Bir gün adamın biri varmış ve çok mutsuzmuş. Sonra bu adam psikoloğa gitmiş; demiş ben hiç mutlu değilim gülemiyorum. Psikolog da demiş ki bir tane palyaço var ona git o herkesi güldürür. Sonra da adam demiş ki işte o palyaço benim. .
Muhteşem bir aydır. O yağmurun toprak kokusu esintisi sonracıma sararmış yaprakların bahçeli sokaklarına dökülmesi. . . O ara bir de rüzgar esiyorsa başka bir şey istememm
80'ler ve 90'lar pop müziğine yön vermiştir. Bana kalırsa Sezen Aksu'yu Minik Serçe yapan kişi de O'dur. Ne yazık ki ismi pek az bir kesim tarafından bilinmekte
Bir video vardı hafızamı kelimelere dökersem: insan on yaşındayken diyelim bir yıl hayatının onda birine denk gelirken 0-30 arasında bir yıl otuzda birine denk geliyor. Yani yedi yaş onda bir oranında zihindeyken yirmi yedi yaş otuzda bir oranında zihinde diyebiliriz. Veyaa her yıl yaşandıkça yıllara bağışıklık kazanıyorsun ve hiçbir yıl hayatının ilk yılları kadar etkili gelmiyor. Tabii bencesii :)
her dönemin genç nesline has bir özellik olarak düzenin dayatmalarını sorgulayan kuşak. Küçük kuzenimle sohbet ederken(8) bana volarant vb. çeşitli oyunlar hakkında bilgi verebilen kuşaktır. Onlardan da bir şey öğrenebiliyoruszz.
Bir olayı gerçekleştirme özgürlüğünü, o olayı gerçekleştirmeye sebep; salt mantıklı gerekçeler sağlayamaz. Bunun kendimi savunma mekanizmamda bulunan özelliklerden biri olduğunu fark ettim. Yani bir şeyi canının istemesiyle yapmam bana zaten bu özgürlüğü sağlayan bir şey. Buna saygı duymayanlarla samimiyet derecesi gözden geçirmek gerekiyor. .
Katılıyorumm. yaşlılık; beden'in ruh'un isteklerini yerine getirtememesidir. bunun temelini, elimize kazma-küreğimizi alıp öğrenmeye çalışırsak karşımıza "eskime" kelimesi çıkacağı aşikardır. Ruh dediğimiz bu evrene ait değildir. Beden eskiyecektir hammaddesi maddedir, Ruh ise eskiyemez hammaddesi töz'dür, nefestir(?) Yaşlılardaki ruh ile bizdeki ruh aynıdır, ruhun istekleri hiç değişmemiştir; sadece eski bedenini özlemektedir. Bir gün biz de bedenin bu haksızlığa huysuzluğuyla, ruh'un hayatı boyunca değişmeyen arzuları arasında bocalayacağız (genç ölümü tatmazsak tabii)
Kararsız insandan ayrı tuttuğum insan. Net olmamak; doğruyu bildiği halde taraf seçmekten korkmaktır, sivrileşme cesareti gösterememektir. diğer kişilikler gibi sebebinin bilincinde olunduğunda düzelecek bir durum. İpucu: değişimi istemek ve cesaret.
İnsanları, olduğu kişi yapanın içinde bulunduğu zaman dilimi olduğu unutanların söylediği uyduruk söz. Geçmişteki ve gelecekteki olduğun kişiyle şu anda olduğun kişi aynı değil. Her saniye değişim ensende. Keşke dediğin durum şu anki "sen"in pişmanlığı. şu anki sen'in sadece isimlerinizin benzerliğinden ne geleceğine ne de geçmişine söz söyleme yetkisi yok. Susturun onu.
Bu kelimeyi okuduktan sonra istemsizce aklıma; sigarasını önündeki boş kağıda dirseğini dayayarak içen, siyah beyaz bir odada yalnız başına dört ayaklı tahta masada yine gıcırdayan tahta sandalyesine oturmuş, uzaklara dalarak elinde kalemi ne yazması gerektiğini düşünen şair profilli bir erkek canlanıyor
Bu hissi liseye geçtiğimde yaşamıştım. 6 yıllık sınıf arkadaşlarımdan ayrılınca, onları özlemek ve büyüdüğümün farkına varmak arasında gidip geldiğim duygularla ilkokula-ortaokula giden çocuklara imrenirdim. Hala daha nerde yanındaki çocuğunun çantasını taşıyan ebeveyn&çocuk ikilisi görsem uzun uzun incelerim
Batı'yı örnek almak ve Batı'nın ilerde olduğunu belirten sözler duyduğumda aklıma ünlü bi tarih hocasının gülerek söylediği söz aklıma geliyor: "Japonya da doğu'da, illa batı batı demeyelim şimdi. ."