elegantmoon

Tavsiyem zihni dinç tutmak için tıpla zerre alakası olmayan konularda çalışmalar yapılmasıdır. Aksi takdirde başlık maalesef gerçekliğe dönüşmektedir. Bu durum ne fakülte hayatında ne de doktorluk hayatımız boyunca hayra alamet değildir. Zihnin dinç tutulması, monotonluktan kaçınılması elzemdir.

"Anatomi için atlaslar gereksiz, nottan bak yeter."dir

Her komite çıkışı yaptığım, beynin hararetini almaya yarayan vites düşürücü aktivitelerdir. Üç seçenek var: Ya okuldan çıkıp 3. Cadde'deki Ünal Kuruyemiş'ten çiğ badem, çiğ kaju ve siyah kuru üzüm alıp 7. Cadde'nin başındaki parkta köpeklere bakarken kitap okurum ya yanıma birini alıp Büyülüfener'in yolunu tutarım ya da direkt beyaz şarap ve elegantmoonu bütünleştirip kendimi favori komedi dizilerimin kollarına bırakırım. Şu an online olduğu için 3. seçenek favorimdir.

Ayrı bir sevdiğim atlastır gütfsözlük. Açıkçası kendisini hiç primer kaynak olarak kullanmadım çünkü Acland'ın eline su dökemez kimse. Ama iş yapar gayet ki bir de muscle gruplarını aynı renk highlighterla işaretleyip küçük notlar da yazarsınız sayfaya, tadından yenmez.

Slow Dancing in a Burning Room- John Mayer
gece ayrı bir şey oluyor bu şarkı.

Maraton koşma niyetim var bu sene, bakalım hayırlısı.

Hazırlık atlama sınavının çıkışında tanıştık beyefendiyle. Amfideki en iyi arkadaşımdır, sırtımı yaslamakta tereddüt etmediğim insandır. Fikrini açık ve net söyler, beni uğraştırmaz, beni çizgiye sokar. Teknik konularda zayıfımdır, problemleri hızlıca halleder, ne olduğunu bile unutturur. Zekidir, çalışkandır, hayatın farkındadır. Soyadlarımız yakındır dolayısıyla pratiklerde de birlikteyizdir. İkimizden biri bir moronluk yapıp da kalmazsa altı seneyi birlikte okuyacağızdır. Edinilmesi durumunda hayat kalitesini artıran üniversite arkadaşıdır, her şey gönlüce olsundur.
Edit:imla

Masanın başından kalkıp handstand ya da plank yapıyorum gütfsözlük. Komite haftalarında saçma bir fitlik sağlıyor. Yazın taktiklerinizi, birbirimize bir faydamız olsun.

The Office- Male Prima Donna (başka açıklamaya gerek yok):
https://www.youtube.com/watch?v=aQuw-TMPzzg
Chuck- En sevdiğim top 5 diziden biri olan Chuck'ın beni en öldüren sahnesi:
https://www.youtube.com/watch?v=fUUi_BEoSe0
2010 Dünya Basketbol Şampiyonası'nda Sırbistan-Türkiye maçının son anları (çocuktum o zamanlar, taşikardiyi bu maçla öğrenmiştim):
https://www.youtube.com/watch?v=2eGA_wWn2lU
Stephen Fry, Yunan Mitolojisi üzerine olan kitabını anlatıyor:
https://www.youtube.com/watch?v=9KK2OBZIcRw
Kung Fu Panda'nın klipleri
Seth Macfarlane'nin seslendirme videoları:
https://www.youtube.com/watch?v=Fy61iYRUN1M
-Aklıma geldikçe eklerim gütfsözlük:)

"Be the supernova in the darkness of the cosmos." Kendileri motto edinildi.

Bir tıpçı yalanı

Filtre kahve mantıklıdır, tüm eve yayılır kokusu ayrıca aile üyelerine de ikram edilebilir zira fazla miktarda yaptığınızda bile derişikliğini bozma ihtimaliniz düşüktür. Damak tadınıza uygun kahve çekirdeklerini fahiş olmayan fiyatlara her yerde bulabilirsiniz.
French pressin dokusu, yapımı, demlemesi ise şahsidir; kahvenizi ve kahvenizden aldığınız tadı benimser, daha kişisel bir deneyim yaşarsınız. (Denemediyseniz ne diyor bu demeyin, yapın sonra konuşalım.)
Nescafe ise filtre kahveyi hali hazırda gün içinde içmişseniz ve french press yapacak zamanınız yoksa, sabaha da komiteniz varsa can yoldaşınızdır çünkü üç dakikaya hazırdır.
Türk kahvesi, aile ortamına daha çok yakışır; kırk yıl hatrı olan kahve formu budur zannımca. Sohbeti bağlar, insanları bağlar: yetmiş yaşındaki tüm hayatını köyde geçirmiş dedeyi, mavi saçlı torununa; tüm yaşamını sıfırdan bir şirketi kurmaya adamış olan babayı, sanat okumak için aile şirketini devralmayı reddeden oğluna bağlar.
Evde kahve yapmanın birçok yolu vardır ancak hepsinin farklı bir hikayesi, farklı bir zamanı vardır. Evet kahve severiz. Kahve demiş miydim? Kahve.