İlk maaşıma özel başlık :) Meslekte 1. Ayım bitti. Refakat adı altında da olsa ilk günden beri primer hasta bakıyorum. Sora sora çok şey öğreniyorsunuz ama Tek bir şey diyeceğim. Arkadaşlar ders çalışın. Acillere ne kadar hakimseniz özgüveniniz de bir o kadar artıyor. İntörnlerin mezuniyeti de yaklaşmışken birkaç öneri vermek isterim. 1-) acillere hakim olacaksın. Anafilaksiyi arresti bileceksin. İlk seferinde tabi ki yönetmek kolay olmayacak ama öğrenirsin. Üsye ilacı bilme ama adrenalini bileceksin. Zamanla yarıştığın durumlar gerçek acil olanlardır unutma. 2-) tus hedefleyen biriyseniz bulduğunuz her ortamda uyumayı ve post nöbet ders çalışmayı öğrenmek durumundasınız. Vakit buldukça tus çalışın işe başlayınca o kadar kolay olmuyor malesef. 3-) bilmediğinizi hastaya çaktırmayın. Basit bir öneri gibi görünse de oldukça zor. Yeni başladığımız çok çok belli oluyor :) yapacak bir şey yok onu da öğrenicez 4-) ben bir tık yoğun sayılabilecek bir ilçe acilinde çalışıyorum. Acil insana çok şey katıyor. Arresten tutun svo'ya Anafilaksiye kadar görmediğim şey kalmadı. Az önce paraziter hastalık tanısı koydum mesela. Küçük bir örnek :) 5-) sistemi bilmek zorundasınız. Adamlar bir cümlemizden bile neler neler yapabiliyor. Duydukça şaşırıyorum. Önemli olan sadece hastaya tedavi vermeniz değil bunları belgelemek zorundasınız. Yine başıma gelen bir örnek. Hastalar bazen durumun ciddiyetini kavrayamayıp izinsiz hastaneyi terkedebiliyor. Yoğun bir günde gözden kaçabilir. Sisteme not düşmek zorundasınız. Hastanın başına bir şey gelse sizin de başınız yanar. 6-) çocuk acil intörnlüğünü iyi geçirin. Pratisyenlikte en çok işime yarayan, bir şeyler öğrendiğimi farkettiğim staj olur kendisi.kendinizi doktor gibi hissettiğiniz nadir yerlerdendir çocuk acil. Pediatri sevmeyen biri olduğumu da hatırlatmak isterim :) 7-) sizden kıdemli olan pratisyenlere varsa uzmanlara soru sormaktan asla çekinmeyin. Böyle böyle öğrenicez böyle böyle öğreticez. 8-)son olarak tekrarlamam gerekirse tus da isteseniz başka bir şey de planlasanız ders çalışmak ve temel doktorluk becerisini kazanmak zorundasınız.
Peki bu öğrenme süreci nasıl oluyor sayın schlimazl? Öğrenene kadar arada sıkıntı yaşayan hasta oluyor mu? İntörnlükten pratisyenliğe geçiş süreci nasıl işliyor?
Bende hala öğrenmekteyim sayın syy. İlk günlerde nasıl yani ben mi hasta bakıcam, reçeteyi de ben yazıcam, hocan mıyım gerçekten diyordum. İlk birkaç nöbet her şeyi sordum. Neyi ne zaman kime yazıcam gibisinden. Arka sekmede Google'm hep açık olur :) İntörnlükten en büyük farkı sorumluluk. Herkes sizin ağzınıza bakıyor öyle söyliyim. İntörnlükte bize denileni yapıyorduk pratisyenlikte de tam tersi sizin bir şeyler demeniz gerekiyor. Siz söyleyeceksiniz onlar yapacak.Eksik olduğumuz yukarıda da çalışın dediğim kısım tam da bu. Bilsek de söylesek :) öğrenmenin en basit yolu görmek, tecrübe etmek. Sorun. Burda ne düşündük niye bunu verdik. Bir sordun iki sordun üçüncüye öğreniyorsun zaten. Şu ana kadar hastalarımda bir sıkıntı olmadı. Bazen taburcu etmese miyim dediğim oluyor ama. Hastayı gönderdikten sonra aklıma başka şeyler geldiği oluyor. İlk başta korkuyordum hasta bakmaktan da içine girince alışıyorsunuz.
Ebeminkini tersten gördüm ama yine yalnızlık derim bu verususa. Tercih edilmiş yalnızlık diye bir şey gördüm. Versustaki yalnızlığın hangisi olduğu da önemli bir faktör. Yalnız olmak istemeyip yalnız olunuyorsa o bayağı büyük bir problem olabilir.
1. Dr. Wilson- house Md: gerçek dosttur. Özellikle acilden hasta danışmak için harika olurdu. House kendini ameliyat etmeye çalışırken uyanamayıp telefonu açmamışlığı vardır ama yine de olsundur.
2. Behzat komiser- Behzat ç: amirim muhtemelen küfür edip kapatırdı ama yine de Ankara içinde çözemeyeceği sorun yok. Şansımı denemek isterdim.
evden uzakta olduğum vakit kendimi daha iyi geliştirebildiğimi düşünüyorum sayın yazarlar. bir de malum alışmışım yalnız kalmaya. memleketimi sevmediğimi de herkes bilir.uzak olmayı ben de çok isterim.şimdilik şehir seçemiyorum onun için kadroları bekleyip dhy'deki arkadaşları darlamak lazım sanırım :)
%65 match oranı ile beni dermacı yapan testtir ayrıca. %64 ile de romato ile match yaptı. Tüm çözülemeyen kronik hastalar ile ben ilgileneyim istiyorlar herhalde. ya da ben bunu istiyorumdur belki, bilemiyorum:)
bugün ramazan hoca istanbul'da çay ocağında namaz kılarken bıçaklanarak öldürüldü. adam o kadar ünlü olmasına rağmen hiçbir sosyal medya platformundan para kazanmadan çay ocağı işleterek geçimini sağlıyordu. bizzat da muhabbetim olan biriydi. ama işte ülke.. en doğru şekilde de yaşasanız birileri hayatınıza kastedebiliyor. ülke nereye mi gidiyor? bombok bir yere doğru yokuş aşağı..
öldürülmesinden kısa süre önce yazdığı yazı: “evet, Kendimi bir güvercinin ruh tedirginliği içinde görebilirim, ama biliyorum ki bu ülkede insanlar güvercinlere dokunmaz. Güvercinler kentin ta içlerinde, insan kalabalıklarında dahi yaşamlarını sürdürürler. Evet biraz ürkekçe ama bir o kadar da özgürce...”
kıydılar güvercinlerimize hem de kentin ta içlerinde, insan kalabalıklarının ortasında..
Tıp fakültesi 6 seneydi mesela bitti. Sonrasında dhy süreci vardı o da bitti. Pazartesi günü asistanlık sürecim başlayacak. O da bitecek :) acılı gelen her süreç geride kalacak ve zorlandığımız günlerin çoğu aklımıza bile gelmeyecek. En kötü gün bile ertesi günün sabahına varacak. Hayat hep birileri için bir şekilde devam edecek.
kanıtlamak, beynin tamamen mantıkla çalışan bölgeleriyle yapılan, yeterince net sonuçları da varsa toplumun çoğunun onaylaması beklenen durumdur. inançla arasındaki fark ve inanmanın biricikliği de burada saklı bence. tamamen kalben ve kanıtlar olmamasına rağmen inanmak ve inancını kanıtlayamamak…
eksik bir şey mi var hayatımda, gözlerim neden sık sık dalıyor?
"istemek" bana hiç öğretilmemiş ve bir şeyi nasıl isteyeceğimi 21 yaşıma gelmeme rağmen bilmiyorum. yardım istemeyi, sevgi istemeyi, kişisel alan istemeyi başaramıyorum. zamanın çoğunda zaten ihtiyacım yokmuş gibi davranmaya çalışıyorum. öğrenmek için çabalıyorum ama benim için gerçekten çok zor "ihtiyacım var" demek. ihtiyacı olmak güçsüzlükmüş, acizlikmiş gibi geliyor.
ama son zamanlarda artık kaldıramamaya başladım arkadaşlar. bir şeylerim eksik ve artık dayanamıyorum.
aslında sözlüğü günlük gibi kullanmaktan hoşlanmıyorum ancak paylaşmadıkça içimde büyüyor. birinin bana sarılmasına çok ihtiyacım var. fakat kimseden bir türlü isteyemiyorum. hep dilimin ucuna kadar gelip geri gidiyor. çok utanıyorum bunları yazmaktan ama bunun ayıp olmadığını kendime kanıtlamalıyım artık
evet, sarılmaya ve şefkate ihtiyacım var. ne var bunda ***? sizin ihtiyacınız yok mu ki