confessions

water

1. nesil Yazar - Yazar

  1. toplam entry 90
  2. takipçi 13
  3. puan 6488

the banshees of inisherin

mandalinasoydumbasucumakoydum
Son zamanlarda izlediklerim içerisinde beni en çok etkilemiş olan film. Sözlükte bir başlığı hak ettiğini düşündüm.

2022 yapımı İrlandalı yönetmen Martin McDonagh filmi. İçerisinde yer yer komedi unsurları barındırsa da filmin genel havası dram olduğu için ben de o havada izledim. Film, çok yakın iki arkadaşın arkadaşlığının aniden sebepsizce (!) bitmesi ve sonrasında gelişen üzücü olayları anlatıyor.

Film boyunca dürtüsel olarak karakterleri haklı/haksız olarak kategorize etmeye çalıştım. Neyse ki mantıksal bi şekilde ele aldığımda filmdeki herkesi haklı buldum. Yine de bu, filmdeki “o” kişiye sövmeme engel olmadı. Sinirlenmemek elde değil. Her neyse kim haklı kim haksız veya haklı haksız var mı bunu size bırakıyorum. İzleyeceklere keyifli seyirler :)

Edit: imla

kalt

gri
gerçekten çok ilginç ve çok güzel bir şarkılarını bırakıyorum buraya.

Ayrıca demeden edemeyeceğim, animasyon sanatçısı Ender Yıldızhan muhteşem bir iş çıkarmış. Kendisi ayrıca yaklaşık 8 yıl boyunca -bu sene ocakta 16 yıllık yayın hayatına son veren- Uykusuz dergisinde de karikatür sanatçılığı yapmıştır.

https://youtu.be/xui30MjLu14

better call saul

parcalibulutlu
o kadar etkilendim ki dün gece finali bitirdikten sonra 1 saat boyunca boş duvarı izledim. özellikle son 3 bölümde geçmişe dönük o kadar detay var ki tüm bb ve bcs evreni tamamen gözünüzde canlanıyor. bilmeyenler için 6. sezonu d-smart go'ya abone olarak ilk ay ücretsiz şekilde izleyebilirsiniz. sonrasında iptal edilebiliyor.

18 mart perşembe günü armut'un kolalı jelibonunun kaybolması

selektor yapan yildiz
Bugün tekrar hatırladığımız vahim olaydır.

Kaybolmamış, jelibon rezervine gitmiştir. Zamanı gelince derin sondaj kuyuları açılarak ortaya çıkarılacaktır. Jelibon rezervleri de zaten bu şekilde oluşmaktadır, o yüzden sıkıntı yoktur.

O iyi jelibonlar, o güzel atlara binip gittiler...
4
mandalinasoydumbasucumakoydum mandalinasoydumbasucumakoydum
Ay boşluğuma geldi hdldjelwjelsj (random büyük harflerle)
selektor yapan yildiz selektor yapan yildiz
:dd
secilmiskisi secilmiskisi
Sözlükte hiçbir entrye bu kadar gülmemiştim ahahshf
selektor yapan yildiz selektor yapan yildiz
;))

struktura krysztalu

ileleualatyr
Krzysztof Zanussi'nin ilk uzun metraj filmi.
Hem yönetmenin ilk uzun metrajı olmasına hem de yapım yılına rağmen çok iyi bir film. Genelde eski filmlerde abartılı oyunculuklar gözüme çarpardı fakat burada oyuncuların da hakkını vermek lazım, gerçekten çok doğaldı her şey.

aftersun

ileleualatyr
2022 yapımı Charlotte Wells filmi.
Film bir baba ve kızının Türkiye'de yaptıkları tatili konu alıyor gibi görünse de bir babanın kızına tatlı bir veda etme çabası aslında.
Buradan sonrası spoiler, izlemeyenler için dikkat!
ilk olarak filmdeki baba karakteri yani Calum'un anksiyete ve depresyonla ilgili sorunları olduğunu söyleyebiliriz. Televizyonun yanındaki kitaplardan bu çıkarımı yapıyoruz. Calum, dalış sırasında otuz yaşına gelmesinin onu şaşırttığını ve kendini kırklarda hayal edemediğini söylüyor. Ayrıca filmin başından sonuna kadar ara ara gösterilen dans pistindeki yetişkin Sophie ve Calum, filmin sonundaki Under Pressure eşliğindeki dans sahnesine senkronize bir şekilde birbirlerine yaklaşıyor. yetişkin sophie babasını tutmaya çalışırken Calum'un acı çekişini yüzünden okuyabiliyoruz. En sonunda sıkıca sarılıyorlar, tıpkı son danslarında yaptıkları gibi fakat sonra Calum, yetişkin Sophie'yi itiyor. Hayata veda ediyor. Yetişkin Sophie gözünden bu tatile ve babasının ölümüne-kuvvetle muhtemel intiharına- baktığımızda, bunların güneş sonrası(aftersun) yaşandığını söyleyebiliriz. Filmin bir sahnesinde Calum İskoçya'da yeterince güneş olmadığı için oraya dönmeyeceğini söylüyor. Kızıyla son tatillerini ve kızına vedasını da her günü güneşli olan Fethiye'de yapıyor. İskoçya'ya yani güneşin olmadığı yere dönen sophie, güneş sonrası bunları yaşamış oluyor aslında. Babasını güneşten sonra kaybediyor. Ayrıca parası olmamasına rağmen Calum'un o halıyı almasıyla da kızına bir tür miras bıraktığını söyleyebiliriz. Benim gerçekten psikolojik çöküş yaşamamı sağlayan sahne sonlara doğru olan dans sahnesiydi. Sophie o dansta babasını son gördüğü kıyafetle hatırlıyor yani çizgili tişörtüyle; fakat aslında Calum o sahnede beyaz tişörtlü. Ayrıca o sarılma sahnesi…Gerçekten aralıksız iki gündür çok kötüyüm bu sahne yüzünden. Filmi ilk izlediğimde tam anlayamadığım yerler olduğu için bu kadar etkilenmemiştim fakat ikinci ve üçüncü izleyişlerimde fark ettiğim her ayrıntı beni boğdu resmen.

Son olarak filmin otobiyografik bir film olduğunu söyleyenler var. Ben de biraz katıldım buna çünkü yönetmen ve babasının Türkiye tatilinden şöyle bir fotoğrafı var:

d3 ağlama duvarı

kaleidoscope
ARTIK NEFRETLE DOLUYUM. GEÇEN KOMİTE SINAVDAN İKİ GÜN ÖNCE 6 DERS FARMA İŞLEMİŞTİK BU YÜZDEN BİR SÜRÜ İNSAN FARMADAN BARAJ YEDİ VE BUGÜN BİR DUYURU GELDİ. DÜN İŞLENMEYEN İKİ FARMA DERSİ SINAVDAN İKİ GÜN ÖNCEYE ALINMIŞ. DERSLERİ FORMALİTEDEN Mİ YOKSA ÖĞRENMEK İÇİN Mİ GÖRÜYORUZ ANLAMIYORUM. (AÇIKLAMA: BU ENTRYNİN TAMAMI BÜYÜK HARFLERLE YAZILMIŞTIR)

komik biseyler

gri
bu, grinin sigortasız çalışan olma hikayesi



benim babam biraz katı bir adamdır. bu sene mayısta, sınıfta kalacağım kesinleşince, adama hem FF hem 5000 lira kredi kartı borcu götürmemek için aksiyon aldım. gerçi bu da hoşuna gitmedi, günde 10 saat ders çalışarak finalden 112 almamın mümkün olacağına kendini bir şekilde inandırdı ve beni isyancı ilan etti. yine de burnumun dikine gittim ve kadın anamın onayını almayı başardım (bkz sokratesin savunması) ("anne bak 3. köprüyü satıyolar, hisse alalım 2050'ye zengin oluruz")

her yere başvuru verdim, sokak sokak esnaf gezdim. biraz abartmışım gerçi, hâlâ arayıp "merbalar gri hanım, nasılsınız, haftada 70 saat çalışıp 100 lira kazanmaya ne dersiniz" dedikleri oluyor. tövbeler eşliğinde bir bardak soğuk su içiyorum. çünkü ben mayısta öyle bir b** yedim ki bırakın yoğurdu üfleyerek yemeyi, yoğurdun üstüne yangın tüpü sıkıyorum.

en son bir ev yemekleri dükkanı buldum. girdim tanıştım falan, patron kadın baya sevecendi, muhabbeti hoştu. benim de kanım kaynadı. annemin de içine sinecek bir yerdi hem, alkol yok meze yok dansöz yok. anlaştım, yemekleri patron yapacak, ben bulaşık yıkacağım, bir de sabah dükkanı açacağım. ne kadar basit ve masum dimi

meğer ben suç yuvasına girmişim ***, kerhaneye girsem daha iyiymiş. ertesi gün bi geldi yanında afgan kaçak. çocuğu camide bulmuş, adını zeki koymuş, her işini yaptırıyor, para mara da vermiyor. bildiğiniz köle, bi kırbaçlamadığı kalıyor çocuğu.
her akşam it gibi içiyor dükkanda; sabah viski, rakı şişesi topluyorum. sonra takım elbiseli adamlar geliyor, yurtdışına adam kaçırıyorlar, rüşvet al ver yapıyor. el altından gırla içki satıyor, geceleri pavyona gidiyor. 1'e 1000 kâr koyup araba ev satıyor.
mesela bir evi vardı türk öğrencilerin kaldığı, kirayı arttırdı. "abla ödeyemeyiz" dediler. "******** gidin" dedi, onların yerine 10 tane suriyeli aldı. abi neler neler, her şeyi anlatsam tüm sözlük tutuklanırız. polise ihbar edilecek gibi değil, zaten etsem de faydasız 3 tane polisle aynı anda sevgili. yetmiyormuş gibi kendi kızı kokainman, dükkana her gün pilav yemeye gelen bir sapık var ve yan dükkandaki adam yobaz. her sabah arabesk şarkıları eşliğinde kepenk açıyorum, kolları sıyırıp masa taşıyorum, çay may koyarken "gri kardaş günaydın" diye kafasını kapıdan uzatıyor, sabah sabah siyasetten giriyor bitcoinden çıkıyor velhasıl iyi kafa şişiriyor*

neyse benim iş tanımım giderek genişledi, bulaşık yıka diye aldıkları yerde fellah köftesi, arnavut ciğeri, her türlü bakliyat pişiriyor paketliyorum. olmaz ben bilmiyorum diyorum dinlemiyorlar googledan tarifine bak yap diyorlar, trendyolda getirde başımıza taş gibi yorumlar yağıyor. ben de 2002'de askere gitmiş gibi şafak sayıyorum. şafağa en son 7 gün kalmıştı.

bir öğleden sonra... işten çıkacaktım ama patron yoktu, aradım. dedi ki gri ben çok uzaklardayım dükkan senin olsun :D. kaçmış gitmiş kadın, bi daha da dönmicem dedi (ıtır ruslar peşimizde ilişkimiz açığa çıkmış) ben de kepengi indirdim, afgan kölemizi yan dükkana emanet ettim gittim. 15 sayfalık sigortasız çalışan hikayemin sadeleştirilmiş versiyonu bu, şimdi size dükkanın bazı trendyol yorumlarını göstermek istiyorum dfhksjdfhkjds



evet, çünkü elle bölünmüştü. zekiye bi türlü bıçak kullanmayı öğretemedim



makarna 3 gün öncesine aitti, göndermeyelim dedim, şifa şifa dediler yanında baklavayla gönderdiler


11
gri gri
bu da böyle bi anı
shogun shogun
Ahahahaa bir ömür boyu anlatılacak ve sağlam tecrübe getiren olaylar silsilesi olmuş efendim.Puanım 10/10
gluteusmaximus gluteusmaximus
Abooovv bu ne böyle sn gri nxnxnxm
gri gri
korkumdan iki haftada bir bahane bulup paramı istiyodum, kesin bu bana parayı vermeden kaçar diye ahzbsvavav
deli dumrul deli dumrul
Olası diyalog:
Anne: gri işler nasıl seni çog yoruyolar mı -baba araya girer- ya bırak alt tarafı masa siliyo ne düşüncelisin hanım ben onun gibiyken tek kolumla 20 kilo kalas taşıyodum
Gri: babam doğru diyo anne tabak çanak yıkıyorum alt tarafı sjsjsj -arkadan ses- zeki kaç defa dedim toleti iyi temizle diye boşuna mı besliyom seni, gri sipariş gelmiş yap bi lahmacun çabuk bakimm
Anne: yoğunsunuz galiba kızım kolay gelsin ben seni sonra yine ararım
Gri: evet bi tık öyle ihih, teşekkürler anneehh.. swh -o sınıfta kalmayacaktık-
shogun shogun
Kolpaçino tadında olaylar silsilesi olmuş :)
gluteusmaximus gluteusmaximus
Yemeklere yorum yapanlara cevap olarak bu entryi atmak nasıl olurdu acaba ndndnsm
ruhsuz ruhsuz
Ay gri bu kadın sana kek mek bi şey yapmıstı da sen buraya atmıştın kalple filan. O geldi aklıma şimdi fjfdbf
ruhsuz ruhsuz
Kalple olmayabilir ama iyi insanlar var gibi bi şey demistin fjdbd
gri gri
Evet ya sevildiğinizi hissettiğiniz anlar başlığı.. hdbsbabdh o entrynin ertesi gününde de ben benim kafamı s diye entry girmiştim ahxbsva
ruhsuz ruhsuz
:/

gütf idare çevrelerinin kayıtsızlığı

ruhsuz
Nere yazsam bilemedim.
Tam bir hafta önce dekanlıktaki birinci kattaki kızlar tuvaletinde sabun yoktu.
Fellik fellik kare çarşıya koşmak zorunda kalmıştım.
Bu hafta sadece bir sabunlukta sabun vardı.
Kare çarşı zaten ılgıt ılgıt kokuyor.
E9'daki tuvalete mecbur kalmadıkça gitmek istemiyorum.
E9'daki okuma salonundaki kütüphane mütemadiyem kilitli. Aynı çalışma salonu çok kalabalık olunca çok sıcak,az kalabalık olunca soğuk. Genel çs,amfi problemimiz resmen nefesimizle mekanı ısıtmak.
Karedeki çs zaten berbat,e9'daki çs'nin sandalyeleri berbat. Kirli,kırık,rahatsız,masayla orantısız,yeterince çekemiyoruz..
Ben bunları nereye söyleyeceğimi de bilmiyorum.
Söylesem ne değişir onu da bilmiyorum.

