Allah allaa. Taşlamayın çocuğu velete bak büyük oynuyor diye. Ne olacak arkadaşlar, Belki arkadaşımız olgun seviyor veya ikinci üniversitesini okumaya gelmiş. İlla son yüz metreye geldiniz diye yapmayın böyle şeyler. Yirmi birinci yüzyıldayız yaş diye bir şey mi kalmış, takılmayın böyle şeylere. Hem yaşın fizikseli var, ruhsalı var, biyolojiği var; var oğlu var. Aşalım bu tabuları artık a aaa
Geri sayım son hız akarken. Sahuruyla iftarıyla hava durumuyla ortak açlık duygusuyla bir sakinlik hali. İftarda mideyi, yemekten çok su'yla doldurmak veya sahurda yurt sırasında yapılan aga sohbeti.
Hasan camı aç oğlum bak bakim okunuyo mu, hoca on saniyenin hesabını mı yapıyon oku işte, "uykulu uykulu" dişimi fırçalayamadım ezan mı okunuyo lan yoksa, yav necmi bırak oruçluyum uğraşma benimle başlicam sana da şakalarına da ana-bacı gircem şimdi, hadi açlığa tamam da susuzluk kötü, ben ders çalışamıyorum o yüzden tutmicam sen komiteye girerken oruç tutcan mı, ya kızım ötede iç şu cigaranı oruçluyum diyorum hain misin başıma, ahmet madem tutmuyon saygı duy lan beyler taşlayın şunu önümüzde su içiyo münafık, eee iftara ne yapıyon duygu akşama sizdeyiz, ... Kulübü iftar yemeğiyle karşınızda siz değerli din kardeşlerimizi bekliyoruz-ben oruç tutmuyom ama gelebilir miyim, ğğğğhaç bir gokogokogokogokogokola iç, hz. Musa asasını yere vurdu ve kızıldeniz ikiye ayrıldı abdurrahman kardeşim ilahisini söylesin devam edecem, sakız çiğneme zombi öldürebilirsin ve nerde o eski iftarlar
Gözlemlediğim kadarıyla bunun iki türlüsü var ki birisi allah korkusu temelli diğeri allah sevgisi. Etrafta, küçüklükten bu yana anne-baba ve çevre akrabaların "imanlı" olsun diye allah korkusu sözleriyle çocuğa iman-inanç aşılamaya çalışması baskıya yol açıyor. Allah seni yakar, cehennem, çarpılırsınlar bir yere kadar işe yarıyor. hep bir kötüyü çağırmakla korkutmak...
Allah korkusu daha bir agresif üslupken, sevgi olanı daha yumuşak ağırbaşlı. Doğru yöntem ve gerçek iman sevgiyle olanı gibi geliyor. Dine kulak veren Çevremdekilerde de hangisinin baskın olduğunu fark edebiliyorum. Bunun dengesini ayarlamak hayat kalitesini üst seviyeye çıkaran etkenlerden
Bir kişi olsun ki o kişinin ismi kime sorulursa sorulsun muhatap kişinin yüzünde bir gülümseme, mutluluk hali hakim oluyor ve ismi duyulduğunda arkasından hoş olmayan sözlere sebep herhangi bir anı akla gelmiyorsa işte bence en büyük makam benim için bu'dur
Bi tane arkadaşım var, bunu yapıyor sorduğumda hep "öyle" diyordu geçenlerde açıklayası geldi.
