Yaşım beş, anasınıfında benden bir yaş büyük bir zorbayla oyuncak mutfağın(baya oyuncak tezgah falan var böyle) oradayken şöyle bir konuşma yaşadım: +Senin kafana atayım mı bunu? -Atamazsın ki! +Atarım? -Atamazsın! Sonuç: Gerçekten de koskoca oyuncak mutfağı alıp kafama fırlattı.
Kerem bürsin fanıydım, hatrı sayılır bir takipçim de vardı. Şunu söyleyebilirim ki O ortam çok farklı gerçekten. Yeri gelir karşı tarafla kavgaya tutuşursunuz, yeri gelir tag çalışması yaparsınız, yeri gelir edit yaparsınız, fanı olduğunuz kişiyi savunursunuz. Elinize hiçbir şey geçmez ama, enayilik resmen. Not: Şimdi Kerem Bey'in hakkını yemeyeyim arada bize fav atıyordu.
Bi şey dicem ben onun krater olduğunu düşündüm yani tek harf hatası yaptığını düşündüm biliyo musun nsjsjdjsjjsjdjjsjsjsjsjs nedense kriteri krater sandım bi an yani kendim
En neşeli şarkısında bile bazen oturup ağlamak istediğim grup. ezginin günlüğü ve kendileri bana deniz kenarında denize hafif nemli gözlerle bakıyormuşum hissi veriyor. Şimdi şarkılarının bazıları tekrar seslendirildi, kendileri kadar güzel olmasa da bu versiyonları şu anda popüler şarkıcılarla bu işin yapılmış olması beni sevindiriyor. :)
Acaba bu dalları ezberlemesem mi diye düşünüyorum. Niye bu kadar dallandırıp budaklandırdınız bu işi ya? Ne gerek vardı yani, bir tane damar olsaydı ne olurdu?
bu seneki versiyonda daha insani çalışma koşulları için, bizler de gelecekte hak ettiğimiz değeri görebilelim diye hekimler iş bırakıyor. (bkz: hekim birliği)
kuşunuz varsa banyo yaptığı suya birkaç damla damlatın, tüyleri daha parlak oluyor ve zararlı değil. tabii onun yerine papatya da koyabilirsiniz hem daha güzel kokuyor.
some sunsick day dinlerken kendimi bir pazar günü güneşte üşüyormuş gibi hissetmem, mabel matiz'in sesini duyduğumda kendimi lise ikide dönemin son sınavına çalışırken bulmamdır. bir de hala serdar ortaç'ın şarkılarından birini dinlerken fena oluyorum, söz konusu şarkıyı üniversite sınav sonucumu beklerken çok dinlemiştim çünkü.