cebinde yürürken dostunu, sevdiğini, geçip giden günlerini düşünmek bir ankara akşamında... bu tadı kaç şehir verebilir?
"ha sonra
belki ahmed arif'in aklına
hiçbir şairin aklına gelmeyecek
-çünkü hiçkimse bir daha ankara'yı
o'nun kadar sevemeyecek-
bir şiir islenir:
kar altındadır varoşlar
hasretim, nazlıdır ankara."
belki ahmed arif'in aklına
hiçbir şairin aklına gelmeyecek
-çünkü hiçkimse bir daha ankara'yı
o'nun kadar sevemeyecek-
bir şiir islenir:
kar altındadır varoşlar
hasretim, nazlıdır ankara."
Ankara büyükşehir belediyesine ait nerede bulunsam personelin sevecen ve ilgili olduğunu görüyorum. Hem belediye binasında hem yemek dağıtım yerlerinde hem çamaşırhanede hem yurtlarında... Bu benim çok hoşuma gidiyor ve açıkçası yaptıkları işi de güzel yaptıklarını düşünüyorum
Yıllardır bende yerleşik hale gelen "belediyeninse güvenmeme" durumunu kısa sürede yıkmayı başardılar, Ankara'ya (çankayaya) aşık olmamda etkileri oldukça büyük :')
Yıllardır bende yerleşik hale gelen "belediyeninse güvenmeme" durumunu kısa sürede yıkmayı başardılar, Ankara'ya (çankayaya) aşık olmamda etkileri oldukça büyük :')
https://www.lavarla.com/etkinlik-takvimi/ ankarada yapılan etkinlikleri duyuran gönüllü bir grup, güzel şeyler var
mesela bugün 6'da, 100. yıl parkında, ücretsiz jazz konseri var. takip etmek için güzel bir site
mesela bugün 6'da, 100. yıl parkında, ücretsiz jazz konseri var. takip etmek için güzel bir site
Ay sayın gri şu an size ne kadar teşekkür etsem az cidden. Ben hep bu tarz siteleri instagramdan takip ederim ancak kaç tanesini takibe alırsam alayım çok yetersiz kalıyorlar. Bu site aşırı kapsamlı tam ihtiyacımı karşılayacak bir siteymiş. Myle mutlu oldum ki anlatamam ya. Valla Allah ne muradınız varsa versin :)
Ay ne demek güle güle kullanıın
Her yerden farklı tür insanla karşılaşılabilme durumu mevcut. Belki de beni buluyorlar
bir gün klasik arkadaş geyiği yapılarak metroda gidiliyor. Birden solumdaki henüz farkına bile varmadığım insandan gençler öğrenci misiniz size kısa bi olay anlatacağım denilerek girilen sohbetin süresi otuz dakikayı geçiyor
Anlatılan konunun içeriği de bu entry'nin konusu. Abimiz ya psikiyatri hastası ya da ayaklı efsane gibimsi, bir arkadaşın tabiri var böylelerine iyi gidiyor: değişik.
Abimiz üçüncü sınıfa kadar matematiği sıfırlamış, sonra siyasi olaylar sonucu annesini hapse attırınca hırslanmış ve derse vermiş kendini lise sınavında ilk 200'ü basmış. Odtü biyolojiye birincilikle girmiş. Oradaki bir hocası demiş "başarılı olmak için önce dibi görmelisin! Dibi görmelisin ve oradan çıkmayı bilmelisin!" Ona bunu hocası demiş, evet o dibi görmüş. Hayatının her anında görmüş üstad. Kendi çabasıyla amerikaya gitmiş burslu, orada görmüş. İşe girmiş siyasi sebeple her şeyine el koymuşlar yine durmamış çıkmış bataklıktan. İtü'de hoca olmuş, bir master öğrencisine "olum senden hiçbir ... Olmaz. Senin önce bi dibi görmen gerek!" Deyip master öğrencisinin tezini yırtmış. Ertesi gün de kendisine dibi görmen gerek diyen hocasının vefat haberini almış
Aradan yıllar geçmiş o çocuğa ne olduğunu merak edip araştırmış ki çocuğun otuz iki bilimsel yazısı olduğunu ve helsinki'de prof. Yaptığını görmüş, direkt ona mail çekmiş beni hatırlıyor musun diye.. zamanın çocuğu bugünün prof.'u hatırlamış üstadı ve evet hocam o gün ben dibi gördüm ve kendi çabamla çıktım ve durmadım cevabını vermiş. Üstad kendisine söylenen dibe batma sözünün borcunu hocası ölmeden önce gerçekleştirmiş. O gün bugündür yaşatırmış hocasının sözünü
Abimiz sansürsüz. Bu ülkede sizi yerler'le devam ediyor, kaçın buradan her yerde adam kayırma var. Birisinin torpiliyle göreve gelenler zamanı gelince o birisinin borcunu ödemekle ülkenin kaderiyle oynuyorlar. Benim görüşlerim yüzünden yapmadıkları kalmadığı gibi.. (boğazı düğümleniyor) kafama silah dayamaklı bile tehdit aldım diyor. Sizin burada canınızı okurlar kaçın kurtulun boğulursunuz burada o kadar saçma sistemler var ki, dar alanınızda kapalı kalırsınız, vizyon görmezsiniz. Yurt dışında rotanızı çizersiniz burada çizmek mümkün değil, mümkün değil çünkü "su" bulanık. Önünü göremediğin yerde rota çizmek de mümkün değil
Duraklar devam ediyor abinin zamanı darmış gibi hararetli anlatması durmuyor, kelimeleri anlamak zorlaştıkça üstad tüm tecrübelerini on beş dakikaya sığdırmaya çalışan insan rolünü oynamakta zorlanmıyor. "Sınırlarını zorla, altı'ncı seviyeye çıkman için üç'ü görmen gerek. Üç'ü görmek için de bir'i geçmen gerek. Bir kere aştığında o sınırı, dur durak bilmeyeceksin. Yeri geldiğinde Kendin bile inanamayacaksın başardıklarına, sınırlarını genişletmeye bak.."
Sanki hiç durmayacakmış gibi giden metroda önünde ve arkasındaki dağcı çantasına bir sürü eşya sığdıran abimiz açılan kapıdan bunlara dikkat et dediklerimi unutma diyerek koşarak gidiyor
Ufak bir kader kesiştirmesi yapan ankara, birbirinin adını sanını bilmediği iki insanın on beş dakikalık sohbetine ev sahipliği yapıyor, bu da tarihe not olsun
bir gün klasik arkadaş geyiği yapılarak metroda gidiliyor. Birden solumdaki henüz farkına bile varmadığım insandan gençler öğrenci misiniz size kısa bi olay anlatacağım denilerek girilen sohbetin süresi otuz dakikayı geçiyor
Anlatılan konunun içeriği de bu entry'nin konusu. Abimiz ya psikiyatri hastası ya da ayaklı efsane gibimsi, bir arkadaşın tabiri var böylelerine iyi gidiyor: değişik.
Abimiz üçüncü sınıfa kadar matematiği sıfırlamış, sonra siyasi olaylar sonucu annesini hapse attırınca hırslanmış ve derse vermiş kendini lise sınavında ilk 200'ü basmış. Odtü biyolojiye birincilikle girmiş. Oradaki bir hocası demiş "başarılı olmak için önce dibi görmelisin! Dibi görmelisin ve oradan çıkmayı bilmelisin!" Ona bunu hocası demiş, evet o dibi görmüş. Hayatının her anında görmüş üstad. Kendi çabasıyla amerikaya gitmiş burslu, orada görmüş. İşe girmiş siyasi sebeple her şeyine el koymuşlar yine durmamış çıkmış bataklıktan. İtü'de hoca olmuş, bir master öğrencisine "olum senden hiçbir ... Olmaz. Senin önce bi dibi görmen gerek!" Deyip master öğrencisinin tezini yırtmış. Ertesi gün de kendisine dibi görmen gerek diyen hocasının vefat haberini almış
Aradan yıllar geçmiş o çocuğa ne olduğunu merak edip araştırmış ki çocuğun otuz iki bilimsel yazısı olduğunu ve helsinki'de prof. Yaptığını görmüş, direkt ona mail çekmiş beni hatırlıyor musun diye.. zamanın çocuğu bugünün prof.'u hatırlamış üstadı ve evet hocam o gün ben dibi gördüm ve kendi çabamla çıktım ve durmadım cevabını vermiş. Üstad kendisine söylenen dibe batma sözünün borcunu hocası ölmeden önce gerçekleştirmiş. O gün bugündür yaşatırmış hocasının sözünü
Abimiz sansürsüz. Bu ülkede sizi yerler'le devam ediyor, kaçın buradan her yerde adam kayırma var. Birisinin torpiliyle göreve gelenler zamanı gelince o birisinin borcunu ödemekle ülkenin kaderiyle oynuyorlar. Benim görüşlerim yüzünden yapmadıkları kalmadığı gibi.. (boğazı düğümleniyor) kafama silah dayamaklı bile tehdit aldım diyor. Sizin burada canınızı okurlar kaçın kurtulun boğulursunuz burada o kadar saçma sistemler var ki, dar alanınızda kapalı kalırsınız, vizyon görmezsiniz. Yurt dışında rotanızı çizersiniz burada çizmek mümkün değil, mümkün değil çünkü "su" bulanık. Önünü göremediğin yerde rota çizmek de mümkün değil
Duraklar devam ediyor abinin zamanı darmış gibi hararetli anlatması durmuyor, kelimeleri anlamak zorlaştıkça üstad tüm tecrübelerini on beş dakikaya sığdırmaya çalışan insan rolünü oynamakta zorlanmıyor. "Sınırlarını zorla, altı'ncı seviyeye çıkman için üç'ü görmen gerek. Üç'ü görmek için de bir'i geçmen gerek. Bir kere aştığında o sınırı, dur durak bilmeyeceksin. Yeri geldiğinde Kendin bile inanamayacaksın başardıklarına, sınırlarını genişletmeye bak.."
Sanki hiç durmayacakmış gibi giden metroda önünde ve arkasındaki dağcı çantasına bir sürü eşya sığdıran abimiz açılan kapıdan bunlara dikkat et dediklerimi unutma diyerek koşarak gidiyor
Ufak bir kader kesiştirmesi yapan ankara, birbirinin adını sanını bilmediği iki insanın on beş dakikalık sohbetine ev sahipliği yapıyor, bu da tarihe not olsun
yazımı kışa çevirdin angara
Neyse ki kışı çok severim <3
Neyse ki kışı çok severim <3
Canım ne bu muson mevsimi falan mı :)
Gitgide kendimi daha da ait hissettiğim şehir. İçinde sevdiklerimin sayısı artıyor. Sevdiklerimle Aynı havayı içime çektiğim için,tebessümlerine karşılarında huzurla bakabildiğim için,yürüdüğüm sokaklarının sonunun sevdiklerime çıkma ihtimali olduğu için,bu şehirde onların yanında “tam” hissedebildiğim için,yan yana aynı göğe şiirler yazabilme ihtimalimiz olduğu için… beni gitgide içine hapsediyor bu şehir.ve benim bundan şikayetim yok :)
Kareçarşı her geçen gün daha bi asfalt kokmakta
sıcağından kafayı yemek üzere olduğum kent. hele final çalışmak hiç çekilmiyo şuan.
bugün inanılmaz sıcaktı
30/05/2022 Pazartesi
Saat 01.39
Havanın kokusu var. Samimiyet havası bu bilirim. Ilımanımsı, çekirdek eşliğinde sohbet etmelik
Saat 01.39
Havanın kokusu var. Samimiyet havası bu bilirim. Ilımanımsı, çekirdek eşliğinde sohbet etmelik
Şu an için varmaktan korktuğum şehir.
Gelip gitmek istediğim şehir.
(Üstümdeki üç entry'nin sentezi olarak.)
(Üstümdeki üç entry'nin sentezi olarak.)
acilen uzaklaşmak istediğim şehir.
Hava bir gün güzeldi ya; hemen boz, hemen bulutlan aman hava ne kadar güzel diyemesinler. Bu nedir ya?
Yahu hala mı bozuk hava, ona göre valiz toplucam bugün :(
Şimdi kışlıkları bırakayım mı evde sayın ilele acil destek atın lütfen :')
Ahhahahaha dün sıcaktı birazzz ama siz yine de bırakmayınn
Tüh kaçırdık yine :') Teşekkürler efendim 🧡
Rica ederimm 🧡🧡🧡🧡 ısınsa da kurtulsak
Valla ya içim sıkıldı kat kat :/
Üniversite sınavına hazırlandığım dönemde hep ben Ankara'da okumak istiyorum derdim, sebep belirtemeden. Hani birini seversiniz ya öyle sebepsizce, sadece seviverirsiniz. Ankara da benim için öyle. bana hep çok şairane gelmiştir. Belki şiirlerde, şarkılarda çok muhattabı olduğundan belki de puslu havasından... Bu satırları yazarken de aklımda iki şey var mesela: ilki vega'dan ankara. İkincisi yılmaz erdoğan'ın sevebilme ihtimali şiiri. Seviyorum sözlük, belki ankara da beni seviyordur, umarım:')
Ah yağmur dönerken kara
Şarkılar var falımda
Hepsi sana, bu gece
Ankara <3
Şarkılar var falımda
Hepsi sana, bu gece
Ankara <3
Sevgili kar, müsait bir zamanında uğrar mısın? Ben iki haftadır seni bekliyorum, nolur gel artık.
Kar: Ok
Ayy benim evimin olduğu yere yagdi azicik bugün
T.c. Kıskançlık Timi başkanı olarak bunu pek hoş karşılamadım 💔
Bizim eve gelin buyrun sayın ileleualatyr fjdjdjme
Biraz önce okulun yakınından üstü bi karış kar dolu bi taksi geçti ama kara dair tek şey oydu üzgünüm ileleualatyr hahahshwhshsh
Ben ümidi kestim zaten leavesfromthevine
Ankara çıldırdı,nisanın ortasında 5°C nedir🤦🏻♀️
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?