öncelikle (bkz: 24734) hikayenin ikinci bölümünün girdisi.
*2 yıl önce*
black friday amerika'nın oyunu derler. oyundur oynanır da pragmatist yaklaşımla bakıldığında bana fayda sağlarsa severim o oyunu ben. işte black friday kanka gelin bi alış-verişe çıkak en kötü don alırız totomuza ucuzundan malum boxer'lar el yakıyor şu aralar. tamam dedik, dört arkadaş gittik cepa'ya. bırakın donu poşet alınmaz bu devirde kanklar'a döndük biz. birimiz bir kıyafet aldı onu da çantaya tıktık poşete söverek neyse.. en son ben soğuk beypazarı aldım öyle bi yandan içiyorum bi yandan etiketteki basamak sayısını ayırt etmeye çalışıyorum. o mağazadan buraya bu mağazadan oraya.. cepte para yok indirim de zaten dedim ya amerika'nın oyunu. tesadüf ya işte..
yürüyen merdiven değil de engelliler için konulan yürüyen bant gibi bir şey var ya işte onu inceleyerek mahzen gibi bir yere girdik. son mağazamız çünkü nerden geldik bu soğukta herkes bana sövüşlü modunda ağır tepkili. böyle ben dikliyorum beypazarımı; pü allah belanı.. bakıyorum altı yok fiyatı çok. malum ekonomi nanay
Bunu gördüm kıyafet seçiyor vay naber iyi senden benden iyi iyi naber ben de bakıyom çok pahalı gerçekten nereyi kazandın a ben de buradayım iyi bi ara buluşuruz...
Aradan 6 ay sonra metrodan inerken baktım yine o vay naber iyi senden benden iyi o iyi işte arkadaşlarla gezdik o süper ben de öyle çok iyi tamam bir ara buluşuruz...
Bu senenin başı yine bu sefer metro beklerken o naber o iyi...... lan bu sefer kaçmaz telefonunu ver darlayacam ara ara kaçtır buluşcaz, sorma reyis gerçekten.. telefon almalar instadan eklemeler..
*Not üniyi kazanınca babasına sözü vardı sigarayı bırakçam adına. sordum soruşturdum evet bırakmış bi de okulu bi dönem uzamış, şu an dmden attığı Dr reelslerini müh reelsleriyle karşılama aşamasındayım olaylar geliştikçe edit çekerim
unutulmayan garip arkadaş
Sürekli burnu akan, ağız solunumu yapan ve pis diye kimsenin yanına yaklaşmadığı berkan. Meğerse çocuğun tonsil hipertrofisi varmış. Meğerse toplumsal zorbalığa katılan biri bunu bir gün kbb dersinde fark edip vicdan azabına sürüklenebiliyormuş.
6.sınıftaydık. sınıflarımız ders başarısına göre ayarlanmıştı, ingilizce dersleri için de ayrı kurlarımız vardı. eren'le diğer derslerde aynı sınıfta değildik, ingilizce derslerinde sınıf arkadaşıydık yalnızca. en yüksek seviyeli ingilizce sınıfıydı bizimki. eren farklı bir çocuktu ve bence özel biriydi, o zamanlar ben de çocuk olduğum için eren'in farklılığının nedenini tam anlamıyla yorumlayamıyorum, bunun pek de önemi yok zaten. kendi dünyasında yaşıyor gibiydi sanki, diğer şeyler pek de önemli değildi onun için, çocuksu ve masum bir dünyası vardı. eren'in ingilizcesi çok iyiydi, aslında derslerde hiç konuşmazdı, ders haricinde de pek konuşmazdı ama teneffüste yanına gidip bir şey sorduğumda filan nazikçe cevaplardı. ne çizdiğine bakmak için yanına gidiyordum bazen ders aralarında, çünkü karikatür benzeri güzel şeyler çiziyordu, aslında yanlış hatırlamıyorsam çizgi film karakterlerini filan çiziyordu daha çok. ve gerçekten sürekli bir şeyler çiziyordu, hatta muhtemelen derslerde de çiziyordu. asıl ilginç olan şey, çizimlerindeki karakterlerin konuşma balonlarının içini genellikle ingilizce doldurmasıydı. o zamanlar bu bana çok ilginç ve güzel geliyordu. şey gibiydi, ingilizce yazıyor olması türkçe yazıyor olmasından farklı değildi sanki onun için. düşünüp planlayıp yaptığı bir şey de değildi bence bu, o an öyle yazıveriyordu herhalde. sonraki sene okuldan ayrıldı eren, nereye gittiğini de bilmiyorum hiç. başlığı görünce direkt o geldi aklıma. umarım çok iyidir ve hala bir şeyler çizmeye devam ediyordur.
