confessions

selektor yapan yildiz

1. nesil Yazar - Yazar

  1. toplam entry 346
  2. takipçi 33
  3. puan 38024

pratisyen

schlimazl
İlk maaşıma özel başlık :)
Meslekte 1. Ayım bitti. Refakat adı altında da olsa ilk günden beri primer hasta bakıyorum. Sora sora çok şey öğreniyorsunuz ama Tek bir şey diyeceğim. Arkadaşlar ders çalışın. Acillere ne kadar hakimseniz özgüveniniz de bir o kadar artıyor. İntörnlerin mezuniyeti de yaklaşmışken birkaç öneri vermek isterim.
1-) acillere hakim olacaksın. Anafilaksiyi arresti bileceksin. İlk seferinde tabi ki yönetmek kolay olmayacak ama öğrenirsin. Üsye ilacı bilme ama adrenalini bileceksin. Zamanla yarıştığın durumlar gerçek acil olanlardır unutma.
2-) tus hedefleyen biriyseniz bulduğunuz her ortamda uyumayı ve post nöbet ders çalışmayı öğrenmek durumundasınız. Vakit buldukça tus çalışın işe başlayınca o kadar kolay olmuyor malesef.
3-) bilmediğinizi hastaya çaktırmayın. Basit bir öneri gibi görünse de oldukça zor. Yeni başladığımız çok çok belli oluyor :) yapacak bir şey yok onu da öğrenicez
4-) ben bir tık yoğun sayılabilecek bir ilçe acilinde çalışıyorum. Acil insana çok şey katıyor. Arresten tutun svo'ya Anafilaksiye kadar görmediğim şey kalmadı. Az önce paraziter hastalık tanısı koydum mesela. Küçük bir örnek :)
5-) sistemi bilmek zorundasınız. Adamlar bir cümlemizden bile neler neler yapabiliyor. Duydukça şaşırıyorum. Önemli olan sadece hastaya tedavi vermeniz değil bunları belgelemek zorundasınız. Yine başıma gelen bir örnek. Hastalar bazen durumun ciddiyetini kavrayamayıp izinsiz hastaneyi terkedebiliyor. Yoğun bir günde gözden kaçabilir. Sisteme not düşmek zorundasınız. Hastanın başına bir şey gelse sizin de başınız yanar.
6-) çocuk acil intörnlüğünü iyi geçirin. Pratisyenlikte en çok işime yarayan, bir şeyler öğrendiğimi farkettiğim staj olur kendisi.kendinizi doktor gibi hissettiğiniz nadir yerlerdendir çocuk acil. Pediatri sevmeyen biri olduğumu da hatırlatmak isterim :)
7-) sizden kıdemli olan pratisyenlere varsa uzmanlara soru sormaktan asla çekinmeyin. Böyle böyle öğrenicez böyle böyle öğreticez.
8-)son olarak tekrarlamam gerekirse tus da isteseniz başka bir şey de planlasanız ders çalışmak ve temel doktorluk becerisini kazanmak zorundasınız.

Korkmayın yaparsınız. Hepinize sağlıklı günler.
4
selektor yapan yildiz selektor yapan yildiz
Peki bu öğrenme süreci nasıl oluyor sayın schlimazl? Öğrenene kadar arada sıkıntı yaşayan hasta oluyor mu? İntörnlükten pratisyenliğe geçiş süreci nasıl işliyor?
schlimazl schlimazl
Bende hala öğrenmekteyim sayın syy. İlk günlerde nasıl yani ben mi hasta bakıcam, reçeteyi de ben yazıcam, hocan mıyım gerçekten diyordum. İlk birkaç nöbet her şeyi sordum. Neyi ne zaman kime yazıcam gibisinden. Arka sekmede Google'm hep açık olur :) İntörnlükten en büyük farkı sorumluluk. Herkes sizin ağzınıza bakıyor öyle söyliyim. İntörnlükte bize denileni yapıyorduk pratisyenlikte de tam tersi sizin bir şeyler demeniz gerekiyor. Siz söyleyeceksiniz onlar yapacak.Eksik olduğumuz yukarıda da çalışın dediğim kısım tam da bu. Bilsek de söylesek :) öğrenmenin en basit yolu görmek, tecrübe etmek. Sorun. Burda ne düşündük niye bunu verdik. Bir sordun iki sordun üçüncüye öğreniyorsun zaten. Şu ana kadar hastalarımda bir sıkıntı olmadı. Bazen taburcu etmese miyim dediğim oluyor ama. Hastayı gönderdikten sonra aklıma başka şeyler geldiği oluyor. İlk başta korkuyordum hasta bakmaktan da içine girince alışıyorsunuz.
selektor yapan yildiz selektor yapan yildiz
Teşekkür ederim sayın schlimazl bilgilendirici bir yorum ve entry oldu hekimlik hayatınızda basarilar dilerim
schlimazl schlimazl
Teşekkür ediyoruum sayın syy. Size de güzel bir meslek hayatı diliyorum

ankara'da tiyatroya tutunmak

ruhsuz
Bu sene yaptığım şeydir.
Bu sene şu ana kadar 10 oyuna gittim.
Bu hafta 2 oyuna daha gideceğim.
Küçük sahne'nin içindeki oda tiyatrosunu,küçük sahneyi,şinasi sahnesini özellikle seviyorum.
Tunus ya da tunalı'da yürümeyi,ulus turu atmayı,kitapçıya uğramayı...
Bu sene tıp faküktesindeki en mutlu senem ve bunda o eskiden hiç sevmediğim ankara'nın yeri çok büyük...
Tiyatroya giderken koşa koşa gidiyorum desem yeridir.



Devlet tiyatroları maddi olarak cüzi rakamlar ve gerçekten zorlamıyor.
Biletinial'da tam 13 gün önce 10.10 geçe biletler satışa sunuluyor.takip edebilirsiniz.
https://biletinial.com/tr-tr/mekan/ankara-dt-kucuk-tiyatro

aşık olduğunuzu nasıl anlarsınız

shogun
Karşı taraf size dünyanın en güzel/yakışıklı insanı olarak geliyorsa,onu obsesyon haline getirmişseniz ve normalde hissedilmeyen bir coşku,heyecan,karnında kelebekler uçuşması gibi şeyler oluyorsa tebrikler aşık oldunuz demektir.Ne olursa olsun dünyanın en müthiş olaylarından birisidir.

d3 ağlama duvarı

ruhsuz
Dahiliye ve pediatri stajlarını vermiş bir dönem 4 öğrencisi olarak tıbbın en katastrofik senesinin(sonraki2 seneyi bilmiyorum ancak)dönem 3 olduğunu düşünüyorum.
Varsın her şeyi öğrenmeyin,önemli değil.
Günün sonunda mental sağlığınızı elinizde top gibi sektirerek gezince bildikleriniz de anlamını yitiriyor.

Önemli olan bizleriz.
Çoğu kişi gözden kaçırsa da önemli olan gerçekten bizleriz.

toplumsal cinsiyet eşitsizliği

ruhsuz
Sosyolojide mesleklerin kadınlaşması diye bir kavram var.bu kavram der ki:'bir meslek kadınlaştıkça aldıkları ücret azalır.'

Bizim hocalarımızin ve onların hocalarının zamanında tıp doktorlarının kahir ekseriyeti erkekmiş.
Şu anda yarı yarıya gibi bir oran var.
Emeklerimizin karşılığında hayatımızı idame ettirebilmek için kazandığımız rakamın bu kadar dramatik şekilde düşüşünün tek sebebi 'sağlık politikaları' değil diye düşünüyorum.
Tıbbın kadınlaşmasının da bunda payı var.

27 yaş krizi

schlimazl
ikinci ergenlik dönemi olarak da adlandırılan hayatın kırılma noktalarından biri. daha önce burda da bahsettiğimi hatırlıyorum. 25 yaşının ilk günlerini yaşayan, belki de bu krizin tam ortasında olan biri olarak konuşmak istedim. bana ne olduğunu, olduğunu sandığımı, anlatırsam küçük bir farkındalık oluşturabilirim belki.
ilk önce çok büyük bir değişimin ortasında olduğumu söylemeliyim. bu dönemde altında ezildiğiniz sorunlarla yaşamayı öğrenmek zorunda kalıyorsunuz. basit gördüğünüz problemlerin aslında büyük sorumluluklar olduğunu anlıyorsunuz. önünüze hayatınızı büyük ölçüde değiştirecek birkaç seçenek çıkıyor. attığınız her adımın sonucunu yaşayarak tecrübe kazanıyorsunuz. büyümekten ziyade olgunlaşıyorsunuz. asıl hayatınızı kuruyorsunuz. bu yaşa kadar aileniz birçok şeyi arka planda sizin için düşünüp hallediyordu zaten. artık tam bağımsız bir birey oluyorsunuz. her detay önemli hale geliyor. mesleğe adım atmak başlı başına stresli. evini belki ilk kez belki ikinci kez terketmek zor gelebiliyor. nasıl yaşayacağınızın kararını veriyorsunuz. öyle ortada kalmışlık bir zaman dilimi.
bazen bazı şeylere geç kaldığınızı düşünüyorsunuz. zaman varken yapmadıklarınız bir film şeridi gibi akıyor gözünüzün önünden. herkes kendi zamanında yaşar geç kalmak diye bir şey söz konusu değil biliyorum. yine de böyle hissetmeyi engelleyemiyorum.
tüm bu yazdıklarımı düşününce farkında olmak bunu atlatmanın bir yolu sayılmaz mı.. sanırım özgüveni kaybetmemek gerekiyor. kendine inanıp yola devam etmeli. zaman her şeyin ilacı. ayaklarınızın yere sapasağlam bastığı günler yaşamanızı diliyorum efenim.

özgüvensiz

schlimazl
Bu konuyla ilgili bir podcast dinlemiştim. Özetle Şöyle diyordu :
"özgüven değil de öze güven olarak düşünmemiz lazım. Burda ki öz ruh, kalp, hissettiklerimiz, düşündüklerimizdir. O yüzden insan iç sesini dinlerse ve içinden geleni yaparsa işte o zaman özüne güvenen bir birey olur. Biri bir şey yapmayı reddetti diye ona özgüvensiz diyemeyiz. Özgüven performans göstermek değildir. Özgüven cesaret demek değildir. Özgüven içinden geleni yapmak, cesaret ise bunun farkında olmaktır. "
Böyle düşünmek beni biraz daha iyileştirdi. O yüzden hep diyorum ya içinizden geleni yapın. Canın istemiyorsa yapma. Elalem ne der diye yaşama. Zihninin sesini dinleme. O başkalarının dediğini dikkate alır. Önce kendine sor "ben bunu istiyor muyum? " diye. İşte o zaman farkı göreceksin.

6 şubat

gri
Bu düzeni değiştiremediğimiz, size yardım etmeyi bile başaramadığımız için çok üzgünüm.

müsebbipleri yargılamıyoruz bile, halbuki en azından bunu başarmalıydık.

yaptığımız garip davranışlar

gri
hepimiz birilerinin hayatındaki şeytanız

kırdığınız üzdüğünüz ve sizinle bir daha konuşmak istemeyen insanları hatırlayın. sonra bir de yakın arkadaşlarınıza bakın. kötü biri olsaydınız yalnız olurdunuz herhalde?* o zaman niye bir taraf sizi çok seviyor da öbür taraf konuşmak bile istemiyor? çünkü siz birileri için toz pembeyken birileri için siyahtınız ve bunu muhtemelen istemeden yaptınız

*(yalnızlık ve kötülük her zaman ilişik değildir ama kötülük büyük çoğunlukla yalnızlığı getirir.)

anasayfanızı kaplamamak için geri kalanını spoiler içine alacağım. bu konuyla ilgili birkaç fikrim var..

insan karakteri bir renk spektrumu gibidir ve nadiren "hue"muz değişir. yani örneğin bir insanın karakter spektrumu mavide olsun, o insanın turuncu olması çok zordur (hue'su değişmeli), ama lacivertle bebek mavisi arasında sürekli geçiş yapar.

kime ne renk olacağımıza genelde biz karar vermeyiz, oluverir. kendi hayatınızı düşünün: çok sevdiğiniz bir arkadaşınızdan (adı lilit olsun) bazıları ne kadar nefret eder. çünkü ikinizin lilit'le ilgili deneyimi aynı değildir. lilit size denizler kadar mavi iken arkadaşınıza gece kadar koyu olmuş olabilir. sorsak ikiniz de lilit için mavi dersiniz ama lilit ikinize spektrumun farklı yerlerinden yaklaşmıştır. ve spektrumun gece mavisi o kadar kötücüldür ki lilit onların hayatındaki şeytan haline gelir.

çok soyut kalmış olabilir. yeniden kendi hayatınıza bakın: neler yaptığına şaşırdığınız arkadaşlarınız olmadı mı hiç? "bu adam bunu nasıl yapmış?" demediniz mi, veya size demediler mi "nasıl yaptın bunu?" diye? evet, samimi olmadığımız insanlara karşı genelde spektrumun ortalarında takılırız, örneğin genel olarak kırmızısınızdır ama insanlarla samimiyetiniz arttıkça spektrumun bir tarafına kayarsınız: bordoya veya turuncuya doğru.

istemeden kırdığım insanları düşünüyorum bazen. acaba bir şans daha verilse onları yeniden aynı şekilde kırar mıydım? muhtemelen evet. onları sevsem bile mi? muhtemelen yine de evet. sebebi ne bilmiyorum. ahmet arifin dediği gibi:
Bu, ne ayıp ne de yasak,
Öylece bir gerçek, kendi halinde

umut

darklife
Sevgili kader arkadaşlarım içinde bulunduğumuz bu umutsuzluk ortamında başımızı öne eğmemiz isteniyor bizden.
Bir konuda bakanlığımızın yaptığı çalışma neticesinde yayınlanan talimatlar aşağıdaki gibidir; Her insan umut içinde doğar fakat sonra hayat insanları umutsuzluğa sürükler.
Dünyanın bu kötü gidişi sebebiyle ne yazık ki stoklarımızdaki umudun tükenmekte olduğunu fark eden bakanlığımız gerekli tedbirleri almış ve Kanadadan çocuklarımız için yirmi bin ton umut ithal etmiştir fakat yine ne yazık ki umut tacirleri bu umutları çalmayı başarıp Afrika ülkelerine satmış bulunmaktadır. Şu durumda elinde fazla umut bulunduranların döviz bürolarına koşturmamaları mümkünse en yakınları ve komşularıyla paylaşmaları ve stoklarımızda az miktarda kalmış umutları çar çur etmemeleri bakanlığımızca hazırlanan geleceğe güvenle bakış adlı rehberi edinmeleri, safları sıklaştırmaları, birlik ve beraberlik içinde hareket etmeleri, çömmek olarak tabir edilen ve genellikle otogarlarda gözlemlenen oturma şeklinden uzak durmaları, dertli dertli 'ooof' çekmemeleri, başlarına ödül konmuş aramızdaki umutsuzları ihbar etmek suretiyle toplumumuza huzur, refah ve mutluluk getirmeleri önemle rica olunur.

Sevgili kader ortaklarim içinizdeki umut ışığını söndürmeyin. Unutmayın ki gecenin en karanlık ânı güneşin doğmasına en yakın ândır...

#başımızsağolsun

cakal kasa
Kiminin babası,kiminin eşi,kiminin evladı...

Bu yurdu hainlerin eline bırakmamak için düşünmeye bile gerek duymadan canını bir çırpıda veren Türk ordusu yiğitleri,şanlı ay yıldızlı bayrağımızın gölgesinde yaşamayı sizlere borçluyuz.Vatan size minnettardır.

Başımız sağ olsun.

can sıkan şeyler

darklife
Telefonun çalması...
8
fistikgibiri fistikgibiri
telefonun bozulması
darklife darklife
Usta senin telefonun ekranı sıkıntı, sen tanıdık bir telefoncuya sor çok isterse yeni telefon bakalım sana
fistikgibiri fistikgibiri
sayın darklife 🤗🤗🤗 öneriniz için teşekkürler 👍🏻😊👍🏻😀😀
selektor yapan yildiz selektor yapan yildiz
Alo darklifecım acilden yeni bir hasta yatacak ona EKG çekebilir misin hemen bir de kanları alınacak ben barkodları basıyorum şimdi doktor odasından alırsın
darklife darklife
Abi acilden dosyasıyla gelmiş ekg'sinde af si var. Hemşire damar yolu açarken 2 mor 4 sarı 1 mavi tüp aldırdım sen bi raaad ol yaww :)
selektor yapan yildiz selektor yapan yildiz
:))
selektor yapan yildiz selektor yapan yildiz
Başintern
darklife darklife
Estağfurullah abi teveccühün :)

tansiyon

darklife
-abi hastanın subfebril ateşi var, tansiyonu düşüyor.
-aha sı*tık, gece haram oldu ... , neyse şu kültürleri al da bakalım.
-alayım abi kültür bi 10 dakkaya çıkar zaten :)
3
selektor yapan yildiz selektor yapan yildiz
Elin degmisken kan gazı da alıver
darklife darklife
Abi keşke kültürleri almadan önce söyleseydin, sonra hasta bize tripleniyor :))
selektor yapan yildiz selektor yapan yildiz
:ddd

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol