Kendi adıma en büyük temennim ve nihayi hedefim olan, aynı zamanda böyle bir kişiliğe sahip insanlara hayranlık duyduğum özellik. Sadece optimal şartlarda değil her türlü zorlukta düşüncelerinin ve inandıklarının arkasında durabilmek hem cesaret hem de bilgi birikimi gerektirir. Yani herkesin çok da harcı değildir.
Arkadaşlarla dün gitmiş olduğumuz ama etkisini üzerimden yeni attığım için ancak şimdi bir şeyler yazabildiğim muhteşem bir tiyatro eseri. Sefiller tiyatrosundan sonra beni tatmin eden ilk tiyatro. Hangisinin daha güzel olduğuna karar veremedim efenim. İkisini de fırsatınız olursa eğer izlemenizi öneririm. Öteki tiyatrosu hakkında birkaç şey söylemem gerekirse ise insanlığın farklı olanı ne denli dışlamasini işleyen bir şaheserdi. Yıllarca insanlık tarihinde de gözlemlediğimiz "farkli olanı yok et" zihniyetini eleştirmek amacıyla yazılmıştı. Oyuncuların her birine ayrı ayrı bayıldım. Özellikle başrol oyuncusu rolünü harika oynadı. Gidin, izleyin ve izlettirin! :)
Ben de çok beğenmiştim ve bazı anlar vardı ki gözlerimden yaşlar kendi kendine akmıştı.
Ben de toplu hikayeler ve izafiyeti önermiş olayım,onlarda da kendimizden parçalar bulabiliriz..
Ben de toplu hikayeler ve izafiyeti önermiş olayım,onlarda da kendimizden parçalar bulabiliriz..
Evet evet, izlerken tüylerim diken diken oldu benim. Ağlayamadim ama orası ayrı mesele.
Denk gelirse önerilerinizi dikkate alacağım efenimmmm! Teşekkürler şimdiden!
Denk gelirse önerilerinizi dikkate alacağım efenimmmm! Teşekkürler şimdiden!
Geçen sene aktif bir şekilde tiyatroya severek gitmeme rağmen bu seneki oyunlardan pek aynı zevki alamamıştım. Ama Öteki ve Kan Kardeşler bu seneki favorilerim oldu. İzafiyeti önceki dönem izleme fırsatım olmuştu ve aynı şekilde ben de öneriyorummm.
Kan Kardeşler'i de aklıma not ediyorum efenim! ;)
Ben en son 5. Nesil yazar diye bir şey gördüm. oldu mu o kadar, yaşlandık..
- indüksiyondan sonra( bkz: hipnosedatif, kas gevşetici ve analjezik ilaçların verilmesi) hastayı 3 dk maske ile havalandırın
-hastanın başını travması vs yoksa ekstansiyona getirin.
-Rahat bir entübasyon için hasta çok yukarıda çok aşağıda kalmamalı bel seviyenizde ya da çok az yukarıda olması yeterli
-Hastanın ağzını sağ elinizle açın dudakları kurtarın sıkışmasın
-Sol elinize laringoskopu alıp dili sağdan toparlayın ve ilerletin
-Epiglotu görüp vallecula epiglottica yani dil kökünden çeneyi yukarı doğru asın burada bileğinizi bükmemeli ve laringoskopu ön dişlere dayamamalısınız
-Zor bir entübasyon değilse ( bkz : dar ağız açıklığı,kısa kalın boyun..) burada vokal cordları görmüş olmanız gerekir
-Pozisyonu bozmadan uygun tüpü sağ elinizle alıp trakeaya yerleştirin laringoskopla işiniz bitti çıkarabilirsiniz
-Hastadan hastaya değişmekle birlikte ortalama tüp seviyesini dudak kenarında 21-22cm de bırabilirsiniz
-Tüpün kafını şişirmeyi unutmayın
-yanınızdaki biri tarafından tespit edilinceye kadar tüpü sabit tutun
-Bir yandan ventilatör ayarlarınızı yapın ( tidal volüm, solunum sayısı vs )
-Doğru entübasyon olduğunu kontrol edin ( bkz : hastanın göğsü kalkıyor mu, tidal volüm yeterince oluşuyor mu, end tidal co2 oluşuyor mu )
-hasta artık entübe elinize sağlık
-hastanın başını travması vs yoksa ekstansiyona getirin.
-Rahat bir entübasyon için hasta çok yukarıda çok aşağıda kalmamalı bel seviyenizde ya da çok az yukarıda olması yeterli
-Hastanın ağzını sağ elinizle açın dudakları kurtarın sıkışmasın
-Sol elinize laringoskopu alıp dili sağdan toparlayın ve ilerletin
-Epiglotu görüp vallecula epiglottica yani dil kökünden çeneyi yukarı doğru asın burada bileğinizi bükmemeli ve laringoskopu ön dişlere dayamamalısınız
-Zor bir entübasyon değilse ( bkz : dar ağız açıklığı,kısa kalın boyun..) burada vokal cordları görmüş olmanız gerekir
-Pozisyonu bozmadan uygun tüpü sağ elinizle alıp trakeaya yerleştirin laringoskopla işiniz bitti çıkarabilirsiniz
-Hastadan hastaya değişmekle birlikte ortalama tüp seviyesini dudak kenarında 21-22cm de bırabilirsiniz
-Tüpün kafını şişirmeyi unutmayın
-yanınızdaki biri tarafından tespit edilinceye kadar tüpü sabit tutun
-Bir yandan ventilatör ayarlarınızı yapın ( tidal volüm, solunum sayısı vs )
-Doğru entübasyon olduğunu kontrol edin ( bkz : hastanın göğsü kalkıyor mu, tidal volüm yeterince oluşuyor mu, end tidal co2 oluşuyor mu )
-hasta artık entübe elinize sağlık
Sesini unuttuğumu farkettiğimde gözyaşlarıma hakim olamamıştım.
Çok sevdiğim eşyalarıma sürekli etmek zorunda kaldığımdır.
Ruj çakmağım, katanam ve şimdi de ruffleslı çorabım. Çorabım kül oldu ya? Bunu en son 4000 yıl önce urfada ibrahim peygamber yaşamıştı (bizzat kendisi)
Mutlak musibet eğrisine göre, bir eşyaya olan sevgi ve bağlılığınız arttıkça başına bir musibet gelme ihtimali artar. Eşyanızı sevdiğinizi eşyanızdan saklayarak ihtimali bir süreliğine duraklatmanız mümkün. Fakat kaçınılmaz sonu engelleyemezsiniz
Ruj çakmağım, katanam ve şimdi de ruffleslı çorabım. Çorabım kül oldu ya? Bunu en son 4000 yıl önce urfada ibrahim peygamber yaşamıştı (bizzat kendisi)
Mutlak musibet eğrisine göre, bir eşyaya olan sevgi ve bağlılığınız arttıkça başına bir musibet gelme ihtimali artar. Eşyanızı sevdiğinizi eşyanızdan saklayarak ihtimali bir süreliğine duraklatmanız mümkün. Fakat kaçınılmaz sonu engelleyemezsiniz
(bkz: #37707)
Eşyalarımızı sevdiğimizi onlardan nasıl saklarız?
1- pek göz teması kurmayın. Onları kullanmak dünyanın en sıradan şeyiymiş gibi davranın
2- temas ettiğinizde heyecanlanmayın veya üzüntünüzü çaktırmayın. Nabzınızın yükseldiğini hemen fark edip "ben önemliyim" havasına girerler
3- sakın düzenli temizlemeyin. Önemlerini fark ettikleri anda kendilerini yere atmak, sağa sola fırlatmak suretiyle imha olurlar. Mesela bu hafta salı mı yıkadınız? Haftaya cumartesi yıkayın ki kafası karışsın ve değersiz hissetsin
4- sakın ama sakın o eşyayı ne kadar sevdiğinizi birine anlatmayın. Duyarlar. Onlar için gerçekleri öğrenmenin en hızlı ve garanti yoludur
5- önce siz inanmalısınız. Unutmayın eşyalar her zaman replase edilebilir. eşyalarınıza dünya malı olduklarını ve bu kadar inada gerek olmadığını anlatın ama işin sonunda onlar ne ki?? Değersiz birer paçavra!! Puh!!!
Eşyalarımızı sevdiğimizi onlardan nasıl saklarız?
1- pek göz teması kurmayın. Onları kullanmak dünyanın en sıradan şeyiymiş gibi davranın
2- temas ettiğinizde heyecanlanmayın veya üzüntünüzü çaktırmayın. Nabzınızın yükseldiğini hemen fark edip "ben önemliyim" havasına girerler
3- sakın düzenli temizlemeyin. Önemlerini fark ettikleri anda kendilerini yere atmak, sağa sola fırlatmak suretiyle imha olurlar. Mesela bu hafta salı mı yıkadınız? Haftaya cumartesi yıkayın ki kafası karışsın ve değersiz hissetsin
4- sakın ama sakın o eşyayı ne kadar sevdiğinizi birine anlatmayın. Duyarlar. Onlar için gerçekleri öğrenmenin en hızlı ve garanti yoludur
5- önce siz inanmalısınız. Unutmayın eşyalar her zaman replase edilebilir. eşyalarınıza dünya malı olduklarını ve bu kadar inada gerek olmadığını anlatın ama işin sonunda onlar ne ki?? Değersiz birer paçavra!! Puh!!!
Atropin, atropa belladonna bitkisinde bulunur. Bu bitkin halk dilindeki adı güzel avrat otudur. Bu isim ise özellikle eski çağlarda kadınların güzelleşmek amacıyla bu otu sıvı hale getirilip gözlerine damlatarak göz bebeklerini büyütmesinden kaynaklanıyor. Atropin parasempatik sinir sisteminin etkilerini bloke eder. Gözdeki iris sfinkter kasının (pupillayı daraltan kas) gevşemesine neden olarak pupillanın genişlemesine (midriyazis) yol açar. Bu etki, oftalmolojik muayenelerde göz dibi incelemesi gibi işlemler için kullanılır. D3-K3
Entriyi okumaya başladığım an d3k3 dedim :)
Severek yapılan iş. Maalesef mobbing sebepli işime artık severek gidemiyorum. Eski hevesli zamanlarımı, arkadaşlarımla buluşacak zamanımın olduğu günlerimi özlüyorum
Gizlice ders çalışıyorum demek yerine seçilen güzel bir cevaptır
Bir ağaç olmak isterdim insan olmaktansa
Yapraklarım rüzgâra değsin
Gövdem rüzgârın getirdiği yağmurla ıslansın
Köklerim yağmurla ıslanan toprakla canlansın
Dallarımdan çocuklar salıncak yapıp sallansın
Baharda çiçek açan meyvelerimden yiyenlerin ağzı tatlansın
Sıcaktan bunalanlar kocaman gölgemde soluklansın
Kuşlar minik dallarımda şarkılar mırıldansın
Sincaplar benden başka bir ağaca zıplasın
Arılar kovanları için beni kullansın
Bir ağaç olmak isterdim insan olmaktansa
Çocukların gülüşlerine şahit olayım
Yorulanlar için serinletici bir durak
Yuvası olmayanlar için sıcak bir ocak
Bedava konserler bedava leziz yiyecekler
Gökyüzüne uzanan kollarım
Rüzgârla dans eden bedenim
Toprağın derinliklerine ulaşan köklerim
Kendimi tüm öz benliğimle yaşayabildiğim
Hiç solmasın gülüşlerim ve ümitlerim
Bir ağaç olmak isterdim insan olmaktansa...
Yapraklarım rüzgâra değsin
Gövdem rüzgârın getirdiği yağmurla ıslansın
Köklerim yağmurla ıslanan toprakla canlansın
Dallarımdan çocuklar salıncak yapıp sallansın
Baharda çiçek açan meyvelerimden yiyenlerin ağzı tatlansın
Sıcaktan bunalanlar kocaman gölgemde soluklansın
Kuşlar minik dallarımda şarkılar mırıldansın
Sincaplar benden başka bir ağaca zıplasın
Arılar kovanları için beni kullansın
Bir ağaç olmak isterdim insan olmaktansa
Çocukların gülüşlerine şahit olayım
Yorulanlar için serinletici bir durak
Yuvası olmayanlar için sıcak bir ocak
Bedava konserler bedava leziz yiyecekler
Gökyüzüne uzanan kollarım
Rüzgârla dans eden bedenim
Toprağın derinliklerine ulaşan köklerim
Kendimi tüm öz benliğimle yaşayabildiğim
Hiç solmasın gülüşlerim ve ümitlerim
Bir ağaç olmak isterdim insan olmaktansa...
Düzenli ağırlık antrenmanı yapmak kadar hayat kalitesini yükselten çok az şey var.Hem fiziksel hem mental olarak sayılamayacak kadar faydası var ama bence en güzeli hakkını vererek yapılan antrenmandan çıkınca salgılanan o dopamin ve endorfini hissetmek.Birkaç saatliğine hayat çok daha güzel oluyor.
Araba. Uyandığınız saatten yapmak istediğiniz alışverişe, gitmek istediğiniz bir etkinliğe kadar etkiliyor. Zamanı verimli kullanmak adına iyi bir yatırım.
Özellikle uyku, yemek, çalışma gibi işleri bir rutine bağlamak.
İsminde hacı olanlardan bir tanesine parayı gömüp fıstıklı alacaksın. Olsa da arasına dondurma koyup yesek.
Şimdi size güzel bir mantar yemeği tarifi yazayım. İstiridye mantariyla yapılıyor yemek. Mantarları temizliyoruz. Daha sonra saplarıyla birlikte fırın tepsisine güzelce diziyoruz. Üstüne tereyağ ile erittigimiz baharatlı karisimdan döküyoruz ve biraz da tuz serpiştiriyoruz. Fırına veriyoruz. Pişince fırından çıkarıp üstüne kaşar rendeliyoruz ve kaşarlar eriyinceye dek fırına tekrar atıyoruz. Kaşarlar da eriyince afiyet olsun efenim! Efsane oluyor! :)
Beni daha da çok ağlatan şey.
- Ben şimdi neye çalışayım abi?
- öyle genel, çalış sen
- neye abi
- genel işte, tıbba çalış sen
Tıbbı öyle genel bi bilmeniz gereken, kompakt preklinik stajıdır. Sigara içmek ömrünüzden 15 yıl, dahiliyeye çalışmak 20 yıl götürür
- öyle genel, çalış sen
- neye abi
- genel işte, tıbba çalış sen
Tıbbı öyle genel bi bilmeniz gereken, kompakt preklinik stajıdır. Sigara içmek ömrünüzden 15 yıl, dahiliyeye çalışmak 20 yıl götürür
Amk
“Hani ya da benim elli dirhem pastırmam
Konyalıdan başkasına bastırmam” ne zaman dinlesem tuhaf gelmiştir. Konyayla pastırmanın ne alakası var yani
Konyalıdan başkasına bastırmam” ne zaman dinlesem tuhaf gelmiştir. Konyayla pastırmanın ne alakası var yani
Büte kalmamak
Açıkçası yeni yıla girerken ne hissettiğimi pek hatırlamıyorum. Ama bu yıl içinde kendim hakkında yeni şeyler keşfetme şansım oldu. Kendimi daha iyi tanıdım. Önceliklerimi belirledim. Neyi istediğimi ve neyi istemediğimi anlamamı sağlayacak bazen kötü bazen iyi tecrübeler edindim. Çok zorlandığımı hissettiğim bir süre oldu. Dejavu gibiydi o anlar. Sanki rüya olarak yaşadığım 2 yıl bitmişti ve gerçeklere dönme vaktiydi. İşte o sıralar gerçeklere döndüm. 2 yıl öncesinde ne olduğumu ve neler istediğimi hatırladım. İnsanları daha iyi tanıdım. Olgunlaştım. Herkesin her şeyi yapabileceğini öğrendim. Kafamda kimilerine bazı sınırlar koydum. Bazen kendime sınırlar koydum. Sonuçta birçok şey kazandım ve birçok şey kaybettim. Ama yeniden kendim oldum. Bu yüzden çok huzurluyum bu sıralar. Hayatı mümkün mertebe akışına bıraktım. Her şeyin olacağına varacağına inancım sonsuz. Kafamda belirlediğim şey için ilerlemek istiyorum şimdilik. Kimseyi incitmeden ve kimsenin beni incitmesine izin vermeden. Dilerim ki bu yıl biterken de bittiğinde de kendime güzel şeyler katabilmis olarak biter. Her şeye rağmen güzel bir yıldın 2024! :)
0-4 yaş için toplum içinde umursamadan yapılan sonrasında bi 15-16 yaşa kadar toplum içinde yapmaktan utanılan eylem.
Sonra ne mi oluyor? Bir gün içinizdeki o yoğun üzüntüyü eve kadar taşıyamıyorsunuz. Bir bakmışsınız yürürken ağlamaya başlamışsınız. Sonra birkaç kez daha tekrarlıyorsunuz ve görüyorsunuz ki ağlamanız kimsenin umrunda değil. Bunu fark etmenizle üstünüze bir rahatlık çöküyor işte. Sonra zaman mekan fark etmeksizin ağlayabilmeye başlıyorsunuz.
Sonra ne mi oluyor? Bir gün içinizdeki o yoğun üzüntüyü eve kadar taşıyamıyorsunuz. Bir bakmışsınız yürürken ağlamaya başlamışsınız. Sonra birkaç kez daha tekrarlıyorsunuz ve görüyorsunuz ki ağlamanız kimsenin umrunda değil. Bunu fark etmenizle üstünüze bir rahatlık çöküyor işte. Sonra zaman mekan fark etmeksizin ağlayabilmeye başlıyorsunuz.
(bkz: #35129) su misali akmış zaman. Başta sadece iki şey istemişim.Ankara'ya da sevgiye de ulaştığımı sandığım bir dönem oldu. Sonuçta ikisini de kaybetmenin verdiği tecrübeyle çok şey kazandım.Hala alışamadığım şeyler var, gözlerim uzaklara dalıyor,doluyor Ankara'yı çok özlüyorum..
"Olmaz olmaz deme olmaz olmaz"
yemekhanemizin neredeyse her hafta en kötü ihtimalle 2 haftada bir çıkardığı öğrencileri aç bırakarak zorlu hayat koşullarına adapte etmenin birincil amaç olduğu yemeğimsidir. 40dk yemek sırasında bekliyosun ve tam kart basma yerine geldiğinde milletin tepsisine bakıyosun... sonra anlıyosun ki zamanın boşa geçmiş... aynı dün anatomi çalışarak kaybettiğin ve aklında hiçbir şey kalmayan zaman gibi bu da boşa geçmiş
herkese afiyet olsun
herkese afiyet olsun
Niye öyle dediniz sevgili yazar? Ben seviyorum ya! :)
Yalnız olmadığımı bilmek mlsf huzur verdi
2.sinifta bir gün o yemeği yerken midem bulandı ve bir daha yiyemedim
2.sinifta bir gün o yemeği yerken midem bulandı ve bir daha yiyemedim
Bizim yüzümüz hiç gülmeyecek mi? Bize reva görülen gündem bunlar mı? Birileri bir şey yapmayacak mı? Hep başkasından beklemek de doğru değil ama bu hep böyle mi gidecek?
Umut ışığımız kalmadı artık. Arada tesadüfen güzel bir şey olursa seviniyoruz.
Umut ışığımız kalmadı artık. Arada tesadüfen güzel bir şey olursa seviniyoruz.
Sıraya kaynak yapan köylü kurnazları yüzünden kafayı yemek, fix mönümde olan bir lezzettir. Geçen sene bir tanesini katmerlemiştim sırada bir sonraki öğünüme kadar hoşçakalın dostlar.
İlk gördüğümde "bu ne lan, bunlar ne alaka?" Dediğim ama sonradan çok sevdiğim tavuk+ kısır+ soğan halkası kombinasyonu. Bir de tabii ki trileçe.
Soğukta yapmaktan hoşlandığım şeyleri düşününce kalbime çöken hüznün getirdiği hasret. Evde olsam mesela bir demlik çay demlerim. Sıcak sıcak ve limonlu, ince belli bardakta, beni gerçekten ve karşılıksız sevdiğinden emin olduğum insanlarla yani ailemle içeceğim bir çay. Arada tatlı atışmalar atılır ortaya. Kalın yünlü çoraplarımı giyerim ve yumuşacık halımıza ayak basarım. Pencerenin önünden aldığım karları kardeşimin sırtına koyarım gizlice. O soğuktan zıplarken ben basıveririm kahkahamı. Gece uyumadan önce bir meyve faslı yaparız. Portakal, mandalina veya ayva. Çok severim üçünü de. Abim üşenir soymaya mandalinaları ve bana soydurur. Düşününce şu an orada olsam severek soyarım o mandalinaları. Hava soğuktur, dışarıda kar tipi fırtına vardır belki ama kalbim sıcacıktır. O zaman daha da çok severim soğuğu. Ama şimdi uzakta olunca evden, beni gerçekten sevip sevmediğinden emin olmadığım insanlarlayken soğuk hiç olmadığı kadar acımasız gelir bana. Böylesine soğuk havalarda içinizi sıcacık yapacak dostlar edinmeniz dileğiyle... Sevgiyle kalın!
Tus'a yakın zamanlar okula çalışmaya gelip lizbondaki taze portakal suyu ve simit ile güne başlardım. Maaş almayı da bıraktığım için para bayağı azalmıştı o aralar:) neyse efendim her ne kadar f/p cafesi olmasa da oyum lizbona.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?