:( soyadını da mı hatırlamazsın acaba zorlasan :(
yok maalesef hatırlamıyorum, haftada birkaç ders birlikteydik zaten sadece, yoksa hatırlayabilirdim :(
Merak ettim ya nerelerde acaba
ben de merak ettim :/
İlkokulda ufuk diye bir arkadaşım vardı ve kimseyle konuşmazdı. Sırasından da kalkmazdı. Ben de benimle iletişim kursun isterdim ve sürekli zorlardım çocuğu. Bir gün bu çabam meyve verdi ama ehehehe. Sınıfta konuştuğu iki kişiden biriydim. diğeri de komşuları olan bir çocuktu.
Edit: düşününce bu huyum hala devam ediyor. İnsan yedisinde neyse yetmişinde de o geyiği. Karşımdaki insan soğuk durup benle iletişim kurmayınca kendimi hala çok kötü hissediyorum ve sanki sorumlusu benmişim gibi geliyor. Ama aptal mıyım neyim her insan benim gibi çenesi düşük, her şeye gülebilen biri olmak zorunda değil. Hatta bazen eğer yanımda yakın arkadaşlarım varken yaşanıyorsa böyle bir durum kulaklarına "ben şu an fazla mı saçmalıyorum o yüzden mi böyle benden hoşlanmamış gibi davranıyor???" Falan diyorum ahajhajajaks
Edit: düşününce bu huyum hala devam ediyor. İnsan yedisinde neyse yetmişinde de o geyiği. Karşımdaki insan soğuk durup benle iletişim kurmayınca kendimi hala çok kötü hissediyorum ve sanki sorumlusu benmişim gibi geliyor. Ama aptal mıyım neyim her insan benim gibi çenesi düşük, her şeye gülebilen biri olmak zorunda değil. Hatta bazen eğer yanımda yakın arkadaşlarım varken yaşanıyorsa böyle bir durum kulaklarına "ben şu an fazla mı saçmalıyorum o yüzden mi böyle benden hoşlanmamış gibi davranıyor???" Falan diyorum ahajhajajaks
Ortaokulda zihinsel engelli gibi davranan bir erkek arkadaşımız vardı. Sürekli zorbalığa maruz kalıyordu. O zamanlar aşırı sosyal bir çocuktum ve kendisini topluma karıştırma işini misyon edindiğim için ailesi onu a şubesinden alıp benim olduğum b şubesine vermişti. Sonrasında tek arkadaşı olan benimle kavga etmişti ve çocuğu biraz hırpalamıştım. (Küçük cılız bir şeydi) ailesi onu tekrar öbür şubeye aldırıp benimle iletişim kurmasını yasaklatmışlardı.
"Zihinsel engelli gibi davranan" dedim çünkü kendisini ailesiyle birlikte tanıyan arkadaşlarımız vardı. Çocuk okuldayken bu şekilde farklı birisi gibi davranıyormuş.
"Zihinsel engelli gibi davranan" dedim çünkü kendisini ailesiyle birlikte tanıyan arkadaşlarımız vardı. Çocuk okuldayken bu şekilde farklı birisi gibi davranıyormuş.
Lisede sevdiği bi kız varmış. O da bunu sever gibiymiş. Açılmaya adım atacakmış bi gün demiş lan ben neden istihare'ye yatmıyorum. Rüyasında çok güzel bir at arabası görmüş, at arabasının yanına gittiğinde atların aslında karaltıdan ibaret olduğunu görüp korkmuş. Kıza da açılmamış.
Lisede hep bi tane kıraathaneye gider dayılarla sohbet edip çay sigara yaparmış. Sevdiği köpeği varmış bi tane kim vurduğunu biliyorum ama bi şey yapamıyorum demişti, Gözündeki öfkeden korkmuştum. Babası sendikada yöneticiydi ki dört aydır maaş alamıyordu korona zamanıydı, Nasıl hayatta kalıyonuz olm demiştim cevap ver(e)memişti. Dershaneye kırk dakikalık yoldan gelir giderdi. Tütünü söve söve içerdi, leş gibi tadı var bu meretin derdi. Hayvan gibi terlerdi oturması yeterliydi terlemesine, Dolmuşa sırf bu yüzden binmekten çekindiğini hatırlıyorum. Ben hiç hasta olmam derdi gerçekten de olmazdı. Babam osmanlı zamanında kadı'ydı olm benim derdi doğrudur herhalde. Evde çıplak dolaşıyoz olm biz derdi, evde bi annem var kadın diye açıklamıştı (artık nasıl bir fanteziyse..) abisi piskopos takılırdı, Kendisinde de anlamsız bir geometri ve fizik çözme yeteneği vardı. Forvet oynardı koşamasa da imansız gibi vuruyodu topa.
Bi gün hep beklediği durağa gelen bi kız varmış açılcam olm diyo. Açıl kanka yaptım, eyw dedi, gidecem mektup yazıp verecem dedi. Git lan dedim bi gazla çıktı. Ertesi gün naptın dedim. Gitmiş kahveye mektup yazmak için, bakmış içerisi dolu dışarda otuz dakika beklemiş, sonra oturmuş kıza mektubu yazarken bi bakmış ki kız gözünün önünde dolmuşa binip gidiyo bu da s.kerler diyip kağıdı falan yırtmış atmış.
Her türlü film kitap bilirdi, sago fanlığı vardı. Lisede ayyaştım tövbeliyim şu anda ağzıma sürmem diyodu. Bi gün konsere gittik o da geldi birden kayboldu ortadan, konser bitti olm nerdeydin dedim aşırı susadım ama kimseden de isteyemediğimden çıktım dedi; yanına gittiğimde de hala su arıyodu birinden dilendim içirmiştim. Değişikti.
Bu anlattıklarım üç aylık süre içerisinde aklıma gelenler birden dershaneye gelmeyi bıraktı. Nerde olm bu, "yarın gelir"ler hafta oldu, ay oldu gelmedi. Telefon açtık 367484 kez, açmadı. Sosyal medyası zaten yoktu o ara. En sonunda yks sonuçları açıklanıyor odtü makine kazandığı söylentisi yayıldı, şaşırmalar oha'lar çevrede. Ben şaşırmadım her şey beklenirdi o kişilikten. sonra insta açmış biosuna baktım doğruymuş. hikayesiyle anlattıklarıyla unutmam zor gibi onu. daha da anlatırdım da unuttum olayların bi kısmını kaç yıl geçmiş, dile kolay :)
Lisede hep bi tane kıraathaneye gider dayılarla sohbet edip çay sigara yaparmış. Sevdiği köpeği varmış bi tane kim vurduğunu biliyorum ama bi şey yapamıyorum demişti, Gözündeki öfkeden korkmuştum. Babası sendikada yöneticiydi ki dört aydır maaş alamıyordu korona zamanıydı, Nasıl hayatta kalıyonuz olm demiştim cevap ver(e)memişti. Dershaneye kırk dakikalık yoldan gelir giderdi. Tütünü söve söve içerdi, leş gibi tadı var bu meretin derdi. Hayvan gibi terlerdi oturması yeterliydi terlemesine, Dolmuşa sırf bu yüzden binmekten çekindiğini hatırlıyorum. Ben hiç hasta olmam derdi gerçekten de olmazdı. Babam osmanlı zamanında kadı'ydı olm benim derdi doğrudur herhalde. Evde çıplak dolaşıyoz olm biz derdi, evde bi annem var kadın diye açıklamıştı (artık nasıl bir fanteziyse..) abisi piskopos takılırdı, Kendisinde de anlamsız bir geometri ve fizik çözme yeteneği vardı. Forvet oynardı koşamasa da imansız gibi vuruyodu topa.
Bi gün hep beklediği durağa gelen bi kız varmış açılcam olm diyo. Açıl kanka yaptım, eyw dedi, gidecem mektup yazıp verecem dedi. Git lan dedim bi gazla çıktı. Ertesi gün naptın dedim. Gitmiş kahveye mektup yazmak için, bakmış içerisi dolu dışarda otuz dakika beklemiş, sonra oturmuş kıza mektubu yazarken bi bakmış ki kız gözünün önünde dolmuşa binip gidiyo bu da s.kerler diyip kağıdı falan yırtmış atmış.
Her türlü film kitap bilirdi, sago fanlığı vardı. Lisede ayyaştım tövbeliyim şu anda ağzıma sürmem diyodu. Bi gün konsere gittik o da geldi birden kayboldu ortadan, konser bitti olm nerdeydin dedim aşırı susadım ama kimseden de isteyemediğimden çıktım dedi; yanına gittiğimde de hala su arıyodu birinden dilendim içirmiştim. Değişikti.
Bu anlattıklarım üç aylık süre içerisinde aklıma gelenler birden dershaneye gelmeyi bıraktı. Nerde olm bu, "yarın gelir"ler hafta oldu, ay oldu gelmedi. Telefon açtık 367484 kez, açmadı. Sosyal medyası zaten yoktu o ara. En sonunda yks sonuçları açıklanıyor odtü makine kazandığı söylentisi yayıldı, şaşırmalar oha'lar çevrede. Ben şaşırmadım her şey beklenirdi o kişilikten. sonra insta açmış biosuna baktım doğruymuş. hikayesiyle anlattıklarıyla unutmam zor gibi onu. daha da anlatırdım da unuttum olayların bi kısmını kaç yıl geçmiş, dile kolay :)
Hızlı yaşamış usta
Efenim lise zamanları. Her eğitim öğretim yılının ilk gününde ikimizde bir birimizden habersiz bir sıraya eşyalarımızı bırakırdık. Ve topluca sınıfa döndüğümüzde her seferinde yine mi sen 🤣 esprisi olurdu. Aaa bu burada imiş diyebileceğin bir eşya olmaması rağmen 🤣 resmen bir birimizi 4 yıl çektik bu tevaffukla 🤣
Lisedeki ilk arkadaşımdı ve yalan söyleme hastalığı vardı. Kendi dünyası vardır ve bu dünya bir Wattpad dünyasıydı. İnanilmaz ilginçti baslangicta inanıyordum sonra iyice boka sardı anladım yalan söylüyor. Çok garip ya
Uuu çok fena :( şimdi napıyo
Valla tıp okuyor hastalarina çok geçmiş olsun...
İnşallah psikiyatr olur
Benim için Bu kişi, Dört yaşında kardan adam olmak istediğini söyleyen İkra'dır. herkes doktor, mühendis, asker, öğretmen falan olmak isterken Kendisi geleceğin mesleklerinden kardan adamlığı tercih etmişti.
Oldukça ileri görüşlü biri, en azından alenen ülkeden kovulmuyor. :)
tek derdi bu sene kar fazla olduğundan ek mesai yapmak olabilir diye düşünüyorum ya da havuca zam geldiği için burun konusunda sıkıntı yaşamış olabilir. Onun dışında tertemiz meslek.
Oldukça ileri görüşlü biri, en azından alenen ülkeden kovulmuyor. :)
tek derdi bu sene kar fazla olduğundan ek mesai yapmak olabilir diye düşünüyorum ya da havuca zam geldiği için burun konusunda sıkıntı yaşamış olabilir. Onun dışında tertemiz meslek.
Lisede vardı bu modelden. pansiyonda el yapımı bomba yapıyordu. Çok az konuşuyordu. E ne var bunda diyeceksiniz. Az konuşuyor dediysem kotalı konuşuyordu adam. günlük cümle sayısı belirlemiş o kadar konuşuyordu. birisi bunun nasıl bir tip olduğunu merak edip konuşmak isterse süre tutuyordu. Üç dakikan var konuşmak için diye odndjs.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?