(bkz: dönem1ken çsden kovulmak) Adamları eskiden çs'den atıyorlarmış, şimdi flörtleşiyorlar. İşte ben kazanım elde etmek diye buna derim. Takdir ettim.
Tanım: yine de bir şans verilebilir diye düşündüğüm durum.
"herkes yaşam şartlarının zorluklarından, çekilen açılardan şikayetçi ama kimse yaşamı düzeltmek için bir şey yapmak istemiyor. Sanki hepimiz hayatı dışarıdan izleyen yabancı seyircileriz ve her birimiz her şeyin ve herkesin hakemi olarak görevlendirilmişiz. Herkes büyük işler başarmak, büyük insanlar olmak, büyük sevinçler yaşamak istiyor ve çok az insan yaşam kalitesini yükseltmek, etrafındaki sefaleti gidermek için bir şeyler yapıyor. İnsanlar, borçlarını ödemekten kaçan vicdansızlara benziyor."
Sözlü sınav için ve pratikler için hocalarımızın yazdığı iki kitap var. Her zaman için öyle olmasa da genel olarak sınavlarda bu kitaplara bağlı kalınıyor. Sınava başlı başına bir kitaptan girmek korkutucu gelse de bence daha iyi olmuş çünkü nelerin bilinmesi gerektiği aslında standardize edilmiş. "Bu kitabı nasıl ezberleyeceğiz?" Derseniz, arkadaşlar inanın hiç beklemediğiniz bir anda oluyor. Ben yaptığımdan değil ama çalışınca ezberleniyor. bunu yapıp iyi sonuçlar alanlar var.
İntern olursam belki bölüm hakkında da bir şeyler yazabilirim ama şu an bir şey diyemeyeceğim.
Tanım: karın muayenesinin gerçekten karın muayenesi olduğu Anabilim dalı.
Anadolu insanının aşk, kırgınlık, üzüntü, neşe gibi çeşitli duygularını anlattığı; daha sonra halka mal olan; dilden dile aktarılarak bugünlere kadar gelen eserlerdir. O yüzden midir bilinmez ancak belki bizimle aynı hisleri paylaşan birileri tarafından yazıldığı için bize bu kadar içten geliyordur. Böyle bahsettik, içlerinde kötüsü hiç yok mudur? Vardır. Yani bence var böyle ne diye yazıldığı belli olmayanlar. Fakat genel olarak bakınca, hepsi bizim değerimiz tabii. Severek dinliyoruz.
Ölüm belki insanın başına gelen en kötü şey olmayabilir (oladabilir aslında. bu kısım tartışmaya açık.) Ama öldürülen kişinin diğer tüm edindikleri de kaybolduğu ve öldürülen kişi bunları geri alamayacağı için bence bu olurdu. Geri dönüş şansı yok neticede.
BlackBerry'leri çok teknolojik bulurdum. Bir sürü tuş vardı üzerinde öyle olunca daha fonksiyonelmiş algısı oluştururdu (yaş 11-12 falan tabii). Bir de hep zengin iş adamları kullanıyormuş gibi gelirdi.
Komite sınavları için verimliliğini tartışabiliriz, fakat tamamen işe yaramadığını düşünmüyorum. Pratik sınavlarda direkt görsel soruyorlar, onun için de biraz göz aşinalığı gerekiyordur herhalde. Bir de ,daha önce bir entrymde söylemiştim, genel cerrahide majör yapıları en azından kafada canlandırmak için faydalı oluyor.
Korkmanıza gerek yok genel cerrahi stajı alırken gidip atlasa çalışmak zorunda değilsiniz:) ama "ya o tam nereden geçiyordu?" Dediğiniz bir şey olursa gidip hatırlama maksatlı göz atabiliyorsunuz. Benim gördüğüm kadarıyla bu şekilde oluyor.
Kronik eksileyiciler ile ilgili bir şeyler yazacağım ama ondan önce söylemek istediğim bir şey var.
Neden bu kadar kızıldığına çok anlam veremediğim kişilerdir (birazdan belirteceğim durum hariç). Sözlük formatlarında eksi verme bulunuyor, bu sadece burada olan bir özellik değil. Sözlük insanların fikirlerini yazdığı bir yer, beğenileceği gibi beğenilmeme durumu da olabilir. her düşünceyi beğenmek zorunda değiliz takdir edersiniz ki. insanların bir sebepten hoşuna gitmeyen şeyler olabilir ve bunu ifade edebilir. Buna kızmaya kalkarsak da bence sonu gelmez çünkü dediğim gibi herkese her şeyi beğendiremiyoruz. "Bana hiçbir eleştiri getiremezsiniz." Mantığı da yanlış bir yaklaşım olur diye düşünüyorum. Eksi verme format dışı bir şey değil aslında, belki eksi oy vermenin olup olmamasını tartışabiliriz (bu sanırım konuşulmuştu) ama o da başka başlıkta olur herhalde.
Şimdi gelelim asıl konuya. Kronik denmiş, yukarıda da bir şeyler yazılmış, anladığım kadarıyla okumadan eksileme gibi bir olay olmuş. Eğer öyle yapan varsa bence art niyetli bir davranış sergiliyor. "Bu kişinin başka sıkıntıları mı var acaba?" diye sorardım şahsen ben. Çünkü düşünüyorum bir insan bunu neden yapar diye aklıma mantıklı bir sebep gelmiyor.
Bu başlığa uygun değil ama söylemeden de geçmek istemem. Bir entrynin değerini bence ne kadar artı oy aldığı göstermez, bununla birlikte eksi oy alması da onu kötü yapmaz. Örneğin: Sağlı sollu, haklı eleştiriler içeren bir entrynin eksi oylanması gayet doğal olurdu; ama şimdi eksi oy aldı diye kötü mü diyeceğiz. çok hoşuma giden, bilgi içeren entryler vardı ama çok artı almadılar diye iyi olmayacaklar mı. Benim kendi entrylerimin içinde de mesela en sevdiklerim en çok artılananlar değil. Yani, bu kısımda demeye çalıştığım ,benim şahsi görüşüm, sayıya çok takılmamak lazım. Başkalarının ne düşündüğüne de çok takılmamak lazım.
Sürekli kafada kurmaya yol açıyor bence. Bu da mental durumu kötü etkiliyor. İyi sonuç olsa geçer gider. Kötü sonuç olsa ona göre bir şey düşünülür. fakat her şeyin olabileceği ihtimaller bayağı strese sokuyor.
Sürekli havaya, suya düştüğü iddia edilip; baharın gelişine bağlanıyor. Ancak cemre düştü dendikten sonra da hava kötüleşebiliyor. Çok spesifik bir bulgu değil gibi o yüzden. Bir de kime göre düştü onun da bence standardize edilmesi lazım.
Köyümüzde bir dönem yaygın olan eylem. Memleketi köy olup, Almanya'ya çalışmaya giden gurbetçiler emekli olarak dönüyor ve köyde ev yaptırıyorlardı. Bu evleri çoğunlukla büyük ve bahçeli yapmışlar. Ne kadar doğrudur bilinmez ancak köyde yaşayan amcam, köye dönenlerin çalışırken hep böyle bir ev hayal ettiğini, o yüzden bu şekilde evler yaptırdıklarını söylemişti.
Kendince espri yapan, neşeli dayıdır. Ayrıca düğün yerini bulamayanlara yer tarif eden, düğünde oynamaya çağıran, kendi kendine türk sanat müziği mırıldanan, eşinden içişleri bakanı diye bahseden, fıkra anlatmayı seven dayıyla aynı kişi olabilir.