bence burada her şey tozpembe olmamalı o yüzden bu başlığı açıyorum. bugün Türkiye'de bir kadın yakılarak öldürüldü toplamdaysa bugün 3 kadın öldürüldü. dile kolay 3 çiçek daha soldu bugün ve bu sadece bilebildiğimiz kadarı. bence artık tepkimizi koymaktan öte şeyler yapmaya çalışmalıyız. herkesi bu konuda bir şeyler paylaşmaktan fazlasını yapmaya davet ediyorum. teşekkürler...
(not: lütfen bu entry'i beğenmeyin, beğenilecek bir şey olduğunu düşünmüyorum)
http://anitsayac.com/?year=2020
kadın cinayetleri
Fikirleri ve duyguları, gerçekleri ve doğruları, inançları ve zıtlıkları, gülüşleri ve mutlulukları; kendi gücünden güçlü hissedip konuşmaktan korkan korkakların savaşmadan kurtulduğunu sanma yöntemidir. Bir erkek tarafından tacize uğrayıp takip edildiğimde ağlayarak kaçacak yer aradığım gün aklıma geliyor. Kaçamayan her kadının yerine kendimi koyup daha çok ağlıyorum. Ölümün parmaklarım arasında dolanan havadan daha yakın olduğunu hissediyorum.
(Not: alkışlamak her zaman beğenmek anlamına gelmez. Susmayan her doğru alkışlanabilir. 10 kasımlarda alkışların geri gelmesi gibi)
dünkü öğretim görevlisinin videoları, fotoğrafları gözümün önüne geldikçe ağlamak istiyorum. hepsinin hayalleri vardı, gelecek için planları, daha yeni günler için umutları, ...
neden, nasıl, ne zaman, ne giymiş, kimleymiş sorularını aştığımız gün; tacizcisinden tecavüzcüsüne, katiline varana kadar her suçlunun cezasını bulduğu bir adalet sistemine sahip olduğumuz gün başaracağız. hayatta kalmayı, korkmadan yaşamayı, çekinmeden gülmeyi başaracağız... böyle ummak böyle inanmak istiyorum
politiktir.
İstanbul sözleşmesi'nin sıkıca uygulandığı ilk senelerde kadın cinayetlerinde düşüş yaşanmıştı. Sonra bu sözleşme kaldırıldı, neden? Bir cevap yok, açıklama yok! Kaldırıldı işte. Yerine bir şey getirildi mi? Hayır. Erkek arkadaşlar bunu tam anlamıyla anlayamıyor olabilir, bir kadının arkasında birini hissettiğinde yaşadığı korkuyu, bu ülkede alınıp verilebilen bir “mal” konumuna sokulmanın ne demek olduğunu yaşayan bilir. Ben de bilemem tam anlamıyla mesela bir çocuk gelinin babası yaşındaki biriyle evlendirildikten sonra yaşadıklarını ama şunu biliyorum: Bazı insanlar beni ciddiye almıyor, sırf kadınım diye söylediklerimi dinlemeyen insanlarla karşılaştım ben. Daha sonra aynı kişiler babamı düzgünce dinlemişlerdi ama. Annem boşandığında annemin düştüğü konumu da kendi gözlerimle gördüm, toplumun ona acıyışına da şahit oldum çünkü annem onlara göre iki kız çocuğuyla “kadın” başına ne yapardı ki? Bu konuda çok öfkeliyim ve beni tam anlamıyla anlayabilecek kişilerin kadınlar olduğunu düşünüyorum. Birbirimize destek olmaktan başka da elimizden bir şey gelmiyor. Bu kaçıncı haber sayamadım bile. Daha da kötüsü ne biliyor musunuz? Bu son değil ve olmayacak. Son olmadığı gibi bazı zihniyeti bozuk kişilerce bu kadınların bunu “hak ettiği” düşünülecek.
Aniden sebepsizce gelen şans eseri ölüm. Hayalleri, ümitleriyle yitirdiğimiz kadınlar, kadınlarımız... Sadece tenha sokaklarda değil her yerde yaratılan korku. Oysaki etrafında onlarca kişi varken 13 kez bıçaklanabiliyormuş, yardım isterken sürüklenerek surlara çıkarılabiliyormuş insan. Yardım çığlıklarının duyulmadığı olur da duymazdan gelindiği de olur muymuş? Artık düşünmemeye, sorgulamamaya yalnızca eve vardığımıza şükretmeye alıştırıldık. Kadınlar dehşeti bugün yaşamadı. Sizler dehşeti bugün duydunuz.
2023 yılında ortaokul ve lise arkadaşımın adının anıtsayaç'a eklenmesiyle beni çok yoran bir durum haline gelmiştir. Elimden bir şey gelmediği gibi açıklaması olmayan korkunç bir durumu tekrar tekrar hatırlamama sebep oluyor.
Tam 1 sene cezası verilmedi katilin. Sonra müebbet hapis cezası aldı. Ceza günü yaptığı açıklamaları okurken boğazım düğümlendi.
Hayat bu kadar kısaymış ve hayat bu kadar kolay bitebilirmiş. Böyle olmamalıydı
Tam 1 sene cezası verilmedi katilin. Sonra müebbet hapis cezası aldı. Ceza günü yaptığı açıklamaları okurken boğazım düğümlendi.
Hayat bu kadar kısaymış ve hayat bu kadar kolay bitebilirmiş. Böyle olmamalıydı
Ülkemizin gündeminden ne yazık ki hiçbir zaman düşmeyen, nicelerini duymadığımız ve yine ne yazık ki hiçbir zaman bitmeyecek olduğunu düşündüğüm, bitmesine dair ümidimin kalmadığı üzücü bir mesele. Dilerim ki bir gün son bulur. Ahmet Hamdi'den esinlenerek tüm kadinlar için bir dörtlük yazdım:
"Uzak, çok uzağız şimdi ışıktan
Kadın gülüşünden, aşk ve insanlıktan
Hissetmeyen vücutlar olduk topraktan
Hâlâ düşünen, güzel seven var mı?"
"Uzak, çok uzağız şimdi ışıktan
Kadın gülüşünden, aşk ve insanlıktan
Hissetmeyen vücutlar olduk topraktan
Hâlâ düşünen, güzel seven var mı?"
Toplumun ahlaki çöküşünün bariz örneklerinden. Kimse iyimser olmasın ahlaki çöküş kolay düzelecek bir şey değildir öyle ki tarih öylesi nesillerin ızdıraplarıyla doludur..
Bu öyle bir şey ki nesillerin kendini imhası anlamı taşır.
Ama şunu da bilmekte fayda var kimse bu tür olayların sebebine eğilmiyor, işin kötüsü bağırıp çağırıp sebeplerin önde savunucusu olmak takdire şayan (!) bir düşünce...
Bu öyle bir şey ki nesillerin kendini imhası anlamı taşır.
Ama şunu da bilmekte fayda var kimse bu tür olayların sebebine eğilmiyor, işin kötüsü bağırıp çağırıp sebeplerin önde savunucusu olmak takdire şayan (!) bir düşünce...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?