yazarların dini görüşlerini etkileyen olaylar

elegantmoon
İnsan fizyolojisiyle en çok uğraşan meslek grubuna dahil olacak olan biz yazarların; yaratılış, oluşum gibi olguların gerçekleşme sürecini açıklayan felsefi düşünüş şekillerinin (din) hangilerine, nasıl dahil olduklarını değiştiren/belirleyen olaylardır. Başlığı açma amacım asla ayrıştırmak değil aksine paylaşmak isteyen yazarların bu konuda hayatlarında bir dönüm noktası oldu mu, bunu merak ettiğim için açtım. Benimkine dönecek olur isek, küçük yaşlarda hepimize öğretilen kitabi cümleyi -insan yapısı gereği, bir şeye inanmak zorundadır.- sorgulamamla başlamıştır. Herhangi bir inanca sahip olmanın ya da olmamanın günlük hayatıma bir etkisi olmadığını, mantık esaslı yaşadığımı idrak etmemle devam etmiştir. Umarım saygı çerçevesinde, birbirimizin tecrübelerini dinleyecebileceğimiz bir başlık olur:)
ucanseccade
11. Sınıfta ben ve 2 arkadaşım din kültürü hocamızla verimli bir sohbet geçirmiştik, en son hocamız " ben cahilim ve öyle kalmak istiyorum" dedi ve kapıyı vurup çıktı... Ya sen din kültürü hocasısın benden niye ümidi kestin niye psikolojimi altüst ettin??? Her din konusu geçince irkilip ayetel kürsi okuyorum artık
inthebleakmidwinter
Öncelikle ben “inanç” diyeceğim, dini görüş değil. İnanç her şeyin üzerindedir ve her insan inanmak zorundadır. Neye inandığınız artık estetik zevkinize kalsın. Bilime inanılmaz, bilim icra edilir. Zira kesinliklere inanılamaz. Madem herkesin bir şeylere inanıyor olması gerekir o halde zannımca en mükemmele inanmak gerekir. Sanat da felsefe de bilim de... hasılı her şey doğru ve mükemmele inanıldığı taktirde bir anlam kazanabilir. Ahlakı olanların dine ihtiyacı olmaz söylemine katılamam ama ahlaka sahip olmak da her şeyin önündedir orası ayrı. Buna karşın, ahlakımızı da vizyonumuzu da inançtan almak bizi daha güçlü kılar. Beni etkileyen olay, sorgulamadır. Neyin sorgulaması peki bu? Büyük düşünür ve sanatkarların en sonunda öyle ya da böyle bir mükemmel tasvirine varmalarının bu sorgulama. Bir yerlerde bir mükemmel var ve ben buna inanıyorum. Mükemmel olanın ahlakına inanıyorum. Mükemmel olanın vizyonuna ve disiplinine inanıyorum. İcra ettiğimiz her şeyin böylece nihayetinde tek bir noktaya varması beni motive etmekle birlikte var ediyor. Kaos algısının yanılgısı Aristoteles'in ilk nedeninde de olduğu gibi sonunda neden yaşadığımız fikrini yitirmemize neden olur. Bundan kurtulmanın tek yolu da mükemmel olana inanmaktan geçer.
sonkanserbukucu
dinini doğru yaşamaya çalışan, ibadetlerini eksiksiz yapmaya çalışan biriyken çevremdekilerin beni bu yüzden dini açıdan yetkin sanıp soru sormaları üzerine bahsettikleri olayları bilmediğimin dank etmesiyle başladı. çünkü mantıklı olan; birey inanır ve inandığı şeye ibadet eder dolayısıyla ibadet ettiği dini, peygamberini, dönemini, kitabını gayet iyi bilir. ama ben bilmiyordum. hiçbir şey bilmeden geleneksel inançlı olduğumu fark ettim (ki ben sorgulamadan hiçbir şeye inanmazken böylesi büyük bir meseleye nasıl inanmışım?) ve sorgulamaya başladım. hala sorguluyorum bi yere vardığım yok....
gri
her şey bana sormadan üzerime 3 kuma getirilebilmesiyle başladı
4
rakuncu rakuncu
aslında herhangi bir cevap yazmayacaktım ancak düşününce, doğru olduğuna inandığım dinim hakkında çarpıtma sayılabilecek cümlelere sessiz kalmanın doğru olmayacağına karar verdim. belki vereceğim cevapla bu konu daha doğru öğrenilebilir veya bu fikrinizi okuyan kimselerin aklında oluşabilecek soru işaretleri gidebilir. islam, hiçbir müslüman erkeğe "4 kadınla evlen" demediği gibi hiçbir kadına "bir adamın 4. karısı ol" demez, böyle bir zorunluluk yoktur. "istersen 1, istersen 2,3,4 kadınla evlenebilirsin AMA belli şartları karşılamak zorundasın" der. yani hiçbir zorlama yoktur ve bizim toplum yapımızda da tek eşlilik daha çok tercih edilmiştir ve bunun da medeni kanunla ilgisi yoktur. şüphesiz, birden çok evliliğin çok faydası vardır ve bunlardan sadece 1 tanesi şudur: savaşlarda ölen erkeklerden ötürü gittikçe artan kadın-erkek sayısı farkı. tek eşlilik gibi hristiyan zorlaması olsaydı eğer, birden çok kadın, tarihte bekar ölmek zorundaydı. bu sadece 1 tanesidir. tek eşliliği yasa haline getiren dinlere ve devletlere bakarsanız eğer, birden çok erkeğin birden çok kadınla beraber olduğunu ve bunu evliyken de yaptığını bittabii görebilirsiniz. siz, bir adamın 2 veya 3,4. karısı olmak zorunda olmadığınız gibi, bekar biriyle evlenmeden önce bu konuyu onunla konuşabilir(s-d)iniz. eşler arasındaki ilişki, sevgi ve saygıya dayalı bir ilişkidir ve islam buna yüksek önem verir, buna göre yollar çizilebilir "Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de O'nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır." (rum, 21) . teşekkür ederim, verdiğim cevabı anlayışla karşılayacağınızı ümit ediyorum.
gri gri
Yanlış anlamayın fakat, yok bir de zorunda olsaydık... Ayrıca birden çok evliliğin birçok faydaları vardır gibi bir açıklama benim için fevkalade yetersiz.

Madem çok eşlilik bu kadar faydalı, o zaman kadınlar da 4 erkekle evlenebilseydi :) Peygamberin ilk eşi Hatice'nin ne kadar zengin olduğu malum mesela, o da bakardı 4 fakir erkeğe sonra her bir erkeğin üçer karıları daha olurdu, zengin bir zincir kurarlardı :) Hatice islamın o günlerine yetişemedi ama yetişseydi oluşacak manzarayı anlatıyorum.

Apaçık bir ayrımcılık var ve fıtrat ve benzeri aşırı derecede göreceli şeylerle de açıklanamaz. Herkes bakıma muhtaç olabilir, herkes kıskanç olabilir. Kaldı ki kadınların kendilerini korumasının tek yolu bir erkek edinmek mi? Din onlara devlet tarafından verilecek bir mülk varlığını da farz kılabilirdi ki saygın olsunlar vs, Bunlar sadece örnek, düşünsek biz bile evlilikten daha iyi yollar buluruz

Bir din ben mükemmelim ve her çağa hükmediyorum diyorsa bana da hitap edebilmeli. Benim 2022'de ne tek başıma şahitliğim geçerli ne tek başıma eş olabiliyorum ne istediğimi giyebiliyorum ya da boşanmak istersem diye evlenmeden önce düşünmüş olup eşimden 1 talak hakkı dilenmiş olmalıyım o da isterse vermiş olmalı vs kendim boşanamıyorum bile. Örneğin bugün dışarıda öpüşen bir genç çift görseniz siz hoşgörüyle karşılayıp geçip gidebilirsiniz ama bu zinadır ve normal şartlarda onları taşlayarak öldürmeniz gerekir. Ama kendisine sorulmadan üzerine kuma alınmış bir kadın için kimsenin yapabileceği bir şey yoktur, adam suçlu bile değildir. Ne kadar gurur kırıcı

Hristiyanlık mevzusuna gelirsek de bahsettiğiniz şey zaten Katoliklerin boşanamazsın meselesiyle ilgili. Bence zaten saçma, kıyaslanabilecek bir örnek değil benim için.

Meseleye dönersek de günümüzde yaptığımız gibi evlenmek, başkasıyla birlikte olunmak isteniyorsa da boşanıp bitirmek bile daha mantıklı halbuki. Üstelik böyle durumlarda "eğer" eski eşin maddi yardıma ihtiyacı varsa nafaka alarak "acizliği" gideriliyor. Nafaka gelişmeye açık ve şu an eksikleri olan bir sistem fakat ondan sonra gelecek 1500 yıllık süreçte rehber olacağını söyleyen bir dizi kuraldan daha mantıklı

Sizi kırmadan anlatmaya çalıştım, dedikleriniz için kendi açınızdan nasıl bir mantık kurduğunuzu da anlıyorum fakat benim için oluru yok. Yine de zahmet etmişsiniz, teşekkürler
rakuncu rakuncu
Dilerseniz o halde konuşmaya güzellikle devam edelim.. tercihe bağlı gerçekleşen çok eşliliğin birden çok faydası olduğunu ancak olası çok eşlilik durumunda koca, dengeyi sağlayamayacaksa bunun yasak olduğunu ve eşler arasındaki sevginin devamı çerçevesinde eğer eş hiçbir şekilde razı olmayacaksa zorlamanın manası olmadığını ifade ettik lakin bunlar size bir anlam ifade etmiyormuş. Takdir edersiniz ki milyarlarca insana gönderilen bir dindir islam, faydalarının bir kişiye veya birkaç kişiye anlam ifade etmememisinin açıkçası pek önemi yok. Önerinize göre, o halde siz, bir kadın olarak, özür dileyerek söylüyorum zira kendiniz belirttiniz, 4 erkeğin karısı olmayı tercih eder misiniz? Ben etmem ama eden etsin, diyecek olursanız eğer, muhtemelen milyarlarca kadın içinde birkaç bin kişi bunu kabul edecektir. Geçiyorum. Emin olun evrensel fıtrat vardır, herkes çok benzeyen fıtratla doğar, çevre değiştirir ve buna rağmen hala herkesin benzerlikleri vardır. İslam şöyle bir kural getirseydi mesela, önergeniz üzerine, özür dilerim fakat inandığımız allah her şeyi en iyi bilen olduğuna göre, kısıtlı bilgisi olan bir insanın kendi arzusuna göre kural indirmeyecektir. Geçelim. kadınsal kısıtlamalardan bahsetmişsiniz. Tek başınıza şahitliğinizin islamda kabul görmemesinin gerekçeleri -örneğin unutmaya karşı- vardır, bu, sizin yarım akıllı yahut değersiz biri olduğunuz anlamına gelmemektedir. Olmak istemezseniz şahit olmayın, kimse zorlamıyor. İkinci iddianız ise, muhtemelen yazıyı yazarkenki sıcaklıkla yanlış oldığunu fark etmediniz. Gayet tabii müslüman erkekler 1 tane müslüman kadınla evlenmektelerdir. İstediğini giyme konusunda.. erkek olmadığınız için anlama zorluğu yaşayabilirsiniz ancak şu ki, bir kadını herhangi bir erkeğin habis niyetinden koruyacak en kuvvetli engel, örtüsüdür. Erkekler pislikse bizim suçumuz mu, sorusu doğru yaklaşım değildir. O halde gece, kapınızı kilitlemeyin, zira hırsızların var olması sizin suçunuz değil. Ve burda şunu ifade etmek elzemdir: erkeklerin de -kadına kıyasla çok az da olsa - örtünme yerleri vardır ve bundan dahası, bir erkek yabancı bir kadına gereksiz bakamaz. Siz çevredeki erkeklerim nasıl hareket ettiğine bakmayın, birçoğu müslüman erkek, gözlerine ateş doldurmaktadır. Örtülü bir kadına dahi erkeğin tekraren lüzumsuz bakmaması gerekir ve inanın, erkek ve kadının iç içe olduğu bir ortamda bu kolay değildir. Kadının örtünmemesi ve erkeğin örtüsüzü görme durumunun doğal biyolojik yönüne giremeyeceğim, zira bunu anlatmak bu ortamda ayıp kaçacaktır ve insanlar anlamayacaktır zira alıştıkları hayat bellidir. Biz kadını örtelim, erkek ona bakmasın derken iki tarafın hakkını veririz. İnanmayanlar kadını mümkün mertebe cinselliğyle teşhir eder, erkekler de onlara rahat rahat bakarlar, ancak kadını cinsel obje görüp ahlaksız ve pis niyetliler biz oluruz. Geçelim, anlatması ve anlaması kolay konu değil. Boşanma durumu evlenmeden önce talak şartıyla olmak zorunda değildir, belli durumlarda talak hakkınız olmamasına rağmen hakim aracılığıyla boşanabilirsiniz. Öpüşen çiftler terim anlamıyla zina işlemezler, bu yüzden taşlanmazlar. Bekar çiftlerin ve evli çiftlerin cinsel ilişkiye girip bunu en az 4 kişiye göstermeleriyle iki durumda da farklı ceza vardır. Maalesef hakim olmadığınız, eksik bildiğiniz konularla İslam'a ön yargılısınız. Üzerine kuma almak dediniz yine.. bunu anlattığımı düşünüyorum. Boşanıp dul kalan kadının maddi durumu hakkında da İslami yaklaşıma yabancı olduğunuzu görüyorum. Kadın hor, hakir, fakir, sokaklarda dilendirilmiyor. Günümüz Nafaka sistemi ise.. hakikaten kabul edilesi değildir. Kadın erkek eşitse, nafaka yanlıştır. Yok nafaka doğruysa, kadın erkek eşit değildir. Feminizm ve her türlü izm, her zaman çelişkilerle doludur.
Bu satırları yazarken ortama ve şahsınıza dikkat etmeye özen gösterdim, umarım birbirimizi anlayabiliriz. Ben teşekkür ederim.
gri gri
aga engel

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol