confessions

siriusyildizi

1. nesil Yazar - Yazar

  1. toplam entry 70
  2. takipçi 16
  3. puan 7430

nurullah genç

privileged of medic
O esrarlı yangına bu can nasıl dayandı?
Sahile vurdu kalbim,su yandı,kum da yandı.
Bir mum gibi eriyip aktı uykusuzluğum,
Ölüme başkaldıran dertli uykum da yandı.

Yurdundan mahrum edip dolaştırdın Cem gibi.
Ruhumla söndü alev,sonra ruhum da yandı.
Kül oldu bir yiğidin figanıyla her umut.
Bülbülün küllerine konan puhum da yandı.

Böylesi bir yangını görmedi Nemrut bile.
Kaktüsün gölgesinde nazlı âhım da yandı.
Âhımdır zannederdim en belalı kıvılcım,
Kirpiğine dokunan kanlı âhım da yandı.

Bir damla su ver bana ey çöl! Bari sen küsme.
Kalmadı hiçbir şeyim bak,günahım da yandı.
Yenilgiler bir tufan gibi çöktü üstüme.
Ülkem yıkıldı heyhat!
Ordugâhım da yandı.
Köleleri her akşam duman kıldı gözlerin,
Başıma tâc ettiğim padişahım da yandı.

İlk defa böylesine tutuştu gökkuşağı.
Renklerim siyah oldu ve siyahım da yandı.
O'ndan başka ne varsa yandı,
Yandık sen ve ben.
O'nu göreyim diye,kıblegâhım da yandı.
1
privileged of medic privileged of medic
Bu güzel bayram gecesine bir şiir bırakmak istedim. İyi geceler sözlük :)

tıp okumak

schlimazl
Bizler hayatı sıkıştırılmış tarzda yaşarız. Öyle çok boş vaktimiz yoktur. Kaybettiğimiz zamanı yakalamaya çalışırız hep. Sürekli bir koşuşturmaca içinde geçer ömrümüz. Bir boşluk bulduk mu gezmeyi tercih etmek yerine uyumayı, dinlenmeyi seçtiğimiz çok olur. Çok çalışırız çok öğreniriz. Bakmayın şimdi okul ders sınav dertleniyoruz. Okulsuz yapamayız biz. Bilgiye aç insanlarız. Mezuniyet öğrenciliğin Bitişi değildir. Sadece seviye atlarız. Meslek hayatımız boyunca birer öğrenciyizdir. Genç yaşlarımızdan başlarız fedakarlıklar yapmaya. Derslerimiz ilk önceliğimiz olmak zorunda olur çoğu zaman. Tabi bunlar kolay süreçler değil. Haliyle de çok yoruluyoruz. Biraz saygı görmek istiyoruz biraz anlayış. İnanın çok şey istemiyoruz.

abdurrahman tufan

armut
Abdurrahman hoca hakkında bunu gördüm, hem hastalar adına hem de öğrenciler adına üzüldüm. Bir doktor gider böyle hatırlanır. Ya hepimiz gidersek?

2
fabuleuxdestin fabuleuxdestin
ara sıra açar bu sitedeki yorumları okurum, neyi ne için yaptığımızı iyi sorgulamamız gereken günlerden geçiyoruz
armut armut
Sonuç ne olursa olsun umarım kazanan biz oluruz

yeryüzü doktorları

poyrazkarayel
birkaç ay evvel bir video görmüştüm YouTubeda Cemile Afrikalı bir kız ve dünyadaki alçak gelir adaletsizliğinin en masum kurbanlarından.bir aktivist cemileye oyuncak bir bebek hediye ediyor videoda. Cemile öyle mutlu oluyor öyle güzel gülüyor ki insan donup kalıyor olduğu yerde.ben bu videoyu bir kere izleyebildim.gozlerim doldu izlerken.ulan dedim sen ne kör bir herifsin ya.millet rüzgarda savrulan yaprak misali gidiyor diye sen de mi herkesleşeceksin.iyi tamam bak önüne devam et.seni etkileyen bir şey yok nasılsa değil mi?

uzun zamandir aklımda olan hatta tıp yazmamdaki en büyük motivasyon yyd gibi Kızılay gibi ne bileyim bir yerden insanlarin hayatına dokunan oluşumlarda bulunmak en azından birse bir ikiyse iki kişinin hayatına güzelleştirmek,yüzünü güldürmek ,bak bizi gören duyan var herkes at gözlügü takmıyor dedirtebilmekti.

