gözler bunu da gördü tadı da harikaydı görüntüsü de, devamını bekliyoruz
yalnız kalma korkusu gütmeyip saygısızlık yapan ya da bazı konularda hassasiyet göstermeyen insanları hayatından çıkarma konusunda tereddüt etmemek
size saygı duymayan, size karşı incelik göstermeyen, kendiniz gibi olmanıza izin vermeyen, sizi dinlemeyen ve anlamaya çalışmayan, huzursuz ve mutsuz eden ve size kendinizi değersiz hissettiren insanlardan uzak durmak, gerekiyorsa bu kişileri katı bir şekilde hayatınızdan çıkarmak.
bir ilişkiyi devam ettirmek için sürekli tek taraflı olarak çabalamak zorunda kalıyorsanız, bu tarz ilişkileri bitirmeyi bilmek.
bir ilişkiyi devam ettirmek için sürekli tek taraflı olarak çabalamak zorunda kalıyorsanız, bu tarz ilişkileri bitirmeyi bilmek.
Bilimin, dinin adamı kadını olmaz; insanı olur :)
Edit: Başlık başıma kaldı :')
Edit: Başlık başıma kaldı :')
artırıyorum din için de aynısı geçerlidir 🙃🙃
Evet, onu da ekledim hemenn :)
Adam cinsiyetçi bir kelime mi?
Ciddi ciddi soruyorum;ilk anlamı erkek olmayan bir kelimeden bahsediyoruz.
aslına baktığımızda değil ama günümüz kullanımında öyle olduğunu düşünüyorum ben.
Ben de aynı şekilde, “insan” daha mantıklı ve doğru geliyor
ama zaten sizin başlığı o anlamda açmadığınız çok belli sn ruhsuz. 😻😻
Nezaketiniz için teşekkür ederim sayın nageroboshi9 🥰
Aynen, ben sadece yaygın kullanımda rahatsız olduğum bir konuyu tekrarlamak istemiştim ruhsuzcum 🧡
🥰
biz başlık için teşekkür ederiiz, bence harika şeyler çıkacak buradan 💗👌🏿
Hem bu başlık hem de diğerleri için kajsjsjsjsj aradığım motivasyona kavuştum
Paranız varsa her hobiyi yapabilirsiniz. Tavsiyem bu kadar.
O da bir şey mi ben bazen başını getiremiyorum... Entry girmek isteyip girememe hastalığım nüksetti son zamanlarda.
(bkz: yazarların hastalık olmayan hastalıkları)
(bkz: yazarların hastalık olmayan hastalıkları)
başlığa gurmelik, pastacılık, influencerlık vb. meslekler yazılmış. gençler bu meslekleri yapabilecek durumdaysanız, öyle bir şansınız varsa yani sınıfta kalmayı beklemeyin bence. okulu kendi isteğinizle bırakıp kendinize güzel ve yeni bir yol çizin. işler yolunda giderse beni de yanınıza alıp bu bataklıktan kurtarabilirsiniz.
Defineciliğe ne diyosun
ondan emin olamadım, bizi yerler o sektörde gibi geldi hahahah
Yok poyrazkarayelden karadeniz bölgesinin bilgilerini alıyoruz bende ege var yeter bence ne diyosun
ya o işi gizliden saklıdan yapan çok kişi vardır, güvenli bir şey gibi gelmedi bana :( ailelerimiz müge anlı'ya çıkıp bizi aramak zorunda kalmasın sonra ://
sn clarice starlinge katılıyorum, eğer olur da kurtulursanız bizi geride bırakmayın lütfen.
Bana güven son kezzz!!!
iyi tamam, seni mi kırcam ya?
Benden de marmara gelsin?
Eee daha ne, zengib olduk bile
e o işe giriyorsak benden de Akdeniz gelir
Yuhhhh hadi iç anadolu çıkar mı
Off çok iyi bence milyonsriz su an
iç anadolu bendeeee
Doğu ve güneydoğu kaldı bunları bulmamıza gerek var mı bilmiyorum. Okuldan sonra iç anadoluda çalışmalara başlayabiliriz
güneydoğudan umutluyum ben, bence ordan da birileri lazım ekibimize
tamam o zaman anlaştık. herkes aletlerini kapsın gelsin
Mandalina hanım yardımcı olur belki
Ya da ruhsuz
Dostlar ben türkiye defineciler birliğine kaydınız açtıracağım, o yüzden lüfen Dm den TC ve ana kızlık soyadını gönderin
güneydoğu ve doğu için buluruz ekibe birilerini. iç anadolu'dan bi başlayalım, gerisi gelir diye umuyorum :)
Bence karedeki kedinin hep oturduğu yerden bi şeyler çıkar
bir bildiği vardır kedinin mi diyorsun? sdfkjsd
Evet, özellikle mısır uygarlığıyla ilgili bi şeyler var oralarda. O kedi onu koruyor
mantıklı, o zaman ptesi başlıyoruzz
sayın yazarcımlar sizce de sabah havası diye bir sey var mi? ben çok net hissediyorum sabahlar hep bir farklı oluyor, sanki gerçekten dünya yenileniyor ve oksijen depolanıyormuş gibi gelir bana. sabahlarımı senlendirene selam olsun. senin de daima sabahların şen, havan güzel olsun!
Nüfusun 3 katı kadar aşı siparişinin verildiği ve aşılamanın oldukça hızlı olduğu bu dönemde Covid aşılama sürecinde faydasını görür müyüz bilemem. Belki ihraç ederiz diğer ülkelere.
Ama bence asıl önemli olan, aşı sektörüne bir şekilde bir yerinden müdahil olmamızdır. Belki ileride ithal ettiğimiz aşıları kendimiz üretir ve ihracatına başlarız. Bakarsınız aşı karşıtları da yerli ve milli aşıya güvenir belki :)
Ama bence asıl önemli olan, aşı sektörüne bir şekilde bir yerinden müdahil olmamızdır. Belki ileride ithal ettiğimiz aşıları kendimiz üretir ve ihracatına başlarız. Bakarsınız aşı karşıtları da yerli ve milli aşıya güvenir belki :)
Ebeveynlerime kaptırırdım
Günde 1, maksimum 2 bardaktan sonrası diare yapabilen içecek. Ayrıca tam olarak anlaşılmamış olmasından kaynaklanan bilgi açığı nedeniyle Meltem Yalınay hocamız preobiyotik içeriklerin çok tüketilmemesi gerektiğini söylemişti diye hatırlıyorum. Kefir de probiyotik içeriğe sahip besinler arasında yer alıyor.
Eski bir arkadaşımın beni yıpratan ve sürekli suçlu hissettiren tavırları. Aramızdaki iletişim tamamen bittiğinde başımdan geçenleri paylaştığım birisi bu farkındalığı hissetmemi sağladı. Bir zamanlar çok değer verdiğim insanlar arasında yer alacak olan eski arkadaşım, zamanın saçma getirileri yüzünden aramıza mesafe koydu. Sevdiğim birisi olduğu için bu durumu oldukça kafaya takmıştım. Üzüntü nedeniyle bir dönem yemeden, içmeden kesildim. Bir önceki girdide bahsetmiştim; üzgünsem yürüyüş yapmak beni iyi hissettiriyor. Kendisine birkaç şey söylemek ve biraz da yürümek maksadıyla dışarı çıktığım bir gün talihsiz bir olay geldi başıma. Kendisine bu durumdan bahsetmedim. Sonrasında aramız düzelmiş gibiydi, bu olayın bahsini açmadım. Şimdiyse aramızda iletişim adına hiçbir şey kalmadı. Kendisini sevmediğimi ya da değer vermediğimi düşünüyor. Benim içimdeki herhangi bir hissi bilmeden bu şekilde küçültmesi, tek seferde benden kurtulması, sonradan fark ettiğim suçlayıcı tavırları... Bir hata yapmıştım, özür diledim. Ama sonrasında özrümün kabul olmadığını fark edip kendi kendime çok üzüldüm, kendimi çok yıprattım. Oysa ne benim özrümün ne de varlığımın umursandığı biri için kendime öyle büyük zararlar verdim ki çok pişmanım. Keşke zamanı geri alsam ve ondan özür dilemesem. Lütfen çevrenizde arkadaşı olarak gördüğü kişi tarafından böyle hissettirilen biri varsa müdahale edin. İnsanın istese dahi kurtulamadığı tek kişi kendisidir. Kişinin kendini suçlamasına sebep olmak, içten içe kendinen nefret duymasına sebep olmak korkunç bir kötülüktür.
Manasız bir çabadır. Hepimiz insanların geçmişini, acılarını ve travmaları bilmeden hayatlarına dahil oluruz. Problemler doğumun gerçekleştiği aile ortamında başlar. Fakat biz o ortamı hiç görmeden, yalnızca tanıştığımız insanın ağzından duyduğumuz kadarıyla değerlendirebiliriz. Kişiyle tanışıklığımızın süresi uzadıkça geçmişine dair bilgimiz artar. Bu durumda dahi kişi kendini nasıl ve ne kadar göstermek isterse onu bilebiliriz. Bir de daha tehlikelisi vardır: Kişinin geçmişini ikinci, 3. Hatta 4. Ve 5. Kişilerin ağzından duymak. Bu kaynak daha da güvensizdir. Asla emin olamayacağımız ve tamamını bilemeyeceğimiz bir süreç için insanların iç dünyası ile duygusal bağ kurabileceğimizi sanmak da oldukça güvensizdir. İnsanların içini görmek için onunla vakit geçirmek, kişiyi şimdiki zamanda değerlendirmek gerekir. Hayvanlara, insanlara nasıl davrandığını gözlemlemek gerekir. Mimiklerini takip etmek gerekir; kişi kendi düşüncelerini ne kadar gizlese de bazen ufacık bir yüz hareketi gerçeği ele verir. İnsanlar toplumca tasvip edilmeyen, kötü bir durumda bulunduğu an çevreden bir sürü kişi içini de bilmek/görmek gerektiğini söyler. Kalp kıran herkesin esasında kırık kalpli insanlar olduğuna inanmak bana çok masumca geliyor. Neticede her gün hepimiz dışarı çıkıp birileri ile iletişim halinde bulunabiliyoruz. Bir mağaza çalışanı sizi tersleyip size aksi hareketler yaptığında, biri yolda yürürken size çarpıp hem de bunun üstüne hakaret ettiğinde, arkadaşınız size asla duymak istemediğiniz kalp kırıcı bir söz söylediğinde, bir hırsız eşyanızı çalıp gittiğinde.... ucu bize dokunan olaylarda dönüp de içini görmek ister miyiz bilemiyorum. Bazı yollar zorunlu olarak seçilmiş olsalar da çoğu insan tercihlerini kendi yapar. Kişinin hür iradesi ile seçtiği yol çoğunluk tarafından kötü gidişatli olarak görülen bir yol olabilir. Ama kişi o hayatı seçmiştir. Dışarıdan göremediğimiz iç kısmı ile yaptığı seçimler onu bu yola getirmiştir. Birileri beğenmese de durum bundan ibarettir. İnsan insandır. Seçer, onu yaşar ve ölür. Fakat birileri seçimlerini yaşarken insanların içini görmek adı altına onların en kötüsünü yaşamış olduğunu düşünmek ve insanlara buna göre yaklaşmak ancak hayatımız için bir yük olur. Ne Herkesin derinine inecek kadar bilgimiz var ne de o kadar zamanımız var dünyada. Bildiğimiz kişisel bilgiler ışığında empati yapmak ne kadar güzel ve doğruysa, insanların içini görmek isteği de bir o kadar yanlış ve fazla geliyor bana.
gütf sözlük.
Sağ gözüm mü sol gözüm mü
bakış açılarına saygısızlıktır. benim gibi düşünmeyen kişinin neden aksi fikri savunduğunu öğrenmek isterim. hiç ummadığım insanlardan gelen hiç ummadığım fikirler beni kendi fikrimden daha çok tatmin edebilir. ya da yanlış düşündüğüne emin olduğum birini basitçe düzeltmek isteyebilirim. insanların düşünme ve düşünce açısından daima yardıma ihtiyacı vardır. yaşadığımız süre boyunca bildiğimiz tüm doğrulara bir yanlış bulacak insanlarla karşılaşacağız. farklı bir düşünce duymadığımız sürece eline verilen basit doğrulara inanan basit insanlar olmaktan fazlası olmayacağız. biz konuşuruz bizim fikrimizi öğrenirler. başkası konuşur biz öğreniriz. ama öğrenmeye ya da duymaya tahammül edemeyip kendi doğrularından öteye gidemeyen insanlar var ya... bilmeyen hem de öğrenme tenezzülünde bulunmayanlar... işte o insanların konuşmalarına bütünüyle tahammülsüzlüğüm var.
büyük bir burna ve ilginç bir çeneye sahip sakalsız bir oyuncunun canlandırdığı karakter. fiziksel olarak bahsedilğinde beklenen güzellik standartlarının dışında kalmış gibi hissettirse de gördüğüm en sempatik oyuncudur. güzellik standartlarının ne kadar dandik standartlar olduğunu bir kere daha kanıtlar.
Anadoluda kadın cinsiyete sahip olmak. Sayın muamma gibi bir Anadolu şehrinde doğdum. Doğduğum günden beri cinsiyetim dolayısıyla ben hep ayıplı ve yanlış biri gibi hissettirilerek büyüdüm. Ailem, akrabalarım, sokaktaki teyzeler, okulda öğretmenler... Henüz ortaokuldayken şehrin sokaklarında tacize uğramaya başladım. Aileme söyleyemedim. Ailemin tacize uğrayan bir kadına karşı "sen naptın adama" benzeri tavır sergileyecek olma ihtimalinden korktum. Çünkü ben bu şehirde bunu diyen anne babalar gördüm. İnsanların büyük şehirlerde var olmadığını sandığı pek çok şeye şahit oldum büyürken: çocuk gelinlere, hem seven hem döven kocalara, ayıp olur diye çocuğunu sevmeyen babalara, kızının kıyafetini beğenmedi diye öldüresiye döven (belki de öldüren) babalara, kızının erkek arkadaşı var diye öldüresiye döven babalara.... hep kapalı kapılar arkasında yaşandı gerçekler. Siz hepsini televizyonda göremediniz. Ama ben duydum. Peki kadına şiddet varken anneler neredeydi? Anneler babalara destek verdiler. Kızlarını aşağılayan bir isim de anneler oldular. Kendi annelerinden gördüklerini hakikat belleyip geleneği ahlak olarak direttiler. Çünkü cahil kaldılar. Cahil bırakıldılar, okumaya layık görülmediler. Okuyanlar da zihniyete yenik düştüler çoğu kez. Bir çocuk olarak saçma bulsam da kabullendiğim her şeye bugün karşı çıksam bile ailem ve sevdiklerim bu şehirdeyken hiçbir zaman buradan vazgeçemeyeceğim. Ve korkarım yine ezilen kadın figürü olarak hayatıma devam edeceğim. Tıpkı kadın olan herkesten beklenen gibi. Çünkü ben bir kadının evin içindeki rolünü hep bu olarak gördüm. Ben bundan başka kaç tane aile gördüm bilemiyorum. Evde hizmetçi gibi çalışan mutsuz ve cahil kadınların kendi çocuklarını büyüttüğü bu şehirde mahkum kaldım ben. Kaçsam bile köklerimin bir kısmı bu şehirde kalacak. Bana da haddimi bildirdiler.
Yüreğinden bolca dökülmüş. Peki gözünden de döküldü mü bi şeyler? öyle hissettim. Kalemine sağlık.
Kadın olmak hiçbir zaman beni üzen bir şey olmadı. Sadece bu coğrafyada bir şekilde bunların olduğunu unutan herkese karşı sinirli ve kırgınım. Ağlanacak olsa çok daha fazlası çıkacaktır ama eminim...
Söylenecek çok söz var burada. Ancak sana en yakınımdan örnek vereceğim. Ailem her ne kadar nisbeten modern ailelerden olsa da onların ailesi öyle değil:) babaannem halamın okumasına izin vermemiş. Halam bana baktı. Halam bana kitaplar okudu,halam sayesinde ben kitaplara aşık oldum. Erkek torun bekleyen,erkek çocukları kutsayan bir zihniyetteydi babaannem. Belki de ben yanlış tanıdım. O kısmını bilemiyorum. Ve bizim ailemizde bir sürü erkek kuzen vardı. Kızlar çok ama çok azdı. Kızların hepsi lisans düzeyinde eğitim alıyor bugün. Erkekleri ise ona küçük torunlar getiriyor:))
bir kız çocuğu için babanın her dediği her davranışı çok kıymetlidir ama anneler tamamen örnek oluyor, böyle durumlarda beni en çok annenin de çevre gibi düşünmesi kızlarını korumaması üzüyor
Ben üzülmekle ağlamayı eşdeğer tutmam. Ağlamak anlamaktır. Anlayan insanlar ağlayabilir ancak. Siz çok iyi anlamışsınız. Hissim ondandı.
Eskiden beni ağlatırdı mdblue :) belki de ondandır anlamam.
Çok haklısınız ansia. Belki şimdiye kadar fark etmese de pek çok kız çocuğu ailesinde benzer şeyler görüyor. Umarım yıllar içinde tüm anne aday adayları bunları görerek kendi kızını her zaman daha fazla korur sayın ansia
Sayın ruhsuz benim babaannem bu şehirde tanıdığım en modern babaannelerden biridir. Yine de erkek torun beklentisine girmiş ve kız çocuklarının okuması konusunda hiç de ısrarcı olmamış. Ne kadar modern de olsa eski zamanda ne gördüyse onu yapmış. Oysa şimdi bu konuda çok pişman. Erkekler bir şekilde iş buluyor diyor. Kızlarını okutmayarak kötü bir kadere onları itmiş olabileceğini düşünüyor. Bazen insanlar keşkeleri çok zaman geçtikten sonra görebiliyor. Umarım bizim yaşlı halimiz böyle keşkeleri hiç görmesin sayın ruhsuz :)
Sığ düşünce, at gözlüğü, kötü gelenek sonuç erkek olmanın avantajlı olduğu bir dünya. Lakin benim burada anlamadığım sevgili armut hani bu Anadolu'da herkes bu kadar namuslu ya herkes bu kadar pür pak mükemmel bi insan ya hani bu yüzden kızlarını bu kadar baskılıyorlar bu yüzden kadınları bu kadar baskılıyorlar. O zaman bu kadınları taciz eden gençleri, adamları, amcaları kimler yetiştiriyor diye düşünüyor insan. Kimse lütfen üstüne alınmasın ama kişi kendinden bilir işi. Ahlak bekçiliği yapan insanlar ahlakı en çok yozlaştıran insanlarla aynı kişilerdir. Doğrudan yapmasalar da dolaylı yoldan gerektiği yerde seslerini çıkarmayarak yaparlar bunu.
Erkekler sokaktan geçen herhangi bir kadına malı gibi davranabilir ama kadınlar ses edemez çünkü ayıplanırlar. Kadınlar ses etmemelidir çünkü kadın adamı tahrik etmese adam böyle bir şey yapmazdı. Ben de buna inandırılmıştım. Ortaokulda tamamen giyinik bir kız çocuğu olarak tek başıma yürüdüğüm yolda tacize uğrayana dek. Sanırım ahlak bekçiliği yapmaktan önce tacizin taciz eden tarafa ait bir suç olduğunu kabul etmeyi bilmeliler. Bazı şeyler çok geri kafalı, onlar kadar geriye gidip müdahale etmek imkansız.
Sorunun cevabı ikisi de değildir. Benim için cevap her zaman bana bir şeyler katabilecek erkektir. Bir insan okudukça, öğrendikçe,yaşadıkça maço erkek olmanın ne kadar ilkel bir dürtü olduğunu kendisi de görür. Yine aynı şekilde bir insan okudukça, öğrendikçe, yaşadıkça romantik olmanın ve ilişkiyi sadece ilişki gibi yaşamanın ilişkinin ömrünü kısalttığını bilir. Fazla romantik olmak ilişkide arkadaşlık içeren tüm ögeler için bariyer oluşturur. Ama size bir şeyler katabilecek sizinle sırlarını, dertlerini paylaşabilecek; hayat görüşünüze değer katabilecek bir insanla birlikte olursanız kötü bir ayrılık bile yaşasanız sizin için "iyi ki" olarak kalabilir.
💯💯💯
3Ü1 ARADA VE GRANÜL KAHVELERDEN UZAK DURUN. 3Ü1ARADALARIN İÇİNDE YÜZLERCE KATKI MADDESİ VE YAPAY TATLANDIRICILAR VAR. GRANÜL KAHVELER İSE ÜRETİM AŞAMASINDA ÇOK YÜKSEK SICAKLIKLARA KADAR ISITILIP ERİTİLİYOR. ARDINDAN SOĞUTULUP DONDURULUYOR. BU AŞAMALARDA HEM KANSEROJEN MADDELER AÇIĞA ÇIKIYOR. HEM DE ANTİOKSİDAN İÇERİĞİNİ KAYBEDİYOR. ONUN İÇİN NİSPETEN DAHA SAĞLIKLI OLAN FİLTRE KAHVELER VE ÇOK KAVRULMAMIŞ TÜRK KAHVESİ TÜKETİLMELİDİR.
kesinlikle tüm müzik aletlerini çalabiliyor olmayı isterdim ama bunun da ötesinde en çok istediğim tüm dilleri konuşabilmek olurdu.
biz bir insandan nefret ettiğimizde, kendi içimizde yuvalanıp bu insanın görüntüsüyle karşımıza çıkan birinden nefret ederiz. bizim kendi içimizde olmayan şey, bizi kızdırmaz
hermann hesse - demian
hermann hesse - demian
Karar bu haftaiçi duyurulacak
Burada fikirlerini beğendiğim yazarların artık iletişim halinde olmadığım insanlar çıkmasından korkuyorum.
Ben de daha beteri, burada yazdıklarını beğendiğim insanların hali hazırda tanıdığım ve hiç hazzetmediğim insanlar olmasından korkuyorum sayın armut:(
Bu ihtimaller hep aklımda :,( Umarım bir ilham gelir ve tüm o insanları tanıyıp yolumuza devam edebiliriz.
"takip edilen yazarın eski sevgili çıkması" başlığını açmak kimseye nasip olmasın. Tüm sözlük ahalisi için temennim budur :D
maNga konserlerine günlük rutinimmiş gibi gitsem yine de sıkılmam sanırım.Çocukluğumun en güzel yanlarından birisidir bu grup.
(bkz: gütfsözlük)
Size bir miktar unutamadığım metro çalgıcılardan bahsedeceğim.
Başı ağrıyan, rahatsız olan, istemeyenlerin sesinin duyulmaması, Çalgı aletlerinin akordunun olmaması ve açık camların gürültüsüne gürültü katmaları çoğunlukla ortak özelliklerindendir.
S******* isimli liseli çocuk ve yancısı: gitar çalıyor. Şarkılara kendince çok farklı bir yorum getirmiş. Fok balığını andıran, patlamalı bir şekilde söyleyiş tarzı var. Elfida ve İzmir marşı dışında bir parça söylediğini hatırlamıyorum. 2/10
Zayıf uzun boylu bereli esmer kız: gitar çalıyor. Çok pes bir sesi var. mahzuni şerif'in merdo parçasından başka bir parçayı söylediğini hatırlamıyorum. 6/10
Melodikacı kardeşler:Okul harçlıklarını çıkarmak için müzik yapan 10lu yaşlardaki kız ve erkek çocuk. Hasretinle yandı gönlüm çalarak gönlümüzü dağlayıp ardından paraları toplarken İzmir marşı ile coşturan minikler. 7.5/10
Kırmızı-pembe saçlı siyahlı kız: bir kere denk geldi. şarkı söyleme izninden hemen sonra camları kapatıp yerde oturarak akordunu yaptı. Ahmet Kaya içimde ölen biri parçasını söyledi. Çok pes bir sesi vardı. "Depremler oluyor beynimde"yi gerçekten hissettirdi. Para verdiğimiz ilk müzisyendi. 8.5/10
Bonus saçlı odtülü(?) ve arkadaşları: 2 kere denk geldi. akord yaptığına ilk kez şahit olduğum ekip. Sesleri de iyiydi. 7/10
Başı ağrıyan, rahatsız olan, istemeyenlerin sesinin duyulmaması, Çalgı aletlerinin akordunun olmaması ve açık camların gürültüsüne gürültü katmaları çoğunlukla ortak özelliklerindendir.
S******* isimli liseli çocuk ve yancısı: gitar çalıyor. Şarkılara kendince çok farklı bir yorum getirmiş. Fok balığını andıran, patlamalı bir şekilde söyleyiş tarzı var. Elfida ve İzmir marşı dışında bir parça söylediğini hatırlamıyorum. 2/10
Zayıf uzun boylu bereli esmer kız: gitar çalıyor. Çok pes bir sesi var. mahzuni şerif'in merdo parçasından başka bir parçayı söylediğini hatırlamıyorum. 6/10
Melodikacı kardeşler:Okul harçlıklarını çıkarmak için müzik yapan 10lu yaşlardaki kız ve erkek çocuk. Hasretinle yandı gönlüm çalarak gönlümüzü dağlayıp ardından paraları toplarken İzmir marşı ile coşturan minikler. 7.5/10
Kırmızı-pembe saçlı siyahlı kız: bir kere denk geldi. şarkı söyleme izninden hemen sonra camları kapatıp yerde oturarak akordunu yaptı. Ahmet Kaya içimde ölen biri parçasını söyledi. Çok pes bir sesi vardı. "Depremler oluyor beynimde"yi gerçekten hissettirdi. Para verdiğimiz ilk müzisyendi. 8.5/10
Bonus saçlı odtülü(?) ve arkadaşları: 2 kere denk geldi. akord yaptığına ilk kez şahit olduğum ekip. Sesleri de iyiydi. 7/10
vaov
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?