bilmediğini bildikten ve bu durumu kabul edebildikten sonra pek de sorun olmayandır. inanın azıcık bilgimizle her konuda fikrimizin olması daha absürt olurdu
koşmuyorum. belki biraz geç kalarak ama tüm süreçten keyif almak daha doğru hissettiriyor
sürekli çok kolay uyumakla övünen benim son 3 4 gündür ilaç almadan uyuyamadığımı fark ettiğim an. yoksa asla uykum gelmiyor, tüm gece yeni güne başlamak için oyalanıyorum :')
değildir. insanların verdiği sözleri tutması etik bir davranış olsa da herkesin etik değerlere aynı önemi vermediğini hatırlamak gerekir. ayrıca daha soyut konularda (bkz: sevgi) insanın fikirleri değişebilir. geleceğe yönelik sevgi ilanlarının (bkz: seni hep seveceğim) bir karşılığı yoktur, olsa olsa seni hep sevmek istiyorum olabilir ki bu da gayet vazgeçilebilir bir düşüncedir
Sevgi konusuna bir şey diyemem ama söz senet olmadığı için genel bir güvensizlik var.
Animeyle ilk tanışmam o zamanlar en sevdiğim müzik grubu olan maNga'nın isminin anlamına bakarken oldu. Kendime güzel bir site buldum, rastgele bir anime açıp onu izledim ki bu Elfen Lied oluyor. O zamanlar 10 11 yaşlarımda olduğum için biraz kafa karıştırıcı gelmişti ama bi 4 5 yıl daha anime izlemeye devam ettim
daha kötüsü göze kaçan saçtır
böyle bir şeyi ilk duyduğumda biraz mantıksız gelmişti, upuzun saç göze nasıl girsin sonuçta. ancak kirpik sandığım şeyi almaya çalışırken gözümün boydan boya çizildiğini hissederken anladım gerçek olduğunu
böyle bir şeyi ilk duyduğumda biraz mantıksız gelmişti, upuzun saç göze nasıl girsin sonuçta. ancak kirpik sandığım şeyi almaya çalışırken gözümün boydan boya çizildiğini hissederken anladım gerçek olduğunu
Acısını hissettim valla :(
temizlik. önce ev temizliği ile başlarım. köşe bucak dipten bir temizlik yapıp etrafı toplarım. etraf açılınca içim açılır zaten. yapmayı ertelediğim bir iş varsa buna da bahanem olmuş olur. sonra da kendimi temizlerim. sıcak bir duş, biraz cilt bakımı. bir şeyler yavaş yavaş yoluna giriyor gibi hissederim. en son da bir bitki çayıyla günlüğümü yazarım. gerçek olmayan tüm dertleri çözmek için mükemmel bir yöntem.
tabi her zaman böyle olmaz. tüm gün içten içe kudurup en sonunda saatlerce sevgilimi darlamak da sık uyguladığım bir yöntemdir
tabi her zaman böyle olmaz. tüm gün içten içe kudurup en sonunda saatlerce sevgilimi darlamak da sık uyguladığım bir yöntemdir
Bu başlığı okur okumaz gidip oynadığım oyun. Acemi şansıyla 3. denememde doğru kelimeyi buldum hatta. Her sabah ne yapacağım belli oldu artık :)
Flip versiyonunu yeni duyduğum ve bir an önce oynamak için can attığım oyun.
Ayrıca iskambil kartlarıyla oynan pis yediliyle aynı oyundur, elinizde bir uno destesi olmadan da oynayabilirsiniz.
Ayrıca iskambil kartlarıyla oynan pis yediliyle aynı oyundur, elinizde bir uno destesi olmadan da oynayabilirsiniz.
bu sene asla bağlanamadığım, bağlansam da 5 dakika içinde koptuğum ağ. var mıdır bunu kullanmanın bir yolu?
Yurtta en önemli şey bence uyumlu olmaktır. Çok katı kurallarınız varsa yurt hayatı sizin için çok zor olabilir.
Eğer tek kişilik odada kalmayacaksanız oda arkadaşlarınız olacak ve bunların mükemmel insanlar olma ihtimali çok düşük. Mutlaka sevmediğiniz, size uymayan huyları olacak. Kimisi kirli olacak, kimisi odada telefonla konuşacak, kimisi her sabah patır kütür hazırlanırken sizi uyandıracak. Burada önemli olan bu sorunları tatlı dille halletmeye çalışmak, kavga etmeden sorunları çözebilmek. Tabi ki burada karşınızdaki insanın mizacı da önemli ama siz elinizden geleni yapın. Bir sene aynı odada kalacağınız insanla aranızın kötü olması düşündüğünüzden de kötü olabilir.
Yurt yemekleri... Eğer yemek seçen biriyseniz en lüks yerde bile kalsanız mutlaka sevmediğiniz şeyler çıkacak ve bir yerden sonra dışarıdan yemek size pahalı gelmeye başlayacak. Ben yemek menüsünden sevmediğim şeylerin yerine ton balığı/ yaylanın hazır makarnaları gibi şeyler koyup yiyordum, denenebilir.
Temizlik... Eğer bir vakıf/dernek yurdunda kalmıyorsanız büyük ihtimalle yurdun içinde ayakkabıyla geziliyordur. Kapıda ayakkabımızı çıkarıp içeride çorapla gezeriz diye düşünmeyin bile, tüm yurt aynı süpürge ve vileda ile temizleniyor. Eğer üşenmiyorsanız kendi odanızı kendi aldığınız malzemelerle temizleyebilirsiniz. Ancak bu seçenek de gerek iş bölümü gerek uyum açısından çok kişilik odalarda pek mümkün olmayacaktır. Ayakkabıyla gezilen odada sürekli bir şeyleriniz yere düşecek, bir şeyler yerlere sürülecek. Ben ısrarla düşen her şeyi defalarca yıkardım, buna pek takılmayan oda arkadaşlarım da vardı. Herkesin temizlik anlayışı farklı işte, çok sorun etmemek lazım.
Yurtta içinize gerçekten sinen bir oda arkadaşı bulursanız da vakit kaybetmeden eve çıkmanızı öneririm.
Edit: uyumlu olun derken kendinizden taviz verin demek istemedim, kişisel alanınıza sahip çıkmayı bilin. demek istediğim bağır çağır kavga etmeden sorunları halletmek ilk seçeneğiniz olsun. olmuyorsa olmuyordur zaten.
Eğer tek kişilik odada kalmayacaksanız oda arkadaşlarınız olacak ve bunların mükemmel insanlar olma ihtimali çok düşük. Mutlaka sevmediğiniz, size uymayan huyları olacak. Kimisi kirli olacak, kimisi odada telefonla konuşacak, kimisi her sabah patır kütür hazırlanırken sizi uyandıracak. Burada önemli olan bu sorunları tatlı dille halletmeye çalışmak, kavga etmeden sorunları çözebilmek. Tabi ki burada karşınızdaki insanın mizacı da önemli ama siz elinizden geleni yapın. Bir sene aynı odada kalacağınız insanla aranızın kötü olması düşündüğünüzden de kötü olabilir.
Yurt yemekleri... Eğer yemek seçen biriyseniz en lüks yerde bile kalsanız mutlaka sevmediğiniz şeyler çıkacak ve bir yerden sonra dışarıdan yemek size pahalı gelmeye başlayacak. Ben yemek menüsünden sevmediğim şeylerin yerine ton balığı/ yaylanın hazır makarnaları gibi şeyler koyup yiyordum, denenebilir.
Temizlik... Eğer bir vakıf/dernek yurdunda kalmıyorsanız büyük ihtimalle yurdun içinde ayakkabıyla geziliyordur. Kapıda ayakkabımızı çıkarıp içeride çorapla gezeriz diye düşünmeyin bile, tüm yurt aynı süpürge ve vileda ile temizleniyor. Eğer üşenmiyorsanız kendi odanızı kendi aldığınız malzemelerle temizleyebilirsiniz. Ancak bu seçenek de gerek iş bölümü gerek uyum açısından çok kişilik odalarda pek mümkün olmayacaktır. Ayakkabıyla gezilen odada sürekli bir şeyleriniz yere düşecek, bir şeyler yerlere sürülecek. Ben ısrarla düşen her şeyi defalarca yıkardım, buna pek takılmayan oda arkadaşlarım da vardı. Herkesin temizlik anlayışı farklı işte, çok sorun etmemek lazım.
Yurtta içinize gerçekten sinen bir oda arkadaşı bulursanız da vakit kaybetmeden eve çıkmanızı öneririm.
Edit: uyumlu olun derken kendinizden taviz verin demek istemedim, kişisel alanınıza sahip çıkmayı bilin. demek istediğim bağır çağır kavga etmeden sorunları halletmek ilk seçeneğiniz olsun. olmuyorsa olmuyordur zaten.
elimde kahve, önümde notlar ve ders videosu ile burada takılıyorum
maalesef sadece haberdar olmanın yetmediği, buna ayırabilecek bütçenizin de olmasını gerektiren aşıdır. 2 veya 3 doz yapılması gereken bu aşının tek dozu 600 700 tl civarında çünkü. kanser olma riskine kıyasla tabi ki çok cüzi bir miktar ama elinde olana. ben ilk intörn maaşımı bekleyeceğim sevgili yazarlar, umarım bir gün herkes aşıya daha küçük yaşlarda, ücretsiz ve kolayca ulaşabilir
buna kaba huy denir mi bilmiyorum ama, iyi niyetimi suistimal ettiğini düşündüğüm veya bana o gün canı nasıl istiyorsa öyle davrandığını fark ettiğim insanlara artık suratımı çeviriyorum. görünce o tarafa bakmadan yürüyorum, sosyal medyada takipleşmiyor hatta sessize alıyorum, o gün canı bana iyi davranmak istiyorsa buna müsaade etmiyorum kısaca. onlar ne yaptıklarının farkında değillerse bu tavırlarımı kabalık olarak değerlendirebilirler, pek sorun değil :)
Bu entrynin alnı nerede? Ben de çok yaparım. Olması gereken de bu bence. Kesinlikle kabalık değil. Karşıdaki farkında değilse olsun o zaman. 👍🏻
Yaptığınız kesinlikle kabalık değil sayın kirke, yapılması gerekeni yapıyorsunuz bence :)
Asla ama asla kabalık değil. Bunları hak etmeyecek olsa zaten gönlünüzü alırdı bir şekilde. Duygusal şiddete maruz kalmış biri olarak(nerdeyse herkes gibi) seni hayatımda istemiyorum yoksun demek gayet normal. Elinize sağlık. Oohh çat çat sefanız olsun😁🥳
Helios'un kızı, Aiaie'nin cadısı Kirke'yi temsil eden, 'Kirke Büyülü Kupayı Sunarken' isimli bir tablo
üye olduğum ama tam çözemediğim için bir daha girmediğim site
Anatomi notundan değil, twitterdan öğrendiğim şey. Kendisinin sadece adını biliyorum
Stardollda superstar olurdu 🌟
Eskiden yılda iki kez yaklaşık 20 saat süren bir araba yolculuğu yapardık. Her seferinde yolda gördüğümüz heykelleri sayar, her sene gittiğimiz yerlerde piknik yapardık. Babam yol bir an önce bitsin istediğinden bir iki saat benzinliğe çekip uyumak dışında dinlenmezdi. Bazen direksiyon başında korna sesine uyanırdı. Her ne kadar uzun, sıcak ve mide bulantılı olsa da bu yolculukları ve saatlerce dışarı izlemeyi severdim. Bir de yol için özel kaset/CD hazırlardık, tadından yenmezdi :)
Hepimize iyi bayramlar ve bir avuç çikolata şeker 🍬🍫
Filmi izleyeli uzun zaman oldu, hakkında yazacak pek bir şey aklıma gelmese de unutulmaz bir soundtracktı vardır.
https://youtu.be/KL1PnT3j8o8
https://youtu.be/KL1PnT3j8o8
Geçtiğimiz haziran ayında covid tedavisinde anlamlı bir yerinin olmadığına dair pubmedde çokça makale bulunan ilaç
Akıllarda kalan mini world isimli bir şarkısı daha vardır ama derniere danse kadar güzel değildir
mini world aynı zamanda albümün adı. o albümde en çok tourner dans le vide'yi severdim ben :))
Dinleyeceğim sayın fihtheinfpt :)
Lise 1'de yanlışlıkla tabletime indirip sonra deli gibi oynadığım oyun. Seviyem o zamanlar çok yüksek olduğu için ara ara arkadaş ortamlarında konusu açıldıkça onlarla bir klan açar savaşırdık. Aslında sürekli insanı bekleten bir oyundu, o zamanlar taşlara ulaşmak bu kadar basit değildi bir de. Ara ara tekrar hesabıma bakarım ama eskisi kadar asla sarmaz. Geldiğinde küçük kuzenime veriyorum oynasın diye :)
Dedektif filmi olduğunu duyunca önyargılı yaklaştığım ama izlerken çok eğlendiğim film. Önemli olanın konu değil de işleyiş şekli olduğunu bana tekrar hatırlatmıştır. Sonunu da çok sevmiştim. Yakın zamanda ikincisi çıkacakmış, beklemedeyim
Bir süredir satış yaptığım uygulama. Yaşadığım son olay siteyle arama mesafe koymama sebep olmuştur. Birisi yalvar yakar indirim isteyerek sattığım bir ürünü almak istedi, zaten bana lazım olmayacak bir şeydi işini görsün diye indirdim ben de. Sonra bir baktım, iki katı fiyatına kendi sayfasına yüklemiş. Ben aldığımı aldıktan sonra ne yaptığı beni ilgilendirmez elbet ama kazıklanmış hissettim.
Satılmasını beklediğim son bir ürün var, sonra pılımı pırtımı toplayıp gideceğim siteden. Kalan eşyalar da bir hayır kurumuna doğru yola çıkacak inşallah
Satılmasını beklediğim son bir ürün var, sonra pılımı pırtımı toplayıp gideceğim siteden. Kalan eşyalar da bir hayır kurumuna doğru yola çıkacak inşallah
Ortaokul yıllarımdan beri günlük tutarım, ara ara bıraktığım da olmuştur.
İlk defterim kara kaplı bir defterdi, her gün 10 sayfaya yakın yazardım. Sonra ne oldu bilmiyorum, kendisini imha ettim.
İkinci defterim kırmızıydı. 8.sınıf ila 9.sınıf arası sonuna kadar doldurmuştum. Şifreli yazdığım bazı şeyleri hatırlamıyorum ama sürekli bir şeyler çizip bir şeyler ima etmişim.
Üçüncüsü nispeten küçük krem renkli, rengarenk baykuşlarla dolu bir defterdi. Çeyreğine kadar yazdım. Yazdıklarım gittikçe seyrekleşti. Zor bit dönemden geçiyordum ve yazdığım şeyleri bir hafta sonra dönüp karalıyordum vs. Defterden içim kaçınca parçaladım, köşelerini yaktım ama atmaya kıyamadım. Bir kenarda duruyor hala.
Dördüncüsü de şu an konuşmadığım bir arkadaşım hediye etmişti, 11.sınıf civarı yazmaya başladım ama sınav senesi yoğunluğundan mıdır bilmem tutunamadım. Bugüne kadar elimde süründü, yarıya ulaştım mı bilmiyorum. Üzerinde bir kedinin yanında 'you're my sunshine' yazıyordu. Mart ayında eve dönerken yurtta bırakıp geldim.
Ve beşincisi. Lila yumuşak kumaş kaplı bir defter. Uzun bir süre günlük hasreti çektikten sonra yurttaki defterime ne zaman kavuşacağımın belli olmadığını kabullenince yeni bir defter tutmaya başladım.
Genel olarak o gün olmuş önemli şeylerden bahseder, onları anımsatacak şeyler çizer ve içimi dökerim. En sevdiğim şey ise geçmişte yaptıklarımı çoğu zaman mutlulukla okumak :)
İlk defterim kara kaplı bir defterdi, her gün 10 sayfaya yakın yazardım. Sonra ne oldu bilmiyorum, kendisini imha ettim.
İkinci defterim kırmızıydı. 8.sınıf ila 9.sınıf arası sonuna kadar doldurmuştum. Şifreli yazdığım bazı şeyleri hatırlamıyorum ama sürekli bir şeyler çizip bir şeyler ima etmişim.
Üçüncüsü nispeten küçük krem renkli, rengarenk baykuşlarla dolu bir defterdi. Çeyreğine kadar yazdım. Yazdıklarım gittikçe seyrekleşti. Zor bit dönemden geçiyordum ve yazdığım şeyleri bir hafta sonra dönüp karalıyordum vs. Defterden içim kaçınca parçaladım, köşelerini yaktım ama atmaya kıyamadım. Bir kenarda duruyor hala.
Dördüncüsü de şu an konuşmadığım bir arkadaşım hediye etmişti, 11.sınıf civarı yazmaya başladım ama sınav senesi yoğunluğundan mıdır bilmem tutunamadım. Bugüne kadar elimde süründü, yarıya ulaştım mı bilmiyorum. Üzerinde bir kedinin yanında 'you're my sunshine' yazıyordu. Mart ayında eve dönerken yurtta bırakıp geldim.
Ve beşincisi. Lila yumuşak kumaş kaplı bir defter. Uzun bir süre günlük hasreti çektikten sonra yurttaki defterime ne zaman kavuşacağımın belli olmadığını kabullenince yeni bir defter tutmaya başladım.
Genel olarak o gün olmuş önemli şeylerden bahseder, onları anımsatacak şeyler çizer ve içimi dökerim. En sevdiğim şey ise geçmişte yaptıklarımı çoğu zaman mutlulukla okumak :)
lila günlüğünüzü güzel günlerle doldurmanız dileğiyle sayın kirke :) haklısınız ben de eski yazdıklarımı okumaktan hoşlanırım, fakat mutlu günlerim -geçtikleri için- hüzünlendirirken kötü anılarım -yine geçtikleri için- sevindirir beni...
Güzel dilekleriniz için teşekkür ederim sayın gozleriniacvebak. Ben kötü olaylardan üstünkörü bahsederken güzel şeyleri çocuksu bir heyecanla yazarım hep, o yüzden okuması keyif verir. Yazacak ve hatırlanacak nice güzel günler dilerim :)
Seven kişiyi sevmiyorsanız kaçınılmaz olandır. Ne kadar nazik olsanız da üzülecektir
Atıyorum ağzıma 3 fıstık atıp sağ tarafla çiğniyorsam 3 tane de sol tarafla çiğnemem lazım, dişlerim arasında ayrım yapamıyorum
Diş hakkı :)
Bundan sonra bu tabiri kullanacağım sayın fabuleuxdestin :))
Ben de yapiyordum sonra soldaki azi dislerimi cektiler, sag dislerimi cok yordugum icin uzuluyorum bazen onlara
umarım sıra sağ dişlere gelmez sayın alpagumrkny :( ben de üzüldüm kendi adıma. çok memnun olurum sayın kirke :)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?