Grinin ton skalası çok geniştir ve siyah ile beyazın karışımından oluştuğu için tonlar arası ileri geri yapmak diğer renklere nazaran çok daha kolaydır. İçine mavi, sarı, kırmızı ekleseniz de en sonunda siyah bu renkleri bastırır.
Örneğin yeşil boya mavi ve sarıdan elde ediliyor. Ama resimde yeşile gölge düşürmek isterseniz genelde içine kırmızı eklemek gerekir. Soğuk tonların seçildiği ve yeşile gölge düşürmek için mavinin eklendiği bir ton ile kırmızı eklenen ton arasında çok fark vardır. Yahut yeşile güneş vuruyorsa tona sarı eklemeniz gerekir... Bu tonlar arasında durmaksızın geçiş yapamazsınız. O zaman çamurlaşma dediğimiz şey olur ve yeşil yeşillikten çıkıp bataklık toprağına döner.
Gri boyada ise sadece kalınlaşma olur, tonlar arasında istediğiniz kadar geçiş yapabilirsiniz.
Bu yüzden insan en çok gri renge benziyor. Çok klişe belki ama klişelerin klişe olmasının da bir sebebi var 🤷
1915'te dünyaya gelmiştir ve cumhuriyetin ilk çocuklarındandır. 1937'de Kara Harp Okulundan teğmen olarak mezun olur. Asker kökenli bir sanatçıdır. Gazetelere ve dergilere yazabilmek için takma ad kullanır. Durum ortaya çıktığında ise askerlikten uzaklaştırılır.
Kendisi türkçe yazıp da eserleri yabancı dile en çok çevrilen 4. yazardır. Toplumcudur ve genel tarzı mizahtır. Fakat "Yaşar ne yaşar ne yaşamaz" adlı herkesin ismini en az bir kere duyduğu çok popüler bir romanı bulunur. 1995'te öldüğünde gerisinde onlarca belki de yüzlerce eser bırakır.
Oğlu Ali Nesin ise şu an Şirince'de bulunan Matematik köyünün ve 99'da kurulan Türkiye İnsan Hakları Kurumunun kurucu üyesidir. Cilt cilt matematik kitapları ve ispatları bulunur. Halen Nesin Vakfının yöneticiliğini yapar.
Kendisi türkçe yazıp da eserleri yabancı dile en çok çevrilen 4. yazardır. Toplumcudur ve genel tarzı mizahtır. Fakat "Yaşar ne yaşar ne yaşamaz" adlı herkesin ismini en az bir kere duyduğu çok popüler bir romanı bulunur. 1995'te öldüğünde gerisinde onlarca belki de yüzlerce eser bırakır.
Oğlu Ali Nesin ise şu an Şirince'de bulunan Matematik köyünün ve 99'da kurulan Türkiye İnsan Hakları Kurumunun kurucu üyesidir. Cilt cilt matematik kitapları ve ispatları bulunur. Halen Nesin Vakfının yöneticiliğini yapar.
Bu entry'nizi eksileyenlerin motivasyonu nedir acaba🤪 bu kadar nesnel bilgilerle dolu bir entry'nin eksilenmesi tuhaf
Bence de 😝
Sürpriz yapılmasından hiç hoşlanmıyorum. O an nasıl tepki vereceğimi bilemiyorum çünkü. Bunun yerine "Yarın doğum gününü kutlayalım mı ne dersin?" gibi bir randevu bana çok daha iyi geliyor, daha huzurlu oluyorum.
Tabii ki sürpriz yapıldığında benim için uğraşılmış oluyor, hoş oluyor, seviliyor hissediyorum ama... Ne bileyim şaşırtılmak değil birlikte zaman geçirmek bana daha iyi geliyor.
Tabii ki sürpriz yapıldığında benim için uğraşılmış oluyor, hoş oluyor, seviliyor hissediyorum ama... Ne bileyim şaşırtılmak değil birlikte zaman geçirmek bana daha iyi geliyor.
Hikayeyi anlatırken öyle bir dallandırırsınız ki karşınızdakine tuvalet eğitiminizi sürpriz yumurta ödül sistemiyle aldığınızı neden anlattığınızı sorgularsınız ama çoktan başka absürt detaylara geçilmiştir
Tüm kartlarım açık herkese ya, biraz gizemli ol kızım ya
yok olmuyor, çıldırıyorum.
"Cumhuriyet Sivas'ta kuruldu, Sivas'ta yıkılacak!", "Sivas Aziz'e mezar olacak!" sloganlarıyla Aziz Nesin ve Metin Altıok'un da konakladığı Madımak oteli'nin yakıldığı gündür.
Alevi-Bektaşi âşık Pir Sultan Abdal anısına düzenlenen şenliğe gidilmiştir. Otelde konaklayan Aleviler çoğunluktadır. İnsanlığa dair hiçbir iz taşımayan ve "Radikal İslamcı" olarak isimlendirilen 15.000 kişilik bkz sürüngen ordusu tarafından oteldeki 35 kişi yakılarak öldürülür, içlerinde 12 yaşında bir çocuk da bulunur. Bu eylem planlıdır, Aziz Nesin şehre gelmeden önceki gün halka bildiri dağıtılır. Ancak emniyet bir önlem almaz, kalabalık hiçbir aşamada dağıtılmaz. Katillerden kimse doğru düzgün ceza almaz, dönemin Başbakanı Tansu Çiller ve Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından "çok can kaybı yok yha" minvalinde sözlerle geçiştirilir.
İşin acı tarafı bu çıkardıkları yangını "Allah'ın cehennem ateşi bu!" diye kutsal hale getirmeye çalışırlar. Radikal İslam/ Hristiyanlık/ Yahudilik/ Cartcurtculuk gibi bir ayrım olamaz bu yüzden benim gözümde. Vahşet vahşettir, neye mensup olurlarsa olsunlar bu t*rörist fanatizmle bu cinayeti yine işlerlerdi.
Yoksa işleyemezler miydi? Eğer bir devlet olsaydı...
Alevi-Bektaşi âşık Pir Sultan Abdal anısına düzenlenen şenliğe gidilmiştir. Otelde konaklayan Aleviler çoğunluktadır. İnsanlığa dair hiçbir iz taşımayan ve "Radikal İslamcı" olarak isimlendirilen 15.000 kişilik bkz sürüngen ordusu tarafından oteldeki 35 kişi yakılarak öldürülür, içlerinde 12 yaşında bir çocuk da bulunur. Bu eylem planlıdır, Aziz Nesin şehre gelmeden önceki gün halka bildiri dağıtılır. Ancak emniyet bir önlem almaz, kalabalık hiçbir aşamada dağıtılmaz. Katillerden kimse doğru düzgün ceza almaz, dönemin Başbakanı Tansu Çiller ve Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından "çok can kaybı yok yha" minvalinde sözlerle geçiştirilir.
İşin acı tarafı bu çıkardıkları yangını "Allah'ın cehennem ateşi bu!" diye kutsal hale getirmeye çalışırlar. Radikal İslam/ Hristiyanlık/ Yahudilik/ Cartcurtculuk gibi bir ayrım olamaz bu yüzden benim gözümde. Vahşet vahşettir, neye mensup olurlarsa olsunlar bu t*rörist fanatizmle bu cinayeti yine işlerlerdi.
Yoksa işleyemezler miydi? Eğer bir devlet olsaydı...
(bkz: #13742)
Stoacı felsefede kişiyi erdemli insan haline getirmek esastır. Bunun yolunun da negatif duygulardan elden geldiğince kaçmak olduğu düşünülür.
Bunu başarabilmek için bazı metotlar geliştirilmiştir. "Negatif görselleştirme" (negative visualization) olarak direkt çevrilen metot için güzel bir Türkçe kaynak bulamadım. Ama karamsar olarak sınıflandırılan insanların aktif kullandığı bir düşünce biçimidir diyebilirim. Kişiyi en kötü senaryoya hazırlar, böylece olay yaşandığında duygularını kontrol etmesi kolay olacaktır çünkü yaşadıkları bir sürpriz değildir.
Ölüm varsa ben yokum, ben varsam ölüm yok.
Yani işin ucunda öleceksem zaten yaptıklarım anlamsızdır. Eğer işin ucunda ölüm yoksa ben işlerin altından kalkacağım içindir. Her hâlükârda endişelenecek ve üzülecek bir şey bulunmaz.
Stoacı felsefede kişiyi erdemli insan haline getirmek esastır. Bunun yolunun da negatif duygulardan elden geldiğince kaçmak olduğu düşünülür.
Bunu başarabilmek için bazı metotlar geliştirilmiştir. "Negatif görselleştirme" (negative visualization) olarak direkt çevrilen metot için güzel bir Türkçe kaynak bulamadım. Ama karamsar olarak sınıflandırılan insanların aktif kullandığı bir düşünce biçimidir diyebilirim. Kişiyi en kötü senaryoya hazırlar, böylece olay yaşandığında duygularını kontrol etmesi kolay olacaktır çünkü yaşadıkları bir sürpriz değildir.
Ölüm varsa ben yokum, ben varsam ölüm yok.
Yani işin ucunda öleceksem zaten yaptıklarım anlamsızdır. Eğer işin ucunda ölüm yoksa ben işlerin altından kalkacağım içindir. Her hâlükârda endişelenecek ve üzülecek bir şey bulunmaz.
Cossack ve Kazakh kelimelerini çevirdiğinizde aynı karşılığı görürsünüz: Kazak.
Aslında bu ayrım 17. yüzyılda ortaya çıkar. Bozkırda yaşayanlara Kazakh (Казах) denirken Rus Çarlığı/İmparatorluğu ordusuna katılanlara Cossack (Казак) denir. Cossacklar Ortodoks Hristiyanlardır ve etnik kökenleri Kazakhlara göre daha karışıktır. Ayrıca Ekim devrimi sırasında bolşeviklere karşı olduklarından SSCB sırasında isyancıları da temsil eder bir isim haline gelir Cossacklık.
Aslında bu ayrım 17. yüzyılda ortaya çıkar. Bozkırda yaşayanlara Kazakh (Казах) denirken Rus Çarlığı/İmparatorluğu ordusuna katılanlara Cossack (Казак) denir. Cossacklar Ortodoks Hristiyanlardır ve etnik kökenleri Kazakhlara göre daha karışıktır. Ayrıca Ekim devrimi sırasında bolşeviklere karşı olduklarından SSCB sırasında isyancıları da temsil eder bir isim haline gelir Cossacklık.
Arapça "şfk" kökünden gelir, dolayısıyla "şefkat" ile aynı temeli paylaşır. Yumuşaklık, zayıflık anlamlarına gelir. 20. yüzyılda gün batımına nazaran tan yeri ağarmasını temsil eden anlamı öne çıkmaya başlar.
Ayrıca şafak kelimesine Yunanca karşılığı olan "εο" şeklinde memelilerin erken atası εομαία (Eomaia) türünde de rastlarız. Tam karşılığı "şafak annesi"dir ve bir tırmanıcıdır. Gececidir, şafak vaktinde ağaçlara tırmanarak saklanır. Şafak ve şefkat kelimelerinin burada kesişmesini çok hoş buluyorum çünkü yavrularını sırtına alarak ağaca çıkar. Kendisi ata türümüz olarak net bir şekilde belirlenemese de Juramaia'dan sonra bilinen en eski eutharian (plasentalı) memeli diye bilinmektedir.
Kaynakça:
bir
ki
üç
dört
beş
Ayrıca şafak kelimesine Yunanca karşılığı olan "εο" şeklinde memelilerin erken atası εομαία (Eomaia) türünde de rastlarız. Tam karşılığı "şafak annesi"dir ve bir tırmanıcıdır. Gececidir, şafak vaktinde ağaçlara tırmanarak saklanır. Şafak ve şefkat kelimelerinin burada kesişmesini çok hoş buluyorum çünkü yavrularını sırtına alarak ağaca çıkar. Kendisi ata türümüz olarak net bir şekilde belirlenemese de Juramaia'dan sonra bilinen en eski eutharian (plasentalı) memeli diye bilinmektedir.
Kaynakça:
bir
ki
üç
dört
beş
Gali demeksizin sevemiyorum 👁️👄👁️
Bahçelide zıplayıp dut yiyebileceğiniz bi sürü ağaç var, just saying...
2. Gün tutuklanırdım
Polis - onur ünlü
Onur ünlünün ilk filmlerinden, biraz amatör ama mindf***** bir film
Onur ünlünün ilk filmlerinden, biraz amatör ama mindf***** bir film
Şimdi bunu entrymi de küfür var diye şikayet etmek isteyen arkadaşlar için: sizin için mindfinder yazıyo orda korkmayın
yool uzun ve çivilerr
çook sinirli gibiler
çook sinirli gibiler
ben dururum ama
ayaklarım gider
ayaklarım gider
Hızlı bir aydı benim için, bambaşka ve benim etik değerlerimden uzakta bir sürü kişi tanıdım. Hiç bu kadar hayata dahil hissetmemiştim. Hayatta kalmanın binbir yolu varmış meğer
Bir ışık yaktı
Çook renkli
Çook renkli
Paketi almaya çıktım, yerinde duramıyor adam. Zaten pembe kıyafetleri, tavşan gibi bişi olmuş hsbsbs "Geldim 4 dakika önce, niye çıkmıyor ki acaba allah allah diyodum. meğer sizi aramayı unutmuşum xhshhejs" dedi. Ben de sorun değil falan dedim ama adam çok heyecanlıydı, noldu da böylesiniz diye sordum
Turgay abiyi gördüm diyo, ben de hıı dedim ama turgay kim ***, sonra turgay tanülkü dedi fotolarını gösterdi ama turgay abinin tipi tam şey, *ünlü olmayan ünlü*
Tanımış adamı, adam da kolay gelsin oğlum demiş ama dünyalar kuryenin olmuş hdhebshd ben de tanımanız bile bir şey falan dedim de beni duyduğunu sanmıyorum havalara uçuyodu

Turgay abiyi gördüm diyo, ben de hıı dedim ama turgay kim ***, sonra turgay tanülkü dedi fotolarını gösterdi ama turgay abinin tipi tam şey, *ünlü olmayan ünlü*
Tanımış adamı, adam da kolay gelsin oğlum demiş ama dünyalar kuryenin olmuş hdhebshd ben de tanımanız bile bir şey falan dedim de beni duyduğunu sanmıyorum havalara uçuyodu

Sabahattin Ali'nin 11 yıl yaşadığı apartmandadır
inanmışım kaybetmek esrarıdır olmanın
çıldırmış bir vaşak gibi kaybediyorum
çıldırmış bir vaşak gibi kaybediyorum
Mümkünse kalmayın
Normalde çok uyumlu ve umursamazımdır ama heeeeeeeeeeeeer gün sesli görüntülü konuşmalar, son ses alarmlar çıldırtıyor beni
Gözlük, resmen devrim. Sayesinde insanlık tarihinde mitlerin hükmü sona erdi
Dahası lens... Dürbünden buralara nasıl geldik ya
Dahası lens... Dürbünden buralara nasıl geldik ya
islam alimi ibni heysem sayesinde… araştırmanızı öneririm, kendisi islama altın çağını yaşatanlardan biri olmakla kalmamış dünyaya yön veren nice önemli kişilerin devrim niteliğindeki fikir ve icadlarına da ilham olmuştur.
evet kendisi modern optiğin babasıymış, bilgi için teşekkür ediyorum.
biraz araştırınca da bulunan en eski merceğin mö hüküm sürmüş asurlulara ait olduğunu öğrendim, ince oyma yazıları için büyüteç olarak ve ateş yakmak için kullanıyorlarmış. romalılar da cam küreye su koyarak mercek görevi gördürürlermiş. ibni heysem tarafından 10. yüzyılda modern optiğin temelleri atıldıktan sonra 13. yüzyılda ingiliz bilim insanı bacon tarafından ilk gözlük modeli geliştiriliyor. işin en ilgiç yanı ise gözlük sapının 18. yüzyılda scarlett tarafından icat edilmesi. yani insanlar 450 yıl elleriyle tutmuşlar gözlüğü... allah allah yav
bunları yazmak için kullandığım makaleyi de bırakıyorum: Akyel Durmuş, Gözlüğün İcadı ve Tarihsel Gelişimi, Yüksek Linsans Tezi, 2022 Ocak
*ayrıca wikipedia ve rosetta dergisinden de faydalandım
biraz araştırınca da bulunan en eski merceğin mö hüküm sürmüş asurlulara ait olduğunu öğrendim, ince oyma yazıları için büyüteç olarak ve ateş yakmak için kullanıyorlarmış. romalılar da cam küreye su koyarak mercek görevi gördürürlermiş. ibni heysem tarafından 10. yüzyılda modern optiğin temelleri atıldıktan sonra 13. yüzyılda ingiliz bilim insanı bacon tarafından ilk gözlük modeli geliştiriliyor. işin en ilgiç yanı ise gözlük sapının 18. yüzyılda scarlett tarafından icat edilmesi. yani insanlar 450 yıl elleriyle tutmuşlar gözlüğü... allah allah yav
bunları yazmak için kullandığım makaleyi de bırakıyorum: Akyel Durmuş, Gözlüğün İcadı ve Tarihsel Gelişimi, Yüksek Linsans Tezi, 2022 Ocak
*ayrıca wikipedia ve rosetta dergisinden de faydalandım
3 sene önce aldığım en doğru karar. Ne kimsenin ne zaman gördüğünü merak ediyorum ne de benim ne zaman cevap vereceğimin merak edilmesini istiyorum. Müsaitken yazarım işte
Mükemmel buluyorum film gibi adeta
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?