Az önce pahalı olmadığını düşündüğüm bir yerden kaşarlı poğaça aldım. Kaşarlı poğaçanın içinde kaşar bile olmaması rezaletine rağmen minicik bir dilim kaşarın tadını almak için poğaçaya verdiğim ücret 4.5 tl. Poğaça bile ucuz değilken herhangi bir şeyin ucuz olma ihtimaline imkan vermiyorum.
Benimle problemin nedir tam olarak anlayamadım. Ama "iki insan gibi iletişim kurmak" diye bir seçenek varken beni gördükçe suratını çevirip gidersen hiçbir zaman çözüme kavuşmamış olacağız. Bilinmezliğin içine beni bıraktın, üstüme kapıyı kapattın. İçeride tek başıma kaldım, düşünüyorum. Düşünmekten yoruldum.
Aralık ayı boyunca ben kötü olduğumu söyledikçe bana daha sıkı sarılan ve varlığını hissettiren herkes içim çok teşekkür ederek başladığım yeni yıl. Yalnızlık ve umutsuzluk beni o kadar yormuştu ki yorgunluktan herhangi bir şeye mecalim kalmamıştı. Buna yaşamak da dahildi. Ama benim bu başlığı açtığım gece itibariyle bana çok destek veren birkaç kişi sayesinde tekrar gülebilmeye hatta kahkaha atmaya başladım. Kimin ne zaman yanınızda olup size iyi geleceğini bilemiyorsunuz. Bu yıl da hepimize sürprizleri böyle güzel olanından versin. Umut ve güzellik dolu bir yıl olsun hepimize 💫
Koku ve tat konusunda saçma sapan tercihler yapmaya başladığımda. Örnek bir akşam yemeği menüsü veriyorum: Salatalık turşusu, kaşık kaşık tulum peyniri, 1 kare çikolata
Özellikle Yağ kokusuna tahammül edemiyorum ve yemekhaneler benim için zorlayıcı olabiliyor
Tıp okuyanların derslerden ötürü kendi aralarında sosyalleşmek zorunda kalması ancak sosyal ortamda buldukları insanların da tıp okumaları nedeniyle müsait olmamaları nedeniyle hepsinin kendi içinde yalnızlaşması.
Travmalarımızdan kurtulmak için onları sürekli anlatma ihtiyacı hissederiz. Ancak bazı şeyleri ne kadar anlatırsak anlatalım travma etkisinden kurtulsak dahi onların bizim ruhumuzda bıraktığı izlerden kurtulamayız.
Kesin beni tanıyan çok fazla kişi oldu. Beni tanıyanlar bana söyleyebilirler çünkü ben buradaki yazarların kim olduğunu bulmakla uğraşmayı bir kenara bırakın bir yerden sonra kim olduklarını öğrenmekten bile korkmaya başladım. Normal şartlar altında yüz yüze daha önceki zamanlarda tanıştıklarımız var mı merak ediyorum sadece.
"Nasılsın?" Evet bu minicik bir soru cümlesi ve sinirimi bozuyor. Çünkü iyi değilim. Bunu sordukları zaman iyi değilim dersem oldukça irdeleniyorum ve işin sonu benim uzun süren ağlamalarımla bitiyor. Öbür türlüsünde iyiyim dediğim versiyonu haliyle ise artık baş edemiyorum. Rol yapmak bana zor geliyor. Çünkü iyi değilim ve iyi olmadığım her halimden belli. Ben alenen yalan söylerken buna izin verip nasıl olduğumu umursamadıkları halde bana nasılımı sorup öylece yanımdan geçip gittikten sonra beni kendi düşünce havuzumda boğup gittiklerini fark edemiyorlar. Düşünmek bazen çok kötü geliyor.
Aslında hayatımızda eksik olan hiçbir şey yok. Her şeyimiz tamam. Eksik olan; benliğimizi eksiltilen, bize çoğu zaman fazla görülen bir parça: Yeterince sevilmemiş, kabul görmemiş, başarılı olamamış hissettiğimiz her konuda böyle hissetmemize sebep olan insanların sözleri. Türk toplumunda çocuklar çoğu zaman başkalarının ne diyeceği ya da başkalarının gerçekten onaylayıp onaylamayacağı gibi hislerle büyütülürler. Dolayısıyla insanlar başkasının çocuklarına hatta en acımasızı da çocuklar başkalarının çocuklarına acımasızca eleştiri yapabiliyor. Gerçekçilik ya da dobralık kisvesi altında söylenen ağır düşüncelerin altında eziliyoruz. Zaman zaman gerçeklik ile bağı dahi bulunmayan acımasız sözler benliğimizden bir parçayı alıp çok uzak bir yere götürüyor. Hep o parçanın tam olarak neresi olduğunu keşfetmek adına çabalarda bulunuyoruz. Eksiğimizi bulduğumuzu sandığımızda ise o konuda eksik olmayan başka insanları ya da eksik olduğumuzu bize hissettirmeyen insanları hayatımıza alıyoruz. Fakat sonuçta dünya üzerinde varolmaktayız. Geçici olmayan insan yoktur. Eksiğimiz kapattığını düşündüğümüz herkes birer birer gidiyor. Biz yine eksik olan yanımızda baş başa kalıyoruz. Aslında eksik sandığımız şeyin bazıları tarafından sıkça gösterilen kusurlarımız olduğunu, çoğu insanın hiçbir zaman bunu fark etmediğini hatta eksiğimizi diğer insanların gözüne sokup onu görünür kılanın çoğu zaman yine kendimiz olduğunu fark etmek konusunda bile çok ama çok geç kalıyoruz.
Bu yazıyı yazmadan tam 1 hafta önce tanılı panik atak geçirdim. Bu yazıyı yazmadan tam 22 gün önce, 6 Aralık'ta o kadar üzgündüm ki ağlamamı durduramadığım için ev arkadaşım beni akşam gideceği doğum gününe götürmüştü. Bugün hala bir arada olduğum arkadaş grubumla 6 Aralık 2021 gecesinde tanıştım. Hayat beni kırdığı noktada aslında çok güzel bi yara bandı da oldu benim için. O günü yaşamasaydım Bugünü anlamam mümkün olmazdı.
Tıp bilgilerimin temelini atan ve muhtemelen tıp alanındaki tüm videolarını en az bir kere izlemiş olduğuma inandığım destekleyici video eğitim portalı.
Gidiyorsunuz beyefendinin yanına ve diyorsunuz ki "beyefendi soyadınızın size ağır geldiğini düşünüyorum. Müsade ederseniz yükünüze ortak olmak isterim." Ertesi gün soluğu nikah dairesinde alabilirsiniz, kesinlikle işe yarayan bir yöntemdir.
Aşkından ağlayarak gözyaşlarımı kuruttuğum beyefendi birkaç sene evvel evlendiğinde bu senaryoyu aklıma getirmiştim. Olabilir sorun yok benim için. Ancak herkes yerinde annesiyle mutlu olsun umarım ki, benim düşüncem bencilce ve çirkindi :)
İnsanlar inanmak ve sonrasında da inançlarının yıkılıp yeni inançlarla değişmesini izleyerek yaşarlar. İnandığınız eski hisler ya da durumlar belki o zaman için size samimiyetin ta kendisi gibiymiş gibi gelse de sizin samimiyet alanınız zamanla değişmiş olabilir. İşte ancak samimiyet ve inanç alanınızı değişime açtığınız mühletçe samimiyetinizin sınırları içerisinde her daim kalmaya devam edenlere şahit olabilirsiniz.
Arkadaşım sigara içmesin diye paketini saklamıştım. Bugün yanıma geldi ve zaten kendisine ait olan sigarayı içmek için bana rica dolu şeyler söyleyip 1 dal alma hakkı kazandı. Kaç yaşına gelmiş biriyle kendi malı üzerinden girdiğim pazarlık biraz da komik geldi
İki insan arasında bulunan ve toplumun çeşitli kesimlerince uygulanan yargılar, ahlak ve edep kuralları; bu iki kişinin birbirine karşı duyduğu sevgiden ya da saygıdan ufak bir miktar dahi olsa eksiltmeyeceği gibi üstüne ayrı bulundukları her an için çektikleri acının artarak bu acıya değen herkesin acıdan bir pay alarak cezalandırılmasına sebep olur.
Bu iki insanın arasında bulunan bağın aşk, arkadaşlık, iş ya da aile bağı olması durumu değiştirmez. Bırakın insanlar hala hayatta iken mutlu olabilsinler.