ben takıntıya oldukça benzetiyorum aşkı ve kendimin de oldukça takıntılı bir insan olduğunu düşünüyorum o yüzden masum hoşlanmalarımın sonu genelde karşılıksız aşk oluyor ve acı çekiyorum. kendi zihnimin oyunu bu bana ama bunu bilmeme rağmen kurtulamıyorum ve çok hüzünleniyorum, günlük hayatı aksatıyorum ve zaten halihazırda olmayan akademik başarım iyice batıyor. yani sevmem ama kendimi kurtaramam da pençesinden genelde.
... babam geliyor. bu hem güzel hem kötü. yaşamım çoğunlukla ondan ayrı geçti dolayısıyla alışık olmam lazım ama hâlâ etkileniyorum ve haftaya izinden dönerken yine etkileneceğim
anlık olarak mini world şarkısını dinliyorum kendisinin. "gece vakti uzun yolda olmak" hissettiriyor:") (evet aile evinde yaşadığım için pek fazla uzun yola gitmiyorum (her sabah okula gelişlerim sayılır mı bilemedim) o yüzden gece yolculuğu bana sefaleti çağrıştırmıyor olabilir)
"aslında insanlık uzaya çıkmamış olabilir ve bunu asla bilemeyiz" "yazar olup geçinebilirim ne var ki onda" "şu fotoğrafı da sosyal medyada paylaşayım n'olacak" "şu an bulunduğum ortamda yalnızım. belki de dünyada yaşayan herkes az önce öldü ve ben farkında değilim henüz" "tırnağımı kısacık keseyim bir şey olmaz" "günde 3 hafta not çalışabilirim ne var onda plana şunu da ekleyeyim" "bu entry biraz saçma mı oldu? yoo at gitsin" gibi fikirler. fark ediyorum da benim kafa tek başına yürüyen bir agalar ortamı (ayrıca benim fikirler genelde eyleme yönelik değil de baya daha soyut onun da farkındayım)
ne halam var ne teyzem. hadi anneannemin sürüyle kız kardeşi, kız yeğeni, hatta bir tane de kızı var ama babaannemin olmamış ve hayaliymiş bir kızının olması. içinde bir ukde de varmış, koymak istediği bir kız ismi. haberleri yok (dilimi tutamadıysam da hatırlamıyorum) ama o ismi bir gün kızım olursa ben koyacağım. çok güzel ve zamansız bir isim (ben yeni sanıyordum ama babaannemin bir tanıdığı kadın varmış o isimde. eskiymiş yani) (ısrar etmeyin ismi söyleyemem çocuğuma koyana kadar dillendirmeme kararı aldım) (bir yandan evlenmeyeceğim derken öbür yandan benim dişil enerjinin kurduğu hayaller) ve babaanneme bana o ismi koydurmadığı için de ayrıca teşekkür ederim. çünkü ne kadar güzel bir isim olsa da ben kendi ismimi tercih ederdim. o ben değilim yani. (benim entrynin başlıkla uygunluğu)
12 sene falan oldu, bu şehirde yaşıyorum. genel olarak ankara'nın, özel olarak yaşadığım semtinin özeti (birkaç entry yukarıda gördüm aslında ama) o meşhur haritalar fotoğrafıdır. her yere ama *her yere* (caps lock açık) arabayla 20dakikada, toplu taşımayla 1 buçuk saatte gidiliyor. şaka mıdır ya??? (özellikle 3 senedir çok sık soruyorum bunu) (değil galiba şaka)
son zamanlarda okula çok az uğruyorum (yaklaşan komite + final + sınıfta kalacağım gerginliği) bu nedenle denk geldiğim için çok mutluyum. elimde fotoğraflı kanıt yok ama tadı çok güzeldi sjdfnvjb istek listemde sırada tiramisu var sevgili okulum
biraz özgürlük. çok değil normal bir insanın sahip olduğu kadarını... biraz enerji. ve belki biraz da geçmişte kaybettiklerimi. bunların hepsini kendime ecel teri döktüren sorular sorarak arıyorum ve bir yere varamıyorum.
dün heyecanla çıldırırken sözlüğe sıra gelmemiş. sorry fmdkfkkfkf halbuki ortamlarda tamino denince akla gelen 2. şey olmak için bütün bu çabam ama neyse...
ay yükselicez tabii adamın (Allah gecinden versin) ölüp ölmediğinden bile emin değildik dkdkdkkdkdkdk sonsuz gibi gelen sessizliğine bürünmüştüüü off daha da konuşsam konuşurum he ndjdjdjd
ben doğum lekem yok diye biliyordum ama bacağımda varmış galiba ayrıca birkaç yara izi konusunda da annemle anlaşamıyoruz, çok küçüktün iz kalmış olamaz diyor ama var işte
seni kime anlatsam, başlarda pozitif baktı, ben olanlarla ilgili ayrıntı verdikçe, kafalarında etraflıca resim çizmeye başladıkça görüşleri negatife kaydı. arkadaşlarım çok korumacı değil, sen dengesizsin, en azından bana karşı. normalde harika bir insan olabilirsin, bana değilsin,
hüznü çok severim. bazen artık bana evim gibi gelen Tamino hüznündense misafir gibi koltuğun ucuna iliştiğim bir hüzün çekiyor içimi, o zamanlarda dinlenir
son zamanlarda pek yapmadığım bir eylem. sabah o müzik kaotik bir şekilde kafamda çalıyor oluyor genelde, eğer gece sesi aşırı yüksek geldiği için sıçrayarak uyanıp sersem bir hâlde kapatmamışsam. yaparken güzeldir ama sonrasında hissettirdiklerini sevmiyorum, beynime yanlış ve saçma 'bilgi'ler yığılıyormuş gibi geliyor
Bir tane Türk edebiyatı okumaya çalışan arkadaşım var. Ezber yükü ve çözümleme yükü çok benzer... Dinlerken bana fenalık gelmişti. Allah sabır versin derim arada konuştuğumuzda..
Durup dururken edebiyat güzellemesi yapmış gibi olmayalım da 😂 sonra maazallah linçleniriz. Dil çözümlemelerini sevenler için iyi tavsiye edilebilecek bir bölüm ancak. Hem dil yeteneğinden hem ezberden patlayan biriyim 😂 o yüzden saygı duyuyorum...
şimdiden bir şeyler yazayım, bakalım seneler içinde fikirlerimde değişim olacak mı:)) pediatri derma (aynen o puanı aldın da kapında yatıyorlardı yaz diye) kadın doğum çocuk psikiyatri (yani kısacası çocukla ilgili herhangi bir şey) birkaçı hariç cerrahi bölümleri sanırım ama o birkaçı hangisi derseniz kesin bir sınır çizemiyorum anatomi hariç temel bilimlerden herhangi bir şey
elimden geldiğince kaçınmaya çalışıyorum. sık sık çok yorulduğumu fark ediyorum. hatta "keşke bunların beni hiç dertlendiremediği bir cahillik seviyesinde olsaydım, farkında bile olmasaydım" demişliğim bile vardır.
not: taslakta kalmış? taslak kaydettiğimi bile hatırlamıyorum 😅 göndermesi bugüne kısmetmiş bsbjsjxjxjjd
asla çalamadığım müzik aleti. keman çalıyor olmam sebebiyle ortamlarda söylediğimde insanlar biraz şaşırıyor, hayır neden, bence flüt daha zor (serçe parmağım yetişmiyor)
ayyy teşekkür ederim hanımefendii💖 ortaokul sıralarında karar vermiştim psikolojiyle ilgili bir şey yapmak istediğime, nasılını seneler içinde çözdüm fkfndjdj (bir ara asla tıp okumam, psikolog olacağım diyordum bsbsbbxbs)