Fırının çatısında gezinen kediler, her akşam fırına işten çıkıp evine giderken uğrayan insanlar ve bir kısmını ağaçların kapladığı gökyüzü. Babamın anneannesinin evinin manzarasına çok benziyor, bir gün bu evden taşınırsam cidden üzüleceğim sanırım.
penceremden manzaralar
Birkaç küçük ışık tanesi,birkaç fotoğraf var bu gece manzaramda.Ben bu manzarayı;Betimleyemem,nesneleştiremem,kelimelere dökemem.Zira Bu gece manzaram kendini sadece hissettiriyor.Bu öyle bir his ki her şeye bir tasvir bulan lisanım bunu tarifleyecek bir kelam bulamıyor. Her “an”için az çok dönen dilim bu manzara karşısında lâl oluyor. Her şeyi görebilen gözlerim bu manzaranın güzelliğinde âmâ kalıyor.Ve duyularımı,uzuvlarımı her zaman kendine kurban eden hislerimden oluşan Benliğim;kendini bir kez de bu manzarayla ispatlıyor.
Bu gece manzaramı hissediyorum.bir ışık tanesinin karanlık bir kareyi aydınlatışını tüm ruhumla hissederek izliyorum.ve bu manzaraya bakmaya doyamıyorum…
Bu gece manzaramı hissediyorum.bir ışık tanesinin karanlık bir kareyi aydınlatışını tüm ruhumla hissederek izliyorum.ve bu manzaraya bakmaya doyamıyorum…
Geceyi üşüten rüzgarın uğultusunu duymuyorum ama yaprakları titretişini görebiliyorum. Rüzgarın esişiyle üşümüyorum ama her esişinde yorganımın altında istemsizce ürperiyorum. Işıkların fazlalığı yıldızlara uzanmamı engelliyor ama ay onları da yanına almışcasına görkemle parlıyor,görebiliyorum. Camı açsam içeri gürültü doluşacak biliyorum ama zihnimin gürültüsünü bastıramaz zaten diye açmıyorum. Birisi yürüyor hemen yolun karşısında. Yolunu şaşırmış gibi duruyor. Hangi tarafa gitse geri dönüyor. Ama yüzündeki tebessüm yolumu bulacağım diyor. O tebessüm,arada bir kaybolsa bile yolun sonunda beklediğine varabileceğine inandığını gösteriyor. Gözlerimi kapatmaya çalışıyorum ama Işıkların fazlalığı beni uyutmuyor. Fazla engebeli yollar,fazla sert esiyor rüzgar ama insanlar inatla yürüyor. Onları anlıyorum..Derken tam şu an burnuma dolan kokuyu içime çekiyorum belki nedenli belki nedensiz ama o koku sadece içimi yakıyor ve ben onun yakışıyla huzura eriyorum…
Gri bir gökyüzü var bugün manzaramda. Hani bazen birine dokunsan ağlayacak derler ya,işte beşerin o haline benziyor. Hani bazen kalbe iki duygu aynı anda hükmeder ya,sevgi ve kırgınlık işte ona benziyor. Sevgi ağır basarsa bulutlar ayrılıp ayı parlatacak;kırgınlık olursa ağlayıp yağmur yağdıracak.
Hava da ikilemde sanki. Hani bazen iç çekişimizde nefesi ve kalp sızısını beraber içimize çekeriz ya onun gibi. Ne tam temiz ne de kirli. Soluduğun anki hissine göre değişiyor sanki. Tebessümünle solursan temiz,gözyaşlarınla çekersen içine nefessiz kalacakmışsın gibi.
Ağaçlar da kararsız,her şey gibi. Bulutlar ağlarsa onlar gülüp toprağın ıslaklığını içlerine çekecek,dağılırsa ayın ışığında yapraklarını sergileyecek.
İnsanlar da şaşkın. Ay parlarsa yürüdükleri yol bitecek,bulutlar ağlarsa yürüme ihtimali zihinlerinden silinecek.
Manzaram ikilemde bugün. Ne siyah ne beyaz. Ne kuru ne ıslak. Her şeyden biraz…
Hava da ikilemde sanki. Hani bazen iç çekişimizde nefesi ve kalp sızısını beraber içimize çekeriz ya onun gibi. Ne tam temiz ne de kirli. Soluduğun anki hissine göre değişiyor sanki. Tebessümünle solursan temiz,gözyaşlarınla çekersen içine nefessiz kalacakmışsın gibi.
Ağaçlar da kararsız,her şey gibi. Bulutlar ağlarsa onlar gülüp toprağın ıslaklığını içlerine çekecek,dağılırsa ayın ışığında yapraklarını sergileyecek.
İnsanlar da şaşkın. Ay parlarsa yürüdükleri yol bitecek,bulutlar ağlarsa yürüme ihtimali zihinlerinden silinecek.
Manzaram ikilemde bugün. Ne siyah ne beyaz. Ne kuru ne ıslak. Her şeyden biraz…
Dışarıya bakarken uzun zamandır kulaklıkla şarkı dinlemediğimi fark ettim.hemen kulaklarımı aşina olduğu melodilere teslim ettim.Derken yüreğimin derinliğinde bir sızı hissettim.bizi de ihmal ettin dercesine sızlattılar içimi.yakıcı acımı yokladığımda fark ettim ki hüzünlerimi ve gözyaşlarımı paylaştığım,gün boyu yabancı olan her şeyden kaçmak için taktığım o kalın zırhım olmadan içimden geldiği gibi her şeyimi anlattığım,beni huzura kavuşturan yeri geldiğinde huzuru bana getiren kelimelerim,cümlelerim,şiirlerim yakmış içimi.yazmamışım,dökmemişim hislerimi uzun zamandır.yazdığımda,yazdıklarımla özgür kalanları en derinliklerime hapsetmişim.görmezden gelmek değil bu esaretlerinin sebebi.bazılarıyla yüzleşmeye cesaretim yok bazılarını kendime bile anlatmak zor geliyor bazılarınıysa sonsuza kadar orada hapsetmek istiyorum.oradan çıkarlarsa geri gelmezler diye korkuyorum çünkü… ne garip değil mi ? Beni içimdekilere hapsetmekten kurtarıp özgürlüğüme kavuşturanlara şimdi ben zincir vuruyorum.bana mutluluğu getiren,beni tam hissettiren kelimeleri şimdi eksik ve hüzünlü bırakıyorum.beni gülümseten cümlelerimi yaşlara boğuyorum.benim yolumu aydınlatan şiirlerimi karanlığa boğuyorum… nisyandan gelişimi kendime bir kez daha kanıtlıyorum,beni kaldıranları ardımda bırakıp onları unutarak…
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?