30.01.2021 tarihinde açıklanan, ilk dönemki komite sınavına giremeyen ya da sınavını gönderemeyip gerekçeleri kabul edilen öğrencilerin gireceği mazeret sınavlarının nasıl uygulanacağını açıklayan esaslardır. Bu gelen açıklama üzerine bu başlığı açma ihtiyacı hissettim.
* Sınav video şeklinde gösterilecek olup, çoktan seçmeli 50 sorudan oluşmakta ve her soru için 1 dk süre verilmektedir. Sınav esnasında sınav cevaplarını mutlaka not almanız gerekmektedir, bu cevaplarınızı sınav soruları bittikten sonra “forms.office” bağlantı üzerinden 7 dk içinde yüklenmesi zorunludur. Sınavın tüm bu aşamalarında Zoom oturumunda kamera açık kalmak zorunludur. Bu nedenle, sınava girişlerde kamera bağlantısı olan masaüstü veya dizüstü bilgisayar kullanılması tercih edilmelidir. Telefon kullanacak öğrencilerde teknik sıkıntı yaşanabilir.
- kameralı olacağı hali hazırda belirtilmişti ve şahsımın bu konuya bir itirazı yoktur ancak sorular arası geçişe izin vermeyen ve cevapları elle not alıp hepsini sınav bittikten sonra aynı anda işaretlemek zorunda bırakan bu sistemin öğrenciye herhangi bir katkı ya da sınavı çözmede kolaylık sağladığını düşünmemekteyim. kopya çekilmesinin önüne geçmeyi de amaçlamıyor zira neden böyle bir ilkellikle karşı karşıya kaldığımızı anlamamaktayım.
- madem sözlüğün mottosu "hep birlikte, daha iyi bir gazi tıp için", bu konuyu gündeme getirmek istedim.
dipnot: telafi sınavına girmeyeceğim, konunun herkese haksızlık olduğunu düşünüyorum. bir çıkar çatısması mevzu bahis değildir.
kaynak: http://med.gazi.edu.tr/posts/view/title/guz-donemi-ara-degerlendirme-mazeret-sinavina-girecek-ogrenciler-icin-onemli-duyuru-%281.,-2.-ve-3.-siniflar%29-264435
Hemen birbirimize ayakta tedavi yapmamızı tetikleyebilecek başlıktır:)))
niye "eski" olduğunu anlatan özelliklerini bir yere yazıp liste oluşturmak ve aklınızdan ne zaman mesaj atmak geçerse bu listeye bakmak etkilidir. ayrıca dünya üstünde kimsenin, size bu "eski" hanımefendi/beyefendi kişisinin yaşattığı mental yorgunluğu yaşatmaya hakkı ve gücü olmamalıdır. kendinizi sevin, kendinizi koruyun.
Ne geçmiş tükendi ne yarınlar
Hayat yeniler bizleri
Geçse de yolumuz bozkırlardan
Denizlere çıkar sokaklar
Hayat yeniler bizleri
Geçse de yolumuz bozkırlardan
Denizlere çıkar sokaklar
bugün itibari ile sözlüğe katılmamın üstünden otuz yedi gün geçmiş olması sebebi ile bu otuz yedi gün ve niceleri için teşekkür etmek istediğim insandır. ellerinize sağlık.
çok mesrur ettiniz, sizlerin diline sağlık. hep birlikte çok daha iyi bir gazi tıp ortamı için el ele...
haftayı kapatırken, telefonumuza gelip bizleri gülümsetmiş olan mesajlara baktığımız başlıktır. sürekli olumsuzlukları görmeyelim, küçük büyük fark etmeden her pozitifliği o günkü mutluluk sebebimize çevirebiliriz. hepimize iyi hafta sonları sayın yazarlar:)
- elegantmoon, pazartesi 13.00'te başlayabilirsin, hayırlı olsun.
(işe alındım yazarlar, mutluyuz:))
başıma yine türlü dertler açtığım için her paniklediğim an kafasını şişirdiğim dostumdan gelen:
-başına gelen her şeyi anlayabilen ve düzenleyebilen birisin bence, kendine gel.
mesajlarıyla bu haftayı noktaladım. emeği geçenlere teşekkür ediyorum hahahaha:)
- elegantmoon, pazartesi 13.00'te başlayabilirsin, hayırlı olsun.
