Erişim engeli şeysi yüzünden yakın zamanda buf olmaya yakın site. Çoğu gündemi belirleyen yer bu siteydi. Burda kıvılcım olur ordan tw seker ordan tv medyasına düşer en son siyasilerin ağzında son bulurdu. Derbilerin olduğu gün site çökerdi, doların kur yapmasını hd kalitede anlatırlardı, Deprem olduğunda ilk kandilliye değil buraya girilirdi (sismik gtlere selam) seçim verileri aa'ya girilmeden buradan yöresel sandık sonuçlarına bakılırdı (doğru çıkmazdı olsn) çok fena hayalgüçlü entryler vardı ki ekşi şeyleri açılmasına sebep oldu. 2022 yılında en çok girilen siteler arasında yedinci sıradaydı. Sonra banned by btk
Şu an kitle duruldu. dürüm'ün parası bittiğinden mobile ayar çekildi. paralı tikli üyelere geçildi. Seçimi muhalefet kazanır diye kumar oynadılar 2023lü site açtılar şimdi onun da ayrı cezasını yiyecekler. Şu an site trafiği %85 oranında düşük. Çanlar ekşi sözlük için çalıyor
ben, şahsım dumrul'un manevi bir abisi vardı. ben, şahsım dumrul'u bizimkiler öyle bir aralıkta dünyaya getirmeye karar vermiş ki.. bir tane yaşıtım yoktu çevremde. eğer küçük dumrul'un oyun arkadaşı yoksa hayat gerçekten zor. bukelemun gibi ya bebeklerle bebek olur veya büyüklerle büyük gibi oturdum zamanemde.
bir tane abim vardı semih diye. soyadı da erden. semih erden.. sekiz-dokuz yaşıtlarındaki ben semih erdeni huh hah dev adam zamanınında büyüyen (2010 dünya kupası ikincisi) kültürlü bir çocuk olarak basketçi biliyordu. dedim öyle bir basketçi de var. dedi "evethdjagkh"
bisikleti vardı bisan marka modifiyelemiştii patlamış tekere yama yapılmış kornalı falan. freni tutmayınca (arada freni patlar) derdi pabuçları tutan tel atıyo diye. işte o zaman ayakkabısının altını arka tekere sıkıştırır manuel abs sistemini devreye sokardı. tekere ayağını sıkıştırır öyle dururdu bisiklet. zaten hikayemizin olayı da burası*
bu bisan marka vitessiz Allaha emanet fren pabucu patlayan bisikletli abime dedim: semi abi beni önüne alsanaaa. tamam ama ayağını sakın ön tekere dokundurma tamam mı.. tamam. bir tepe var böyle yol beton ama yolun sonu çakıl. (hikaye köyde geçiyor) işte biz koptuk geliyoz, benim ayaklar düz saat 10 yönüne bakıyor. ön tekere dokundurursa biliyor ki dumrul tahtalı köye gidecek. rüzgarı yüzümde hissediyorum ama derdim ayağımın ön tekere dokunmaması. e dokunmadı ama dumrul tahtalı köye gidiyordu az kalsın. çünkü fren sistemi...
yolun sonuna doğru fren teli yine attı pabuç bağımsız tutmuyor fren. semih abim aldı manuel abs'yi. ama sen gel tam çakılda abs aç. tekeri bir çekti çakıl. benim ön tekere dokunmasın diye dümdüz tuttuğum diz bacak ne varsa çakılda süründü. aynı moto gp'de virajı alamamış motosikletçi gibi kaydık. diz kanıyor pert.. anneeeeeee..!1! hemen tentürdiyot pamuk bası canım anam bi yandan pansuman bir yandan semih abime kızıyor. o ara semih abim de bisikletine bakıyor hasar var mı diye.. semi abim işte cano..
gece gelen aydınlanmayla derin düşüncelere daldım. bizim eğitim sistemimizde birinci sınıftan itibaren bu sınav için yatırım yapılıyor. anasınıfında sorulan sen büyünce ne olacaksın sorusunun cevabı burada, hayatının 40 yılını geçireceğin uğraş burada. annenin çocuğuna öğrencilik hayatı boyunca sabah kalkıp kahvaltı hazırlaması, babanın her pazartesi bıraktığı harçlıklar burada. gel gör ki bakıyoruz her sene yks net ortalamalarına akıl alır gibi değil. hobi niyetine girenler var doğru da bu kadar düşük olması normal değil. 1 net 3 net... eğitim sistemine ayrılan bütçeler, öğretmenlerin çabası, ana-babanın emekleri. bilemiyorum.. insanlar bu sınav için on iki yıl oyalanıyor gibi hissediyorum
anne ben koltuğuma uzanmış beş yılda bir gelen seçimin tüm gün boyunca bosch boş kritiğini yapmak yerine nie ders çalışmah zorundağım?! 1 de 5 metreden ötesi yok göremiyom bne, kör oldum
bakın bu kişinin adını görünce ilk telefonum nokia'da (müzik dinlemek için girdiğimde) şarkıların hep en tepesinde "asl$ g$ng$r - a$k her $eye de$er" yazısı gözümde canlandı. bir de kalp kalbe karşı derler sen de üzüldün mü vardı. klibinde tuşlu telefondan fotoğrafa bakıp o şimdi burada olmalı kısmında adamlar ne yaratıcı klip yapmış demiştim (çocukluk). bilinçaltı deyip geçmeyin fena
n: türkçe karakterler bile dolar ediyordu o zamanlar
Balon olduğunu düşündüğüm film. Övdüler izledim. Bir tek hanım kızımızı seven çocuğun aşkını ilan ettiği sahne özeli ile kapıya fırlatılan uzuvlar perfect. Kalanı benim için irlanda manzaralarından ibaret. Galiba beğenmeme sebebim filmi izlerken bana izlediğimin bir film olduğunu unutturamaması, konuları içselleştirememek. Yoksa bir insanın artık arkadaşıyla sürekli boş muhabbet yapıp aynı şeylerin tekrarlanmasından sıkılması, biraz elle tutulur şeylerle uğraşma isteğiyle arkadaşlığını bitirme sebebi gayet makul konu bir film için. Film oscar'dan da boş döndü zaten bilemiyorum altan şahsi düşünce
Hani başarı hikayelerinde anlatırlar ya daha çok, bir konferansa gittim adamın söylediği bir sözle hayatım değişti veya işte birden bir aydınlanma yaşadım gibi şeyler. Hayat akışında kırılma noktalarından birisi tak!
Geçen dönem gittiğim bir etkinlikte bir olay yaşandı. Konferans salonunda konsept ülkedeki zorunlu görev ve yurt dışında akademik kariyer için neler yapılması gerektiği gibi öneriler. Böyle konu evrildi çevrildi sohbet havasında ilerlerken konuşmacı birden aranızda dedi "aranızda hiç beatles dinlemeyen var mı?" Şimdi soru çok iyi ve keskin. Soru soruyu da açabilir. Herkes sustu, daha sonra konuşmacı "veya hiç beatles dinleyen var mı aranızda diye sorayım o zaman?" dedi bir elin parmağını geçmedi el kaldıran kişi sayısı. Daha sonra şöyle devam etti "keşke sizin yerinizde olabilseydim, ben beatles'ı o kadar çok dinledim ki keşke hiç dinlememiş olsaydım da tüm şarkıları ilk kez dinlemiş gibi zevk alsaydım, hayatınızın başındasınız boş bir sayfa var önünüzde"
Ben bu an'ı yazdım. Konuşmacının tepkisine çok şaşırdım hatta. Bu kadar düz bir sorudan hiç beklemediğim yönde bir konuşma akışı gerçekleşmesi etkilemişti galiba. Konferans kariyer yönetimi konuluydu, aradan bir yıl geçti benim aklımda inanın bir bu an kaldı. Yeni bir bakış açısı kazanmışım, şimdi düşünüyorum konuşmacı hocamızın da amacı buydu galiba 🤷
birkaç kere havlamış hav hav hav atmış kendini yere köpek ölmüş vah vah vah karga da gülmüş hah hah hah
bu manimsi melodimsi şey ana sınıfında bana öğretilmişti. ben bu hikayeyi ilk duyduğumda hayal etmiştim kafamda. köpeğe çok üzülmüştüm. çünkü ölüm kötü bir şeydi* ve bayağı psikolojimi de bozmuştu. bu anaokulu şarkısını bulanın da yazanın da yedi yaşındaki çocuğun psikolojisinden anlamayan öğretmenlerin de gelmişine geçmişine üç gulhu bi elham okuyayım.
2018 yılında o yıla kadar aziz yıldırım'ın arkasında maddi güç olarak duran ali koç, fenerbahçe başkan adaylığına ikna edilmesi çalışması başarıyla sonuç verdi. ve Seçimlerde aziz yıldırım büyük bir farkla koltuğundan oldu. O günü ben şapka takan ali koç'un sandık başında neşeli neşeli durmasını tut, aziz yıldırım'ın veda konuşmasını protest eden taraftarlarına kadar net de hatırlarım.
Ali koç'un vaadi kurumsal da kurumsal olacağız diye bir şeydi. O zaman kurumsalın ne olduğunu anlamayan türk halkımız da doğal olarak parası var işte diye algıladı mesajı. Ali koç'a göre kurumsallık fb'nin tüm kollarını bir şirket gibi yönetmekti hatta taraftar grupları da buna dahildi. bu vaadler beni de etkilemişti. Oldu-bittiyle olmayacaktı artık hiçbir şey, kağıtta yönetmelikte tüzükte neyse o olacaktı. Her branşın başına da bilgili kişiler gelecek (sportif direktör) o bölümü onlar yönetecekti başkan her şeyle uğraşamazdı çünkü. "Comilli" geldi futbolun başına ki tutmadı. Söylemişlerdi tutmayacağını ama koç şirketi'nde tutuyordu burada da tutacaktı. Haberal hoca da demişti ya "bu ülkeyi bu ülkenin evladı kurtarır ancak başkasından medet ummayın" diye ama bu vizyon başkan'dı.
Bu akımı gören gs'liler, bizim de böyle başkanımız olsun dedi. Kim olacaktı: Burak Elmas.. bir rüyaydı ki merhum mustafa cengiz başkan'dan sonra aday oldu. Kazandı.. o da kurumsal da kurumsal akım modundaydı. Yeniden takım kurdu romanya bilmem nerden çikulda morutan isim sanık bilinmeyen ama "bakın parlayacak" denilenlerle doldu takım.. tutmadı.. ali koç'un parası vardı koltuktan indirmiyordu fbliler, başarısız olsa da parası var adam=ali koç. Burak elmas bedeli koltuk'la ödedi ve bu süreç eski başkan dursun özbek'in tekrar yönetime gelmesiyle son buldu.
Bana göre bu başarısızlıkların sebebinin bir örneği de bugünkü avrupa maçında Her şey iyi giderken birden vizyon başkan'ın vizyonsuz taraftarının sahaya çakı çakmak fırlatmasıyla işi batırması olayı yani kitleyle tabanla uyumsuzluk, yöneticiyle yönetenin birbirine benzememesi. Ali koç hep "basketbolda bu yapılanma başarı getirdi bakın orada başarı geldi, burada da gelecek" dese de dikkate almadığı şey basketbol seyircisiyle futbolunkinin bir olmaması. Sonuç olarak ali başkan ve burak başkan'ın söylemleri koltuğa gelmeye yetse de yaptıkları burak başkan için koltukta oturmaya yetmezken ali başkan'ın parası koltukta oturtmayı bugüne kadar sağladı.
Bütün bu olaylar bir yana, bunları neden anlattığımın (özelikle türkiye başlığında) sebebiyse bahsettiğim iki takımın türkiyenin en büyük iki topluluğu olması. Toplamda Altmış milyonu geçen taraftarıyla bu iki takım aslında türkiye'nin ta kendisi. Bu iki takımın seçim sürecini bizzat yaşayan biri olarak da altmış günü kalan içinde bulunduğumuz bu süreç birbirine çok benziyor. Sürecin sonrasında yaşanacak olayların ise ne kadar birbirine benzeyeceğinden maalesef ki buraya yazabilecek kadar emin değilim . . .
piyasaları sarsan svb iflası sonrası diğer bankalara da aynı durumun sıçraması ihtimalinden korkan yatırımcılar, birikimlerini tahvil vb. yatırım araçlarından güvenli liman olarak gördükleri altın'a çekti. bu durum; daha 10 gün önce fed'in temsiciler meclisinde söylediği "enflasyonun durumuna bakılırsa fed, faizleri beklentilerin biraz daha üstüne çıkarabilir" sözleriyle onsu 1800'lerin altını zorlayan altında şok etkisi yaratarak 3 iş günü içinde tekrar altının onsunu psikolojik sınır olan 1900'ü, beklentilerin altında gelen üfe rakamlarının da etkisiyle çok rahat bir biçimde geçti. haftaya gerçekleşecek fed toplantısında piyasalar fed'in bankaların durumunu iyileştirmek adına faizi sabit bırakması hatta düşürmesi ihtimalini de değerlendirdiğinden ons'u 1900'ü geçen altının daha da yukarılara çıkabilme ihtimalini konuşan ekonomistler bu durumun tam tersi olan fed'in banka vb. diğer faktörleri umursamayıp sadece enflasyona odaklı politika güderek faizleri arttırmayı sürdürme ihtimalinde durumun nerelere gideceği konusunda ise endişeli.
türkiye özelinde düşünüldüğünde ise yaklaşan seçim öncesi tcmb'nin faizleri 100 puan daha düşürme ihtimali yüksek görünüyor. 1 yılı aşkın süredir döviz yatay seyretse de altın onsta yaşanan bu gelişmeler kısa vadede gram altındaki volalitenin yüksek olmasına sebep oldu. uzun vadede ise yaklaşan seçimler, gram altın ve dövizin kaderini belirleyecek gibi duruyor. seçimde yarışacak ittifaklardan birinin halihazırda olan uzak doğudaki (japonya, çin vb.) gibi gevşek para politikası güdülmesi gerektiği görüşünü savunuyorken diğer tarafta bu politikanın işe yaramadığını batıcı (abd, avrupa vb.) bir yol güdülmesi gerektiği gibi birbirine her konuda zıt iki siyasi görüşün yer alacağı seçimin tarihi ise 14 mayıs. yani batıcı bir ekonomist anlayışla gram altının 800'ü görmesi olası gözükürken tam tersi bir durumda rakamların nerelere ulaşacağı konusunda ise ekonomistler hemfikir değil.
Bu gece sahiplerini bulacak en prestijli film ödülleri. Yani yıllardır oylama usulleri tartışılıyor bu törenin, nerde popülist akım veya istenilen tarzda filmler çoğalması isteniliyorsa o filme ödülü yapıştırıp o tarzda filmlerin yapılması teşvik ediliyor. aynı zamanda tüm dünyada da ödül alan bu film miymiş merakı uyandırılarak filmin pr'ını yaparlar
"Her Şey Her Yerde Aynı Anda" en iyi oscarı alır. Beyin yorar ve sübliminali boldur, senaryo desen fantastik; geçişler dört tane kısa film oluşması desek ve sondaki mesajımız ve araya aile serpmesiyle oscara cuk oturan film olacaktır
"Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok" son zamanlarda böyle bir savaş filmi olmaması eksikliğini izledikten sonra fark ettim. Piyasaya tekrar savaş filmlerinin sürülmesine sebep olur bu film de dedim. En iyi oscar'ı buna yedirtmezler. lakin en iyi yabancı film ile benim izlerken ilk duyduğumda bu ses nereden geliyor dediğim soundtrack'ine de ödülü yapıştırırlar.
"Top Gun: Maverick" bro böyle aksiyonumsu askeri akademi filmler, klişe olsa da izlettiriyor bana kendini. Tom cruise abimizin de yüzü eskimiyor. en iyi film Adaylıkları arasında herkese hitap eden tek film budur derim
"Fabelmans" speilberg dedemiz oscarı yine zorluyor. Biyografik filmlerin yeri bende hep ayrı. Bir kişinin baştan sona hayatını kameraya almak hep büyüleyici gelmiştir ve bu kişinin kendisini anlatması olunca ayrı bir olay oluyormuş. İnsan psikolojisine meraklı herkesin bu filmi bir kez izlemesi lazım.
"Avatar ii" anlatmaya gerek yok efendim en iyi görsel efekt mefekt ne varsa alır götürür. Zaten kazanacağını kazandı gişeyle ödül verilmese de yeridir.
Medyanın bize bir aralar sürekli bahsettiği öğrettiği bir söz vardı: metal yorgunluğu. 60'lık ninesinden 70'lik dedesine bu kavramı herkesin öğrenebilmesi sağlandığında istenildiğinde oluyormuş fikrinin tezahürü olmuştu 5-6 yıl önce
Metal yorgunluğu: metallere yapılan bası sonucu işlevini yitirmesi, halk arasında yalama olmak diye de geçer
Ben de öyle masa başında otururken ara ara yalama yapıyoruz necdet diye söylenirim. Galk az tur at da gel, vidaların açılsın. Bi yalama oldu mu daha işlemez o saatten sonra Allah muhafaza. Tüm suçun temelinde bu metal yorgunluğu yatıyor: çok çalışmayın yalama oluyor
Kar lastiğinin dişlerinin erimemesi gerekir, dişler boşluklu ve derin olmalı ki yola daha iyi tutunabilsin. o dişleri doldurmaya kalkarsan diğer lastiklerden farkı kalmaz cazibesini kaybeder işlevini de
Çift toynaklıysa inek olma olasılığı yüksek olmakla birlikte hınzır da olabilir. Burada ipucunu derinlik belirler eğer derinse iz domuzdan çok ineğe ibreyi çevirir. Tek toynaklı bir izse at olma olasılığı olabilir, bulunan yöreye göre eşek de olabilir, katırsa üzgünüm hiçbir zaman öğrenemeyeceksiniz. eğer derin ve ince bir kar iziyse basan hayvanın geyik olma ihtimalini göz ardı etmemelisiniz.