Hukukun h'sinin bile kalmadığı ülke.
Cumhuriyet, egemenlik, geçmiş dönemde kazandığımız her şey bir bir elimizden kayıp giderken akıl sağlığını korumanın bir yolu yok. Çok üzücü ve çok yazık.
bariz bi şekilde ortada/yerde olan çöp tarzı şeyleri genelde yakında çöp varsa atarım yoksa da kenara çekerim, bunu yaparken de aslında sosyal deneydeymisim ve ben o anda bunu yaptığım için ödüllendirilecekmisim gibi hissederim ve evet bunu gece 2de kyk koridorında yerden su sisesini kaldırırken de hissediyorum
"Yüce insan olmak nedir?" sorusuna hem iyi insan hem de başarılı insan olabilmek cevabının verildiği tiyatrodur. Tiyatro bir gazetecinin Einstein'i tanımak için sorduğu sorularıyla başlıyor. İnsan olmak ve başarılı olabilmek kavramlarının farklılıklarina değiniliyor. Gazeteci ve Einstein arasında geçen zıt fikirlerin farklı bakış açılarıyla sunulduğu sahneler beyin fırtınası yaptırdı. En sonda Einstein'in söylediği sözü de ekleyip fırsatınız olursa gitmenizi tavsiye ederim efenim.
"Tesadüfler Tanrı'nın kendini gizleme yöntemidir."
"Tesadüfler Tanrı'nın kendini gizleme yöntemidir."
Hafiften ama çokça hafiften 12 Angry Men havasının sezildiği, güzel şeylere değinilen bir devlet tiyatrosu oyunu. İzlerken zaman zaman fazla uzatildigini düşündüğüm anlar olsa da değindiği konu bakımından etkileyici bir tiyatroydu. Tiyatro oyunumuzdaki asıl mesele bir çiftin bir çocuğu öldürme suçlamasıyla başlıyor. Adam öldürülüyor ve kadın da hamile olduğunu söylediği için 12 kadin jüriden oluşan bir mahkemede gerçeği söyleyip söylemediğini anlamak için yargılanıyor. Kadınların günümüze kadar yaşamış olduklarına deginiliyor. Yıllarca kasabanın dogumlarini yaptırmış olan kadın ebeye kadınlar güvenmiyor. Erkek bir doktorun onayını istiyorlar. Yaptıkları düşüklerin sorumluluklarını birbirlerinde buluyorlar. Tamamen kendilerine verilmiş bir gücü yılların getirmiş olduğu bastırmalar yüzünden kullanmaktan aciz kalıyorlar. Mahkeme boyunca birbirlerini suçlamaktan geri kalmiyorlar. Oyunu izlerken güldüğüm çok sahne de oldu. Düşündürdü, üzdü ve güldürdü. Oyun boyunca katılmadığımi hatırladığım düşünce ise kendinden çok şeye sahip olan insandan bir şeyler çalabilme hakkımız olduğu dusuncesiydi. Uzun bir tiyatroydu ama gitmeye değerdi ve izlerken keyif aldım. Fırsatınız olursa gitmenizi tavsiye ederim. :)
Peki sonunda ebenin verdiği kararı mı verirdiniz?
Çok zor bir soru sordunuz sevgili yazar. Bu soruyu oyunun sonunda çok düşündüm. En başta ebenin yaptığını yapmayacağımı düşünsem de şartlar ve kızın isteğini, sonrasında yaşayacaklarını düşününce istemesem de ebe gibi yapardım muhtemelen. Siz ne yapardınız?
Ben de bunu kendime çok sordum ve ebenin yaptığını yapmakla beraber kendi yaşamıma son verirdim sanırım.
İnsan kaldıramayabilirdi ama kendi yaşamıma son vermek benim tercihim olmazdı sanırım. Çok üzülürdüm ve uzun süre kendime gelemezdim ama yaşanan haksızlıklarla mücadele edecek biri olmalı diye düşünüp yaşamaya devam ederdim. Yaptığım şey benim motivasyonum olurdu. Bir hiç uğruna olmasın diye ben yaşardım.
abartıldığında yalnız kendine zarar verse de her şeye rağmen pişman olunmaması gereken, hak edene yapıldığında tadından yenmeyen, insanı insan yapan eylem.
kalabalıklar içinde dahi hep o kişiyi aramak, onu 5 dk görmek için yolunu değiştirmek, o seviyor diye bir şeyleri sevmektir. hatta bazen onu kendisine rağmen, kendisinden daha çok sevmek, neden sevdiğini arayıp da bulamamaktır. kızabileceğini bile bile onu kendisinden korumaya çalışmaktan kendini alamamak, hep düşünmek, düşündükçe gülümsemek, hep olsun ve iyi olsun istemektir, sanki..
Ankarayı çok güzel bir yer sanardım
Her gün e9'a gidip teorik ders dinlemekten sıkıldım.
Komiteye çalışma dönemi yavaştan başladığına göre bu aralar dizi izlemekten keyif almaya başlarım gibi
Deveye sormuşlar boynun neden eğri diye o da "o konu daha işlenmedi hocam" demiş
hoca da demiş ki dönem 3'te de gördünüz hatırlamanız lazım
ahdsahoıfhodısfhoıd
Yemekhaneden yemek yiyip çıktım. Tam yemekhane çıkışındaki ikili asansörlerden biri şak diye geldi. Kapılar açıldı. İçerisi bomboş! Rahat ve ferah bir şekilde tek seferde yeniden şak diye 0'a indi. İşte o zaman bugün güzel bir gün dedim! :)
-koah atak olarak gelip, oksijensiz saturasyonu %60'larda olan hastaya "lan bu pulmoner emboli olmasın. Dur bir de d-dimer isteyeyim." Demek
-hasta yaşlı olduğu için d-dimer değerinin yüksek çıkması, d-dimer yüksek çıkınca ekartasyon için pulmoner BT anjiyografi çekme gerekliliği. Ancak bu tetkik kontrastlı yapılacağı için kreatinin değerinin yüksek olmamasının gerekmesi. Fakat hasta yaşlı olduğu için onun da yüksek olması.
- kıdemli pratisyen tarafından "ehehe ben demiştim sana yüksek gelecek." Diyerekten alaya alınma.
- acil tıp uzmanının "o zaman çekeceksin kardeş." Diye order vermesi.
- hastanın BT anjiyografi sonucunda emboli falan çıkmaması. Boşu boşuna işler uzatmış olmak.
- kapanış.
-hasta yaşlı olduğu için d-dimer değerinin yüksek çıkması, d-dimer yüksek çıkınca ekartasyon için pulmoner BT anjiyografi çekme gerekliliği. Ancak bu tetkik kontrastlı yapılacağı için kreatinin değerinin yüksek olmamasının gerekmesi. Fakat hasta yaşlı olduğu için onun da yüksek olması.
- kıdemli pratisyen tarafından "ehehe ben demiştim sana yüksek gelecek." Diyerekten alaya alınma.
- acil tıp uzmanının "o zaman çekeceksin kardeş." Diye order vermesi.
- hastanın BT anjiyografi sonucunda emboli falan çıkmaması. Boşu boşuna işler uzatmış olmak.
- kapanış.
Tek porsiyon tatlının az, iki porsiyonun tatlının çok gelmesi
Normal şartlarda en kolay pratik olması gerekirken anatomiyle kapışır bir sınav hazırladıkları için yeni yıla sayısal loto oynayarak girdik
Birazcık şaşırdım açıkçası
Sonraki komitelerde ben konuları yetiştirememiştim ama yine de iyi notlar almıştım
D2 ilk 2 komite biraz böyledir..
Dördüncü komitede de histo zor olabilir,şimdiden haber vermiş olayım🍀
Sonraki komitelerde ben konuları yetiştirememiştim ama yine de iyi notlar almıştım
D2 ilk 2 komite biraz böyledir..
Dördüncü komitede de histo zor olabilir,şimdiden haber vermiş olayım🍀
Hem yeni yılın hem de hesabın ilk entrysi
Merhaba Gütfsözlük ailesi
Herkes için yeni yılda sağlık,huzur,mutluluk diliyorum.
Merhaba Gütfsözlük ailesi
Herkes için yeni yılda sağlık,huzur,mutluluk diliyorum.
Sözlüğe hoş geldiniz sayın kirpi
Hoş buldum sayın selektör yapan yildiz
e bit artık
Kare'ye her gittiğimizde özellikle bir arkadaşımla yaşadığımız durum. Eminim bu durumu yaşayan birçok kişi vardır. Her zaman yaşadığımız bir mesele ama geçenlerde olan başka bir boyuttaydı. Gerçek bir hayat memat meselesi gibiydi anlayacağınız. Hızlıca ikimiz de cuzdanlarimizi çıkardık ve çay almak için koşmaya başladık. Kısa süreli bir yarışta arkadaşımın ayağı tökezledi. Neyseki düşmedi. Düşmediği için ki düşseydi de gülerdim hızlıca abiye çay istediğimizi ben söyledim. Nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde bana yetişti ve abiye kendi uzattığı parayı vermeye çalıştı. O an nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde -beynim kazanma hırsıyla bürünmüştü sevgili yazarlar- abinin elinden onun parasını çekip kendi paramı verdim. Çok daha avantajliydim çünkü benim paramı alınca abinin para üstü vermesine gerek kalmayacaktı. Arkadaşımın benden geride kaldığı mesele bu oldu. Abi tahmin ettiğim gibi benim paramı alıp çaylarımızı doldurmaya başladı. Bizim deliligimize dayanamamış olabilir çünkü kendisi çok nahif birisi! Arkadaşıma da buradan bir şeyler söylemek istiyorum: Benimle böyle yarışlara girme! Çünkü sonunda kaybeden hep sen olacaksın! ;)
“Biz stajyer doktoruz da sizden hastalığınız hakkında biraz bilgi alabilir miyiz?” sorusundan sonra hastaya sorulan o biraz bilginin babaannesinin 3.kuşak akrabalarının son adet tarihini içermesi.
aşağı yukarı şöyle bir akış içerir:
-hocaların pratik derste soru sorması
-hocam daha anlatılmadı ilk haftadayız yanıtının verilmesi
-siz dönem 2 ve 3'te bunları gördünüz bu bir bahane değil karşı yanıtının alınması
-eğer dönem 2 ve 3'teki bilgilerin yeterli olduğunu düşünüyorsanız neden aynı ders tekrar dönem 4'te de anlatılıyor yanıtının stajdan kalırım korkusuna sekonder olarak verilememesi
-yerdeki karelerin seyredilmeye başlanması
-hocanın cevabı anlatmaya başlaması
-yanındaki tabletli arkadaşın hocanın söylediklerini tak taak tak tiki tak diye tablet kalemiyle yazması
(kapanış)
işbu entryde hiçbir hocaya sallanmamıştır umarım saygısızlık olarak anlaşılmaz bunlar aklımdan yerdeki kareleri sayarken geçen ufak bi şeyler.
-hocaların pratik derste soru sorması
-hocam daha anlatılmadı ilk haftadayız yanıtının verilmesi
-siz dönem 2 ve 3'te bunları gördünüz bu bir bahane değil karşı yanıtının alınması
-eğer dönem 2 ve 3'teki bilgilerin yeterli olduğunu düşünüyorsanız neden aynı ders tekrar dönem 4'te de anlatılıyor yanıtının stajdan kalırım korkusuna sekonder olarak verilememesi
-yerdeki karelerin seyredilmeye başlanması
-hocanın cevabı anlatmaya başlaması
-yanındaki tabletli arkadaşın hocanın söylediklerini tak taak tak tiki tak diye tablet kalemiyle yazması
(kapanış)
işbu entryde hiçbir hocaya sallanmamıştır umarım saygısızlık olarak anlaşılmaz bunlar aklımdan yerdeki kareleri sayarken geçen ufak bi şeyler.
Sanki o bilgiler hiçbir yerde yok gibi tablete not alan arkadaştan notu dileniş ve o notu asla okumayış💅✍
Kendi adıma en büyük temennim ve nihayi hedefim olan, aynı zamanda böyle bir kişiliğe sahip insanlara hayranlık duyduğum özellik. Sadece optimal şartlarda değil her türlü zorlukta düşüncelerinin ve inandıklarının arkasında durabilmek hem cesaret hem de bilgi birikimi gerektirir. Yani herkesin çok da harcı değildir.
Arkadaşlarla dün gitmiş olduğumuz ama etkisini üzerimden yeni attığım için ancak şimdi bir şeyler yazabildiğim muhteşem bir tiyatro eseri. Sefiller tiyatrosundan sonra beni tatmin eden ilk tiyatro. Hangisinin daha güzel olduğuna karar veremedim efenim. İkisini de fırsatınız olursa eğer izlemenizi öneririm. Öteki tiyatrosu hakkında birkaç şey söylemem gerekirse ise insanlığın farklı olanı ne denli dışlamasini işleyen bir şaheserdi. Yıllarca insanlık tarihinde de gözlemlediğimiz "farkli olanı yok et" zihniyetini eleştirmek amacıyla yazılmıştı. Oyuncuların her birine ayrı ayrı bayıldım. Özellikle başrol oyuncusu rolünü harika oynadı. Gidin, izleyin ve izlettirin! :)
Ben de çok beğenmiştim ve bazı anlar vardı ki gözlerimden yaşlar kendi kendine akmıştı.
Ben de toplu hikayeler ve izafiyeti önermiş olayım,onlarda da kendimizden parçalar bulabiliriz..
Ben de toplu hikayeler ve izafiyeti önermiş olayım,onlarda da kendimizden parçalar bulabiliriz..
Evet evet, izlerken tüylerim diken diken oldu benim. Ağlayamadim ama orası ayrı mesele.
Denk gelirse önerilerinizi dikkate alacağım efenimmmm! Teşekkürler şimdiden!
Denk gelirse önerilerinizi dikkate alacağım efenimmmm! Teşekkürler şimdiden!
Geçen sene aktif bir şekilde tiyatroya severek gitmeme rağmen bu seneki oyunlardan pek aynı zevki alamamıştım. Ama Öteki ve Kan Kardeşler bu seneki favorilerim oldu. İzafiyeti önceki dönem izleme fırsatım olmuştu ve aynı şekilde ben de öneriyorummm.
Kan Kardeşler'i de aklıma not ediyorum efenim! ;)
Ben en son 5. Nesil yazar diye bir şey gördüm. oldu mu o kadar, yaşlandık..
- indüksiyondan sonra( bkz: hipnosedatif, kas gevşetici ve analjezik ilaçların verilmesi) hastayı 3 dk maske ile havalandırın
-hastanın başını travması vs yoksa ekstansiyona getirin.
-Rahat bir entübasyon için hasta çok yukarıda çok aşağıda kalmamalı bel seviyenizde ya da çok az yukarıda olması yeterli
-Hastanın ağzını sağ elinizle açın dudakları kurtarın sıkışmasın
-Sol elinize laringoskopu alıp dili sağdan toparlayın ve ilerletin
-Epiglotu görüp vallecula epiglottica yani dil kökünden çeneyi yukarı doğru asın burada bileğinizi bükmemeli ve laringoskopu ön dişlere dayamamalısınız
-Zor bir entübasyon değilse ( bkz : dar ağız açıklığı,kısa kalın boyun..) burada vokal cordları görmüş olmanız gerekir
-Pozisyonu bozmadan uygun tüpü sağ elinizle alıp trakeaya yerleştirin laringoskopla işiniz bitti çıkarabilirsiniz
-Hastadan hastaya değişmekle birlikte ortalama tüp seviyesini dudak kenarında 21-22cm de bırabilirsiniz
-Tüpün kafını şişirmeyi unutmayın
-yanınızdaki biri tarafından tespit edilinceye kadar tüpü sabit tutun
-Bir yandan ventilatör ayarlarınızı yapın ( tidal volüm, solunum sayısı vs )
-Doğru entübasyon olduğunu kontrol edin ( bkz : hastanın göğsü kalkıyor mu, tidal volüm yeterince oluşuyor mu, end tidal co2 oluşuyor mu )
-hasta artık entübe elinize sağlık
-hastanın başını travması vs yoksa ekstansiyona getirin.
-Rahat bir entübasyon için hasta çok yukarıda çok aşağıda kalmamalı bel seviyenizde ya da çok az yukarıda olması yeterli
-Hastanın ağzını sağ elinizle açın dudakları kurtarın sıkışmasın
-Sol elinize laringoskopu alıp dili sağdan toparlayın ve ilerletin
-Epiglotu görüp vallecula epiglottica yani dil kökünden çeneyi yukarı doğru asın burada bileğinizi bükmemeli ve laringoskopu ön dişlere dayamamalısınız
-Zor bir entübasyon değilse ( bkz : dar ağız açıklığı,kısa kalın boyun..) burada vokal cordları görmüş olmanız gerekir
-Pozisyonu bozmadan uygun tüpü sağ elinizle alıp trakeaya yerleştirin laringoskopla işiniz bitti çıkarabilirsiniz
-Hastadan hastaya değişmekle birlikte ortalama tüp seviyesini dudak kenarında 21-22cm de bırabilirsiniz
-Tüpün kafını şişirmeyi unutmayın
-yanınızdaki biri tarafından tespit edilinceye kadar tüpü sabit tutun
-Bir yandan ventilatör ayarlarınızı yapın ( tidal volüm, solunum sayısı vs )
-Doğru entübasyon olduğunu kontrol edin ( bkz : hastanın göğsü kalkıyor mu, tidal volüm yeterince oluşuyor mu, end tidal co2 oluşuyor mu )
-hasta artık entübe elinize sağlık
Sesini unuttuğumu farkettiğimde gözyaşlarıma hakim olamamıştım.
Çok sevdiğim eşyalarıma sürekli etmek zorunda kaldığımdır.
Ruj çakmağım, katanam ve şimdi de ruffleslı çorabım. Çorabım kül oldu ya? Bunu en son 4000 yıl önce urfada ibrahim peygamber yaşamıştı (bizzat kendisi)
Mutlak musibet eğrisine göre, bir eşyaya olan sevgi ve bağlılığınız arttıkça başına bir musibet gelme ihtimali artar. Eşyanızı sevdiğinizi eşyanızdan saklayarak ihtimali bir süreliğine duraklatmanız mümkün. Fakat kaçınılmaz sonu engelleyemezsiniz

Ruj çakmağım, katanam ve şimdi de ruffleslı çorabım. Çorabım kül oldu ya? Bunu en son 4000 yıl önce urfada ibrahim peygamber yaşamıştı (bizzat kendisi)
Mutlak musibet eğrisine göre, bir eşyaya olan sevgi ve bağlılığınız arttıkça başına bir musibet gelme ihtimali artar. Eşyanızı sevdiğinizi eşyanızdan saklayarak ihtimali bir süreliğine duraklatmanız mümkün. Fakat kaçınılmaz sonu engelleyemezsiniz

(bkz: #37707)
Eşyalarımızı sevdiğimizi onlardan nasıl saklarız?
1- pek göz teması kurmayın. Onları kullanmak dünyanın en sıradan şeyiymiş gibi davranın
2- temas ettiğinizde heyecanlanmayın veya üzüntünüzü çaktırmayın. Nabzınızın yükseldiğini hemen fark edip "ben önemliyim" havasına girerler
3- sakın düzenli temizlemeyin. Önemlerini fark ettikleri anda kendilerini yere atmak, sağa sola fırlatmak suretiyle imha olurlar. Mesela bu hafta salı mı yıkadınız? Haftaya cumartesi yıkayın ki kafası karışsın ve değersiz hissetsin
4- sakın ama sakın o eşyayı ne kadar sevdiğinizi birine anlatmayın. Duyarlar. Onlar için gerçekleri öğrenmenin en hızlı ve garanti yoludur
5- önce siz inanmalısınız. Unutmayın eşyalar her zaman replase edilebilir. eşyalarınıza dünya malı olduklarını ve bu kadar inada gerek olmadığını anlatın ama işin sonunda onlar ne ki?? Değersiz birer paçavra!! Puh!!!
Eşyalarımızı sevdiğimizi onlardan nasıl saklarız?
1- pek göz teması kurmayın. Onları kullanmak dünyanın en sıradan şeyiymiş gibi davranın
2- temas ettiğinizde heyecanlanmayın veya üzüntünüzü çaktırmayın. Nabzınızın yükseldiğini hemen fark edip "ben önemliyim" havasına girerler
3- sakın düzenli temizlemeyin. Önemlerini fark ettikleri anda kendilerini yere atmak, sağa sola fırlatmak suretiyle imha olurlar. Mesela bu hafta salı mı yıkadınız? Haftaya cumartesi yıkayın ki kafası karışsın ve değersiz hissetsin
4- sakın ama sakın o eşyayı ne kadar sevdiğinizi birine anlatmayın. Duyarlar. Onlar için gerçekleri öğrenmenin en hızlı ve garanti yoludur
5- önce siz inanmalısınız. Unutmayın eşyalar her zaman replase edilebilir. eşyalarınıza dünya malı olduklarını ve bu kadar inada gerek olmadığını anlatın ama işin sonunda onlar ne ki?? Değersiz birer paçavra!! Puh!!!
Atropin, atropa belladonna bitkisinde bulunur. Bu bitkin halk dilindeki adı güzel avrat otudur. Bu isim ise özellikle eski çağlarda kadınların güzelleşmek amacıyla bu otu sıvı hale getirilip gözlerine damlatarak göz bebeklerini büyütmesinden kaynaklanıyor. Atropin parasempatik sinir sisteminin etkilerini bloke eder. Gözdeki iris sfinkter kasının (pupillayı daraltan kas) gevşemesine neden olarak pupillanın genişlemesine (midriyazis) yol açar. Bu etki, oftalmolojik muayenelerde göz dibi incelemesi gibi işlemler için kullanılır. D3-K3
Entriyi okumaya başladığım an d3k3 dedim :)
Severek yapılan iş. Maalesef mobbing sebepli işime artık severek gidemiyorum. Eski hevesli zamanlarımı, arkadaşlarımla buluşacak zamanımın olduğu günlerimi özlüyorum
Gizlice ders çalışıyorum demek yerine seçilen güzel bir cevaptır
Bir ağaç olmak isterdim insan olmaktansa
Yapraklarım rüzgâra değsin
Gövdem rüzgârın getirdiği yağmurla ıslansın
Köklerim yağmurla ıslanan toprakla canlansın
Dallarımdan çocuklar salıncak yapıp sallansın
Baharda çiçek açan meyvelerimden yiyenlerin ağzı tatlansın
Sıcaktan bunalanlar kocaman gölgemde soluklansın
Kuşlar minik dallarımda şarkılar mırıldansın
Sincaplar benden başka bir ağaca zıplasın
Arılar kovanları için beni kullansın
Bir ağaç olmak isterdim insan olmaktansa
Çocukların gülüşlerine şahit olayım
Yorulanlar için serinletici bir durak
Yuvası olmayanlar için sıcak bir ocak
Bedava konserler bedava leziz yiyecekler
Gökyüzüne uzanan kollarım
Rüzgârla dans eden bedenim
Toprağın derinliklerine ulaşan köklerim
Kendimi tüm öz benliğimle yaşayabildiğim
Hiç solmasın gülüşlerim ve ümitlerim
Bir ağaç olmak isterdim insan olmaktansa...
Yapraklarım rüzgâra değsin
Gövdem rüzgârın getirdiği yağmurla ıslansın
Köklerim yağmurla ıslanan toprakla canlansın
Dallarımdan çocuklar salıncak yapıp sallansın
Baharda çiçek açan meyvelerimden yiyenlerin ağzı tatlansın
Sıcaktan bunalanlar kocaman gölgemde soluklansın
Kuşlar minik dallarımda şarkılar mırıldansın
Sincaplar benden başka bir ağaca zıplasın
Arılar kovanları için beni kullansın
Bir ağaç olmak isterdim insan olmaktansa
Çocukların gülüşlerine şahit olayım
Yorulanlar için serinletici bir durak
Yuvası olmayanlar için sıcak bir ocak
Bedava konserler bedava leziz yiyecekler
Gökyüzüne uzanan kollarım
Rüzgârla dans eden bedenim
Toprağın derinliklerine ulaşan köklerim
Kendimi tüm öz benliğimle yaşayabildiğim
Hiç solmasın gülüşlerim ve ümitlerim
Bir ağaç olmak isterdim insan olmaktansa...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?