confessions

mandalinasoydumbasucumakoydum

1. nesil Yazar - Yazar

  1. toplam entry 215
  2. takipçi 32
  3. puan 31636

d3 ağlama duvarı

gri
endokrin ve ürogenital komitesine ayrı başlık açmak istemedim, direkt burada ağlayayım

bu komitenin zorluğu konularından değil ya, konu yoğunluğu çok ve çok dağınık. komite başında ne vardıı şimdi ne var. çok tükenmiş hissediyom, doğru düzgün çalışamadım bile bu yüzden. dönem 3 müfredatını hazırlayan ekibi çok merak ediyorum. insan gücünü aşan, böyle ondan mucizeler bekleyen bi akışı var. tamam geçer not alıyoruz da doktorluğa dair ne öğrenebiliyoruz? her şey bi sonraki ay diğer komiteye çalışırken kaybolup gidiyo :<

27 yaş krizi

schlimazl
ikinci ergenlik dönemi olarak da adlandırılan hayatın kırılma noktalarından biri. daha önce burda da bahsettiğimi hatırlıyorum. 25 yaşının ilk günlerini yaşayan, belki de bu krizin tam ortasında olan biri olarak konuşmak istedim. bana ne olduğunu, olduğunu sandığımı, anlatırsam küçük bir farkındalık oluşturabilirim belki.
ilk önce çok büyük bir değişimin ortasında olduğumu söylemeliyim. bu dönemde altında ezildiğiniz sorunlarla yaşamayı öğrenmek zorunda kalıyorsunuz. basit gördüğünüz problemlerin aslında büyük sorumluluklar olduğunu anlıyorsunuz. önünüze hayatınızı büyük ölçüde değiştirecek birkaç seçenek çıkıyor. attığınız her adımın sonucunu yaşayarak tecrübe kazanıyorsunuz. büyümekten ziyade olgunlaşıyorsunuz. asıl hayatınızı kuruyorsunuz. bu yaşa kadar aileniz birçok şeyi arka planda sizin için düşünüp hallediyordu zaten. artık tam bağımsız bir birey oluyorsunuz. her detay önemli hale geliyor. mesleğe adım atmak başlı başına stresli. evini belki ilk kez belki ikinci kez terketmek zor gelebiliyor. nasıl yaşayacağınızın kararını veriyorsunuz. öyle ortada kalmışlık bir zaman dilimi.
bazen bazı şeylere geç kaldığınızı düşünüyorsunuz. zaman varken yapmadıklarınız bir film şeridi gibi akıyor gözünüzün önünden. herkes kendi zamanında yaşar geç kalmak diye bir şey söz konusu değil biliyorum. yine de böyle hissetmeyi engelleyemiyorum.
tüm bu yazdıklarımı düşününce farkında olmak bunu atlatmanın bir yolu sayılmaz mı.. sanırım özgüveni kaybetmemek gerekiyor. kendine inanıp yola devam etmeli. zaman her şeyin ilacı. ayaklarınızın yere sapasağlam bastığı günler yaşamanızı diliyorum efenim.

içini dök

gri
eksik bir şey mi var hayatımda,
gözlerim neden sık sık dalıyor?

"istemek" bana hiç öğretilmemiş ve bir şeyi nasıl isteyeceğimi 21 yaşıma gelmeme rağmen bilmiyorum. yardım istemeyi, sevgi istemeyi, kişisel alan istemeyi başaramıyorum. zamanın çoğunda zaten ihtiyacım yokmuş gibi davranmaya çalışıyorum. öğrenmek için çabalıyorum ama benim için gerçekten çok zor "ihtiyacım var" demek. ihtiyacı olmak güçsüzlükmüş, acizlikmiş gibi geliyor.

ama son zamanlarda artık kaldıramamaya başladım arkadaşlar. bir şeylerim eksik ve artık dayanamıyorum.

