Ruhi sükuneti beklemenin yorgunluğundan çöktü omuzlarım, büküldü boynum, eğildi başım. Dayanılır gibi değil artık. Hep bir şeyleri beklemek. Mütemadi bir nöbet hali. Bu mutsuzluğun sonu yok mu? Kendime ve hayata dair elzem ve doğru olan şeyleri öğrenince bunlar hayatımda tezahür ettikçe daha iyi huzurlu biri olurum diye düşünüyordum lakin öyle değilmiş Tolstoy'un tabiriyle bilmenin olduğu yerde üzüntü bilgeliğin çok fazla acı varmış. Hayatın mayasında elem varmış. Ben de çabaladıkça kıvamını tutturmuşum. Huzuru bulmak için arayıştaydım. Aradıkça kimi vakit güzergahım değişti kimi vakit tazelendi. Kendi benliğimin hazlarının kölesiyken şimdi çok daha öte bir yerde bir inancı çeşitli erdemleri ilkeleri olan bunu uğruna yaşama cehdinde olan biriyim ama yetmiyor bu. İnsan yaşadıkça daha da fazlasını arzuluyor. İnsan değerli şeyler üzere yoldayken aynı zamanda refik yani yoldaş da istiyor. 'Evvel refik badel tarik.' Önce yoldaş sonra yol demiş kadim insanlar. Bu yolda kendisine var olduğunu duyumsatacak onun en ince hallerini fark edebilecek refiki istiyor. Zira bu kimsesizlik hali vakit geçtikçe katlanılamaz hal alıyor. Birileri ile tanışmak hatta sevmek sevilmek bile yetmiyor bir yerden sonra. 'İnsan sevilmekten çok anlaşılmayı istiyordu belki de.' demiş 1984'te George Orwell. O kadar haklı ki yaşadığım her bir saniye bu hakikate şahitlik ediyorum. Evet biliyorum yapayalnız yaşayıp ölmek ekser insanın makus elim kaderi. Ama nefes aldıkça vadem dolmadıkça umudum daim. Çünkü Goethe demiş 'Bu dünyada nadiren 2 insan birbirini anlıyor.' Ben o nadirin peşinde koşmaya devam edeceğim durmadan. Temennim o ki var olmaktan öte yaşamış bir şekilde göçerim bu diyardan. Yaşamış, biri tarafından anlaşılmış ve arkasına bir lahza bile bakmadan öbür dünyaya kanat açmış biri...
Hayata bakış açına ve hayattan ne istediğine bağlı. Eğer hayattaki amacın dünyadaki bütün maddi zevk ve lezzetleri tatmak hayvan gibi düşünmeden sorgulamadan sadece var olmaksa o zaman makul denebilir. (para şart) Ama insanın hayattaki amacı daha farklı olarak dünyayı bir değirmen bir talimgah bir misafirhane olarak görüyorsa dünya metasından yüzünü çevirir. Daha ulvi şeylere yönelir. Mesela ilim gibi. Ne kadar parası olduğunu önemsemekten öte ne kadar az şey bildiğini fark edip bunun eksiğini kapatmaya çalışır bir ömür. Aynı atalarımızın yaptığı gibi malını mülkünü saymaz okuduğu kütüphaneleri sayar. Evet cidden kütüphane :) Bu da insanı insan yapar hatta sultan yapar kainata. Hakiki insan olur bu sayede.
İnsan insan mıdır? Yalnızca yiyip içmek ve uyumakla geçiyorsa hayatı? - Shakespeare
Bu dünya öyle bir meta değil ki bir nizaa değsin -Sadi Şirazi
İnsan insan mıdır? Yalnızca yiyip içmek ve uyumakla geçiyorsa hayatı? - Shakespeare
Bu dünya öyle bir meta değil ki bir nizaa değsin -Sadi Şirazi
Osman, hiç bıçağın deştiği yerden kan akmaz olur mu? Benim de beynimden kan akıyor."Ben düşünmüyorum, beynim kanıyor." Görüyorum, gözlerimi yumunca görüyorum. Beynimin etten yuvarlağı üstünde her düşünce bir damla siyah kan gibi yuvarlanıyor. Ben istemiyorum Osman! Fakat hiç bıçağın deştiği yerden kan akmaz olur mu? - Necip Fazıl Kısakürek
Vaktini verimli geçirmiş bir insandır :)
2004-2009 arasında yayınlanmıştır. Bence en iyi Türk dizilerinden biridir. Gerek kadrosu gerek replikleri ile harika bir diziydi. Burhan Altıntop ve gaffur karakteri ile gönlümde taht kurmuş diziyi hala ara sıra youtubeda görünce izlerim.
Kelle paça, beyin. Beyin üzerine bol limon oh misss
Arada olur öyle şeyler. Çok aldırmamak lazım :)
Ankara'ya gidince uğrayacağım ilk yerlerden biri bekle beni 10 şiş kebap!
Tabiatın insanlara en adilce dağıttığı nimet akıldır derler, çünkü hiç kimse akıl payından şikayetçi değildir. Nasıl olsun? Aklını beğenmemesi için aklından ötesini görebilmesi lazım. Ben düşüncelerimin doğru olduğunu sanıyorum: Ama öyle sanmayan kim var? - montaigne
Ayrı ayrı bakınca değer vermediğimiz kimselere biraraya geldikleri zaman değer vermekten daha büyük budalalık olur mu? - cicero
Ayrı ayrı bakınca değer vermediğimiz kimselere biraraya geldikleri zaman değer vermekten daha büyük budalalık olur mu? - cicero
Başka bir deyişle, hayatın anlamı koşulsuz bir anlamdır çünkü kaçınılmaz ıstırabın potansiyel anlamını içerir.
Zaman zaman düşülebilen bir durum. Mümkün olan en kısa sürede bundan kurtulmak gerekir Birinci tavsiyem günlük asgari bir limit koymak. Barış Özcan'ın zinciri kırma uygulaması gibi az ama hep okunan minimum bir süre olmalı
2.si ihtiyacın olduğunu hissetmek. Acıkınca yemek yediğin gibi cahilliğini fark edip beynini doyurmalısın
3.sü kendini bil. Hayvan değilsin. Bu dünyadaki vazifen belli eylemleri yapmaktan ibaret değil. Yemek içme uyumaktan daha ali bir vazifesi var insanın. O da ilim öğrenmektir
4.sü Türkiye'deyiz. Zor şartlarda yaşıyoruz. Çok fazla bilgi kirliliği var. Bu yüzden herkesten daha ziyade okumaya muhtacız.
5.si biraz şahsi olacak. ben bir Müslümanım. Kitabımın ilk ayeti oku! İken birçok ayet okumamı araştırmamı sorgulamamı aklı etmemi söylüyorken bir sürü hadiste ilme teşvik varken eğer hala okumuyorsam başta kendi nefsim olmak üzere çok fazla şeyin vebalini almış olurum
Hayat herhalde bir katakulli değildi. Ama neydi? Bu hayatın bir manası olmak icap ederdi. İnsan dünyaya sadece yemek, içmek, koynuna birini alıp yatmak için gelmiş olamazdı! Daha büyük ve insanca bir sebep lazımdı. Lakin tembelliğe alışmış olan kafası bunu bulamıyor, bulmak için uğraşmaya üşeniyor, yanlış ve bayağı olduğunu sezdiği şeyleri de kabul edemediği için selameti firarda buluyordu... Her şeyden, her derin düşünceden, her üzüntülü nefis muhasebesinden kaçmayı itiyat edinmişti.
İçimizdeki Şeytan - Sabahattin Ali
2.si ihtiyacın olduğunu hissetmek. Acıkınca yemek yediğin gibi cahilliğini fark edip beynini doyurmalısın
3.sü kendini bil. Hayvan değilsin. Bu dünyadaki vazifen belli eylemleri yapmaktan ibaret değil. Yemek içme uyumaktan daha ali bir vazifesi var insanın. O da ilim öğrenmektir
4.sü Türkiye'deyiz. Zor şartlarda yaşıyoruz. Çok fazla bilgi kirliliği var. Bu yüzden herkesten daha ziyade okumaya muhtacız.
5.si biraz şahsi olacak. ben bir Müslümanım. Kitabımın ilk ayeti oku! İken birçok ayet okumamı araştırmamı sorgulamamı aklı etmemi söylüyorken bir sürü hadiste ilme teşvik varken eğer hala okumuyorsam başta kendi nefsim olmak üzere çok fazla şeyin vebalini almış olurum
Hayat herhalde bir katakulli değildi. Ama neydi? Bu hayatın bir manası olmak icap ederdi. İnsan dünyaya sadece yemek, içmek, koynuna birini alıp yatmak için gelmiş olamazdı! Daha büyük ve insanca bir sebep lazımdı. Lakin tembelliğe alışmış olan kafası bunu bulamıyor, bulmak için uğraşmaya üşeniyor, yanlış ve bayağı olduğunu sezdiği şeyleri de kabul edemediği için selameti firarda buluyordu... Her şeyden, her derin düşünceden, her üzüntülü nefis muhasebesinden kaçmayı itiyat edinmişti.
İçimizdeki Şeytan - Sabahattin Ali
"Şu anda, sana güzel bir söz söyleyebilmek için, on bin kitap okumuş olmayı isterdim" dedi.
Gene de az gelişmiş bir cümle söylemeden içim rahat etmeyecek: "Seni tanıdığıma çok sevindim kendi çapımda..."
Oğuz Atay- Tutunamayanlar
Gene de az gelişmiş bir cümle söylemeden içim rahat etmeyecek: "Seni tanıdığıma çok sevindim kendi çapımda..."
Oğuz Atay- Tutunamayanlar
Güzel ahlak (haya, edep)
Red yeterince açıklamada bulunmuş. Kısaca bir şeyler söylemek istersem Benim için kırmızı pazartesinin yeri ayrıdır. Herkesin her şeyi bilmesi ama hiçbir şey yapmamasını öyle güzel hissettiriyor ki insan hayret ediyor doğrusu. Bence en azından kırmızı pazartesi ve yüzyıllık yalnızlık kitapları okunmalı
Bana bir önyargı verin, dünyayı yerinden oynatayım.
Tüm dünya için sadece bir kişi olabilirsin, fakat bazıları için sen bir dünyasın.
Bana bir önyargı verin, dünyayı yerinden oynatayım.
Tüm dünya için sadece bir kişi olabilirsin, fakat bazıları için sen bir dünyasın.
Şikayetlerin aksine şimdilik hiçbir sıkıntı yaşamadığım, uygun fiyatlarıyla beni cezbeden, internet sitesini güncellemesiyle daha kullanışlı olan kitap sitesi
Not: En iyi kitap sitesi bence amazondur.
Not: En iyi kitap sitesi bence amazondur.
Uzay bana hep bir ürperti veriyor. Big bang patlaması sonrası milyarlarca yıldır var olan durmadan genişlemeye devam eden üzerinde yıldız denilen lambaların olduğu alacakaranlık uçsuz bucaksız bir derya. Ve bu aklımızın alamayacağı kadar büyük ve yaşlı olan bu evrende bir gezegen var. İsmi dünya. Diğer gezegenlerin aksine üzerinde devamlı çatışma mücahede çarpışma var. Sevgi var nefret var merhamet var acı var vs. Bu gezegende bir canlı türü var. İsmi de insan. Bu insanda akıl denilen bir vasıf var. Bu akıl öyle bir alet ki insanı hiç mi hiç yalnız bırakmıyor. Daima onu dürtüyor bir şeyler üzerine derin sorgulamalara sevk ediyor. Ne kadar ilginç ve korkunç değil mi şu uzay denen yerde bir kum tanesi kadar yer kaplamayan uzayın yaşına kıyasla yokmuş sayılabilecek kadar kısa ömürlü bu insanın şunları mülahaza etmesi. Şu uzay denen daimi devinim halinde olan maddelerden ibaret yerde eti kemiği kanı daha da ötesinde aklı kalbi ruhu olan böylesine aciz zayıf bir varlığın bulunması ve bu canlının uzaya çeşitli araçlar gönderip onu keşfetme cesaretinde hatta hükmetme cüretinde bulunması
Youtubedan en komik bulduğum videoları açıp hunharca ağız dolusu gülmek. Bkz. Kolpaçino, gora, arog, kardeş payı, deep humor, deep Turkish web vs.
Önemlidir elbet bir partner. Hayat dediğin ne zaman biteceği belli olmasa da uzun süreceği umulan zor bir yolculuktur. İnsan bu meşakkatli külfetli yolculukta bir destek ister yanında. Teselli olabileceği sığınacağı bir yer. Bu da partnerdir. Ama şöyle bir şey var ki partner yolculukta her daim yanında olabilecek seni motive edebilecek seni diri canlı tutabilecek biri olmalı. Eğer yollarınız gayeleriniz bir yerlerde kesişmiyorsa öyle bir partner olacağına hiç olmasın daha iyi. Böyle duruma düşeceğine Yalnızlık partner olarak sana yeter de artar. Zaten bu çağın da en sadık partneri yalnızlık değil mi?
Mutlu bir yalnızlık mutsuz bir beraberlikten iyidir dostlarım. -Charles bukowski
Mutlu bir yalnızlık mutsuz bir beraberlikten iyidir dostlarım. -Charles bukowski
Ölen insanın benim için öldüğünü kim söylemiş? Etten kemikten olan formu artık olmayabilir. Peki ya kalbimdeki yeri, ruhumdaki tesirleri, zihnimdeki hatıraları, aklımdaki gözleri, kulağımdaki sesleri... onun öldüğünü kim iddia edebilir ki? O benim için ölmedi o benim için bir eşyada yaşıyor bir mekanda bulunuyor bazen bir günde bazen ise bir anda. Ben yaşadıkça o da yaşayacak ben hatırladıkça o da var olacak
Hayat bir hatıradır, unutursan ölürsün. -şahsiyet
İsmini hatırlayan son kişi öldüğünde hiç doğmamış olacaksın. - Erasmus
Hayat bir hatıradır, unutursan ölürsün. -şahsiyet
İsmini hatırlayan son kişi öldüğünde hiç doğmamış olacaksın. - Erasmus
Hep bir arkadaşım gelir cornettodan bahsedilince. O arkadaşım biraz tutumlu biriydi. Şöyle ki sevgilisiyle dondurma yiyecekleri zaman sevgilisine cornetto disk alır kendisi de hediye olan classicoyu alırdı :)
Hikmet erdem ve fazileti esas almış bir toplumda yaşamak isterdim. Hala istiyorum istemek parayla değil ya
Bu dünyada sefayı kim bulmuş sefası kime kalmış ki bize nasip olsun
Hani Sultan Süleyman, hani İskender Han?
Sad-hezar ömrü sürür ile geçir sen bir an.
Ne güle, bülbüle bakî, a gözüm bağ-ı cihan,
Kime yâr oldu, muradınca felek-i devr-i zaman.
(Günümüz Türkçesi)
Sultan Süleyman ve İskender Han neredeler?
Yüzbin senelik ömrü neşe içinde geçirsen de, aslında hepsi "bir an"dan ibarettir.
A gözüm! Cihan denen bu bahçe ne güle, ne bülbüle kalacaktır.
Zaten felek, kime isteğine göre yâr olmuştur - amakı hayal, filibeli ahmet hilmi
Hani Sultan Süleyman, hani İskender Han?
Sad-hezar ömrü sürür ile geçir sen bir an.
Ne güle, bülbüle bakî, a gözüm bağ-ı cihan,
Kime yâr oldu, muradınca felek-i devr-i zaman.
(Günümüz Türkçesi)
Sultan Süleyman ve İskender Han neredeler?
Yüzbin senelik ömrü neşe içinde geçirsen de, aslında hepsi "bir an"dan ibarettir.
A gözüm! Cihan denen bu bahçe ne güle, ne bülbüle kalacaktır.
Zaten felek, kime isteğine göre yâr olmuştur - amakı hayal, filibeli ahmet hilmi
Fark etmeyecekse çok da önemli bir şey değildir o. Vazgeçebilirsiniz
Benim gözümde kainattaki en önemli bariz hakikat hayat ve ölümdür. Bu 2 si birbirini tamamlayan bütünleyen diğer bütün hakikatleri barındıran baş hakikattir. Ben bir doktor olduğumda hastanın bedenen ruhen ve aklen rahatsızlıklarına karşı müdahale edip hayatına dokunabiliyorum. Bundan daha mucizevi kutsal bir şey olabilir mi? Ardından hastanın bana bakıp Allah razı olsun demesi ve hayatının yani sahip olduğu en kıymetli şeyin değerini takdir edebilmesi
Ben 2 sini de yapardım. Öncelikle atalarımızın dediği gibi dost acı söyler. Ben bir dost isem hayatı arkadaşıma toz pembe imiş gibi göstermem gösteremem çünkü hayat öyle değil yalan söyleyemem onun yerine ona hayata karşı zorluklarında her türlü musibet ve sıkıntıda her zaman yanında olduğumu hissettiririm bunu boynuma borç bilirim. İkinci olarak hayat böyle diye dostumu karamsar ümitsiz bir hale sürüklenmesine razı olamam. Çünkü bilirim ki kainatta her şey zıddıyla vardır ve bilinir. Karanlık varsa aydınlık da vardır kötülük varsa iyilik de vardır acımasızlık varsa merhamet de vardır bu dünyada. Ve insan varsa her daim umut da vardır...
Çok fazla tanınmadığım ve sosyal olmadığım için benlik sıkıntı yok. Popüler olanlar düşünsün :)
Yalan
Bkz #8019 :)
:)
Gerekiyorsa ne kadar acı olursa olsun yapılmalıdır. Bu Bir kangren gibidir eğer hayatından çıkarmazsan sıkıntısı ruhuna yayılır ve olduğundan beter hale getirir seni. Ama ihtimal varsa da bütün imkanlar kullanılmalı yine kangren misali en son çare amputasyon olmalıdır :)
Niye çaba göstereyim ki? Eğer içinde olanı göstermek istiyorsa zaten gösterir. Yoksa da mahremidir ve benden gizli tutmak istiyorsa bana da içini görme çabası yerine onun kararına saygı duyma haddimi bilme düşer.
En başta şöyle başlayalım. Ben farklı bir bakış açısı sunacağım. Ermişte şöyle geçer: "suçlu mağdurun kurbanıdır çoğunlukla." Evet bir suçlu var ama ona büsbütün mutlak bir suçlu denebilir mi? Yoksa bazı sebeplerle gözardı etmek çok mu basit? Mesela bir hırsız gerçekten çalarken muhtaç olmadığından mı sırf kötülük hazzı için mi o suçu irtikap etmiştir yoksa birilerinin yani toplumun onu o koşullara itmesinden o halde bırakmasından ötürü mü? Bunun en iyi örneklerinden biri Jokerdir. Çünkü Joker yüzünden toplum kaosa gitmiyor tam tersi toplumun kaosu Jokeri intac ediyor. Burada birilerini suçlayacaksak zor durumda bırakılıp o suçu işleyenlerden ziyade (özellikle fakir, imkanı olmayan saygı görmeyen canı ucuz değersiz kesim!) onu o hale sevk eden yolsuzluk rüşvet gibi her türlü haltı yiyen açgözlü doymaz üst tabaka insanları suçlamak gerektir. Bu konu hakkında kitap olarak Victor Hugo eserlerini özellikle bir idam mahkumun son günü ve sefilleri öneririm. Güç sahiplerinin nasıl da her şeyi istediği hale çevirip kendilerini masum melek! kabul ettiklerini daha iyi anlayacaksınız. Son olarak Hz. Ömer zamanında biri yemek hırsızlığı işliyor. Hırsız aç ve muhtaç olduğu için ceza almak yerine Hz. Ömer adaleti üzere affediliyor. İşte bizlere düşen bu. suçluları fakir diye hor görülen ve canı ucuz görülen! insanları yargılayıp mahkum etmekten ziyade onları anlamaya çalışıp o çukurdan çıkarmaya çalışmaktır.
Ondört yaşımdayken, karnımı doyurmak için bir parça ekmek çaldığım için, beni zindana attılar ve orada tam altı ay bedava ekmek verdiler. Hayatın adaleti budur. - sefiller
Ondört yaşımdayken, karnımı doyurmak için bir parça ekmek çaldığım için, beni zindana attılar ve orada tam altı ay bedava ekmek verdiler. Hayatın adaleti budur. - sefiller
Yorumuna bayıldım sn muamma, olaylara farklı açılardan bakabilen insanların varlığı beni mutlu ediyor bravo
Teşekkür ederim sayın objector. Diğer sözlük yazarları da haklılar. Lakin meselenin bu tarafı da var. Unutmamalıyız ki o suçlu dediğimiz insanlar zamanında beraber sokakta oyun oynadığımız, yemek yediğimiz kimselerden başkaları değil :)
Mesele haklı ya da haksız olmak değil, sorgulayıcı olmak, basmakalıptan sıyrılmak, yoksa tabi ki herkes haklı kendine göre
:)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?