Babamı taşlatmaya geldim, açılın. O zamanlar Bilecik'te yaşıyorduk, Bilecik'i bileniniz var mı bilmiyorum ama gerçekten küçük ve hiçbir şey yapamadığınız bir şehir. Etkinlik olarak türbeye falan gidiyoduk yani, düşünün. Neyse, yine o anlamsız etkinliklerden biri olan meyve suyu almaya gitme eylemini gerçekleştirirken içinde bulunduğumuz araba alev aldı. Evet, yanlış okumadınız alev aldı. Ben arka koltuktayım, babam sürücü koltuğunda ve araba yanıyor. Sonra babam hemen indi ve etraftan yardım istemeye gitti ama bilin bakalım kimi unuttu: Beni :) Neyse ki sonra varlığımı hatırlayıp çıkardı, sonra o arabayı sattık zaten. arabanın satılma hikayesi de başka entry'e.
Buyrun sohbete. Benimki: Bir Zamanlar Anadolu'da. Edit: Tabii ki bugün için en sevdiğiniz film; çünkü bu bende sürekli değişen bir şey, muhtemelen siz yazarlamız için de böyle.