uyanık kütüphane

Çs den sonra en sıcak ortamı bulabileceğiniz gazi tıp yakınlarında bahçelievler ve emek olmak üzere 2 şubesi bulunan 09.00-02.00 açık olan konsept kütüphane/ders çalışma mekanı/kafe. 3 katlı Emek şubesi, sessizliği, nispeten daha az kalabalık olması ve daha sakin bir konumu olmasından ötürü favorimdir. girişte ortalama bir kahve ücreti ödersiniz istediğiniz 1 içeceği de ikram olarak istediğiniz zaman alırsınız ve tüm gün dilediğiniz gibi giriş çıkış yaparak kullanabilirsiniz. Neden bilmem burada ders çalışmayı günümü geçirmeyi hatta farklı tesadüflerle yeni arkadaşlar edinmeyi çok seviyorum ben de yeri ayrıdır, hiç gitmeyenlere tavsiye ederim,

Açıkçası dikkati çabuk dağılanlar için iyi bir yer olduğu söylenemez, şahsi fikrim milli kütüphane veya çs daha çalışılabilir bir yer.

Edit: imla

Ciddi bir çalışma için uygun olmadığını düşündüğüm yer. Her yerde fısıldayan liseliler tıp okuduğunuzu fark edince size soru çözdürmeye çalışabilir. Çalışmaya da pek gönlünüz yoksa çantasını atıp çıkan insanlara uymanız an meselesidir.

Eğer şanslıysanız ve Kızılay şubesindeyseniz masanızda kediler gezebilir

emek şubesi... o kadar özledim ki sözlük. çok bi verimli olmasa da ortamı seviyodum. yurduma çok yakın zaten o yüzden başka yerleri pek denemedim.
bi de asıl başka bi cafe var pek gideni yok. artmasın diye de kimseye söylemiyorum. oraya gidip uyanık'ı sattığım çok oldu. baristayla flörtleşmemiz (?) etkili olabilir birz ama süper ortamı var valla.
Uyanık'ın bahçeli şubesi çokk kalabalık ve liseli oranı baya fazla. gerek yok yani anlatabiliyo muyum. kasmamak lazım.

tıp yazma kararımı kesinleştirdiğim mekandır. on ikinci sınıfın neredeyse tamamını orada geçirdim sayın yazarlar. oldum olası bir tıp tutkusu vardı bende, kökenine girmeyelim fakat "kendime vakit ayırabilir miyim?", "sonsuza kadar çalışmak ve okumak istiyor muyum?" gibi sorular yüzünden tam "evet, ben bunu istiyorum!" deyip ortaya çıkamamıştım. lakin bu karasızlık bir engel teşkil etmemekte, elimde karekökümle en yükseğini yapayım sonrasına bakarız diye düşünmekte idim. Aylardan kasım, altı kişilik masalardan en ortadakinde, cam kenarındaki her zamanki yerimde oturuyorum. yağmur yağıyor, dev camlardan dışarıyı izlemenin keyfini çıkarıyorum. bu izlentiyi küçük bir mola mahiyetinde kullanıyorum. palme lys fizik beynimi patlattığı için normalde dağılmayan dikkatim dağılıyor zira beynim şişmiş. derken yanımdaki çocuğun kitaplarını fark ediyorum, spiralli spiralli dağ gibi notlar. hangi fakülte, hangi üniversite diye göz gezdiriyorum notlara, amblem tanıdık: gazi tıp. nedir, ne değildir diye göz atıyorum notlara, dalıp gitmişim. kendime gelip benim de ders çalışmam gerektiğini fark ettiğimde yirmi dakika geçmiş olduğunu görüyorum. o an dedim: "yirmi dakika boyunca anlamadığım yazılara, illüstrasyonlara bakacak kadar ilgimi çekiyorsa herhangi bir şey, peşinden gitmekte fayda var." şu ana kadar aldığım en doğru karar oldu sayın yazarlar. Notlarına bakmamdan rahatsız olmayan şu an muhtemelen intörn olan çocuğa, uyanık'ın sahibi oğuzhan abi'ye buradan selamlar:)

Çalışma salonu açabilmek için kedi olmazsa olmaz galiba. Geçen masaya atladı pat diye küçük bir kalp krizi geçirdim. Dikkatimi dağıtmasana kedy komitem var!