(işe alındım yazarlar, mutluyuz:))
başıma yine türlü dertler açtığım için her paniklediğim an kafasını şişirdiğim dostumdan gelen:
-başına gelen her şeyi anlayabilen ve düzenleyebilen birisin bence, kendine gel.
mesajlarıyla bu haftayı noktaladım. emeği geçenlere teşekkür ediyorum hahahaha:)
üzerine tam sebebini idrak edemediği bir hüznün çökmesi sonucu her yıl tekerrür eden bu olayı yaşayan insandır. n'oluyor anlayamıyorum sayın yazarlar, her yıl aynı terane! hayır yani ben melankoliyi seven bir insan da değilim, her sabah "günaydıııııın!" diye çoşkuyla işe başlayıp milleti yıldıran tip vardır ya, hah işte benim o. ama yani o gün gelince bir şeyler oluyor, ne oluyor anlamıyorum. açıkçası artık yıldığım için bu durumdan, alkol tüketimini fazla dozlarda yapıp kendimi uyuşturuyorum. varsa bilen çözümü yazsın lütfen yoksa tek psikolojik sorunları olan ben isem adres vereyim bir şişe şarap yollayın zira yine geliyor benimki.
Her doğum günümde bende de olur bu durum.zaten uzun zamandır kutlamadım da hiç.teoman'dan paramparça dinleyip tek takılıyorum.belki de içten içe bir yıl daha yaşlanmanın hüznünü yaşıyoruzdur.
Sayın shogun paramparça dinlemek nedir ama ya?! Sizin meşhur sigara da eşlikçidir buna kesin? Ne zaman doğum gününüz söyleyin o gün başlık açıyorum birlikte kutlayalım!
Yazın tam ortasında elegantmoon.bi terslik olmazsa mezuniyetten az sonra oluyor.belki bu sene farklı hissederim ama sanmıyorum. o günü görürsem bu başlıĝa entry girerim kutlarız :)
ne anlattığının anlaşılması için bir müfredat hazırlanması gerektiğini düşündüğüm şarkılardır. yazacaklarımdan ikisi de ritmi yüksek şarkılardır dolayısıyla sözlerine dikkat etmemek kolaydır ancak sözleri incelendiğinde, anlamak için kapsamlı bir tarih ve felsefe bilgisi gerektirdiği görülebilir.
- MFÖ - Ali Desidero
https://www.youtube.com/watch?v=inwiXmzKun8
- billy joel- we didn't start the fire
https://www.youtube.com/watch?v=eFTLKWw542g
- MFÖ - Ali Desidero
https://www.youtube.com/watch?v=inwiXmzKun8
- billy joel- we didn't start the fire
https://www.youtube.com/watch?v=eFTLKWw542g
(bkz: kubo and the two strings)
niye kimse bu filmden bahsetmiyor, niye gereksiz filmler uğruna bu kadar yaygara koparılıyorken bu film bir kenara itiliyor anlamıyorum. animasyon kalitesi çok üst düzeyde olan bir filmdir ve bu zannımca önemli bir başarıdır: animasyon filmler artık neredeyse pixar'ın da, bluesky'ın da sahibi olan disney'in tekelindedir çünkü. bunun yanı sıra işledikleri konu, kullandıkları metaforlar ve gelişme kısmını sonuçlandırma yoluna giderken gözden düşürdükleri yaş sayısı bu filmi kesinlikle izlenmesi gerekenler kategorisine sokar.
https://www.imdb.com/title/tt4302938/?ref_=tt_mv_close
edit: ilk çıktığında, trailer'ı izlerken fondaki müzikten çok etkilenmiştim, iki saniye sonra düştü hangi şarkı olduğu.
trailer: https://www.youtube.com/watch?v=vex0gPFnBvM
şarkıyı dinlemek isteyenleri şöyle alayım: https://www.youtube.com/watch?v=CrTMc2i6Lzc
niye kimse bu filmden bahsetmiyor, niye gereksiz filmler uğruna bu kadar yaygara koparılıyorken bu film bir kenara itiliyor anlamıyorum. animasyon kalitesi çok üst düzeyde olan bir filmdir ve bu zannımca önemli bir başarıdır: animasyon filmler artık neredeyse pixar'ın da, bluesky'ın da sahibi olan disney'in tekelindedir çünkü. bunun yanı sıra işledikleri konu, kullandıkları metaforlar ve gelişme kısmını sonuçlandırma yoluna giderken gözden düşürdükleri yaş sayısı bu filmi kesinlikle izlenmesi gerekenler kategorisine sokar.
https://www.imdb.com/title/tt4302938/?ref_=tt_mv_close
edit: ilk çıktığında, trailer'ı izlerken fondaki müzikten çok etkilenmiştim, iki saniye sonra düştü hangi şarkı olduğu.
trailer: https://www.youtube.com/watch?v=vex0gPFnBvM
şarkıyı dinlemek isteyenleri şöyle alayım: https://www.youtube.com/watch?v=CrTMc2i6Lzc
Hayat Su'dur. 1 adet 20 litre damacana 11 tl.
girilen entrylere dayandırdığım teoriye göre yazarlarımızın hüzünlü ruh haline yatkınlığı yüksektir. bu teorimdeki olası hata kaynakları, güçlü duyguları ifade etmenin kolaylığı dolayısıyla hüznün entrylere daha çok yansıması veya benim karşılaştığım entrylerde böyle bir durum olmasıdır yani tüm entryleri en nihayetinde görme olasılığım yoktur. yazarlardan ricam pozitif ruh hallerini yansıtan daha çok entry girmeleridir zira fakülte olarak sürekli sigara içip ders çalışıp yorgan altında ağladığımızı düşünmek daha da melankoliktir.
Erkekseniz dışarı çıkıp yürüyün. Dünya sanki durmuş da bir tek siz varmışsınız, bir tek siz yaşıyormuşsunuz gibi hissettiriyor. Sokakların sessizliği boğucu değil huzur verici oluyor. Ben ninja gibi geziyorum artık kimseye yakalanmamaya çalışarak. Olur da bir gün bu sevdam yüzünden haberlere çıkarsam "o saatte dışarıda ne işi varmış?" diye sorduklarında bu entry'yi gösterirsiniz.
Sürekli yaptığım aktivite gercekten harika oluyor.umarım birgün öyle bir ülke oluruz ki heryerde kadın erkek farketmez insanlar hiç korkmadan sokakta dolaşabilir.nispeten bahçelide yaşayanlar daha şanslı ortalamanın üstünde güvenli biryer ama insanın tamamen içi rahat etmiyor tabi
Sayın shogun küpekler rahat vermiyor ki. Hele bir de motora atliyorlar ya gecen birinin patisini ezdim sandim indim motordan baktim patisi saglam bindim geri tekrar kovalamaya basladi hfjsjs
Ahahah güldürdünüz beni baya sayın alpagumrnky 😂
🤣🤣
-i am Sam (2001)
-The Bucket List (2007)
-Rain Man (1988)
-Driving Miss Daisy (1989)
-Kramer vs. Kramer (1979)
-The Last Samurai (2003)
-12 Angry Men (1957)
-L.A. Confidential (1997)
-Enemy at the Gates (2001)
-Ladri di biciclette (1948)
-Heat (1995)
-Se7en (1995)
Sayın yazarlar, küçük bir klasik film seçkisi gibi oldu. Aile dramasından, suç ve dram karmasına kadar, farklı ögeleri içerenleri dahil ettim. hepsi kült filmlerdir, oldukça bilindiklerdir ancak izlemeseydim eksik kalırdım diye düşündüğümden bilme ihtimalinize rağmen yazma gereği duydum. hepsini ve daha onlarcasını ayrı ayrı entrylerde uzun uzun masaya yatırabiliriz ama şimdilik böyle kalsın. The Shawshank Redemption kadar herkesin artık etraflıca bildiği, izlemeyenlerin dövüldüğü filmleri yazmadım. iyi seyirler:)
-The Bucket List (2007)
-Rain Man (1988)
-Driving Miss Daisy (1989)
-Kramer vs. Kramer (1979)
-The Last Samurai (2003)
-12 Angry Men (1957)
-L.A. Confidential (1997)
-Enemy at the Gates (2001)
-Ladri di biciclette (1948)
-Heat (1995)
-Se7en (1995)
Sayın yazarlar, küçük bir klasik film seçkisi gibi oldu. Aile dramasından, suç ve dram karmasına kadar, farklı ögeleri içerenleri dahil ettim. hepsi kült filmlerdir, oldukça bilindiklerdir ancak izlemeseydim eksik kalırdım diye düşündüğümden bilme ihtimalinize rağmen yazma gereği duydum. hepsini ve daha onlarcasını ayrı ayrı entrylerde uzun uzun masaya yatırabiliriz ama şimdilik böyle kalsın. The Shawshank Redemption kadar herkesin artık etraflıca bildiği, izlemeyenlerin dövüldüğü filmleri yazmadım. iyi seyirler:)
Elinize sağlık elegantmoon
umarım arasında izlemedikleriniz vardır da vesile olmuşumdur sayın shogun:)
Tabiki izlemediklerimi listeye ekledim bu ara boşluğum var sıradan izleyecegim film kültürünüzün iyi oldugu cok belli :)
Ne yalnızlık ne de yalan üzmesin seni
Doğarken ağladı insan
Bu son olsun bu son
https://www.youtube.com/watch?v=Nwk5uZNUcMw
cem karaca'nın sesi çok ayrı bir portal açıyor insanın beyninde.
Doğarken ağladı insan
Bu son olsun bu son
https://www.youtube.com/watch?v=Nwk5uZNUcMw
cem karaca'nın sesi çok ayrı bir portal açıyor insanın beyninde.
gütfsözlük yazarlarının yollarının kesiştiği, halk tarafından az çok tanınan insanlardır. benim liste çok renkli değil, belki güzel hikayeler vardır diye başlığı açayım dedim.
- berfu öngören: kardeş payı'nda şükriye'yi canlandıran oyuncudur. kendisi ankaralıdır. lise 1 iken okuldan eve dönüyordum, mahalle kasabımızdan çıkıyordu kendisi. afallayarak suratına baktım kadıncağızın, "merhaba!" dedi gülümseyerek. daha sonra bir kere daha karşılaştık, o sıralar aynı mahallede oturuyormuşuz. çok samimi bir insandı.
- halil mutlu: 4. sınıfta okulumuza gelmişti. fotoğrafım da mevcut kendisiyle. fotoğraftaki komik detay benim Halil Mutlu'dan daha uzun olmam:)) kırmayıp isteyen herkesle fotoğraf çektirmişti bu arada. o da çok samimi idi. kendisinin Gazi Üniversitesi ile de bir bağıntısı da bulunmakta.
- fatih artman: ailem ailesiyle komşu imiş. ailecek mükemmeller.
- üstün dökmen: tunalı d&r'a kitap imzalamak için gelmişti kendisi. annemi "öyle bir tunalı'ya uğrayalım, hava da güzel" diye bir yaz günü kandırıp götürmüştüm. annem büyük hayranı üstün dökmen'in, ben küçükkken de hep 'küçük şeyler' programını izlerdik. sıra bize geldiğinde annem utangaç olduğundan ben konuştum kendisiyle, fark etti adam durumu. öyle güzel iltifat etti ki anneme - annem de güzel kadındır- hani hem nahif hem samimi bir iltifattı. sonra baktım herkese aynısını yapıyor, herkese o kadar uzun zaman ayırıyor. ekranlarda görüldüğü kadar ince bir insan olduğu intibasını uyandırdı bende.
sanırım bu kadar, aklıma gelmedi başka:(
- berfu öngören: kardeş payı'nda şükriye'yi canlandıran oyuncudur. kendisi ankaralıdır. lise 1 iken okuldan eve dönüyordum, mahalle kasabımızdan çıkıyordu kendisi. afallayarak suratına baktım kadıncağızın, "merhaba!" dedi gülümseyerek. daha sonra bir kere daha karşılaştık, o sıralar aynı mahallede oturuyormuşuz. çok samimi bir insandı.
- halil mutlu: 4. sınıfta okulumuza gelmişti. fotoğrafım da mevcut kendisiyle. fotoğraftaki komik detay benim Halil Mutlu'dan daha uzun olmam:)) kırmayıp isteyen herkesle fotoğraf çektirmişti bu arada. o da çok samimi idi. kendisinin Gazi Üniversitesi ile de bir bağıntısı da bulunmakta.