Erkek dedikodusu döner ortamda. Şu şöyle bu böyle. Anlık bi duraksama yaşıyor. Geçen birini anlattım böyle böyle, bunu dediğin iyi oldu dedi. Sonra da daha o kişi beni hiç görmeyecek yaptı ve tüm sosyal medyasından engelledi o kişiyi. Abi niye yaptın dedim: "Öyle"
Başka bir ortama girdik. İlk kez biriyle karşılaşıyoruz. Sohbet iyi hoş, ayrıldık. E abi nasıldı ben beğendim kafa insanlar. Yine durdu, dedi oradaki şuşu'yla daha konuşmayacağım dedi. Ne alaka olum'lar, neyi vardı ki: "Öyle"
En son yine bu olay oldu. Artık bezdi mi sormamdan birden açıklama yaptı. "çevresinde böyle insanlara yer yokmuş, onları çevresine almakla istemeden birnevi onlara benzermiş. Bundan sonra merhaba merhaba o da belkiymiş" bu sefer ben duraksadım sonra bana baktı gülerek yine: "öyle"
Diğer fakültelerin törenlerinin yapılış şekline baktığımda, bu seneki törenin yapılış şeklinde emeği geçen herkesi kara listeme yazmaktayım. Tıp öğrenciliğim ve doktorluk sürecim boyunca fail'lerin adı her anıldığında bu olayı anlatacağım. İsimler yaptıklarıyla hatırlanır. Saygılar...
Yorulmuşsun ya. Farkına varman için ufak büyük fark etmeden bir şeyin tetiklemesi yetiyor. Ve de kendini unutmuşsun be olum. Şu anki seni oluşturan fikirleri, kararları, yönelimleri. Hep bi bu sözler tanıdık tepkileri, hatırlamaları... Uykum gelmiş senim galiba, yat istersem geç oldu :))
Dersi vardı bugün. Ders programında sarı sütundaydı oradan araştırmıştım kimdir diye. Mustafa kemal askeri'nin kızıymış :)
Ben dedi kurucularındanım bu üniversitenin. Bio'sunu açtı 1979'dan 2012'ye bir çağ vardı. İşte o Tek satır.. 79'dan 12'ye kaç yıl oluyor kii? Meltem hoca geldi mahçup bir şekilde dersim yeni bitti Rana hocam kusura bakmayın, cevaben gülerek espri yaptı sn olguntürk hoca; heh tanıyan birileri varmış hala beni bu fakültede..
Helal ediyorum dedi. Bu fakülteye çok emeğim oldu herkese helal ediyorum. Size de helal olsun çocuklar.
Derste anlattığı anılar ve tecrübeler bir yana bazı sözler vardı. Bir gün bu ders unutulursa diye konu başlıklı hatırlatmalar..
"Doktor dayanışması vardır çocuklar. Doktor koridorda sıra beklemez, beklememeli. Ben sıra bekleyen bir doktor gördüğümde direkt odamda misafir ederdim"
"Doktor olunca asla ama asla rapor vermeyin çocuklar. Ben hayatımda hiç rapor vermedim"
"Hekimin hekime saygısı, toplumun birbirine saygısını belirler"
Asistanken ağrı'lı hastasının yıllar sonra kendisini bulduğu anısını anlattıktan sonra, "Tabi her kurtardığın hasta vefalı olmaz"
Bu anıyı anlatmaya ilham olan söz ise:"Bazısının parası, bazısının duası"
"Önceden beyaz önlüğü sadece doktorlar takardı şimdi kasabından hemşiresine herkes takıyor. beyaz önlük temizliğin dürüstlüğün sembolüdür çocuklar aklınızda bulunsun"
"Hekim saygın bir meslektir, amerika'da hakimler mesela binmez toplu taşımaya. Bu ülkede Hekim dediğin toplu taşımaya bile binmemeli"
"Doktorluk yetmişlerde çok saygın meslekti. Seksenlerden sonra ne olduysa yavaş yavaş o saygınlık azaldı. Google'dur internettir belki de bunlar yüzünden bilmiyorum"
"Çocuklar içiniz çok zor. Bizim zamanımızda doktorluk iyiydi, şimdi uğraşmanız gereken o kadar çok sorun var ki.."
"Liderlik yapmayı öğrenin çocuklar, her doktor bir liderdir. Diğer türlü gittiğin hastanenin yıllanmış hemşiresi, teknisyeni sizi parmağında oynatır"
İnsanı çıldırtması gereken söz. Bu sözü duyup sakin kalabilmek zor.
