patlamışını,haşlanmışını,her türlüsünü sevdiğim miiiss gibi yiyecek.bir de közde yapıyorlar sanırım ama onu denemedim henüz..o da güzeldir tahminimce. özellikle yaz aylarında haşlanmışını epeyce tüketiyorum.üzerine biraz tuzla çok güzel oluyor bence.her öğünde yenilebilecek müthiş bi sebze!
Közlenmişine “darı” deniyor bildiğim kadarıyla. Ben közlenmişini haşlanmışından daha çok seviyorum o yüzden çok geciktirmeden denemenizi tavsiye ederim :)
sebebini bir türlü anlayamadığım asla da anlayamayacağım olay.ya bu insanlar senin derdine deva,yarana merhem olmaya çalışıyorlar.neden bu insanlara bunu yapıyorsunuz?şiddet neyin çözümü? yahu her şeyi geçtim şu pandemi sürecinde en başından beri canla başla çalışıyor bu insanlar.dışarıda corona gibi bir virüs kol gezerken ve aşı yokken bile bu insanlar hastanelerde oradan oraya koşturuyordu halen de öyle.hem de tüm gün maske,eldiven takmaktan elleri,yüzleri yara olmuş şekilde. tamam herkes çok saygı duyuyor doktora,hemşireye,tüm sağlık personeline.herkes minnet duyuyor.çok güzel.ama sadece bunu söyleyip durmak yeterli mi artık? hiç sanmıyorum..
umutlu olmaya,korkmamaya,mesleğimi ileride şiddet görmeden hakkıyla yapabileceğime dair bi ışığa...ve daha birçok şeye ihtiyacım var.liste uzar gider. iki gündür dr.ertan iskender'e yapılan saldırıyı düşünüyorum.daha doğrusu duyduğumdan beri bir türlü aklımdan çıkmıyor.korkuyorum.savunmasız hissediyorum. az önce de artık ameliyat yapamayacağını öğrendim.bilemiyorum ya..birçoğumuz hevesle girdik tıp fakültesine.zorlu bir eğitimden geçiyoruz.onun üstüne tus,üstüne uzmanlık eğitimi....uzun ve yorucu bir yol. kendinizi adıyosunuz resmen mesleğinize.bazen ailenizle olan vaktinizden bazen arkadaşlarınızla olan vaktinizden kısıyorsunuz.günlerini,haftalarınızı,aylarınızı,yıllarınızı veriyorsunuz.bi anda elinizden kayıp gidebiliyor her şey.hem de bir hiç uğruna.gerçekten çok üzücü.içim sıkılıyor.kelimeler kifayetsiz.
ankara'dakiler çalışmıyor genelde,ben de yürümeyi sevdiğim için çok dert etmiyorum.bir de uzun zaman önce bir arkadaş yürüyen merdivenin içe göçtüğü bir video izletmişti...baya korkunçtu :( ondan beri de çekiniyorum binmeye doğrusu..
babaannemin televizyonun sesini fulleyip izlediği dizilerdir.. çok sever.dizisini izlerken yanlışlıkla kanal değişince huzursuzlanır.dizi izlerken de rahatsız edilmekten pek hoşlanmaz :D
asla olamıyorum.en küçük şeyleri bile kendime dert edinebilirim...tamamen gamsız olmak da istemezdim ama bir miktar gamsızlık iyi olabilirdi.bu şekilde kendi üstüme çok gidiyorum,kendimi yoruyorum resmen..
güne mutlu başlama sebeplerindendir benim için.normalde saatlerce uyuyan ben kuş cıvıltıları olduğunda birden uyanırım.enerjim tavan olur o günlerde.huzurlu olurum.. uzun zamandır yaşamadığım şeydir aynı zamanda.:( alarmımın tuhaf sesiyle uyanıyorum genelde ya da uyanmaya çalışıyorum...
bitkinin içinde bulunan jelimsi sıvının cilde iyi geldiği söyleniyor.başta alma nedenimiz buydu açıkçası.sonradan ben bitkiyi kesmeye kıyamadığım için kesmedik :D ama anlamadığım şekilde bugünlerde bi sararıp soldu :( umarım kendini toparlar yakında.aslında bakımı kolay demişlerdi fakat bu bitki işlerini ben yapamıyorum, olmuyo..hepsinin başına bir şey geliyor illaki ;(
selamınızı aldım sayın (yazar: fistikgibiri) :))) hem size hem de bu başlığı açıp farkındalık yaratan yazarımıza teşekkür ediyorum :) ennn kısa zamanda bu yönde bir adım atacağıma dair söz veriyorum efendim :) o zamannn ben de sayın (yazar: siriusyildizi) veee sayın (yazar: clarice starling) 'e paslayarak bu zincir devam etsin diyorum!
nasıl olduysa bu entry'yi gözden kaçırmışım sayın highwaytohell, kusuruma bakmayın. 1 hafta geçmiş üzerinden, ben şimdi gördüm. meydan okumanızdan ötürü size teşekkürlerimi iletiyorum, ben de en kısa zamanda bu konuyla ilgili bir adım atacağım inşallah :))
"Uzun uzun susuyoruz sözün kıyılarında Hangi kapıyı aralasak bir uzaklık esiyor Hiçbir düşünceyi sonuna dek götüremiyoruz. - Böyle belirlenmiş sınırlar içinde Bir iç denetimle, bir dış denetimle Konuşmasak da eski tadını yitirdi - Düşler kuruyoruz yeniden gelecek üzerine Kaldırıp kirpiklerimizi ayak uçlarımızdan Dağlara bakıyoruz, ufuklara, bulutlara - Ah, o insan yüreğinin değişmeyen tutkusu -"
2015 yılında, ölçülmesi imkânsız olarak kabul edilen 'ışık seviyesinin gürültü ölçümü'nü ölçerek tarihi bir başarıya imza atan türk fizikçi ve akademisyen. şu anda cambridge üniversitesi fizik bölümünde öğretim üyeliği yapmakta.
her paylaştığı fotoğrafta hem düşüncelere dalıyorum hem de hüzünleniyorum.. profiline ilk girdiğimde epey etkilenmiştim,uzunca bi süre de çıkamamıştım profilinden.bence gayet başarılı bir sanatçı.çok anlamam fotoğrafın teknik olarak iyi olup olmadığını ama aktarmak istediği duyguyu çok güzel aktarıyor bence çalışmalarında.
kardeşim olur kendisi.niye içmediğini sordum birkaç sefer. o da "su içmeyi sevmiyorum,tatsız tuzsuz bir şey.siz niye içiyorsunuz ki?"şeklinde cevap verdi... tüm aile zorla su içirmeye çalışıyoruz :( insan gün içinde 1 bardak su içmez mi...içmiyor yahu.böbrekleri acı çekiyor muhtemelen :(
samsun denince aklıma 55,bafra pidesi,atakum gelmektedir.bu bilgiler de tanıdığım samsunlu insanlar sayesindedir.ayrıca pek inanmam bu şehrin insanı iyi şu şehrin insanı kötü tarzındaki genellemelere ama tanıdığım tüm samsunlular çok iyi insanlardı :)
Askerî Elektronik Sanayi'nin kısaltmasıdır.Türk Silahlı Kuvvetleri'nin haberleşme ihtiyaçlarının milli imkanlarla karşılanması için 1975 yılında kurulan ASELSAN; Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı'na (TSKGV) bağlı bir anonim şirkettir. ayrıca şirkette odtü mezunu pek çok mühendis çalışmaktadır..o kadar çok ki neredeyse hepsi odtülü bence.
koalaları kendime oldum olası yakın hissediyorum :d çok uyuduklarından olabilir.. bir de bu fotoğrafta şaşkın bir bakış atmış kendisi.pek hoşuma gitmişti bu fotoğraf.uzun bir süredir kullanıyorum.bi süre daha profilime renk katacak gibi duruyor.
bunu lisede bir arkadaşım sayesinde yapmaya başladım...o keşfettiği yeni şarkıları bana gönderirdi hemen.beraber dinlerdik.hep de seveceğim şeyler bulurdu :) sonra ben de ona atmaya başladım.ve artık bi alışkanlık oldu. bazı arkadaşlarımı darlıyorum bazen "yaa bu şarkıyı buldum,nasıl dinlesene?,dinledin mi?,beğendin mi????" gibi gibi shdhdjdka.ama güzel bir şey bence.biri benimle şarkı paylaşınca çok mutlu oluyorum..eminim benim paylaştıklarım da mutlu oluyordur,oluyordur değil mi? :(
6-7 senelik tıp fakültesi eğitiminin üstüne tustan iyi bir puan alıp psikiyatri alanında uzmanlaşmış kişidir. şu aralar psikiyatri alanına olan ilgimin artmasıyla olmak istediğim kişidir de aynı zamanda.bakalım zaman neler gösterecek :)
2012 yılında piyasaya sürülen günümüzde de hala popülerliğini koruyan video oyunu. ben de bir ara baya oynamıştım sonra bölümler gittikçe zorlaşmıştı.geçemiyordum bölümleri pek de azimli biri olmadığımdan silmiştim oyunu üzülerek :( ama hala oynayan çok sanırım bu oyunu.modası geçmeyen şeylerden oldu :D
bir türlü sevemediğim sebze.kötü diyemem ama bazı insanlar çok seviyor.öyle değilim işte. bir de çocukken biri "bazı mantarlar zehirli oluyor,dokunursan zehirlenirsin"gibi bir şey demişti.ben de çocuk aklımla epey korkmuştum mantarlardan..travma olmuştu resmen uzun süre dokunamadım hiçbir mantara :d
ilkokul sıra arkadaşımdır kendisi.o kadar güzel yazardı ki..sınıfımızda el yazısı alfabesi ya da el yazısıyla yazılmış cümlelerin olduğu afişlerdeki gibi yazıyordu :d bana ailem ilkokula başlamadan önce düz yazıyı öğretmişti o yüzden sürekli yarı el yazısı yarı düz yazı karman çorman bir şeyler yazmaya çalışıyordum başlarda hahahs.o da sağ olsun bana yardım etmeye çalışırdı.başarılı da oldu yardımlarında :) ama yıllardır kullanmıyorum el yazısı,unuttum muhtemelen..
seslere karşı aşırı hassas olma durumu,bir tür nörolojik bozukluk. bu durumdan muzdarip olan kişiler nefes alma,diş fırçalama,öksürük,yemek yeme sesi gibi günlük hayatta çokça karşımıza çıkan seslerden rahatsız olmaktadır.bu hastalığa genelde obsesif kompulsif bozukluk ya da depresyon eşlik eder.
bir ara sabah aç karnına diyenler vardı.sıfır enerjimle bir şeyler yapmaya çalışıp çırpınıyodum sabahın köründe.sonra baktım olmuyor bıraktım :( yani bilemiyorum var mı böyle bir zaman ama bence kendimizi hazır ve enerjik hissettiğimiz zamandır en uygun zaman.bu bazen akşam oluyor bazen gün ortası..bazı günler olmuyor :d o günlerde zorlamak istemiyorum vücudumu.keşke hep enerjik olsam da her gün yapabilsem ama bir türlü düzene sokamadım bu spor işini de ;(