Yıllar önce içerisine kötü bir giriş yaptığım oluşum. Başıma gelen derin düşüş sonrasındaki mecburi yere çakılma ile birden uyandım ve gerçek hayatta bu duygunun olmaması gerektiğine karar verdim. Benim hissettiğim şey aşk diye anlatılan şeyin yanından bile geçmezken insanların burnunu sildiği mendili atar gibi yeni aşklar edinmesi de günümüzde aşka yüklenen anlamın ne kadar yanlış olduğuna ve aşka özendirme politikasının her türlü medya organınca artarak devam ettiğine olan inancımı tazelemektedir.
hissedilir, bilinmez. nasıl ki bir sesi, bir kokuyu karşımızdakine tam olarak tarif edemiyorsak aşk da öyledir. tam olarak ne olduğunu ancak siz anlayabilirsiniz. gelir, geçer, yeniden gelir; cheyne–stokes solunumu gibi
neden herkes kötülemiş ki? aşk benim için hiç beklemediğim bir anda çıkagelen, karanlık dünyamın umut ışığıdır. hatta bazı zamanlarda beni hayata bağlayan tek şeydir...
Günümüzde fazlaca anlam daralmasına maruz bırakıldığını düşündüğüm, üç harfli bir kelime. Bir kişi işine aşık olabilir, evcil hayvanına aşık olabilir, ailesine aşık olabilir, saksıdaki sukulentlere aşık olabilir... Bunu sadece iki insana indirgemek, başta benim yaptığım, büyük bir hatadır.
insanların aşkı sürdürememesinin nedeni her iki tarafın da kendini aşık zannetmesidir. oysa iki kişi de birbirine aşık olamaz çünkü aynı oranda bir aşkı tarih yazmamıştır henüz ve hiç kimse maşuk olmayı kabullenemez süregelen aşkına ağlarken. iki taraf sevgili değildir mesela, biri sevgiliyse, diğeri sevdiğidir. yani anlatmak istediğim sen hangi taraf olduğunu bilirsen, bu aşk sürecektir. sen sevgili değil sevdiği isen, derhal bırak sevmeyi ve sevilmenin tadını çıkar. karşılıksız sevmek değil, karşılıksız sevilmek de lazımdır çoğu vakit. gül bunu bildiği ve bülbülün sevdiği olduğu için aşkları sonsuzdur. ne zaman ki “ben seni seviyorum” cümlesinin karşılığı “ben de sana seviliyorum” olursa sert kayalara benzeyecektir aşk, karmaşaya karmış dünyanın nice meşk bağlarında...
Arapça 'aşaka "sarmalamak, sıkıca sarılmak" kelimesinden gelmekteymiş. İnanan olur olmaz ama yaşayan bilir. Bilenin kalbi ruhu kısık ateşte usul usul yanar. Aşık pişer sevmeyi öğrenir, sevilmek hayali sarhoş eder bir güzel, hayaller kurdurur ilk andan beri.
Amfinin merdivenlerinde görür de "ne güzelsin sen" der aşık. Tatlı tatlı hayaller kurar. Hayallerde bile temkinli ilerler aman kırmasın, uzaklaştırmasın kendinden. Dili dönüp de diyemez kalbime bir ateş düştü, bir aşaka var ruhumda dedik ya sarıldım hayallerde sana izin verir misin, baksan bana her gün aşkla?
Senaryo yazılmış kader örmüş ağları, rast gelir de söyler aşık, ikisi beraber aylar boyu kavrulur bu ateşte, usul usul pişer iki aşık öğrenirler sanırım sevmeyi. Severken bazen incitir istemeden aşık, öğrenirler elbet.
beraber yürünecek uzun yol, anlayış özveri saygı gerektiren bir yol arkadaşlığı inşallah vardır ufukta.
Sadece bir insana değil etrafımızdaki her canlıya hatta cansıza, her varlığa hissedebildiğimiz bir şey bence. İnsan bu, mesleğine de aşık olur gökyüzüne de aşık olur uykuya da aşık olur dondurmaya da aşık olur…
aşk. Benim için kendimi bulmak. Karşımda gördüğümün benden bir parça olduğunu hissetmek, sanki dünyaya inmeden önce ruhlarımızın birbirine karıştığını veyahut önceki yaşamlarımızdan birini birlikte geçirmişiz gibi gelmesi. Hayatın manasının hediye edildiği o bohçayı bulmak. Düşündükçe nefesimin kesilmesi, görmeye ya da duymaya ihtiyaç duymadan varlığını hissetmek, aldığın her nefesin içinde olması. Doğruyu yanlışı düşünmemek, kafanın içindeki tilkileri dahi paylaşmak… daha çok şey yazılabilir bu entry'e. Ancak aşklar bazen bitmek zorunda kalıyor, elden gelen bir şey yok.
"iyi günde ve kötü günde, sahiplenmeden, koşulsuz, nedensiz, beklentisiz, değiştirmeden, ehlileştirmeden, hatta kendine rağmen insan sevebilir mi birini?" sertab erener ve demir demirkan muhteşem konserlerinde aşk şarkısını söylemeden bu sözü söylüyor linkini şöyle bırakayım, bütün zaferlerim şarkısının en iyi versiyonunun da burada olduğunu iddia ediyorum
Aşk hakkında, aşık olunana kadar dil; aşık olunduktan sonra ise kalp konuşur... Tabi kalbin dediklerine dil yeterli tercüme olamaz ama bir iki damla sızınca, Mona Rosa falan birikebiliyor bir kağıtta...