Dün akşam yemeğinde ne yedin? ben artık bu soruya cevap vermeyi bıraktım. Yedim bi şeyler diyorum. Siz de hatırlarsınız başlarda sonralara doğru amaan dersin yemişimdir bir şeyler. Yaşamı alışkanlık haline getirmemek için soruyordum başlarda. Nefes alış-verişin kutsallığını unutmamak için kullanışlıydı. Artık bende işe yaramıyor bu söz.
"Her şey geçici" güzel söz. Şey olur ya ölümü hatırla bak ahiret falan, bir de şey olur bak hayatı yaşa geçiyor ömür. İki tarafa da gidiyor bu söz. Kalp hangisine yakınsa altına yapıştırıyor bunu.
Madde 1-her şey geçici.. Madde 2-hatırlamıyorsun hiç bi şey Madde 3-an'ı yaşa
Madde 1-her şey geçici.. Madde 2-yaşamın bir amacı var Madde 3-hayat bir imtihann
Lisede sevdiği bi kız varmış. O da bunu sever gibiymiş. Açılmaya adım atacakmış bi gün demiş lan ben neden istihare'ye yatmıyorum. Rüyasında çok güzel bir at arabası görmüş, at arabasının yanına gittiğinde atların aslında karaltıdan ibaret olduğunu görüp korkmuş. Kıza da açılmamış.
Lisede hep bi tane kıraathaneye gider dayılarla sohbet edip çay sigara yaparmış. Sevdiği köpeği varmış bi tane kim vurduğunu biliyorum ama bi şey yapamıyorum demişti, Gözündeki öfkeden korkmuştum. Babası sendikada yöneticiydi ki dört aydır maaş alamıyordu korona zamanıydı, Nasıl hayatta kalıyonuz olm demiştim cevap ver(e)memişti. Dershaneye kırk dakikalık yoldan gelir giderdi. Tütünü söve söve içerdi, leş gibi tadı var bu meretin derdi. Hayvan gibi terlerdi oturması yeterliydi terlemesine, Dolmuşa sırf bu yüzden binmekten çekindiğini hatırlıyorum. Ben hiç hasta olmam derdi gerçekten de olmazdı. Babam osmanlı zamanında kadı'ydı olm benim derdi doğrudur herhalde. Evde çıplak dolaşıyoz olm biz derdi, evde bi annem var kadın diye açıklamıştı (artık nasıl bir fanteziyse..) abisi piskopos takılırdı, Kendisinde de anlamsız bir geometri ve fizik çözme yeteneği vardı. Forvet oynardı koşamasa da imansız gibi vuruyodu topa.
Bi gün hep beklediği durağa gelen bi kız varmış açılcam olm diyo. Açıl kanka yaptım, eyw dedi, gidecem mektup yazıp verecem dedi. Git lan dedim bi gazla çıktı. Ertesi gün naptın dedim. Gitmiş kahveye mektup yazmak için, bakmış içerisi dolu dışarda otuz dakika beklemiş, sonra oturmuş kıza mektubu yazarken bi bakmış ki kız gözünün önünde dolmuşa binip gidiyo bu da s.kerler diyip kağıdı falan yırtmış atmış.
Her türlü film kitap bilirdi, sago fanlığı vardı. Lisede ayyaştım tövbeliyim şu anda ağzıma sürmem diyodu. Bi gün konsere gittik o da geldi birden kayboldu ortadan, konser bitti olm nerdeydin dedim aşırı susadım ama kimseden de isteyemediğimden çıktım dedi; yanına gittiğimde de hala su arıyodu birinden dilendim içirmiştim. Değişikti.