aslında sözlüğü günlük gibi kullanmaktan hoşlanmıyorum ancak paylaşmadıkça içimde büyüyor. birinin bana sarılmasına çok ihtiyacım var. fakat kimseden bir türlü isteyemiyorum. hep dilimin ucuna kadar gelip geri gidiyor. çok utanıyorum bunları yazmaktan ama bunun ayıp olmadığını kendime kanıtlamalıyım artık

evet, sarılmaya ve şefkate ihtiyacım var. ne var bunda ***? sizin ihtiyacınız yok mu ki

güzel bir haber ver

schlimazl
schlimazl artık doktor.
7
moonlight moonlight
Tebriklerrrr 😇
moonlight moonlight
Bu uzun ve yorucu yolculuğunuza yakından eşlik etmiş gibi hissediyorum :) Umarım tüm yorgunluklarınıza değecek günleriniz olurrr💐
schlimazl schlimazl
Çok teşekkür ediyoruum sayın moonlight 🙏🏻 umarım sizin yolculuğunuz daha az yorucu ve daha eğlenceli geçer.
armut armut
Hayırlı uğurlu olsunn❤️🥺
schlimazl schlimazl
Teşekkür ediyoruum armut💙🙏🏻
poyrazkarayel poyrazkarayel
Sn schlimazl doktorlar çok kazanıyor diyorlar ne diyorsunuz doğru mudur
schlimazl schlimazl
yalan haber sn poyraz açız :))

ghosting

schlimazl
Günümüz ikili ilişkilerinin getirdiği, duyguları basitleştiren terimlerden biri. Karşı tarafla iletişimi durduk yere, sebepsiz kesme hali. Empati ve özgüven yoksunu bireyler için Bir tür kaçış yöntemi de denilebilir.

on yıl sonra kendini nerede görüyorsun

gri
güzel ve mutlu bir evim olacak, balkonunda arkadaşlarımla gece geç vakitlere kadar şakalaşacağız. perşembe pazarında tüm domatesleri elleyecek, üst komşum balkonuma kadar çarşaf serdiğinde onun için kek yapıp kapısına onu uyarmaya gideceğim. misafir çocukları evimdeki bibloları muhtemelen gasp edecek, olsun. her gittiğim yerden yeni melek bibloları alacağım. nerede ne halde olursam olayım mutlu olacağım ben ya, kendimi 10 yıl sonra dostlarımla birlikte mutlu görmek istiyorum o kadar

sabahlamak

zazabey
“fakat bir tane eleman,bir tane bi uykusuz var uyuyamiyor geceleri.Canı sıkılıyor bi bakıyor herkes yatmış,onun da yatmasi lazım ama içinde bi şey uyutmuyor onu ya uykusuzluk işte yani dünyanin en isyanci,en insani arayislara iten şeyidir..”

fikret kızılok

ileleualatyr
Çoğu zaman üzüntümün sebebi aşksal sebepler değildir, buna yönelik bir şarkı ararım ve kendisi devreye girer.
Bazen üzüntümün sebebi aşksal sebeplerdir, buna yönelik bir şarkı ararım, yine o devreye girer.

bir şey itiraf et

ileleualatyr
Kafamda bir huzur tasarısı var. Huzur bir his mi, olay mı, olgu mu tam bilemiyorum ama kafamda huzurun tanımını yaptığım çok basit bir an var. Gece tam yatacakken kar yağmaya başlıyor ve ben o an bulunduğum evde sevdiğim insan(lar) varken evin önündeki yokuşa bakıyorum. Kendimi böyle bir ânın içine oturtunca 5 yaşımda ıhlamur ağaçlarının olduğu yokuştan yukarı çıkarken ve bir yandan da meyveli yoğurt yerken hissettiğim o hisse benzer şeyin bir benzerini, huzuru, hissedeceğimi tahmin edebiliyorum.

tus

armut
Pazar günü tus'a giriyorum. bana dua edin, şans dileyin, enerji yollayın ya da neye inanıyorsanız onunla bana güzel dileklerinizi iletin lütfen. İhtiyacım var.
1
mdblue mdblue
+

wolfteam

zazabey
ortaokul ve lise yıllarımda bağımlısı olduğum oyun. hani laf olsun diye değil cidden bağımlısıydım. bi keresinde yine oturmuşum internet cafede wolfteam oynuyorum arka fonda o zamanlar yeni çıkan ayla çelik'le beyazıt öztürk'ün bağdat şarkısı son ses çalıyor. oynarken bi ses geldi yan masadakilerden “lan teog açıklanmış” diye. el bittiği gibi alt taba aldım oyunu baktım sonucuma. bizim oranın en iyi fen lisesini kazanmışım. iyi güzel diyip alt tabla tekrar oyuna döndüm. 2-3 saat daha oynadıktan sonra eve gittim. kapıyı çaldım babam açtı kapıyı. sen nerdesin bu saate kadar, sonuçlar açıklanmış diye baya bi fırça kaydı. neyseki sonucum iyiydi de çok uzamadı mevzu.

112. dhy

mdblue
Manalı bir sayıyla atandık diyelim sayın yazarlar. Buraya yazdığım ilk entrymde stajyer doktordum. Şimdi pratisyen doktorum. Yeni görevlerimize başlamamıza sayılı günler kala bir nebze de olsa herkese “ben de bitirdim, daha çok da bittim.” Demek istiyorum. :')

linç edileceğin bir fikrini yaz

mdblue
Bu çağı beğenmiyoruz ama bu çağa doğmuş insanlarız. Demek ki biz bu çağın asıl insanlarıyız. Beğenmediklerimiz kendimizde olan şeylerin karşıya bir yansımasından başka bi şey değil. Çünkü çoğu zaman çevremizi kendimiz oluştururuz. Çevreyi, çevreni Beğenmiyorsan kendini de beğenmiyor ve yeterli bulmuyorsun demektir.

Yorucu bir paragraf oldu ama ben beğendim :)
2
mehlika mehlika
yine nefis bir tespit olmuş sn. mdblue... Allah ilminizi feyzinizi Arttırsın maşallah.
mdblue mdblue
Canımm mehlika :) size özeniyoruz efenim amiiin

kendinizdeki değişim

armut
Yıllar önce kendimi ifade etmeyi ve konuşmayı öğrenmiştim. Sonraki yıllarda konuşmama fırsat verilmesi için Dinlemeyi öğrendim. Zaman geçtikçe Dinlediğim insanları anlamayı öğrendim. Şu an içerisinde bulunduğum süreçte iste kabullenmeyi öğreniyorum. İnsanları iyi, kötü, güzel, çirkin, yalancı, dürüst gibi standardize edilmiş sıfatlarla kategorize etmeyi bıraktım. Bir günümüz dahi öbürüne denk düşmüyor. Kimi hangi gününde yakalayıp hakkında düşündüğümü bilemem. Ancak yanımdaki varlığından ve içimde oluşturduğu hislerimden emin olabilirim. İletişimin iki taraflı becerilerle oluşan bir örüntü olması gerektiğiyle ilgili düşüncelerimden de bu aşamada kurtuldum işte. İletişim en çok kendimle ve kendimi ifade etmekle ilgili şeylerden oluşuyor. Kendimi anlatabildiğim kadarıyla iletişim halinde olabiliyorum. Güldüğüm, ağladığım, düşündüğüm, yaşadığım, hissettiğim kadarıyla değil... Kendimi anlatabildiklerim dışında başıma gelenlerden sadece ben haberdarım. Anlattığım insanların anlama ihtiyacı da iletişimin benden ayrıca olan o küçük kısmıyla ilgili. Anlayabilme ihtiyacı bana yeten ve anlatabilme hissime denk gelen küçük bir kısım... Ben o küçücük gruptaki insanları anladım, anladığım kadarını da kabullendim. Değişmesini istediğim herkes için değişmesi gerekenin benim bulunduğum ortam olduğunu kabullendim. Kabullendiğim her şeyle birlikte bir kere daha değiştim.
2
armut armut
Her insanın değişmesi gereken tarafları vardır. Yetişkin bir insanı değişime zorlamak ya da değişime mecbur bırakmak ne kadar doğrudur bilemiyorum. Değişecek şeyleri anlamak ve buna yönelmek tamamıyla kişisel tercihlerle, hayattan gidilmek istenen yollarla ilgili. Değişmesini mümkün olduğuna emin olduğum tek kişi benim. Ötesini görmem ve yükünü üstlenmek mümkün değil.
mdblue mdblue
Kesinlikle aslında insanlar bizim ilk bakışta gördüğümüzün çok daha ötesinde ve her insan o ilk görünüşün yanında birçok güzellik ve kötülük barındırabilmekte. İnsanın doğasında olan bu ayrım sanki bir bütünün kemikleşmesini gözler önüne seriyor.
biz yine de güzel bakıp güzel görelim derim. :) Güzel görenlerin kaybettiği bir şey yok çünkü.

