Olmayabilir. “En” fazla olmayabilir. Ve Bu tek seçenek olabilecek sayısız olasılıktan çok daha fazla acıtır.
Kesin biri yazmıştır demiştim ama yazılmamış.
İnsanı sevdiğin kişi tarafından sevilmek de güzelleştirir.
Normalde böyle romantik şeyleri sevmem ama bunu gözümle birçok kez görünce gerçek olduğunu anladım.
İnsanı sevdiğin kişi tarafından sevilmek de güzelleştirir.
Normalde böyle romantik şeyleri sevmem ama bunu gözümle birçok kez görünce gerçek olduğunu anladım.
Yarın, geç olmakla meşhurdur bu yüzden hiçbir şeyi ertelemeyelim
Tıpçıların da halk eğitimini bilmemesi diyerek konuyu yeni bir seviyeye taşıyorum.
Çoğu zaman alarma gerek duymadan sesiyle gözümü açtığım,İçimi huzurla kaplayan,dualarımı en içten ettiğim,namazımı en severek kıldığım vakittir.uykum gelmesine rağmen günün ilerleyen saatlerinde etmediğim kadar dua ederim hep.çünkü o sese yakın sessizlikte,aydınlığa yakın karanlıkta,uykuya yakın dinçlikte çok daha derin kurtuluş varmış gibi hissederim.
fark ettiniz mi, insanlara içini döktüğünüzde derman olmuyorlar. hatta bazen neden anlattım ki dedirtiyor. ama dua edince hiç pişman olmuyorsun. hiç. ona anlatınca geçiyor her sızı, iyileşiyor yaralar.
Asla onaylamıyorum, duygularımla bakınca kanımı donduracak kadar büyük bir vahşet. 21.yüzyılda böyle yönetilen bir devletin vatandaşı olmayı kesinlikle istemezdim.
Ama 500 yıl öncesini 21.yüzyılın değer yargılarıyla eleştirmek de biraz haksızlık olur diye düşünüyorum. Bu durum Bildiğim kadarıyla Fatih Sultan Mehmet döneminde kanunlaştırılmış ve taht kavgaları sebebiyle binlerce vatandaşın ölümü yerine, hanedan soyundan birkaç erkeğin ölmesinin tercih edilmesi gibi pragmatist ve en azından görünürde mantıklı olan bir fikrin sonucu.
Aksi durumda Osmanlı'nın ikinci Bir fetret devri'ni, cem sultan vakasını ya da kardeşleri 1.selim padişahken kardeş katli kanunu göz ardı edilerek sancakbeyliği verilen şehzade Korkut'un mektuplarla ortaya çıkarılan olası isyanını kaldırabileceğini sanmıyorum.
Dediğim gibi; kardeşlerim veya dünya üzerindeki herhangi bir insanın hayatı benim için her türlü makamdan daha önemlidir, ben olsaydım makamı kardeşlerime bırakır kalan ömrüm boyunca da babamın padişah olmasının bir getirisi olarak zenginlik içinde yaşardım ama bu insanların her biri doğdukları andan itibaren padişah olmak üzere eğitim alıyorlar. Çocukluklarından beri uğrunda çabaladıkları şeyin bir anda ellerinden alınıp kardeşlerine verilmesini kolayca kabullenememeleri beklenmedik bir şey değil.
Bu durumu kabullenseler ve hatta Akıllarında taht kavgasına dair en ufak bir fikir olmasa bile kendi çevrelerindeki insanlarla birlikte askerlerin de bir grubu, kendi destekledikleri aday tahta çıksın ve kendileri de bu durumdan maddi manevi faydalanabilsinler diye kendi adaylarını kışkırtmak için ellerinden geleni yapıyorlardı. Bu da binlerce vatandaşın ölümüyle sonuçlanıyordu ne yazık ki.
Özetle; 500 yıl önceki dünya için, kötünün iyisi olarak değerlendirilebilecek bir uygulama olduğunu düşünüyorum.
Ama 500 yıl öncesini 21.yüzyılın değer yargılarıyla eleştirmek de biraz haksızlık olur diye düşünüyorum. Bu durum Bildiğim kadarıyla Fatih Sultan Mehmet döneminde kanunlaştırılmış ve taht kavgaları sebebiyle binlerce vatandaşın ölümü yerine, hanedan soyundan birkaç erkeğin ölmesinin tercih edilmesi gibi pragmatist ve en azından görünürde mantıklı olan bir fikrin sonucu.
Aksi durumda Osmanlı'nın ikinci Bir fetret devri'ni, cem sultan vakasını ya da kardeşleri 1.selim padişahken kardeş katli kanunu göz ardı edilerek sancakbeyliği verilen şehzade Korkut'un mektuplarla ortaya çıkarılan olası isyanını kaldırabileceğini sanmıyorum.
Dediğim gibi; kardeşlerim veya dünya üzerindeki herhangi bir insanın hayatı benim için her türlü makamdan daha önemlidir, ben olsaydım makamı kardeşlerime bırakır kalan ömrüm boyunca da babamın padişah olmasının bir getirisi olarak zenginlik içinde yaşardım ama bu insanların her biri doğdukları andan itibaren padişah olmak üzere eğitim alıyorlar. Çocukluklarından beri uğrunda çabaladıkları şeyin bir anda ellerinden alınıp kardeşlerine verilmesini kolayca kabullenememeleri beklenmedik bir şey değil.
Bu durumu kabullenseler ve hatta Akıllarında taht kavgasına dair en ufak bir fikir olmasa bile kendi çevrelerindeki insanlarla birlikte askerlerin de bir grubu, kendi destekledikleri aday tahta çıksın ve kendileri de bu durumdan maddi manevi faydalanabilsinler diye kendi adaylarını kışkırtmak için ellerinden geleni yapıyorlardı. Bu da binlerce vatandaşın ölümüyle sonuçlanıyordu ne yazık ki.
Özetle; 500 yıl önceki dünya için, kötünün iyisi olarak değerlendirilebilecek bir uygulama olduğunu düşünüyorum.
Normalde birçok sosyal medya hesabımı kapatmış, kalanlarla da arama mesafe koymuştum. Ama pandemi gittikçe uzadı ve ben daha fazla görünmez hissetmek istemediğim için geri döndüm. Sosyal medyaya bu gözle bakıyorum.
'Bakın ben de buradayım! Fotoğraflar çekiyor ve komik tweetler atıyorum, görüyor musunuz? Hadi arkadaş olalım veya birbirimizden nefret edelim.'
'Bakın ben de buradayım! Fotoğraflar çekiyor ve komik tweetler atıyorum, görüyor musunuz? Hadi arkadaş olalım veya birbirimizden nefret edelim.'
Hiç görünmeyecek olsam (mesela şu an olduğum gibi) ya da takipçilerim beni terk edecek olsalar, yine de yakın arkadaşlarım ve ailem için paylaşım yapmaya devam ederim. Ulaşamadığımız tüm insanlar için hiç umulmadık bir yolla iletişim kurma şansımız oluyor. Ben sosyal medyanın dikkat çekmenin ve görünmenin ötesinde bir sosyal değeri olduğuna inanıyorum.
burada bile aslında fikirlerimizi yazıyor ve diğer kullanıcıların bunu oylamasını izliyoruz. hiçbir faydası olmadığını iddia etmiyorum tabi ki. ama bize verdiği iletişim şansı bizim sunduğumuz görünürlülükten kaynaklanıyor. fikrinizi paylaştığınız için teşekkürler sayın armut
Ben teşekkür ediyorum Sayın kirke
Kemokindir. Naz yapan nötrofilleri inflamasyon bölgesine çağırır.
Bana kalırsa asıl sorun hataları kabul etmemekten ziyade “hata” anlayışlarımızın farklı olmasıdır. Başkasının benim hata ettiğimi düşündüğü bir durum, benim indimde hata olmayabilir çünkü. Evet, hata da göreceli bir kavram. Elbette hatasız kul yok ve herkes hata yapar. Şahsen ben yine de her insanın hata yaptığında bunu kendine itiraf edebildiğini düşünürüm. Bir başkasına ifade etmek de yerine göre doğru, yerine göre yanlış bir harekettir.
Sürü psikolojisini eleştiren ve karşı çıkanlar bugün ayrı bir sürü durumuna düştüklerinden başlığın sürüler psikolojisi olarak değiştirilmesini daha uygun bulurum. Herkes bir sürünün koyunudur. Mühim olan doğru sürüde yer alabilmek, bize uygun olan sürüde. Bize yakışan sürüde. Şunu da eklemek gerek ki sürüden ayrılanlar vardır, ama sürüsüz başlayan yoktur. Kitle psikolojisi olgusu her insanın çocukluğunda vardır çünkü insan taklit ederek öğrenir.
Her an ölebileceğimi...
Hem de hiç yaşamamış gibi...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?