Ben evde kalmasam,çalışmak için okula ihtiyacım olsa muhtemelen çok kırgın olurdum.

Ankara tıptan bir arkadaşım var,anladığım kadarıyla onların imkanları kat be kat daha iyi.
Ben okulu gerçekten seviyorum her şeye rağmen ama..

Meslektaşına davranır gibi davranan çok az hocamız var ve bunu hocalarımızın yaş ortalamasına bağlamak istiyorum..

Her neyse,imkanlar konusunda çoğumuz kırgınız..
1
ruhsuz ruhsuz
Meşhur stickerı herkes gördü bu yorumda,okey?

d3 ağlama duvarı

ruhsuz
Sn. İnthebleakmidwinter'ın bir entry'sinde dönem 2 fizyo,dönem 3 pato geçiştirilecek dersler değil yedire yedire çalışılması gereken dersler yazıyordu.
Sn. Longisland...'ın dediği gibi aspire edilir anca bu sürede

d3 ağlama duvarı

ruhsuz
Zor olarak adlandırılan komitelere bu kadar az süre verilmesini doğru bulmuyorum.

Maksat öğrenmemiz değil de pratisyen hekim yetiştirmekse de uçep'e göre bilgi yüklenmeli bu kadar az sürede.

Hocam kendimize vakit ayıramıyoruz hocalarımızın deneyimlerinden faydalanmak istediğimizde dediğimiz zaman ise biz de öyleydik şeklinde verilen cevabı ise hiç hiç doğru bulmuyorum.

Textbook okuyun denen patoloji dersinde ise öğrenciler için yazılmış robbinste değinilmeyen yerlere değinilmiş olan bir üst solunum yolu patolojisi dersi var.

Ne yapmamızın istendiğini ben hala anlayamadım.

300 kişi içindeki bir isimden ibaretim,tıpkı diğer dönemdaşlarım gibi. Sene sonunda kalmış ya da üst sınıfa geçmiş bir öğrenci olarak adlandırılacağım,tek vasfım ve tek kıymetim bu. Farkındayım.
Dr. Hanım filan da değilim,doktor hanım diye adlandırılan kişi günü kurtarmak zorunda bırakılmamalı.

obstrüktif

ruhsuz
latince tıkayıcı anlamına gelmektedir.

obstrüktif akciğer hastalıkları havanın akciğere girip,çıkamaması esasına dayanan hastalıklardır.
astım,amfizem,kronik bronşit,bronşektazi obstrüktif akciğer hastalıklarıdır.

astım:tip 1 hipersensitivite reaksiyonudur.
degranülize olan mast hücreleri bronşlara dağilır ve bronşun yolu tıkanır.

amfizem:nötrofilin salgıladığı elastaz enzimi alveollerin kapanmasını sağlayan elastin proteinini sindirir. bu hastaların alveolü ekspiryumda kollabe olur. o yüzden bu hastalar üflerler,ekspiryum yapmazlar. amfizem,asiner düzeydeki bir hastalıktır. kronik bronşitin 15-20 sene sonraki halidir.

kronik bronşit:kronik sigara içicilerde meydana gelir.
ilk zamanalarda goblet hücresi mukus salgılayarak epiteli örterken sigara içimi arttıkça submukozal bezler mukus salgılar ve epiteli örter. bronş daralır,hastanın nefes vermesi zorlaşır.

bronşektazi:kronik nekrotizan enfeksiyon sonucu bronşların belli yerleri genişler ve işlevsiz olur. bu genişleyen yerlere mukus,bakteri artığı,bakteri doluşur ve bronş yolu daralır,havanın çıkışı engellenir.

hangileri koah? kronik bronşit ve amfizem koah'a örnektir.

amfizem asiner duzeydeki bir hastalık iken astım,bronşektazi,kronik bronşit bronş düzeyindeki hastalıklardır.

bir hastalığın obstrüktif olduğuna nasıl karar veririz?
fev1/fvc 0.8 değerinden küçük ise obstruktiftir. peki bu ne demek? kendimizi zorlarsak max 5 litre hava veririz dışarıya. bu 5 litrenin ilk 4 litresini ilk saniyede veririz. ancak hava yolu tıkanık ise ilk saniyede verdiğimiz hava 4 litreden küçük haliyle de fev1/fvc oranı 0.8 değerinden küçük olacaktır.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol