zaman zaman yapmak istediğim ama yapamadığım şey.kıyamıyorum nedense bir türlü..bir ara bir deftere kitaplardan beğendiğim kesitleri yazmaya başlamıştım hatta sırf altını çizmemek için.sonra üşenip bıraktım :(
pandemi dolayısıyla her gün artık birbirinin aynısı gibi geliyor ama normalde en sevdiğim cumadır.hafta sonunun habercisi olan gündür.hafta benim için bitmiştir.ertesi gün erken kalkmam ya da bi yerlere koşturmam gerekmediğini bilirim.tüm gün boyunca olağan dışı haller haricinde modum yüksek olur:) özetle severim cuma gününü :)))
küçükken niyeyse bunu fark ettikten sonra çok yapmaya başlamıştım.bir kelimeyi anlamsızlaşana kadar tekrar ediyordum deli gibi..sanırım garibime gitmişti.hala garibime gitmiyor değil.sanki anlamsızlaşmanın da ötesinde bir boşluk hissi yaratıyor bi süre sonra.vardır mutlaka bi nedeni.
Ciddi misiniz siz highwaytohell. Yalnız olmadığıma sevindim. Bende hep yaparım bunu :)) ilk farkettiğimde sebepsizce eğleniyordum kendi kendime :) manyak mıyım neyim :))
off evet hahdhfjs..size kötü bir haberim var schilmazl sanırım ikimiz de pek normal değiliz :( şaka bi yana küçükken aşşşırı yapıyordum.delircem sanmıştım bi ara ahjdffsksk
Az biraz deli olamayacaksak yaşamanın ne anlamı var :) yaptıktan sonra bir de kendime soruyordum x neydi, cidden çok saçma çok manasız diyip mutlu oluyordum sjdjdjfsj
kendimi bu konuda şanslı hissediyorum.(şanslı olduğum nadir şeylerden :d)dedem sağ olsun beni öyle severdi ki..sanırım birini böylesine güzel seveni görmedim.bir başka severdi işte.onun yanında huzurlu hissederdim.evimde hissederdim.çok fazla konuşmazdı dedem.ama konuştuğunda da beni derinden etkileyen şeylerden,hayata dair tecrübelerinden bahsederdi.benim ben olmamda en büyük katkısı olan insanlardandır.iyi ki bu dünyadan geçtin canım dedem ve iyi ki benim dedemdin.
Ben bebekken yemek masamız yokmuş. Düdüklü tencerede çorba varmış döküp kaçmışım. Sanırım tencere bize kızmış olmalı ki sonrasında patlamış bir gün ve mutfak dolapları yanmış...
eski şarkıların büyük emekler içermesi ve eski sanatçıların da muazzam yetenekler olmasından kaynaklanıyor olabilir.tabii ki yeni çıkan çok güzel şarkılar ve halen iyi şarkıcılar da var.ama sanki her yeni şeyde bir şeyler eskisinden eksik gibi.bir "elbet bir gün buluşacağız" beni çok uzaklara alıp götürebilirken yeni şarkılarda bunu yaşamıyorum.sadece dinliyorum.eskiye hasretim anlayacağın sözlük,sanırım yaşlandım :d
sempatik gelen,kimseye zararı dokunmayacakmış hissi veren,enerjisi güzel olan insanlardır."şeytan tüyü var sende" deriz hatta bazılarına.sebepsizce sevilir bu insanlar.bazen sevmek için bi sebep gerekmediğinin kanıtlarındandır :)
bilmek mi daha acıdır yoksa bilmemek mi?bilemiyorum.benim için zor bir soru açıkçası.şu ana kadar bir insanı son kez gördüğümün farkında olmadığım durumların sonrasında hep "keşke bilseydim onu son görüşüm olduğunu"dedim.ama şimdi düşünüyorum da bilsem ne olurdu?muhtemelen o kişinin hasretine dayanamayacağımı bilerek yine de bir umut kokusunu içime çeker,yüzünü ezberlemeye çalışır,onu ne kadar sevdiğimi söylerdim.ancak o kişiyi son kez gördüğümü bildiğim için de fazlasıyla kahrolurdum,yanından asla ayrılmak istemezdim.vedalar zaten zorken yanımdaki insanla beraber son anlarımın olduğunu bildiğim bir veda nasıldır düşünemiyorum..
Az önce vefat ettiğini öğrendiğim ve çok üzüldüğüm,ülkemizin kıymetli psikologlarından biri..bir röportajında söylediği 'annen yok,kimsen yok'cümlesiyle beni çok etkilemişti.mekanı cennet olsun..
benim için o kişiyle samimi olduğumun göstergelerinden biridir.konuşma ihtiyacı hissetmem o sırada,sessizliği bozmam yanımdaki insan da bozmaz..zaten bu nedenle susmak değildir de sessizliği paylaşmaktır.anın tadını çıkarırım.güzeldir :)
bir de "ağla ağla açılırsın" diyenler vardır.bence bu noktada yanımızdaki insanın yanında olmak,ona sımsıkı sarılmak,desteğimizi görmesini sağlamak en güzelidir.biz ağla rahatlarsın desek de ağlama desek de o içinde biriktiği kadar ağlayacaktır zaten.
yahu bırakalım narmatiği falan bence sayın kokulupeynir psikolojik mi bilemiyorum ama anneciğimin ayıklayıp getirdiği nar hep daha güzel gelmiştir bana :) o yüzden bari bu toplumsal algıyı yıkmasak :'(
İnsanlar aslında aydınlıktakiler ve karanlıktakiler olarak ikiye ayrılır. Karanlıktakilerin sayısını azaltıp, aydınlıktakilerin sayısını çoğaltmak, işte hedef budur. Bu yüzden "Bilgi!", "Bilim!" diye bağırıyoruz. Okumayı öğrenmek ışığı yakmaktır; tüm hecelemeler kıvılcımlardır. sefiller-victor hugo
an itibarıyla siberkondri olduğumu öğrendim sözlük :( bazen bir yerim ağrıyor,internete yazıyorum en sonunda ölümcül bir hastalığım olduğu kanısına varıyorum okuduklarımdan..yani hepimiz yapıyoruzdur,gayet normaldir diye düşünüyordum taa ki bugüne kadar.baya baya hastalıkmış bu :d