2 ay falan oldu onko serviste bir hastayla epey ilgilenmiştim. O ara nöbetlerim üst üste denk geldiği için beni sık sık görüyorlardı zaten. Eşi de kendisi de çok tatlı insanlardı. Canı yansa bile "olsun, siz hizmet ediyorsunuz. Kaç saattir buradasınız, yoruldunuz." derdi. Neyse amca taburcu oldu ben de dahiliyeyi bitirdim. Geçen günlerde amca tekrar servise yatmış bir nedenden ötürü. Beni sormuşlar. Selam da göndermişler. Bu beni baya mutlu etti. Yaşlı teyze ve amcaların favori intörnü olduğumu söylemiştim değil mi :)
Bu konuyla ilgili bir podcast dinlemiştim. Özetle Şöyle diyordu : "özgüven değil de öze güven olarak düşünmemiz lazım. Burda ki öz ruh, kalp, hissettiklerimiz, düşündüklerimizdir. O yüzden insan iç sesini dinlerse ve içinden geleni yaparsa işte o zaman özüne güvenen bir birey olur. Biri bir şey yapmayı reddetti diye ona özgüvensiz diyemeyiz. Özgüven performans göstermek değildir. Özgüven cesaret demek değildir. Özgüven içinden geleni yapmak, cesaret ise bunun farkında olmaktır. " Böyle düşünmek beni biraz daha iyileştirdi. O yüzden hep diyorum ya içinizden geleni yapın. Canın istemiyorsa yapma. Elalem ne der diye yaşama. Zihninin sesini dinleme. O başkalarının dediğini dikkate alır. Önce kendine sor "ben bunu istiyor muyum? " diye. İşte o zaman farkı göreceksin.
Evet karede nasıl yer bulunur anlatıyorum. önce yalnız bir teyze ya da amca buluyoruz. İzin alıp yanlarına oturuyoruz. Biraz sohbet muhabbet ediyoruz. Sonra masayı size bırakıyorlar. Önlük giydiyseniz +10 puan :) bir de elinizde çay olursa mükemmel :)
Bu bayramın bir amacı vardır; bayram olsun diye bayram değildir. 14 Mart, mücadelenin bayramıdır, yaşatma ve yaşama mücadelesinin, bu uğurda can verenlerin bayramıdır. 14 Mart, bu topraklarda kalarak, bu ülkenin insanına hizmet vererek kutlanır, kutlanmalıdır.
Dışarıdan kim kucak açarsa açsın, içeriden kim kovarsa kovsun; 14 Mart bu toprağı sahiplenen hekimlerindir!
arkadaşın doğum günü için toplandık 8-10 kişi oynuyoruz doğum günü çocuğu anlatıyor ortam heyecan dolu falan. köpek ile ilgili bir şeydi anlattığı tam hatırlamıyorum şu oldu :
Arkadaş : hav hav hav
Adam yasaklı kelime kullanmayacağım diye havladı ya la.
bu kişi sevdiginiz herhangi biri olabilir bu durumu animsayabilmeniz için.anılar elbet unutulur.hayat hızla akıp gider ve her gün yaşamak zorunda olduğunuz bir düzine senaryo vardır.herkes kendi rutinine devam eder.fakat bir an, bir an bir sokak,bir şiir,bir film alakasız bir vakitte hatırlatır size filmizindeki bir konuk oyuncuyu.
beklenmedik ve hesapta olmayan bir zamanda sarsıcı olur hatırlamak.genel olarak bir silüet hatırlarsınız, belki zihninizin oyunuyla sesini bile hatırlarsınız ama yüzü pusludur hayalinizde eğer aradan zaman gecmişse.yüzünü hatırlayamadığınızda anlarsınız ki bu fotoğraf , anı dediğimiz zaman makineleri bu anlarda yerine getirirler asıl görevlerini.
ankaranın hangi semtinde olduğumu ben de tam olarak bilmiyorum ruhsuz (kesişim kümesinde yer alıyor her ikisinde de olabilirim) lakin hava durumunun beni kandırması kabul edilemez :(
Başlığı açılmayan her yazarımıza başlık açmaya tüm hızımla devam ediyorum. T:Sözlük profil fotoğrafıyla gece bazen aklımı alan, 100'den fazla entrysi ile sözlüğü güzelleştiren yazar.
Bu gece de sığamadım mavi göğe. Hayallerim beni aldı götürdü olabilecek her şeyin ötesine. İmkansızı düşledim yine bile isteye. Nedendir bilmem ama acıma acı katmak huydur bende…