Bu düşünceler bende olgunlaştıktan sonra kendime hep şunu telkin ediyorum.ihtiyacin kadarına al dostum.bir evin varsa ikincisi sana yük , kalbine yük,vicdanına yük be.paylaş bu insanlarla karşılıksız iyilik yap bu çocukların ulaşamadığı imkanları bir nebzede olsa önlerine ser.onlarin yanında bir ay bulunmak senin için bir ömre ,onlarda güzel bir duygu oluşturmak bin eve bedel.

bunları bu halde söylemek kolay ; bu zamanlarda bile içimdeki düşman diş gosteriyor bana paranın ,gücün statünün önemini vurguluyor kendince. önemli olan o duruma geldiğinde bu yukarıdakileri hayata geçirebilmek bu da bir not olsun geleceğime.celikten iraden olsun , iyilik olduktan sonra gerisi hikaye..

içini dök

sokratesla
İnsanlar ne kadar güzel hayatlar yaşadıklarının farkında değiller. Hastanedeki taburcu olan hasta sağlığın, sınavdan çıkmış bir genç zamanın, dava kazanmış bir avukat başarının farkında değil. Her yanında açgözlülük, ekonomik kaygı, can güvenliği, terör gibi sıkıntıların konuşulduğu bu ülkede hayat durmuş gibi. İnsanlar sadece her gün bir yerlerde bulunuyorlar, yiyorlar, içiyorlar ve uyuyorlar ama yaşamıyorlar. Herkes birbirlerinin kötülüğünü düşünürken her zaman kendi çıkarı için çalışıyor. Geleceği düşünen yok, geçmişten ders alan yok. Bundan sonraki yüzyılın ve gelecek nesillerin düzgün olması beklemek gülünç bir düşünceden başka bir şey değil. Hayatta en büyük kötülüklerin kaynağı olan “yaşanmamış hayatlar” herkesin üzerine çökmüş durumda. Bilgilerin bu kadar ulaşılabilir olduğu bu çağda ne bir vizyon mevcut, ne bir hedef veya yaşam amacı. Kolektif bir kimlik karmaşası yaşayan bu insanların arasında mutlu ve bağımsız bir hayat yaşamaya çalışıyoruz, heyhat!

kötü bir his tarif edin

moonlight
Kötü bir şey yaşamışsındır, moralin çok bozuktur. Ama güçlü durmuşsundur, ağlamamışsındır. Biri sorar noldu, moralin bozuk gibi diye. Yok bir şey derken sesin titrer, hafif gözlerin yaşarır. Ama tekrar sorar karşındaki emin misin diye. Sonra kendini tutamazsın, işte o anki his. Yazarken burnumun direği sızladı :'(

yapmaya devam edilen çocuksu davranışlar

sokratesla
kek yaparken kekten çok kapta kalacak olan çiğ hamuru yiyecek olmanın heyecanına sahip olmak :)
6
alpagumrnky alpagumrnky
keşke kek yaparmış gibi yapıp sonra çırptığımız kaptaki o kakaolu şeyi yesek komple.hiç pişirmesek.
sokratesla sokratesla
en büyük hayalim tamamen bi kalıbı çiğ çiğ yemek sayın alpagumrnky. bir gün beraber yapalım :)
alpagumrnky alpagumrnky
Bana uyar ama hamaratlığım kek va konusunda yok. Ben genelde yemek yaparım ev arkadaşım da kek,pasta vs. Önce bu konuyu söyleyeyim de.ama yeme konusunda ciddi yardımım dokunur.ben varım.
sokratesla sokratesla
ben de keki yapıyorum o zaman, anlaştık :)
alpagumrnky alpagumrnky
Söz mü gkddkj
sokratesla sokratesla
sözz ksksdkk

yorulmak

sokratesla
bu entryi okuyan kişi, yorulduğunu biliyorum ama lütfen devam et. hiç beklemediğin bi anda gelen güzelliklere inan. neyi kaybettiğini düşünme mesela, neler kazanacağına odaklan; insanları irdelemek için kendini yorma, bırak herkes yerli yerinde dursun. kendin için devam et, çünkü devam etmek istediğin kadar kendinsin. belki insanlara güvenmiyorsun, belki ailenle problemler yaşıyorsun ama hayat devam ediyorsa bu hayatta mutlu olmak için devam edeceğiz. arkaya bir taş plak koyup devam edeceğiz. bazen sıcak kahveden dilimizi yakacağız, bazen aşık olacağız, bazen ağlayacağız, özleyeceğiz ve sayamayacağım binlerce duygu. ama hepsini de daha iyi günlerin olduğuna olan inancımızla yapacağız. inanacaksın, inanacaksın çünkü sen buna değersin. sen insansın. bu dünyadaki en değerli varlıksın. unutma her dakika güzel şeylere yakınlaşan bir zaman dilimi.

dua

sokratesla
fark ettiniz mi, insanlara içini döktüğünüzde derman olmuyorlar. hatta bazen neden anlattım ki dedirtiyor. ama dua edince hiç pişman olmuyorsun. hiç. ona anlatınca geçiyor her sızı, iyileşiyor yaralar.

batının doğuya üstün olma sebepleri

inthebleakmidwinter
Yine güzel bir başlık. Belirtmek gerek ki özgün olan, kendine has olan, kökleriyle daim olabilen her zaman üstündür. Bu sebeple bir kültüre, alt kültüre ya da coğrafyaya “bu diğerlerinden üstündür.” kabilinden bir kıyas etmek tutarlı değildir.

Batı medeniyetini var eden en temelde 3 ayrı dinamik vardır ve bu üçünün imtizacı bugünkü batı uygarlığının bizatihi kendisidir. Necip Fazıl, ideolocya örgüsünde bu 3 dinamiği şöyle açıklar: Yunan aklı, roma devlet nizamı ve hristiyan ahlakı.

Batılı insan evvela aklını antik Yunan'dan alır; batı entelektüeli platon dediğin zaman oturuşunu düzeltir. Önce antik Yunan'ı okur, onun gibi düşünmeyi öğrenir. Bu şekilde ancak doğru düşüncenin, diyalektiğin ve felsefenin kendisini kavrayıp hayata atılır.

Daha sonra devlet nizamı ve sosyal düzen gelir. Roma imparatorluğunun kadim gelenekleri, siyasal düzeni, toplumsal yapısı, insanı, bireyi ne olarak gördüğü ve kitleye ne anlam yüklediğini bilir. Bilir ki istikrar ve devamlılık sağlansın.

Son olarak ise; Batı insanı hristiyanlık ile tanışır. Her ne kadar ilk başta bu maya Batı medeniyetinde tutmamış olsa dahi, değiştirile değiştirile, yeni anlamlar yüklene yüklene eksik olan son parçayı tamamlar: yani ahlak son şeklini alır.

Her ne kadar temelde bu üç anlayış yatsa da bunları kayyim edebilmek için zenginlik gerekir ve Batı insanı Yunan'dan aldığı ilhamla sanayi devrimlerini bir bir inşa ederken eline geçen her zenginliği başka medeniyetleri sömürerek arttırır ve tekrar yeni inşalara girişir. Bu şekilde 19,20 ve 21. yüzyıllar batıyı dünyada güç bakımından zirveye taşımıştır.

Biz Doğunun insanı olaraktan, medeniyetimizin nasıl bu kadar köhneleştiğini merak ediyorsak bunun cevabının da yozlaşmak, taklit etmek ve köklerini kaybetmek olduğunu anlamak zorundayız. Doğu insanı eğer kendini ve medeniyetini tekrardan şaha kaldırmak istiyorsa bunu başka medeniyetleri taklit ederek, onlardan gördüğünü kopyala-yapıştır usulüyle uygulayarak netice elde edemeyeceğini bilmek zorundadır.

Biz doğuyuz, bunu reddederek içimizdeki aşağılık kompleksini okşamanın bir anlamı yok. Doğu da biziz. Ve bizim aklımız da, nizamımız da, ahlakımız da bizatihi bu toprakların köklerinde. Arayıp bulmak, üstü tozlanmış değerleri yeniden ayağa kaldırmak bizi tekrar var etmenin yegane yolu. Ne olursa olsun başka seçenek yok.

Batı bugün kendini ispat edip bir noktaya taşımış. Hep birlikte bunu kabul etmeliyiz. Ama iş batılılaşmaya gelince şöyle bir durup düşünmeliyiz: siz hiç Batı'nın Osmanlı'dan, acem'den veyahut da Arap'tan kültürel bir şeyler aldığını gördünüz mü? Göremezsiniz, görseydiniz de bugünkü Batı'yı göremezdiniz.

Velhasıl, büyük bir Doğu medeniyeti istiyorsak var gücümüzle çalışacağımız tek bir inşa vardır: dilinden, dinine; kültüründen örf adet ve geleneklerine; müziğinden resmine; diyalektiğinden ilmine; giydiği kıyafetinden oturduğu evin şekline kadar her alanda ve her şubede yeni bir Doğu rönesansına öncülük etmek. Bunu ortaya koyacak kudret ve kuvvet bizim üstüne basıp çiğnediğimiz ve Batı replikası kurmaya çalıştığımız toprakta ziyadesiyle var çünkü.

batının doğuya üstün olma sebepleri

gozleriniacvebak
Bu konuda söylemek istediğim çok şey vardı fakat bir önceki entry aklımdakileri çok iyi toparlayan bir yazı olmuş.
Bu yüzden sadece şunu söylemek istiyorum.
Öncelikle batının bizden üstün olduğunu düşünmüyorum, özellikle teknoloji ve bilim gibi alanlarda bizden ileride olduğunu düşünüyorum.
Bizim ise ilerlemek için belki de ilk önce yapmamız gereken, üzerimizdeki aşağılık kompleksinden kurtulmak. Çünkü bu var olduğu müddetçe ne yazık ki kendi ilerleyişimize kendimiz çomak sokuyoruz. Ayrıca konu eleştirmeye geldiğinde, hepimiz eleştirmeyi çok iyi biliyoruz ama icraate geldiğinde içinde bulunduğumuz duruma katkı sağlamaktan başka bir şey yapmıyoruz çoğunlukla. Bu yüzden aslında en başta herkesin kendi işine odaklanıp kendini mümkün olan en iyi şekilde geliştirmesi lazım bence. Büyük ve toplumsal meselelere ciddi kafa yorarken kendi kişisel gelişimimizi ertelemememiz gerekiyor. Çünkü toplumu bizzat değiştirmeye gücümüz yetmez, ancak kendi hayatımızı değiştirerek başlayabiliriz işe.

Son olarak bir şey daha eklemek istiyorum. İnsan hayatı iç içe geçmiş daireler gibi. En küçük daire kalp ve midemiz, sonra bedenimiz, sonra ailemiz, evimiz, mahallemiz, şehrimiz, ülkemiz, dünya, güneş sistemi... bizim tüm bu dairelerde farklı vazifelerimiz var ama en büyük vazife en küçük dairede. Çünkü daireler genişledikçe bir vazifeyi yapacak kişi sayısı arttığından bize düşen iş azalıyor. Ama en küçük dairedeki görevleri bizden başka yapacak kimse olmadığından, en önemlisi orası. Kendimiz yani; kalbimiz, aklımız, bedenimiz. Buna rağmen büyük dairelerdeki meselelerin daha cazibedar gelmesi sebebiyle -toplumsal meselelerin, dünya gündeminin vs.- biz oraya dalıp en küçük dairedeki görevlerimizi unutabiliyoruz.

Yani demem o ki, bir şeyleri değiştirmeye sadece kendimizden başlayabiliriz.

başarı

clarice starling
insanın öz güvenini, kendine olan inancını artıran çok güzel bir şey. toplum tarafından ortak bir fikirle başarı olarak kabul edilen pek çok durum ve iş olduğu halde başarının asıl belirleyicisi kişinin kendisidir, kendisi olmalıdır. başarı aynı zamanda denge isteyen bir şeydir. kişinin başarılarını gözünde fazlaca büyütüp kendini çok fazla yeterli görmesi, yeni başarılar elde etmek için çabalama ihtiyacını ve isteğini elinden alır. aynı zamanda kişinin başarılarını göz ardı edip kendini sürekli yetersiz hissetmesi de kişinin çabalama gücünü, kendine olan inancını ve motivasyonunu yok eder. yapılması gereken şey, elde edilen başarılarla gurur duyup, motive olup yeni başarılar için emek vermeye devam etmektir.

tarif köşesi

gozleriniacvebak
tahin ekmeği.
içinde hiçbir çeşit buğday-bakliyat unu bulunmamaktadır.
diyet yapanlar (ve tabi tahin sevenler) için çok güzel alternatiftir.

efenim önce 1 su bardağı tahini alıyoruz.
içine 4 yumurta kırıp iyice çırpıyoruz.
1 tatlı kaşığı karbonat üzerine biraz sirke ekleyip kabaran karbonatımızı da ekliyoruz.
bir çay kaşığı kadar tuzu unutmayalım.
bu aşamada pişirilebilir ama içine bir şeyler daha ekleyip güzelleştirmek sizin elinizde :)

benim tavsiyem:
biraz kaşar peynir ya da beyaz peynir
kırmızı biber
kajun baharatı
çörek otu
biraz dereotu ya da maydanoz

sonuç efsane oluyor anlatamam. bildiğiniz ekmek oluyor yahu, tahinden hem de tahinden! baharatlar sayesinde yoğun bir tahin tadı da gelmiyor, mis gibi ve çok doyurucu bir ekmek oluyor :)

yaz

ileleualatyr
Kuzey Yarım Küre'ye 21 Haziran'da gelen mevsim.
Hem meyveleri hem havası kıştan daha güzel, büyük bir kısmında okul yok, gündüzler daha uzun, birçok dünya geneli müsabaka(kış sporları hariç) bu mevsimde. Bir mevsimden daha ne istersin ki yahu! Tek kötü yanı sinekler...Onlar da olmasa bu mevsimde zamanı durdurmayı sağlayacak bir cihaz icat ederdim, yazı sevenler olarak sonsuza dek haziran temmuz ağustos üçlüsünde döner dururduk 26-45 doğu meridyenleri 36-42 kuzey paralelleri arasında.
3
mdblue mdblue
Baharcılar (tabii böyle bir şey varsa benim haricimde) sadece beğendi. Yoksa harika entry ;)
ileleualatyr ileleualatyr
alerjim olmasa ben de baharcıyım bir de okul var tabii bahar aylarında :)
mdblue mdblue
Doğru bir nokta. :) gülü seven dikenine de katlanıyor bir şekilde sayın ileleualatyr.

dram filmi tavsiyeleri

ileleualatyr
Yine yenilerden bir film, çok uzun bir film:Kefernahum. 2018 yapımı, Lübnanlı yönetmen Nadine Labaki'nin filmi.
Karakterlere gerçekten uyan oyuncular,anlatılan her şeyin gerçek olduğunu bilmek ve hepsinin burnumuzun dibinde yaşanması...çok gerçek ve çok üzücü, psikolojik olarak güçlü hissettiğiniz bir anda izlemenizi tavsiye ederim.

aşure

armut
İçerisinde kuru yemişten baklagile çeşitli besinler bulunduran karışık bir tatlı. En sevdiğim tatlılardan biridir. Öğrencilik dönemim boyunca maalesef ki nadiren yiyebildim. Yediklerim de minik tabaklar ile sınırlıydı. Geçen sene aşure döneminde evdeyim diye kendime kazanla aşure yaptım. Herkese dağıttıktan sonra kalanı bitene kadar neredeyse her öğünümde aşure yedim. Bu başlığı görünce o dönemi hatırladım, canım çekti. Bir kazan daha aşure pişirmenin zamanı gelmiş sanırım.
3
schlimazl schlimazl
Komşun olabilir miyim :))
armut armut
Ankara'da yapma imkanım olursa paylaşabiliriz schlimazl :)
schlimazl schlimazl
Dağıtıma da yardım edebilirim :) teşekkürler armut :)

aşure

highwaytohell
çooookkk severim ama hafif soğuk olacak böyle..miss..sözlüğün mutfak bölümü gibi hissediyorum kendimi ;(
6
schlimazl schlimazl
Aşure sıcak yenir nokta. Bu yemek başlıkları sizden mi çıkıyordu ayıptır yahu nerden bulcam ben aşureyi şimdi :)
highwaytohell highwaytohell
soğukken daha güzel :( hahhshaha evet maalesef.ben yapayım size :) hiç deneyimim yok bu konuda ama yaparım herhalde :d
schlimazl schlimazl
Okuduğuma göre En son mutfağa girdiğinizde pek iyi şeyler olmamıştı sanki :)) zehirlenmem dimi :) sıcak daha güzel konu tartışmaya kapalı :)
highwaytohell highwaytohell
evet öyle oldu :( ama bugün çooook güzel bir magnolia yapıp dünü unuttuk dün dünde kaldı efendim :))) tamam siz sıcakken yersiniz ben soğuk :D
schlimazl schlimazl
Anlaştık :)) soğumadan getirin ama lütfen :))
highwaytohell highwaytohell
tamam tamam :))

çaresiz hissedilen anlar

clarice starling
sözlü sınav deneyimimin çok çok az olmasına rağmen "sözlü sınav" diye cevaplandırabileceğim başlık. cevabını bilmediğin bir soru soruluyor ve karşındaki hoca bir şeyler söylemeni bekliyor. "bilmiyorum hocam, bunu geçsek olmaz mı?" diyemiyorsun. yazılı sınavdaki gibi boş bırakıp veya herhangi bir şıkkı işaretleyip geçemiyorsun. ya da mesela yazılı sınavı iyi yapamadığında sadece düşük not alıyorsun ama sözlüde azar işitme riskin de var.
bir sürü şey çalışmışsın mesela ama hoca gidiyor, senin iyi çalışmadığın yerden soruyor. "hocam ben şunlara iyi çalışmıştım, ordan sorsanız.." diyesin gelse de diyemiyorsun. yazılı sınavda neredeyse her konudan soru geliyor soru sayısı fazla olduğu için ama sözlüde sadece iki üç soru soruluyor. şansına ne çıkarsa artık. yani bilmediklerini bildiklerinle telafi etme şansın çok düşük.
cevabını bildiğin bir şey soruluyor, sen cevap verdikçe hoca daha da detaya inip başka şeyler soruyor. doğru mu cevaplıyorsun, yanlış mı cevaplıyorsun ondan bile emin olamıyorsun çünkü hoca ona da bir tepki vermeyebiliyor. zaten streslisin, hocaların karşısında iyice geriliyorsun, koşarak uzaklaşasın geliyor ama yapacak bir şeyin yok. kısacası elinden hiçbir şey gelmiyor. söz konusu çaresizlikse daha ne olsun...

kolay para kazanma sevdası

muamma
Hayata bakış açına ve hayattan ne istediğine bağlı. Eğer hayattaki amacın dünyadaki bütün maddi zevk ve lezzetleri tatmak hayvan gibi düşünmeden sorgulamadan sadece var olmaksa o zaman makul denebilir. (para şart) Ama insanın hayattaki amacı daha farklı olarak dünyayı bir değirmen bir talimgah bir misafirhane olarak görüyorsa dünya metasından yüzünü çevirir. Daha ulvi şeylere yönelir. Mesela ilim gibi. Ne kadar parası olduğunu önemsemekten öte ne kadar az şey bildiğini fark edip bunun eksiğini kapatmaya çalışır bir ömür. Aynı atalarımızın yaptığı gibi malını mülkünü saymaz okuduğu kütüphaneleri sayar. Evet cidden kütüphane :) Bu da insanı insan yapar hatta sultan yapar kainata. Hakiki insan olur bu sayede.

İnsan insan mıdır? Yalnızca yiyip içmek ve uyumakla geçiyorsa hayatı? - Shakespeare

Bu dünya öyle bir meta değil ki bir nizaa değsin -Sadi Şirazi

yazarlarımız ne kadar konuşuyor

kendiyle kavgali
Grup sohbetlerinde dinleyici rolündeyim genelde. Belki sorularla dahil olabilirim. Çok güzel boş dinlerim ama boş yapma yeteneği nasip olmamış bana :(
Bir de belli bir konu üzerine tartışılıyorsa yanlış bilgi vermekten çok korkarım. Konu hakkında konuşacaksam elimde mutlaka sağlam kaynaklardan alınmış veriler olmalı (düşünsenize boş yapmaya elinizde dosyayla gidiyorsunuz. Dshdhahsjs) Bu nedenle az-çok bilsem bile bilmiyormuş gibi yapmayı tercih ederim.

Günlük yaşam hakkındaki sohbetlerde ise çok yakınım değilse çok derinlere inmeyi tercih etmiyorum. Sonra pişman oluyorum çünkü. Haliyle karşıya da aynı derinlikte sorular soramıyorum. Tıkanıp kalıyor bir yerden sonra.

Hal böyle olunca hiç de güzel bir ortam oluşmuyor. Sohbeti sevilen biri olmayı isterdim açıkçası. Çok konuşan arkadaşlar şanslısınız bence :'(

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol