Instagramda dün bir arkadaşımın hikayesinde gördüğüm yazıdan uzun bir alıntı yapacağım.
Mitler ve bir zamanlar bir biçimde yaşanmış, aynı zamanda hep yaşanan olaylardır. Evet insanlar her zaman mitler yaratmıştır. Çünkü insanlar daima anlam arar bir şeyleri bir nedene bağlamak ister. Çünkü insan doğadaki acılarla zorluklarla kaygılarla yüzleşmek ister. Çünkü hayvanlar gibi sadece o anı yaşamaz yada diğer canlılar gibi ölüm bilincinden mahrum değildir. Geçmişten elem, hüzün; gelecekten endişe, korku duyar. Bulunduğu koşulları sorgular, kendi türünün ve diğer canlıların durumlarından etkilenir. Hiçbir fok ise fok balıkları çok yalnız demez :) İşte mitler ve dinler tam bu noktada devreye girer. Hayatı açıklar, içimizi ısındırır. Hayatın sorunlarına çare bulması, insanın doğasına hitap etmesi kafidir. Gerçek ve doğru olması önemli değildir, etkili ve tedavi edici olsa yeterlidir. Tek gereği o zamandaki insanların hayatında yer alabilmesidir. Logosu tamamlar. Logosta akıl, mantık, yarar esas iken mitosta ise kutsal, merhamet, empati sağlar. Logos totalitarizminin görüldüğü ve mitosun eksikliğinde ortaya çıkan modern mitlerin ise 20.yy'da ne kadar büyük tahribata yol açtığını tarihte yazılıdır. Mitlerin basit zevk ve eğlenceden ziyade hayatı anlamlandırdığını ne acı gösterdi. Ayrıca insana 21.yy'da hem akla hem kalbe hitap eden insaniyet-i kübra olan İslamiyet'in ne kadar elzem olduğunu bildiriyor.
Öncelikle niye hızlı yiyeyim ki yemek yemek harika bir şey ve bu süreci çabucak bitirmek istemem. İkincisi hızlı yersem kilo alırsın karantina zamanları bunun en büyük delili. Üçüncüsü masraflıdır. Doymadığın için daha çok yer daha fazla para ödersin. Dördüncüsü herkes bu dünyada ekmek parası için çalışır. Böyle değerli bir şeye hürmet göstermek gerektir. Beşinci yemek Allah tarafından İhsan edilen kainatın merkezine konulmuş bir nimettir. Başında besmele sonunda şükür edip o nimetin her zerresini vücudumuzda yer alacağını düşünürsek o nimet o zaman nimet olur. Sonuç olarak yavaş yiyelim güzel insanlar. Her kıymetli şey kendisine değer verilmiş bir vaktin ayrılmasını hak eder.
o kadar güzel bir entry ki.. çok haklısınız sayın muamma :)
Sağolun sayın highwaytohell en azından bu bilinçle olup böyle olmaya çabalayan birilerinden olmak lazım :)
Yabancılık hissetmediği bir çevrede barındığı bir alandır yada yabancılaştığı toplumdan kaçıp sığındığı bir liman.
Sabah vakti o güzelim sıcacık yataktan kalkmak
Ben de çizerim hiç affetmem :) bana ait olan bir şey elbette üzerinde bir etki bırakmadan duramam. Bazen oluyor öylesine bir terkip kullanılıyor ki orası bölümünün özeti, kilit yeri oluyor. Roman için belki çizilmeyebilir ama felsefe din psikoloji deneme kitaplarında çizilmesi mutlaka gerekiyor.
Eğer ki diyorsanız kitabım temiz olsun bunun için de Darwin gibi yapabilirsiniz: 3 kitap al. 1 kitabı çiz, 1 kitaba dokunma, son kitabı da eğer kitap iyiyse başkasına hediyelik olsun diye sakla.
Eğer ki diyorsanız kitabım temiz olsun bunun için de Darwin gibi yapabilirsiniz: 3 kitap al. 1 kitabı çiz, 1 kitaba dokunma, son kitabı da eğer kitap iyiyse başkasına hediyelik olsun diye sakla.
Çitos (cheetos)
Ansızın çıkan şeyler. Özellikle yoldaki taşıtlar
Korona öncesi hareketli karışık çalkantılı bir hayatım varken korona sonrası hayatımın hızı bir anda istemsiz olarak düştü. Ama bu benim hayatıma farklı bir kapı açtı. Yalnızlığa karşı artık farklı bakıyorum. Tek başıma mutlu olabileceğimi, mutluluğun insanın içinde olduğunu ve başkalarının bunu bozmasından huzurumu kaçırmasından artık feci bir şekilde ürktüğümü fark ettim. Meğer huzur ve mutluluk çoklukta değil teklikteymiş...
Bir süreliğine yalnız kalmak tehlikelidir ve bağımlılık yapar. Çünkü ne kadar huzurlu olduğunu görünce artık insanlarla uğraşmak istemiyorsun. -Tom Hardy
Bir süreliğine yalnız kalmak tehlikelidir ve bağımlılık yapar. Çünkü ne kadar huzurlu olduğunu görünce artık insanlarla uğraşmak istemiyorsun. -Tom Hardy
Düz beyaz kağıtlarda birkaç satır
Bir zaman yaşadığımızı hatırlatır bize siyah
Behçet Necatigil
Bir zaman yaşadığımızı hatırlatır bize siyah
Behçet Necatigil
Yaptığın her şeye rağmen bir şeylerin değişmemesi ve asla değişmeyeceğini fark ettiğin an...
Çok güzel bir şey gibi gözükse de bir o kadar da tehlikeli olabiliyor maalesef. O tanımadan sevdiğin kişi hiç beklemediğin bir anda hiç ummadığın bir hareket yapabiliyor maalesef. Her şeyden önce unutulmamalı ki sevgi bu kainattaki en kıymetli şeylerden biri ve bunu bir şeyler uğruna sarf ederken dikkatli kullanmak gerekir. Hava Su gibi bolca bulunabilmesi onları fütursuzca kullanabileceğimiz anlamına gelmemeli. Güzel olan şeyleri israf etmememiz dileğiyle...
Ah, kimin için atıyor bu yürek?
Söyle kimin için atıyor bu yürek?
Ne yapıp ediyor, sevdiğini üzüyor, aklımız ermez
Aman Allah
Naz mı ediyor gözlerimi süzüyor?
Ah geri gelmez
Söyle kimin için atıyor bu yürek?
Ne yapıp ediyor, sevdiğini üzüyor, aklımız ermez
Aman Allah
Naz mı ediyor gözlerimi süzüyor?
Ah geri gelmez
Seni ben gibi seven biri...
Ankara'da yaşam standartları en yüksek yerlerden biri olan, Gazi üniversite Tıp fakültesinin burada olmakla en azından bir ayrıcalığa sahip olduğuna ikna olduğum, özellikle sonbaharda mahzun haliyle bana bir ayrı güzel bir semt. Bu kadar özleyeceğimi bilemezdim. Okulların en erken bir vakitte açılması dileğiyle :)
Duayen psikolog 1938 yılında Mersin Silifkede doğmuş, doktorasını Amerika'da yapmış orada evlilik yapıp 4 tane çocuk sahibi olmuş daha sonrasında ülkemize dönüp Anadoluda çeşitli seminerler düzenleyip insanlara bilim sevgisini aşılamaya çalışmış güzel insan. Allah rahmet eylesin. En son kitabı geçenlerde çıkan 'var mısın?' adlı yaşama dair önerileri içeren bir kitaptı. Üstad son olarak kitabını yazdı da vefat etti sanki.
Efsane söylediler ve uykuya daldılar. - Ömer Hayyam
Efsane söylediler ve uykuya daldılar. - Ömer Hayyam
Montaigne denemelerinde insanların birbiriyle anlaşmasından bahsederken önce söz ile sonra vücut dili ile sonra gözler ile en son aşama olarak da sessizlikle yani susma haliyle olduğunu anlatıyor. O da o başlığında şöyle bir alıntı yapıyor:
"ve susmada bile nice sözler, yalvarmalar vardır"
"ve susmada bile nice sözler, yalvarmalar vardır"
O ana kadar birikmiş artık tutamadığım bütün acılarımı dindirecek bir şifa varsa elinde pekala ağlamayalım. Yoksa sussun. İçimde birikmiş tüm şeylerin ağırlığını gözyaşı denen suyla akıtıp hafiflememe mani olmasın
Sezai karakoç, rasim özdenören, alaeddin özdenören, cahit zarifoğlu, mehmet akif inan, nuri pakdil, erdem bayazıt'tan oluşan cahit zarifoğlunun bir şiir kitabına adını verdiği Türk düşüncesine ve edebiyatına ciddi katkılarda bulunmuş kişiler. Özellikle sezai karakoç ve rasim özdenören'in bende ayrı bir yeri vardır. Eserleri bence mutlaka okunmalı
çok karışık bundan böyle aklım
kuşlarsa uçar gider uzaklara
İçim ey içim bu yolculuk nereye?
Yine bir şehrin ölümünü başlatır gibisin
Artık aşk insan kalbine sığmıyor...
çok karışık bundan böyle aklım
kuşlarsa uçar gider uzaklara
İçim ey içim bu yolculuk nereye?
Yine bir şehrin ölümünü başlatır gibisin
Artık aşk insan kalbine sığmıyor...
Bir Ahmet Kaya şarkısıdır. Selda bağcan seslendirmesi de bir ayrı güzeldir
Dostum dostum güzel dostum
Bu ne beter çizgidir bu
Bu ne çıldırtan denge
Yaprak döker bir yanımız
Bir yanımız bahar bahçe
Dostum dostum güzel dostum
Bu ne beter çizgidir bu
Bu ne çıldırtan denge
Yaprak döker bir yanımız
Bir yanımız bahar bahçe
Öyle bir yerdeyim ki
Bir yanım çığlık çığlığa
Öyle bir yerdeyim ki
Öyle bir yerdeyim ki
Bir yanım çığlık çığlığa
Öyle bir yerdeyim ki
Öyle bir yerdeyim ki
Dünya hayatı bu, tabiatı gereği böyle olmak zorunda zıtlıklar her daim iç içe çarpışma halindedir ki iyi kötü, güzel çirkin, elmas ile kömürün kıymetleri ortaya çıksın farkı anlaşılsın değerli olduğu fark edilsin. Bu yüzden güldükten sonra gerçekleşecek ağlama halini kabullenmek her şeye iyi yönünden bakmak gerektir.
Ağlamayan insan gülebilir mi?
Ağlamayan insan gülebilir mi?
Mal, mülk
Insan sadece maddi bir alemde yaşamıyor. Yaşadığımız alemin içinde çokca iç içe farklı alemler var. Biz de onlarla farkında olmasak bile alakadarız
Kaybetmeden bir şeyler kazanmak mümkün mü? En basitinden tıp kazanmak ve başarıyla okuyabilmek için gençliğimizden zamanımızdan eğlencelerimizden enerjimizden vs. çoğu şeyimizden kayıp vermekteyiz. bir şeyler kazanmak için sonunda kesin bir başarı olduğunu bilemememize rağmen bunları hayatımız boyunca yapmaktayız
Asıl sorulacak soru : şu hayat kumarında kazanacağın şey uğruna sahip olduğun şeylerin ne kadarını kaybedebilirsin?
Asıl sorulacak soru : şu hayat kumarında kazanacağın şey uğruna sahip olduğun şeylerin ne kadarını kaybedebilirsin?
Şimdi kim istemez ki bir ilkbahar sabahı ormanlık arazide yürüyüş yapmayı ardına bir de mangal yaptın mı tamamdır.
Savaşta bir hiç uğruna ölen çocuklar...
Belki de aralarından nice büyük, erdemli insanlar yetişecekti
Belki de aralarından nice büyük, erdemli insanlar yetişecekti
Her kıymetli şeyde olduğu gibi kitap için de geçerli bu. Bunu bilip bulunduğumuz çağa, hayat yolculuğumuza ve dünyada yer tuttuğumuz konuma yarar sağlayacak kitaplar okumak çok elzem.
"Sanat uzun, hayat kısa, fırsat kaçıcı, deneyim aldatıcı, karar zor."
"Sanat uzun, hayat kısa, fırsat kaçıcı, deneyim aldatıcı, karar zor."
Beklentisiz olunca bir şey kaybetmezsin ama bir şeyler de kazanamazsın. Hayatta bir şey kaybetmeden bir şeyler kazanabilen herhangi bir şey var mı? Belki Cansız varlıklar diyebiliriz ama onlar bile nice değişimlere uğruyor evrende. En basitinden bir kimya tepkimesinde bile bir enerji lazım. Hatta biyolojide ATP demek canlılık demek yani enerji yani çaba yani beklenti. Son olarak bir Tutunamayanlar akıntısı ekleyeceğim selim gibi olmayalım her şeye rağmen hayata tutunabilelim diye.
Yatağımın karşısında bir pencere var. Odanın duvarları bomboş. Nasıl yaşadım on yıl bu evde? Bir gün duvara bir resim asmak gelmedi mi içimden? Ben ne yaptım? Kimse de uyarmadı beni. İşte sonunda anlamsız biri oldum. İşte sonum geldi. Kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım; kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım. - oğuz Atay, tutunamayanlar
Yatağımın karşısında bir pencere var. Odanın duvarları bomboş. Nasıl yaşadım on yıl bu evde? Bir gün duvara bir resim asmak gelmedi mi içimden? Ben ne yaptım? Kimse de uyarmadı beni. İşte sonunda anlamsız biri oldum. İşte sonum geldi. Kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım; kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım. - oğuz Atay, tutunamayanlar
Anne şefkati. Karşılıksız, beklentisiz...
Acemi değilse dayaklıktır net. Bunlar yüzünden olan kazaların kavgaların haddi hesabı yok. Ülkenin öfke sinir seviyesini yükseltiyorlar sabah sabah yolda insanın canını sıkıyorlar
bence acemiler aksine daha çok dikkat ediyor sinyal vermeye sayın muamma..
Sinyal verme gereği duymayan, veremeyen insan benim için acemidir :) sayın highwaytohell
tamam şimdi oldu sayın muamma :)
:)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?