2,5 haftalık kas komitesinde embriyoloji çalışmak
amerika gibi ülkemize türlü eziyetler etmiş bir ülke bile olsa, dünyanın her yerinde en ufak karışıklığında bile yüreğim parçalanıyor oradaki masum insanlar için.
uzun yoldaki tuvalet molasından sonra pişmaniye alınır.
helalll
benim yerime komiteden geçer not alacak bir güç yeterli olur.
tavukgöğsü tatlısının içinde cidden tavuk göğsü varmış (benim ufkum şahsen baya açıldı)
Öyle 😂
okuduğun embriyoloji slaytını geri yerine koy zaten bir şey anlamıyorsun
bu mevsim ülkemize yağmur yağmamasının tek sebebi beden eğitimi derslerinin yapılmıyor oluşudur.
daha kesinleşmeden sağda solda muhabbeti yapılan iş elde patlar.
çorbayı aynı yöne karıştırırken bir anda gelen istekle ters yöne karıştırıp çorbayı şaşırtmak
bayramda ikram edilen çikolatanın alüminyum jelatinini tırnakla dümdüz yapmak
hastalık görmeye başlayalı beri fiziksel çevremde sadece “ölmemeye çalışma çabası” içerisindeyim.
psikiyatri. nokta.
bir gönlü kırdın mı, ağlamalısın. hele özür dilemesini de bilmiyorsan, senden dost olmaz, yaren olmaz. ya kırdığın gönlü allah seviyorsa, hatta arz-ü sema dahi seviyorsa? bilemezsin, bilseydin ödün kopardı dokunmaktan.
ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi
shrek 2'de perianne shrek'i şatoya kapatıp fionayı biriyle evlendirdiği sahne ilk hüngür hüngür ağladığım sahneydi
bir cumartesi akşamı, mevsim kış, kızılay avm'nin en üst katında, batıya bakan taraftaki kafeye oturup güneşi anıtkabir'i izlerken batırmak.
soğuk balkon ve müzik.
bakugan savaş!!! bakugan kalkkk!!!!
Dragon evrim geçirip geliştiğinde ağzım açık izlerdim :D
Ezan saatlerinde Allah'ın dünyaya inerek ezan okuduğunu ve tam o saatlerde geri dönmeden önce ölme sırası gelen insanların canlarını alarak göğe yükseldiğini düşünürdüm. Ezanclockfobim buradan geliyor sanırım.
arapça'da su anlamına gelen ma kelimesine, benzerlik takısı -i katılarak oluşturulan, ma'i - mavi, yani suya benzer anlamına gelmesi beni çok etkilemişti.
genelde ingilizce tabanlı ülkelerde, “decade”in bir “era” gibi çağ anlamına gelmesi olayına bayılıyorum.
antrikot tavadayken yağına kesinlikle biberiye ve kekik. uçurur.
Fiyatından dolayı Antrikot yiyebilirsek deneriz :)
kısa bir yürüyüş sonrası bile, nefes nefese kalma seansı.. umarım kalıcı değildir.
frank sinatra — fly me to the moon
komiteye birkaç gün kala slayt mı okusam, çıkmış mı baksam hissi.
Çıkmış çıkmış :)
bir yılımızı harcamış gibi görünse bile, geri kalan tüm hayatımızda olacak çoğu temel güzelliklerin daha tadına varmayı öğretmesi. dışarıya çıkmayı, sağlıklı olmayı, sosyal olmayı gibi.
dünkü öğretim görevlisinin videoları, fotoğrafları gözümün önüne geldikçe ağlamak istiyorum. hepsinin hayalleri vardı, gelecek için planları, daha yeni günler için umutları, ...
11 yaşımda ilk geldiğim an “ben bu şehirde doktor olmak istiyorum” demiştim
otogarlardaki ayrılık ve kavuşma sahnelerine tanıklık etmek, hastanede edilen dünyanın en içten dualarını duymak, en yoğun günlerin gün batımına yakın saatlerinde bir babanın kızına aldığı pamuk şeker sonrası yüzlerindeki mutluluğa şahit olmak...
himym friendsin çakmasıdır. ikisi de kalitelidir fakat friends kendine aşık eder.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?