Buket şeklinde olanından hoşlanmasam da bakılabilecek bir çiçek alma eylemine sıcak bakıyorum ben. Birinden gelen bir canlıyı yaşatmaya çalışmak, onunla ilgilenmek…Aslında hediye verilen kişi, hediye veren kişiye hediye vermiş oluyor :)
İnsanın başına bela olan durumdur. Sinsi bir hastalıktır, tedavisi bir hayırla başlar ve kişi “hayır”ın o kadar da korkunç olmadığını anladığında sona erer.
Akşama kadar tıpçılarla beraber olup tıpçı muhabbetine maruz kaldıktan sonra bir de üstüne özel hayatında tıpçı biriyle birlikte olmak…Bana göre değil sanırım, bir yerden sonra dayanamıyorum. Bir yaşlı deyimi yakışıyor buraya: Kafam götürmüyor. Hızlı edit: Tabii ki bunu başarabilen çiftlerimize mutluluklar diliyorum, olur da düğünleri olursa beni pasta kısmına davet etmelerini rica ediyorum.
Evet, her şeyden. Okuldan, sudan, yemekten, yürümekten, konuşmaktan, hayatıma girmiş eski-yeni her insandan bıkmak. Sıradaki planım Dağ başına çıkıp en az bir ay orada yaşam mücadelesi vermek.
Ne defolması ya,çekip gideceksin. Sessiz sedasız,insanlar kendi kötülüğünde boğulurken maddi ve manevi refaha ermek üzere çekip gideceksin. Defolması gerekenler defolmadıkça sana yakışan zarf defolmak değil
Bugün bizi mutlu eden ve üzen şeyleri yazabileceğimiz bir başlık varken, sinirlendiren şeyleri yazacağımız bir başlık da olsun isterim. Buyrun yazarlar.
Bazen hayatımda ufacık anlarda fark ettiğimdir. Sürekli tanım yapma hastalığı, “zıpır” kelimesini kullanma. Şimdilik bendeki semptomları bu kadar. Bir seneye Ali İhsan Varol olmak istiyorum, bütünüyle.