ameliyathane

zazabey
Birkaç gün önce ameliyat izlemek için hastaneye gittim. girdiğim ameliyathanede dünyalar tatlısı bir kız çocuğu yatıyordu masada. masanın dörtte birini ancak kaplıyordu minicik bedeni. vücuduna bağlı birkaç cihaz.. ağlamaktan gözleri şişmiş. ağlamasın da ne yapsın. dayanamadım çıktım ameliyathaneden. hasta çocuk görmeye dayanamıyorum. koşup eğlenmeleri gereken yaşta kendilerinden kat kat daha büyük makinelere bağlı hayat mücadelesi verdiklerini görmeye dayanamıyorum. Keşke çocuklar hiç hastalanmasa, çocuklar ölmese.

ankara

privileged of medic
Gün geçtikçe daha da bağlandığım,geçtiğim her sokağından huzurun bambaşka hallerini hissettiğim,her haline tutuklu kaldığım,sevdiklerimle daha da anlam kazanan ama onlar olmasa bile içimde sıcaklık uyandıran,her şarkıya ya havasıyla ya yollarıyla ya da insanıyla eşlik edebilen şehir. Ben bu şehri başka seviyorum. Gitmediğim parkı,adımlamadığım sokağı kalmasın;hayallerimin hepsini bu şehirde gerçekleştireyim istiyorum. Bu gece bir kez daha beni kendine bağlayan bu şehri başka seviyorum. :)

birini tanımanın en iyi yolu

ruhsuz
Yok gibidir.
İletişime açık,gerçekten 'başka' olduğunu düşünüp de başınızın tacı gibi davrandığınız biri hiç de öyle çıkmayabilir ve şaşar kalırsınız.

İnsanlarla olan diyaloglarımız karşılarında var olduğumuz kimliklerle anlam kazanır.
Bir kişinin bir kimliği aklınızda bir ömür boyunca 'baş tacı' olarak kalmayı hak ederken başka bir kimliğini keşke hiç görmeseydim diyebilirsiniz.

Nasıl ki her yeni insanla yeni bir anlam kazanıyor,farklı yönlerimizi görme şansı elde edebiliyorsak var olduğumuz ve karşımızda var olan her yeni kimliklenmeyle de farklı anlamlar kazanıyoruz.

Yok gibidir.

Çünkü herkesle her şey olunmaz.

ilk entry

lavinia
Çok kasmıştım, o sıralar sözlük daha bir kasıntıydı sonra ben sn. poyraykarayel ilele ruhsuz mandalina ile birlikte cok eglendigimiz ard arda sürekli entry girdiğimiz bir zaman oldu sonra sakinleşti bakalim simdi nolcakkkk beklemedeyizzz

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol