Bu gri şehre tüm önyargılarımla geldim.Hedefim burası değildi biraz da hayal kırıklığı vardı tabi.Hatta geçiş yapma gibi bir düşünce bile vardı kafamda.Ama sonra sanki biri bana büyü yapmış gibi bağlandım bu şehre. Şimdi biri bana Ankara'nın neyini seviyorsun ne buluyorsun orda diye sorunca kilitleniyorum bazen; nedeni yoktur belkide bu şehirde kendimi buldum,tüm kollarıyla sarıldı bana,sevdirdi kendini. Yeni insanlar, yeni mekanlar,yeni başlangıçlar, farklı yelkenler... Bu kadar değerli insanla tanışacağımı kim bilebilirdi.Bir şehri güzel yapan da içindekiler değil midir sizce de? Bir an önce kaldığımız yerden devam edebilme dileğiyle..
biraz kötü bir başlangıç olmuştu. uçaktan indim taksiye bindim gidiyoz. taksici sordu öğrenci misin nerden geldin falan. nereli olduğumu söyledikten sonra “bi şey olmaz bu ülkenin her yeri bizim” demişti.
İlk gelişim tercihlerin açıklanması üzerine aşırı heyecanlanmam ve bizimkilerin dayanamayıp birden hadi Ankara'ya gidelim de okulunu gör demesiyle oldu. Tam Ankara'ya girdiğimizde arabamızdan hafif duman çıkmaya başladı, sağa çektik, birkaç tamirci aradık. Sonra idareten yapıldı araba. Yemek yedik, okula gideceğiz, kaza yaptık. Hevesimin kursağımda kaldığı gündü gerçekten :) Ona rağmen ailem sürekli olsun, olacağı varmış diyerek beni motive edip bir şekilde okula götürdü. Fotoğrafların hepsinde mutsuzuz tabi :) ama benim amfiye girip moralimi toplamamla gün güzel bitti. Memlekete çekiciyle gittik, araba pert tabi. Hiçbirimizin unutamayacağı bir anıydı :)
Geldim, esenboğa, havaş, kızılay.. sonra sessizlik, atla ankaray. Ama ankaray'ın varlığından habersiz ankaray.. example: Ankaray'a bincez diyor yanımdaki, ankara'ya nasıl biniliyor diye düşünme falan olayları. Ankaray'a binme (bunegalabalık diyen tavuk ifadesi) bahçelide iniş hava açık, aylardan eylül. bildiğimiz baharın ankara kokusu var havada, bahçeli metro çıkışı fakülteye kadar o kokuyla yürüyüş. Fakülteye geliş, binaya bu ne kulübesi acaba bakışı. Kareçarşı burası mıymış acaba kare mi sorgusu, ego'ya bincez sözüne ego ne demek açılımı ne acaba cevabı... ohooo neler neler
fazla klasik ama 23 nisan'da okul gezisi amacıyla gelmiştim, şehre hiç de öyle alıcı gözle bakmamışım. çocuk aklımla hayatımın 6 yılını anıtkabirin neredeyse dibinde geçireceğimi nereden bilebilirdim :d
yeğenim doğduğunda, kışın ortasında gitmiştim ankara'ya ilk kez. ankara sevdam o ziyaretimle başladı. sıcak bir iklimde yaşayan ben, -18 dereceyi görünce ısrarla bulduğum her fırsatta dışarıya çıkmıştım. şimdi sıpa büyüdü "ben doktor olucam kimliksizotçum" diyor.
O zamanlar Giresun'da yaşıyorduk. Denizli'ye gideceğimiz zaman Ankara'ya da uğruyormuşuz. İlk gelişim olarak sayabiliriz, iki yaşında olduğumdan pek bir şey hatırlamıyorum. İlk bilinçli gelişimse lise gezisiyle olmuştu. Hayatımda geçirdiğim en güzel günlerdendi diyebilirim.
ilk geldiğimle aradan geçen yıllar sonucundaki yaklaşımım şaşırtıcı bir şekilde değişmedi. "bu muymuş" ve "bu ne ya" duygu-düşünceleri yakamı bırakmıyor. bu gri şehre ısınamıyorum. sevenler alınmasın