Kuaför abi bu rengi mi istiyorsun dediğinde yok aşko o çok sarı demiştim, kocaman bir şako gibiydi, dönem grubuna atmak nedir ki sevgili ruhsuz korkma akkfksa
Üzerinden 2 yıl geçmesine rağmen hala bulunamayan kolalı jelibona 2 sene sonra bir eşini kaybettiğim kulak tıkacım eklendi. Evi süpürdük,odamdaki eşyaları çekip altına baktım ancak bulamadım. 18 mart esrarengiz bir tarih olmaya devam edecek.
"bitmemiş her şey acaba'sı ile zihninde,yaşanmamış her şey kalbinde bir sızı olarak yaşamaya devam eder. yaşanmamış hiçbir şey bırakma ve yaşarken de bitirmeden bırakma. 'yıllar geçti,onu kahveye davet ettiğimde kabul etseydi her şey farklı olur muydu?' diye hala düşünürüm" dedi teyzem.
Alt dönemlerin gelmesini bekliyorum Üst dönemler bana çok yardımcı oldu,oluyor ders çalışma stratejisi hakkında. Az önce birine anatomiye başlıyorsunuz,şöyle şöyle yapmak iyi gelebilir diye mesaj attım.
Gütfsözlük her özelliğini yitirse bile benim için bir şeyi asla yitirmeyecek:kazandırdığı arkadaşlıklar ve üst dönemlere rahatlıkla ulaşmak. Buranın dm kutusu instagramin dm kutusundan farklı. Burada direkt mesaj atmak daha rahat.
Alt dönemlerin gelmesini ve onların armutu olmayı bekliyorum😅 Canım armut❤
Okumak. Susmak. Zarif bir üslup. Öğrenmek. Sevmek. Hayatı bir şekilde yönetmeye çalışıp olumsuzluklarla karşılaşmayı minimum düzeye indirebilecek kadar lüks bir hayat yaşamak.
Ben ankara'yı sevmem,ankara da beni sevmez. Hoş ikimiz de birbirimizin sevgisine muhtaç değiliz. Ankara güzeldir diyemem ama ankara'yı güzelleştirenler var diyebilirim. Ankara'yı güzel kılan yürüdüğün yollardır. Hatırlarsın hangi sokakta kiminle yürüdügünü,onunla ne konuştuğunu. Üniversite bittiğinde aklımda kültür sanat cart curt kalmayacak,yürüdüğüm yollar ve bana eşlik edenler kalacak. Beraber yürüsek acaba daha farklı olur muydu? Sorusu ise aklımı hep kurcalayacak..
Keşke bir mucize olsa da kimse gitmemiş,şehirler eskisinden daha sağlam,1 bina hasar görmemiş olsa ve biz afetten öncesine dönebilsek. Sabır,rahmet,metanet ve mucizeler diliyorum.
Çok tatlı insanlar kattın hayatıma.. Çok olumsuzluklar da yaşadım. Sağlık sorunlarım peak yaptı. Hayatı zehir ettin,ediyorsun.. Her şeye rağmen "bir gün okul bitecek ve ayrılacağım" düşüncesi beni üzmeye yetiyor. D1 iken bol bol vızıldanırdım memleketimi özledim diye,hala çok özluyorum ancak gazinin önünden geçerken kalbim cız ediveriyor. Ankarayı ne kadar sevmesem de seni seviyorum.. iyi ki sanırım..
Nere yazsam bilemedim. Tam bir hafta önce dekanlıktaki birinci kattaki kızlar tuvaletinde sabun yoktu. Fellik fellik kare çarşıya koşmak zorunda kalmıştım. Bu hafta sadece bir sabunlukta sabun vardı. Kare çarşı zaten ılgıt ılgıt kokuyor. E9'daki tuvalete mecbur kalmadıkça gitmek istemiyorum. E9'daki okuma salonundaki kütüphane mütemadiyem kilitli. Aynı çalışma salonu çok kalabalık olunca çok sıcak,az kalabalık olunca soğuk. Genel çs,amfi problemimiz resmen nefesimizle mekanı ısıtmak. Karedeki çs zaten berbat,e9'daki çs'nin sandalyeleri berbat. Kirli,kırık,rahatsız,masayla orantısız,yeterince çekemiyoruz.. Ben bunları nereye söyleyeceğimi de bilmiyorum. Söylesem ne değişir onu da bilmiyorum.
Ben evde kalmasam,çalışmak için okula ihtiyacım olsa muhtemelen çok kırgın olurdum.
Ankara tıptan bir arkadaşım var,anladığım kadarıyla onların imkanları kat be kat daha iyi. Ben okulu gerçekten seviyorum her şeye rağmen ama..
Meslektaşına davranır gibi davranan çok az hocamız var ve bunu hocalarımızın yaş ortalamasına bağlamak istiyorum..
Eskiden gazinin hocası olan,şimdi lokman hekimin hocası olan dersaneci. Eş kıdemlisi şevin güneymiş:) aynen,ekg Anlatan şevin güney. D2 kardiyo komitesini anlamak için sınıfın tusdataya doluşmasını sağlayan hocadır aynı zamanda dr. Tayfun göktaş..
Sn. İnthebleakmidwinter'ın bir entry'sinde dönem 2 fizyo,dönem 3 pato geçiştirilecek dersler değil yedire yedire çalışılması gereken dersler yazıyordu. Sn. Longisland...'ın dediği gibi aspire edilir anca bu sürede
Zor olarak adlandırılan komitelere bu kadar az süre verilmesini doğru bulmuyorum.
Maksat öğrenmemiz değil de pratisyen hekim yetiştirmekse de uçep'e göre bilgi yüklenmeli bu kadar az sürede.
Hocam kendimize vakit ayıramıyoruz hocalarımızın deneyimlerinden faydalanmak istediğimizde dediğimiz zaman ise biz de öyleydik şeklinde verilen cevabı ise hiç hiç doğru bulmuyorum.
Textbook okuyun denen patoloji dersinde ise öğrenciler için yazılmış robbinste değinilmeyen yerlere değinilmiş olan bir üst solunum yolu patolojisi dersi var.
Ne yapmamızın istendiğini ben hala anlayamadım.
300 kişi içindeki bir isimden ibaretim,tıpkı diğer dönemdaşlarım gibi. Sene sonunda kalmış ya da üst sınıfa geçmiş bir öğrenci olarak adlandırılacağım,tek vasfım ve tek kıymetim bu. Farkındayım. Dr. Hanım filan da değilim,doktor hanım diye adlandırılan kişi günü kurtarmak zorunda bırakılmamalı.
Bol bol su içsin. Cidden söylüyorum. Adh oksitosin zırvasından dolayı söylüyorum. Olaya tam hakim değilim fizyosuyla ama bağlandıgım birinden ayrılınca bunu yapıyorum.
Bir de gözden ırak gönülden ırak diyip her yandan iletişimi kessin. Unutur diyr umuyoruz.(anlatacağı ne varsa da anlatsın,her duyguyu yaşasın)
astım:tip 1 hipersensitivite reaksiyonudur. degranülize olan mast hücreleri bronşlara dağilır ve bronşun yolu tıkanır.
amfizem:nötrofilin salgıladığı elastaz enzimi alveollerin kapanmasını sağlayan elastin proteinini sindirir. bu hastaların alveolü ekspiryumda kollabe olur. o yüzden bu hastalar üflerler,ekspiryum yapmazlar. amfizem,asiner düzeydeki bir hastalıktır. kronik bronşitin 15-20 sene sonraki halidir.
kronik bronşit:kronik sigara içicilerde meydana gelir. ilk zamanalarda goblet hücresi mukus salgılayarak epiteli örterken sigara içimi arttıkça submukozal bezler mukus salgılar ve epiteli örter. bronş daralır,hastanın nefes vermesi zorlaşır.
bronşektazi:kronik nekrotizan enfeksiyon sonucu bronşların belli yerleri genişler ve işlevsiz olur. bu genişleyen yerlere mukus,bakteri artığı,bakteri doluşur ve bronş yolu daralır,havanın çıkışı engellenir.
hangileri koah? kronik bronşit ve amfizem koah'a örnektir.
amfizem asiner duzeydeki bir hastalık iken astım,bronşektazi,kronik bronşit bronş düzeyindeki hastalıklardır.
bir hastalığın obstrüktif olduğuna nasıl karar veririz? fev1/fvc 0.8 değerinden küçük ise obstruktiftir. peki bu ne demek? kendimizi zorlarsak max 5 litre hava veririz dışarıya. bu 5 litrenin ilk 4 litresini ilk saniyede veririz. ancak hava yolu tıkanık ise ilk saniyede verdiğimiz hava 4 litreden küçük haliyle de fev1/fvc oranı 0.8 değerinden küçük olacaktır.
Birden fazla bireyin el ele,parmak parmağa,omuz omuza kenetlenerek bir müzik eşliğinde ritmik biçimde icra ettikleri halk oyunu.
Komikli hikaye: Annem teneffüs bitince sınıfına gelmiş. Bakmış ki halay çekiyorlar sınıfta. Halayın başı kim diye bakayım diyince de ne görsüüün;kardeşim!!ve çocuğun tey tey mendili beslenme örtüsü imiş ahdhshebd bu çocuklar daha 2. Sınıf. Kardeşime gel halay çekelim diyince de yok diyor bana:( hipokrat face puh
Güneş ışınları grup 1 karsinojen olarak sınıflandırılırken solantenin fiyatının bu şekilde olması ne kadar mantıklı bilemiyorum. Herhangi temiz içerikli bir ürünün fiyatı o kadar yüksek ki öğrenciler için...
selamlar. bu köşe benim en sevdiğim başlıklardan biri ancak yazacağım tarifler çoğu kişi evinden uzak olduğu;deneyemeyeceği ya da canı isteyebileceği için yazılmıyor. yemek yapmayı çok sevdiğimi yazardım,hala çok seviyorum. bugün anneannem tarafından övüldü yaptığım bir yemek,köşeme not etmek istedim:))
Şu aralar kullandığım nemlendirici yüksek meblalı olmak zorunda olduğu için yapamadığım eylemdir. Dün çokça ihtiyacım vardı ancak içime ağladım. Çunkü ağlayıp yatmak lazım,yüzümü yıkayip yeniden nemlendirsem olayın büyüsü kaçacaktı. Güne resetlenmiş başlatan bi hareket ama ne kadar doğru bilemem.
Evet genelde akraba terörüyle kombinedir bu durum. Benim bazı davranışlarıma binaen bunu yapan bir kuzenim vardı. Kendince terbiye(?) Veriyordu sjsjjjs Akrabalarımı severim ben genel olarak. Nihayetinde kan bağımız var. Ama hayatıma karışabilecekleri,hadlerini aşabilecekleri anlamına gelmez verdiğim değer. Engelledim kuzenimi. Ytd diyemicem gayet de yatırım tavsiyesidir. Bunlara maruz kalmak zorunda değiliz.
Tanıdığım için,derslerine katıldığım için çok mutlu olduğum gütf hocalarımın başında gelir dr. Duygu dayanır. İyi ki var böyle hocalarımız. Hocalarımızla daha aydınlık günlere diyelim❤
Labda anlatmasını en sevdiğim konuydu(en eğlenceli labımsa endokrin komitesinde olmuştu) Abi diyorum ben batına aşığım. Barsak marsak en sevdiklerim sjsjjns
https://www.peramuzesi.org.tr/blog/ogrendigim-10-sey-narin-rengi/1500 Nasıl izlediğimi paylaşmak istiyorum sizlerle:geçen sene bu vakitler okuduğum kitabın yazarı aynı kitapta(söyleşilerinin ve anılarının toplaması olan bir kitaptı)bu filmden şöyle bahsediyordu:"ben isveçteyken bu film gösterime girecekti. Filmin gösterime gireceği günü iple çektim. O gün salonun dolup taşacağını düşündüm bu yüzden de erkenden sinemaya gittim. Ancak ne göreyim? Benden başka birkaç kişi vardı,değil taşmak dolmamıştı bile.zaten birkaç gün içinde de gösterimden kalktı" 1 seneden beri ne zaman ki beni yakından ilgilendiren ancak insanların zerre umrunda olmayan haberler beklesem,alsam ya da benim ilgilendiğim şeylerle ilgilenmeyen kişileri görsem(tam tersi de geçerli)bu hikaye aklıma gelir ve gülümserim. Sizinle paylaşmak istedim:)
2002 yapımı abbas kiyarüstemi filmidir. İranlı bir kadının arabasındaki 10 sahne gösterilir. Kadını,kadının oğlunu,kadinın kız kardeşini,gelini(emin değilim ama akraba olduğu kesin),bir seks işçisini ve otostop çeken yaşlı bir kadını izleriz. Sahnelerin çoğunda kadın ve kadının oğlunun çatışmalarını görürüz. Kadın,oğlunun babasından boşanmıştır ve başka bir adamla evlenmiştir. Oğlan bu duruma karşı tepkilidir. Annesini yabancı bir adamla paylaştığını düşündüğü için annesinin yeni eşinden hiç haz etmiyordur. Annesinin kendi babasıyla beraberken mutlu olmadığını belki yaşından ötürü belki de sadece öyle olduğu için kabul etmeyen bir çocuk görürüz. Annesi her şeyi tane tane açıklar;babanlayken ruhum ölü gibiydi der. Çocuk annesinin annesi ve babası evliyken yemek yapmayışından,yapsa da guzel olmayışından dert yanar,annesini başka bir kadınla kıyaslar ve annesi cevaben der ki; "yani evin içinde aynı böyle dışarda giyindiğim gibi giyinsem,yemek yapsam,temizlik yapsam,sinemayla,fotoğraf çekmekle ilgilenmesem mutlu mu olacaktık? Hayır,ben o zaman mutlu değildim,yaşamıyordum adeta." Kadın bir seks işçisini arabasına alır. Başrol oyuncumuz sahnenin yarısında,belki de daha fazlasında iletişim kurmaya çalışır ancak diğer kadın tamamen tepkisel cevaplar verir. Sebebi başrol oyuncusu olmayan kadının sarhoş olmasına bağlayamayacağımız kadar derindir. Kadın ayrılık acısı yaşayan kız kardeşini arabasına alır. Kızkardeş türbeye gitmektedir. Ne zamandan beri neden yeniden inandığını sorar ve malumun ilamı olan cevap gelir.. Boşluktayken ve muhtaçken inanma ihtiyacımızin arttığını görürüz bu sahnede. Gelin olduğunu tahmin ettiğim diğer kadın(bu da kız kardeş olabilir) ise kadına oğluna karşı çok anlayışlı davrandığını ancak beceremedi minvalinde şeyler söyler. Anne kendini suçlu hissetmektedir. Kendi annesi de çalışan bir anne imiş vakti zamanında ve kendinin yaşadıklarını oğluna yaşattığını düşünmektedir. Otostopçu yaşlı teyze babaannemi hatırlattı,kadını zorla türbeye sokmaya uğraşıyor:)
Filmi izlerken çok rahatsız oldum. Yarattığı küçük dünyada kendi halinde yaşamaya uğraşan kadın birçok olumsuzlukla karşılaşıyor ve yine rahat yok ona. Kadının sıkışmışlığını iliklerime kadar hissettim,bir arabanın içindeki kadını 2 kamerayla bir saati aşkın süre izliyoruz. Bu kadın 2002 senesinde arabası olan,eşinden boşanabilmiş,kamusal alanda var olabilen bir kadın. Belli ki sosyoekonomik ve sosyokültürel olarak alt tabakadan gelmiyor ama yine de varolması çok güç. Eski kocasından boşanmak için yalan söylemek zorunda kalan bir kadın,çünkü yasalar böyle.. Film bittiğinde rahatsızlığım geçmedi,üstüne üstlük birkaç gün sonra hepimizin okuduğuna emin olduğum haberi okudum ve kasvetle doldum. Film,çocuğunun anneanneme gidelim demesi ve annesinin "peki"demesiyle bitiyor. Bu peki ne öfkeli bir peki ne de sitemkar bir peki. Kabullenişi içimizde hissettiren ancak bir o kadar da çocuğunun ileride onu anlayacağını umut ettiren bir peki. Peki...
İnandığım bir insanın en başından beri kuyruklu yalanlar söylediğini fark etmiştim ancak ona karşı olan derin sevgim görmezlikten gelmeme sebep olmuştu. Sonrasında haddini hududunu tamamen aştı ve tüm iletişim kanallarını kapattım. Kendisini hala çok seviyorum,hatta bazen acaba? Dediğim de oluyor ama ciddi ciddi aklımla dalga geçmeye,bilinçaltıma oynamaya başladığı geliyor aklıma ve sol tarafımda hissettiğim şeyi görmemezlikten geliyorum. Anlattıklarının doğruluk payı vardı ancak bana kötü niyetle yaklaştığını duygu sömürüsü yapmaya başlayınca fark ettim. Ne halt ettiğini biliyordur da iş işten geçti ve inancımı kaybettim. Ona saf sevgi ve saf inançla yaklaşmıştım,o ise bana bunları reva gördü. Bunu da tecrübe etmek varmış diyip geçiyorum şu anda ama yaşarken kalbim ağrıyordu. anlattıklarım asla romantik değil,bir akrabamla ve onun yaşadığı problemlerle alakalı. Ne kadar uğraşsak da bazı insanlara yardım edemiyoruz. Öyle vakitlerde en doğrusu bir köşeye çekilip izlemek.
Ameliyat bitişinde hastanın sondası kontrol edilir. Sondada kan vardır. Bir telaşla "abla neden kan var?"dersin asistan ablana. Oralarla oynaştık ya o yüzden der ablan(küçük olduğum için her şeyin halkçasıni anlatıyordular bana sjsjsj) Anestezi ekibi hastanın ameliyathaneden son çıkış işlemlerini yaparken sen de bir köşeye tüneyip telefonunla oynuyorsundur ve bir ses yükselir:doktor hanım asistanlar hastada hematüri gözlendiğini biliyor mu? 404 not found dızzzt dızzzt -evet abla biliyorlar. -emin misiniz doktor hanım? -evet abla🥺
(İç ses:ayyy umarım bir şey olmaz kadına,ayy allahım bu anestezici abla şimdi bana niye sordu,offf beni mi test etti dikkatli miyim diye,ya yok niye öyle bi şey yapsın ki.......)