Bu anlattıklarım üç aylık süre içerisinde aklıma gelenler birden dershaneye gelmeyi bıraktı. Nerde olm bu, "yarın gelir"ler hafta oldu, ay oldu gelmedi. Telefon açtık 367484 kez, açmadı. Sosyal medyası zaten yoktu o ara. En sonunda yks sonuçları açıklanıyor odtü makine kazandığı söylentisi yayıldı, şaşırmalar oha'lar çevrede. Ben şaşırmadım her şey beklenirdi o kişilikten. sonra insta açmış biosuna baktım doğruymuş. hikayesiyle anlattıklarıyla unutmam zor gibi onu. daha da anlatırdım da unuttum olayların bi kısmını kaç yıl geçmiş, dile kolay :)
Kişilik testi niyetine insanlara sorduğum sorulardan. Bu soruyu yorumlamak hayata bakış açısını gösteriyor, insana bu zamana kadar ne biriktirdin içinde dökk diyorsun. Konuş bakalım nerden ne kaptın tecrübelerin yaşamışlıkların.
Benim için sevmek. Yorumlayayım mı eheheh. Evet yorumlayayım kendi silahımla kendimi vurayım :)
Herkeste fark ediyor tabii. benim kişilik sevince mutlu oluyor. işte birisiyle ilgilenip onun g.tünü kaldırtmak şımartmaktır ilgiden başının dönmesidir falan bunlar eğlendiren eğlenceli şe'ler. Yani başkasının mutlu olduğunu görmek beni daha mutlu ediyor. Bak diyorum mutlu ediyosun dumrul ahahah mutlu ediyon işte iyi gidiyorsun ona, yapıyosun bu işi olum. .
İlginin fazlasının beni bayması veyacığıma birinin bana fedakarlık yapmasına mahcup olma refleksim sevilmek dememi engelliyor belki de. .
İnsanlardan dinlemesi muhteşem olan şey. Bende de güzeller ve yaşadıkça biriktirdikçe harika oluyor. Lakin bir başkasının anısı ayrı zevkli ya. O anlatıyor sen kafanda hayal ediyosun ya, of o his için çok şeyi gözden çıkarırım ki çıkarıyorum da galibaa
Bakın bu kurumun amacı meslek eğitimi vermek. Tekrar ederek diyorum meslek edinmek isteyen insanlar eğitimi buradan alıyor. Şimdi entry'i girme sebebime gelebilirim.
Etrafımda varlar, gez toz tayfa. Odamda da var halihazırda üniversite okuyup odadan çıkmayan profil. Fakültede de bolca var komiteye on gün kala açıköğretim ezber yap geç. Ki bunlara hiçbir söz söyleme hakkım yok ki söylemiyorum.
Fakat üniversiteye ayrılan bütçeler çabalar o kadar fazla ki. Ne uğruna yani? Bizim fakülteye uğramayan çok kişi tanıdım. Fakülte umrunda olmayıp gez toz eğlen üniversite dediğin budur'a da çok denk geldim.
Gece gece afakanlar basarak sormaktayım ki amacın(m)ız ne? Odamda sürekli yatan çocuk fakülteye gitmek istemiyordun niye geldin memleketinde yok muydu? Veya amacı(m)ız iyi bir doktor olmaksa neden sürekli dilimizde gez-eğlen sözcükleri, kariyer vb. sözcüklerinden daha fazla çıkmakta?
Üniversite, meslek eğitimi verilen yer. Ve bu amacın önüne farklı bir şey geçtiğinde "acaba?" Diye kendimize sormak lazım. Önceliğin(m)izin gelecekte mesleğini iyi idrak etmiş liyakatli insanlar olmak olduğunu unutmaman(m)ız gerekiyor.
Öyle birden kafama dank etti yazdım, çok sorgulamayın. Okuduysanız da teşekkürler, iyi geceler..
Olta atmakla yapıyorum. Patlat bi espri dumrul gözlerine bak. Yap bi ince gönderme tahammülüne bak. Yap bi iyilik teşekkür etme biçimini incele. Yap bi iltifat, totosunu ne kadar alçakta tutabiliyor. O kadar çok insan var ki... yap bi şeyler, At oltanı... Elma derse yaklaş armut derse uzaklaşş :)
Tabi ki yanında hareketlerimi sorgulamadıklarım-güldüklerim tik'leniyor