- fatih artman: ailem ailesiyle komşu imiş. ailecek mükemmeller.
- üstün dökmen: tunalı d&r'a kitap imzalamak için gelmişti kendisi. annemi "öyle bir tunalı'ya uğrayalım, hava da güzel" diye bir yaz günü kandırıp götürmüştüm. annem büyük hayranı üstün dökmen'in, ben küçükkken de hep 'küçük şeyler' programını izlerdik. sıra bize geldiğinde annem utangaç olduğundan ben konuştum kendisiyle, fark etti adam durumu. öyle güzel iltifat etti ki anneme - annem de güzel kadındır- hani hem nahif hem samimi bir iltifattı. sonra baktım herkese aynısını yapıyor, herkese o kadar uzun zaman ayırıyor. ekranlarda görüldüğü kadar ince bir insan olduğu intibasını uyandırdı bende.
sanırım bu kadar, aklıma gelmedi başka:(
fatih artmanla komşu olmak mıııııı müthiş
fatih artman mııııııııı cidden çok imrendim
Aslında bu yazacağımın saçma olduğunu düşünmüyorum hatta hala böyle hatırlıyorum ama güzel olduğu için ve kesinlikle işe yaradığı için yazayım dedim:)
Scared lovers try positions that they can't handle.
Bilek kemikleri için şaşmayan mnemonic. İşin ilginç tarafı ben bunu fakültede değil yaş on beş iken House izlediğimde öğrendim.
Scared lovers try positions that they can't handle.
Bilek kemikleri için şaşmayan mnemonic. İşin ilginç tarafı ben bunu fakültede değil yaş on beş iken House izlediğimde öğrendim.
Kalamardır. fiyatı o kadar sıkıntılı bir boyutta değil ancak levazımatın meblağsı dudak uçuklatan bir seviyede olduğu için ve kalamarı pişirmek de uğraştırdığı için alamıyorum uzun zamandır. en yakın özel günde alacağım zira yazarken fark ediyorum ki neredeyse bir yıl olmuş en son alalı.
Bulut olmadan gün güzel batmaz.
Gün batımlarını mümkün olduğunca seyretmek ve hafıza dolana kadar fotoğraflarını çekmek beni en çok mesut eden aktivitelerden biridir. Uzunca gözlemlerin ardından fark ettim ki, bulutsuz bir gün bitime ulaştığında gözlemlediğimiz manzara etkileyici fakat hep aynıdır: kırmızı, sarı ve mavi renklerinin sırayla üst üste dizilmeleri sonucu oluşan paralel renk tayfı olarak tarif edilebilir. Ancak gün bulutluysa eğer, gün batımında sadece bu üç rengi görmekle yetinmeyiz: spektrumun tüm renkleri, sıcaklıkları artırılmış şekilde tüm semaya yayılmıştır, bulutların pozisyonlarına bağlı olarak farklı kırılmalar, yüzlerde tebessüm oluşturan muhtelif desenler, gökyüzünü yaşayan bir tabloya dönüştürür.
zorluk çekmeden, önüne engeller çıkmadan, rahat bir yaşam sürerek de pek tabi mutlu olabilir insan ancak sıkıntıya, cefaya katlanırsa hayal bile edemeyeceği 'renkleri' insanın karşısına çıkarabilir hayat. Burada sıkıntıyı, cefayı bulutlar sembolize ediyor:))
Dipnot: bu minvalde bir sürü atasözü mevcuttur ama bu da benim versiyonum oldu:)
Gün batımlarını mümkün olduğunca seyretmek ve hafıza dolana kadar fotoğraflarını çekmek beni en çok mesut eden aktivitelerden biridir. Uzunca gözlemlerin ardından fark ettim ki, bulutsuz bir gün bitime ulaştığında gözlemlediğimiz manzara etkileyici fakat hep aynıdır: kırmızı, sarı ve mavi renklerinin sırayla üst üste dizilmeleri sonucu oluşan paralel renk tayfı olarak tarif edilebilir. Ancak gün bulutluysa eğer, gün batımında sadece bu üç rengi görmekle yetinmeyiz: spektrumun tüm renkleri, sıcaklıkları artırılmış şekilde tüm semaya yayılmıştır, bulutların pozisyonlarına bağlı olarak farklı kırılmalar, yüzlerde tebessüm oluşturan muhtelif desenler, gökyüzünü yaşayan bir tabloya dönüştürür.
zorluk çekmeden, önüne engeller çıkmadan, rahat bir yaşam sürerek de pek tabi mutlu olabilir insan ancak sıkıntıya, cefaya katlanırsa hayal bile edemeyeceği 'renkleri' insanın karşısına çıkarabilir hayat. Burada sıkıntıyı, cefayı bulutlar sembolize ediyor:))
Dipnot: bu minvalde bir sürü atasözü mevcuttur ama bu da benim versiyonum oldu:)
Bayıldım sevgili elegantmoon :)
Ben de sevdim mdblue, tam hissettiklerimi somutlaştıran bir alegori oldu:)
Huzurun olmaması, gerginliğin hüküm sürmesidir. O evler birlik olunduğu yer değil, aile üyelerinin ya kendi arasında ya da diğer insanlardan ayrıştığı yerdir. Şiddet kaçınılmaz bir gerçektir ve hayat boyu pıhtılaşmayacak yaralar burada oluşur.
insan kendi evinde mutlu olamıyorsa , huzur bulamıyorsa hep bi tedirgin , mutsuz , huzursuz bunu anlatamazsın da kimseye, mutluluk bizim gibiler için dışardadır o da ne kadar olursa
tıp yazma kararımı kesinleştirdiğim mekandır. on ikinci sınıfın neredeyse tamamını orada geçirdim sayın yazarlar. oldum olası bir tıp tutkusu vardı bende, kökenine girmeyelim fakat "kendime vakit ayırabilir miyim?", "sonsuza kadar çalışmak ve okumak istiyor muyum?" gibi sorular yüzünden tam "evet, ben bunu istiyorum!" deyip ortaya çıkamamıştım. lakin bu karasızlık bir engel teşkil etmemekte, elimde karekökümle en yükseğini yapayım sonrasına bakarız diye düşünmekte idim. Aylardan kasım, altı kişilik masalardan en ortadakinde, cam kenarındaki her zamanki yerimde oturuyorum. yağmur yağıyor, dev camlardan dışarıyı izlemenin keyfini çıkarıyorum. bu izlentiyi küçük bir mola mahiyetinde kullanıyorum. palme lys fizik beynimi patlattığı için normalde dağılmayan dikkatim dağılıyor zira beynim şişmiş. derken yanımdaki çocuğun kitaplarını fark ediyorum, spiralli spiralli dağ gibi notlar. hangi fakülte, hangi üniversite diye göz gezdiriyorum notlara, amblem tanıdık: gazi tıp. nedir, ne değildir diye göz atıyorum notlara, dalıp gitmişim. kendime gelip benim de ders çalışmam gerektiğini fark ettiğimde yirmi dakika geçmiş olduğunu görüyorum. o an dedim: "yirmi dakika boyunca anlamadığım yazılara, illüstrasyonlara bakacak kadar ilgimi çekiyorsa herhangi bir şey, peşinden gitmekte fayda var." şu ana kadar aldığım en doğru karar oldu sayın yazarlar. Notlarına bakmamdan rahatsız olmayan şu an muhtemelen intörn olan çocuğa, uyanık'ın sahibi oğuzhan abi'ye buradan selamlar:)
:)))
O çocuk sen misin yoksa darkgreen hahahah
ahahaha keşke olsaydım
oyunlar oynamasaydık?
üzülmeseydi şarkılar..
tamamlıyor muyuz? peki:)
hala sana yazılıyorlaaar.
hala sana yazılıyorlaaar.
ya çok sevdiğim bir şarkı tutamadım kendimi :)
hala buram buram sen kokuyorlarrr..
hala buram buram sen kokuyorlarrr..
benim de sayın highwaytohell:) çocukluğumda hep dinlerdim, ben beş yaşındayken ankamall'e gelmişti yalın. imzalı cd bile var yani. hahahahaah işte müzik zevkimizin fazla çeşit içermesine en iyi örnek :)))
yiaaa :') ne güzell.hiç canlı dinleme fırsatım olmadı yalın'ı.pandemiden sonra yapacağım şeyler listesinde :)öyle kesinlikle :))
sayın highwaytohell, isterseniz haber verin, birlikte dinleyelim:)))
aa büyük zevk duyarım elegantmoon :))
-elegantmoon, yavrum, bak seversin diye yaptım!
+ne yaptın anne? yoksa, yoksa..
- bir tencere yaprak sardım valla, eve de götürürsün:)
anneannenin ağzından çıkan herhangi bir cümledir.
+ne yaptın anne? yoksa, yoksa..
- bir tencere yaprak sardım valla, eve de götürürsün:)
anneannenin ağzından çıkan herhangi bir cümledir.
kolay telaffuz edilmesi, günlük hayata hali hazırda entegre olması ya da insanın boşluğuna gelip sorgulamaması sebebiyle uzun süre kullanıldıktan sonra, açılımlarının mantıklı olduğu fark edilen kısaltmalardır.
- tureng: turkish- english (lise 2'de fark ettim sayın yazarlar, minimum iki yıl kullandıktan sonra yani)
- laser: light amplification by stimulated emission of radiation (lise 3: bilim teknik'in bir sorusunu çözdükten sonra lazer üzerine bir kitap yollamışlardı. ağzım açık tavana baktım.)
- mado: maraş dondurması (yine lise yıllarım, babamın suratına bon bon bakmıştım)
- enka: enişte-kayınbirader (bkz: koskoca inşaat devi, başarılı spor klüplerinin sahibi enka'nın karizmasının saniyesinde çizilmesi)
- tureng: turkish- english (lise 2'de fark ettim sayın yazarlar, minimum iki yıl kullandıktan sonra yani)
- laser: light amplification by stimulated emission of radiation (lise 3: bilim teknik'in bir sorusunu çözdükten sonra lazer üzerine bir kitap yollamışlardı. ağzım açık tavana baktım.)
- mado: maraş dondurması (yine lise yıllarım, babamın suratına bon bon bakmıştım)
- enka: enişte-kayınbirader (bkz: koskoca inşaat devi, başarılı spor klüplerinin sahibi enka'nın karizmasının saniyesinde çizilmesi)
Lisedeki ingilizce konuşma öğretmenim, memleketindeki misyoner programların genel hedef noktalarından olan ortadoğu ve balkanlardan, bahtı türkiye'ye çıkmış olan bir kadındı. "demek ki yobazın müslümanı, hristiyanı olmuyormuş bu evrensel bir şeymiş" aydınlanmasını bize bizzat varlığıyla yaşatmıştır kendisi. biz on beş yaş ergenleri bu aydınlanma zincirine bir halkayı da "yahu, ateistlerin de yobazı oluyormuş! demek ki yobazlık dinler üstü bir olguymuş!" idrakıyla eklemiştik ilerleyen yıllarda. arizona'nın bağrından kopup gelen yobaz bir misyoner olması dışında altından bir kalbi olan, herkesin iyiliğini isteyen, çok düşünceli bir insan ve gerçekten çok başarılı bir öğretmendi. hem öğrencilerine olan sevgisi, hem kaynaşmayı kolaylaştırması hem de dilimizi bilmeden misyonerlik yapamayacağı gerekçelerinden ötürü sular seller gibi türkçe konuşurdu kadın. tek bir kelime hariç: "adab-ı muaşeret" diyen ve kelimenin anlamını bilen kadın "doldurmak" diyemezdi. "çok zor geliyor, yanaklarımı o şekilde konumlandıramıyorum" derdi. hikaye anlatasım geldi herhalde gütfsözlük, kusuruma bakmayın. çılgın lise anılarım ve ben, iyi akşamlar dileriz!
youtube'u da spotify'ı da premium kullanmayarak bir tık ileriye götürdüğüm hadisedir. kapitalist güçleri boykot etme hareketime, marketten coca cola alıp çöpe dökerken video çekip instagrama atma eylemiyle devam edeceğim. kahrolsun foşikleer!
dipnot: şaka bir yana, spotify öğrenci paketini alacaktım ancak sadece dört sene olduğunu fark ettim. o yüzden bekletiyorum, nasılsa elli sene okuyacağım; bir ara alırız.
dipnot: şaka bir yana, spotify öğrenci paketini alacaktım ancak sadece dört sene olduğunu fark ettim. o yüzden bekletiyorum, nasılsa elli sene okuyacağım; bir ara alırız.
Hepimizin hâli hazırda bildiği eşleşmelerin dışında kalmış olabileceğini düşündüğüm yemek- şehir ikilisidir.
Soğuk baklava - Diyarbakır
Sayın yazarlar damak tadım pek şekere aşina değil, dolayısıyla tatlılar beni çekmez pek. Ama bu mükemmeliyet, öyle bir seviyede ki! Baklava'nın tüm muhteşemliğinin içinden ağır, şekerli muhtevasının atılıp yerine yaz aylarında peşinden koştuğumuz o ferah tadın eklendiğini hayal edin. Ülkenin doğusu resmen gastronomik bir hazine.
Soğuk baklava - Diyarbakır
Sayın yazarlar damak tadım pek şekere aşina değil, dolayısıyla tatlılar beni çekmez pek. Ama bu mükemmeliyet, öyle bir seviyede ki! Baklava'nın tüm muhteşemliğinin içinden ağır, şekerli muhtevasının atılıp yerine yaz aylarında peşinden koştuğumuz o ferah tadın eklendiğini hayal edin. Ülkenin doğusu resmen gastronomik bir hazine.
Sayın elegantmoon çok duydum namını yemek nasip olmadı inşallah Ankara'ya gidersem ilk işlerimden biri Hacıoğlundan soğuk baklava yemek olacak :)
Sayın muamma, ben Diyarbakır'da iken yanlış hatırlamıyorsam Sıtkı Usta'da yemiş idim. Devamında muhabbete daldık-oralı olmadığım her halimden belli olunca- sordu usta "nerelisiniz?" Diye çünkü ben o sırada acaba kaç kiloyu Ankara'ya bozulmadan götürürüm hesapları yapıyordum:))) usta dedi ki "Ankara'da da şubemiz var, aynı tadı orada da yakalarsınız." Ankara'daki şubelerine gidip tadına bakmadım ancak duyduğum yorumlar pozitifti. Bir an önce yeniden yemek umarım kısmet olur:)
Teşekkür ederim tavsiyeniz için sayın elegantmoon Diyarbakır'a da gitmeyi düşünüyorum lakin bu sene zor gibi Ankara'daki şubesinden yeriz artık :)
ben sıtkı usta'nın ankara'daki şubesinde yeme fırsatı bulmuştum.gerçekten çok lezzetliydi.bir yandan ferahlatıyor bir yandan da yoğun fıstık tadı geliyor.ayrıca çikolatalı/beyaz çikolatalı soğuk baklava gibi daha birçok çeşidi de mevcut.mutlaka deneyin sayın muamma :)
Herkesin tatması gereken bi tattır,baklava denilince genelde şire aklımıza gelir ve şireli tatlılar genelde ağırdır bence ama şirenin ,sütün, kakaonun biraraya geldiği hafif ve gerçekten rahatsız etmeyen tadı damakta kalan bi tadı vardır neyseki soğuk baklanın yerindeyim ;)
Saymakla bitmez ama Bide diyarbakırın meşhur diyarbakır çöreği vardır eğer birgün yolunuz düşerse mutlaka tadın derim ;)
Saymakla bitmez ama Bide diyarbakırın meşhur diyarbakır çöreği vardır eğer birgün yolunuz düşerse mutlaka tadın derim ;)
Sayın highwaytohell ewinter elegantmoon 3ünüze de teşekkür ederim ilk fırsatta mutlaka deneyeceğim :)
gütfsözlük'teki bir sorun ya da bilmediğimiz bir kural sebebiyle, yazarların açtığı ancak en yeniler kısmında hiçbir zaman gözükmemiş başlıklar dizinidir. bu başlığı da, görünürse eğer, açılan ve gömülen başlıklar belki gündeme gelme şansı yakalar diye açtım:)
(bkz: kelime oyunu)
(bkz: fakültede bulunan buglar)
(bkz: kardaşev ölçeği)
(bkz: kelime oyunu)
(bkz: fakültede bulunan buglar)
(bkz: kardaşev ölçeği)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?