benim en önemlisi önce kendine güvenmektir.
bu durum benim için de geçerli ama ben kendi doğum günümü pek önemseyen birisi değilim. benim için önemli olan sevdiklerimin doğum günü. onların yüzünü gülümsetebilmek esasen hal böyle olunca neden üzülüyorum bilmiyorum sözlük. doğum günüm yaklaştıkça yanlış anlaşılmasın diye insanların akıllarına getirecek şeylerden bile bahsetmem. hatırlanırsa hoşuma gider elbette ama unutulursa öyle çok dert etmem, yazın doğanlar halimden daha iyi anlarlar. kim bilir belki içimize sinen bir yaş olmamıştır, bazı şeyler yarım kalmıştır belki de bir güne bağlamamak lazımdır. yaşlanıyoruz be sözlük daha ne olsun!
iyi iyi tüm sözlük -sayın ruhsuz hariç- benim gibi deliymiş, yalnız hissetmedim.
İyki doğduk hepimiiiiizzzzz🤭
elbette, iyi ki doğduk sayın ruhsuz :d
kuş olup göklerde süzülmek isterdim.
önce panda olup tüm gün yerlerde yuvarlanmak yazacaktım ama düşündüm de pandadan farkım yokmuş.
önce panda olup tüm gün yerlerde yuvarlanmak yazacaktım ama düşündüm de pandadan farkım yokmuş.
tecrübelerimiz, özellikle de kötü tecrübelerimiz.
çocukluğumdan beridir hoşuma giden spesifik bir klip, teşekkürler fd.
çünkü yarın başımıza kakmayacağı ne malum?
ama eğer birisi bizim için bir fedakarlıkta bulunuyorsa biz de karşımızdakine aynı özveriyle yaklaşmalıyız. kimsenin üzerinden geçinmenin alemi yok. bi de alışkanlık haline de getirmemek lazım. her zaman yardımımıza koşacak birini bulamayabiliriz. iş başa düşer öylece kalakalırız. siz, siz olun olabildiğince kendi işinizi kendiniz halledin.
ama eğer birisi bizim için bir fedakarlıkta bulunuyorsa biz de karşımızdakine aynı özveriyle yaklaşmalıyız. kimsenin üzerinden geçinmenin alemi yok. bi de alışkanlık haline de getirmemek lazım. her zaman yardımımıza koşacak birini bulamayabiliriz. iş başa düşer öylece kalakalırız. siz, siz olun olabildiğince kendi işinizi kendiniz halledin.
ben dantellerden rahatsız oluyorum. eziyet gibi geliyor bana yapması olsun kalabalıklığı olsun ne gerek var ki? baya oluyor annem de hak verdi bana çoğunu kaldırdık. vitrin rafındakiler hariç :') . vitrin olayı da çok garip, yer kaplıyor hiçbir amacı yok boşu boşuna bir gelenek sürdürülüyor bence. bir de koltuk takımı örtüleri... o kadar arayıp beğenip alıyorsun sonra üstünü örtüyorsun. bi daha mı gelicez be dünyaya öyle kullan gitsin işte..
yeni neslin böyle şeyleri arzulamamasını temenni ediyorum.
yeni neslin böyle şeyleri arzulamamasını temenni ediyorum.
bir günde 2 3 film fiks izleyen biriyken şimdilerde 1 filmi bile bitiremez oldum sözlük. ders çalışma isteği, yaşama hevesi falan onları geçtim zaten...
sevmek bana; tehlikeli, cesaret isteyen sonunu düşünmeksizin çıkılan bir yolculuğu anımsatır. sevilmek ise sakinliği, kabullenişi, kendini güvende hissetme arzusunu çağrıştırır.
gönül ister ki her ikisi bir arada olsun, maalesef ki pek mümkün değildir.
seçeneklere dönecek olursak bence her insan ilk başlarda tercihini sevmekten yana kullanır ama ilerleyen süreçte bu yolun kendisini yıprattığına, çektiği eziyete değmediğine şahit olursa artık oturup dinlenmek ister ve tercihini sevilmekten yana kullanır. kimse birini daimi olarak tercih edemez gibi geliyor. bir raddeden sonra insan hiçbiri bile diyebiliyor. :'))
gönül ister ki her ikisi bir arada olsun, maalesef ki pek mümkün değildir.
seçeneklere dönecek olursak bence her insan ilk başlarda tercihini sevmekten yana kullanır ama ilerleyen süreçte bu yolun kendisini yıprattığına, çektiği eziyete değmediğine şahit olursa artık oturup dinlenmek ister ve tercihini sevilmekten yana kullanır. kimse birini daimi olarak tercih edemez gibi geliyor. bir raddeden sonra insan hiçbiri bile diyebiliyor. :'))
bir insanı hiçbir zaman gerçekten tanıyamayız. tanısak dahi sadece o andan ibarettir. insan sürekli değişim halindedir. beyninde oluşan bir düşünce, sonrasında gelişecek binbir türlü düşünceye temel oluşturur. kişi 1 ayda bile bambaşka birisi olabilir. her gün birlikte olduğumuz kendimizi bile tam anlamıyla tanıyamıyoruz ki bir yabancıyı nasıl tanıyalım?
ancak insanları anlayabiliriz, onların adına empati kurabiliriz ve ne kadar çok anlayabilirsek o kadar tanıdığımızı sanırız.
ancak insanları anlayabiliriz, onların adına empati kurabiliriz ve ne kadar çok anlayabilirsek o kadar tanıdığımızı sanırız.
arkadaşlarım gidelim demedikçe asla aklıma gelmeyen kahve dükkanı. tc sınırlarında her şeyin abartıldığı gibi buranın da abartıldığını düşünüyorum. çoğunluk tarafından abartılan şeylerden hazzetmiyorum. kendimin keşfettiği pek bilinmeyen mekanlar her zaman tercihimdir ayrıca daha samimi oluyor.
buraya spesifik bir şarkı bırakamayacağım çünkü şarkıların akustik hali her zaman kulağıma daha hoş gelmiştir. kusurlarıyla çıplak sesten dinlemek ayrı bir zevk benim için.
şarjım :')
her sabah kahvaltıda biz:
ooo teşrif edebilmişsiniz hayaxi hanım uyanmasaydınız hiç!
ooo teşrif edebilmişsiniz hayaxi hanım uyanmasaydınız hiç!
ben genelde bitirdiğim dizilerden favori bölümlerimi izlerim ya da uyurum.
dışarıdan gelirsin de bir yorgunluk çöker, kanepeye uzanırsın ya hani. uyku bastırır ve yavaştan üşümeye başlarken birisi gelip üstünü örter ya muazzam değil mi?
en kötü gözün yandaki notlara kayıyordur yaa...
kaymıyor mudur??
kaymıyor mudur??
çay içmediğim gün öldüğüm gündür.
lisedeyken evde çok iyi ders çalışırdım. şimdilerde ise evde ders çalışamaz oldum ya da artık çok sıkıldım bilmiyorum sözlük.
yandım dedikçe buz gibi ayran edalı cilveli lahmacun lahmacuun, abe lahmacuuuunnn.
lavaşı da vardır onun kıyması da boldur onun
Şifalı şifalı lahmacuuunn...
lavaşı da vardır onun kıyması da boldur onun
Şifalı şifalı lahmacuuunn...
ayran-baklava
cips-yoğurtlu sos
kulaklığım ve ben 3>
cips-yoğurtlu sos
kulaklığım ve ben 3>
sarılalım mııığ
alarm sesi.. tilt oluyorum.
bak yaldızlarımı döktüm
açtım kapılarımı gir içeri
gör parklarımı bahçelerimi anla
ben büyük harflerden ürktüm...
açtım kapılarımı gir içeri
gör parklarımı bahçelerimi anla
ben büyük harflerden ürktüm...
benimkinin eski zamanlarda yaşayıp öldüğünü düşünüyorum veya bu zamanda bulabileceğime olan inancımı kaybetmiş de olabilirim.
soğukkanlılığım. kalbim yerinden çıkacak kadar heyecanlansam bile, kimseye zerre yansıtmadan hayatıma devam edebiliyorum. zaten istesem de belli edemiyorum. duygularımı yalnız yaşamayı seviyorum.
evlat çok ayrı bir şey olmalı, evlat acısı ise çok çok ayrı bir acı olmalı. onun adına hayaller kurduğun, geleceği için telaşlandığın, okulunu eğitimini, sağlığını sıhhatini kendinden çok düşündüğün canının bir parçasını toprağa bırakmak çok ama çok zor olmalı.
bu başlık bana şehitlerimizi hatırlattı Allah hepsine rahmet eylesin... ruhları şad olsun.
bu başlık bana şehitlerimizi hatırlattı Allah hepsine rahmet eylesin... ruhları şad olsun.
kulaklığın bir tarafı bozulmuşsa artık o kulaklık bitmiştir benim için. tahammül edemiyorum.
Bu garip değil sayın hayaxi bende aynıyım :)
evet garip :( ama son zamanlarda çokça kulaklık bozduğum için bir çözüm buldum kendimce. bozulan kulaklığımı gece şarkı dinlemek için kullanmaya başladım. zaten bir tarafa dönüp yatınca bir tanesi yetiyor. sen de böyle yapabilirsin :))
Ancak o şekilde işe yarayabilir sayın hayaxi :)
ben evlenmeden önce 45 kiloydum:))
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?