ikinci ergenlik dönemi olarak da adlandırılan hayatın kırılma noktalarından biri. daha önce burda da bahsettiğimi hatırlıyorum. 25 yaşının ilk günlerini yaşayan, belki de bu krizin tam ortasında olan biri olarak konuşmak istedim. bana ne olduğunu, olduğunu sandığımı, anlatırsam küçük bir farkındalık oluşturabilirim belki.
ilk önce çok büyük bir değişimin ortasında olduğumu söylemeliyim. bu dönemde altında ezildiğiniz sorunlarla yaşamayı öğrenmek zorunda kalıyorsunuz. basit gördüğünüz problemlerin aslında büyük sorumluluklar olduğunu anlıyorsunuz. önünüze hayatınızı büyük ölçüde değiştirecek birkaç seçenek çıkıyor. attığınız her adımın sonucunu yaşayarak tecrübe kazanıyorsunuz. büyümekten ziyade olgunlaşıyorsunuz. asıl hayatınızı kuruyorsunuz. bu yaşa kadar aileniz birçok şeyi arka planda sizin için düşünüp hallediyordu zaten. artık tam bağımsız bir birey oluyorsunuz. her detay önemli hale geliyor. mesleğe adım atmak başlı başına stresli. evini belki ilk kez belki ikinci kez terketmek zor gelebiliyor. nasıl yaşayacağınızın kararını veriyorsunuz. öyle ortada kalmışlık bir zaman dilimi.
bazen bazı şeylere geç kaldığınızı düşünüyorsunuz. zaman varken yapmadıklarınız bir film şeridi gibi akıyor gözünüzün önünden. herkes kendi zamanında yaşar geç kalmak diye bir şey söz konusu değil biliyorum. yine de böyle hissetmeyi engelleyemiyorum.
tüm bu yazdıklarımı düşününce farkında olmak bunu atlatmanın bir yolu sayılmaz mı.. sanırım özgüveni kaybetmemek gerekiyor. kendine inanıp yola devam etmeli. zaman her şeyin ilacı. ayaklarınızın yere sapasağlam bastığı günler yaşamanızı diliyorum efenim.
Babam böyle pasta yapmayı nerden öğrendi pastası yemek (geçenlerde yaptık yedik güzeldi)
ama yazarına teşekkürler, artık asla unutmam heralde ahsdbfsd
gece 1 sularında yapılmış ani bir planla yola çıkmıştım geçen haftalarda. hakkında fikirlerim hiç değişmedi. hala vakit ve nakit kaybı bir şehir olduğunu düşünüyorum. gidin,gezin,tarihi koklayın ve çıkın.
kanıtlamak, beynin tamamen mantıkla çalışan bölgeleriyle yapılan, yeterince net sonuçları da varsa toplumun çoğunun onaylaması beklenen durumdur. inançla arasındaki fark ve inanmanın biricikliği de burada saklı bence. tamamen kalben ve kanıtlar olmamasına rağmen inanmak ve inancını kanıtlayamamak…
ahmet karamercan. biliyorum, kendisinden önce namı yürür stajyerler arasında, vay ahmet hoca şöyle maligndir vay böyle maligndir diye. tanımayan bütün gönüllere bağırarak onu anlatmak istiyorum. ahmet hoca hayatın ta kendisi. sen ona ne verirsen ondan da onu alıyorsun. bilgisi öyle uçsuz bucaksız ki onun ders anlatışı bir okyanusun sabırla bir çeşmeden akması gibi hissettiriyor, bir öğrenciyi 4 saat ayakta tutabiliyor.
evet sen gazli tıplı arkadaşım! ahmet hoca kimilerine acı bir ateş çemberiyken kimilerine gül bahçesidir. sen, sen o gül bahçesi olmaya çalış; çalış ki bu okulda en etkileneceğin ve en donanımlı bir cerrahtan ders dinleyebilme şansını kaybetme.
evet sen gazli tıplı arkadaşım! ahmet hoca kimilerine acı bir ateş çemberiyken kimilerine gül bahçesidir. sen, sen o gül bahçesi olmaya çalış; çalış ki bu okulda en etkileneceğin ve en donanımlı bir cerrahtan ders dinleyebilme şansını kaybetme.
Göbüt tek atar karamercan anca göz boyar sizinki de boyanmış
biraz ofansif bir yorum olmuş sayın fahri muzdaribi. sizin hüseyin hocayı beğenmenizi kimsenin eleştirmesi doğru olmadığı ve hakkı olmadığı gibi, ahmet hocayı beğenmemiz de eleştiri kaynağı olamaz sizin tarafınızdan.
“yaşıyorum inatla
bu benim intiharım”
bu benim intiharım”
Aklımda güzel bir dua vardı. Nerede duydum ya da nereden okudum hatırlayamadım. Buraya eklemek istedim
"Allah'ım, yanıma yakıştıramayacağın kişiyi gönlüme koyma"
"Allah'ım, yanıma yakıştıramayacağın kişiyi gönlüme koyma"
Bir yere gitmek için hazırlanırken arkadan açılır. Yavas yavas şarkıya eslik edilerek arada da dans ederek giyinilir,makyaj yapılır. İyi gelmeyeceği tek bir insan yoktur. Bu kadar da iddialıyım evet.
Osmanlı'nın çöküş sebeplerini anlatıyordu. Bir ders anlattı, bir sürü madde saydı, açıkladı, yorumladı. Bir taraftan bizim de bir nedensellik içerisinde konuyu kavramamız için uğraşıyordu. Her şey bittikten sonra döndü, biraz baktı ve ekledi:
“Osmanlı'yı bunların hiçbiri batırmadı, tek bir sebep var, o da insan unsurunun bozulması.”
Ben yıllardır bu kalıbı hiç unutmam: “insan unsurunun bozulması.”
Ha devlet yıkılmış yenisi kurulmuş, ha yeni yeni sistemler denenmiş, ha yasalar çıkarılmış, hepsi suni sebepler, suni çözümler…
İnsan insan olmadıkça.
Her bireyin mutlaka ders çıkarması gereken bir cümledir bu. Özellikle neden bu halde olduğumuzu sorgulayanların: nitekim cevap aynada gördüğümüzde saklı olacak.
“Osmanlı'yı bunların hiçbiri batırmadı, tek bir sebep var, o da insan unsurunun bozulması.”
Ben yıllardır bu kalıbı hiç unutmam: “insan unsurunun bozulması.”
Ha devlet yıkılmış yenisi kurulmuş, ha yeni yeni sistemler denenmiş, ha yasalar çıkarılmış, hepsi suni sebepler, suni çözümler…
İnsan insan olmadıkça.
Her bireyin mutlaka ders çıkarması gereken bir cümledir bu. Özellikle neden bu halde olduğumuzu sorgulayanların: nitekim cevap aynada gördüğümüzde saklı olacak.
Masa da masaymış ha
Bana mısın demedi bu kadar yüke
… Bir iki sallandı durdu
Adam ha babam koyuyordu
(Aslında en etkileyici bulduğum kısmı şurası:
Üç kere üç dokuz ederdi
Adam koydu masaya dokuzu)
Bana mısın demedi bu kadar yüke
… Bir iki sallandı durdu
Adam ha babam koyuyordu
(Aslında en etkileyici bulduğum kısmı şurası:
Üç kere üç dokuz ederdi
Adam koydu masaya dokuzu)
Ben de çok severim bu şiiri ilginç bir mahsunlugu var
Demi demi benim için de özeldir
Bugün “bakın enes'e çok üzüldük, ne derdiniz olursa olsun, kapım size her zaman açık. Ne zaman olursa olsun -mezun olduktan sonra hatta hoca olduktan sonra bile- yanıma gelebilirsiniz” temalı bir konuşma yapıp bir hoca nasıl olmalı sorusunun cevabını vermiştir.
Ayrıca dersteki bazı görselleri ve esprileriyle beni güldüren “nadir” hocalardan biri.
Umarım daha çok uzun yıllar bu mesleğe devam eder.
Ayrıca dersteki bazı görselleri ve esprileriyle beni güldüren “nadir” hocalardan biri.
Umarım daha çok uzun yıllar bu mesleğe devam eder.
nadir hoca her sene artık emekli olacağım diyor
Heh iyi bari :p
Ankara'ya yeni geldiğimde bunu yapmaya fırsatım olmamıştı ama ufaktan başladım eski alışkanlığıma.yasadiginiz yer olur yeni geldiğiniz bir yer olur..bilmediğim bir şehir içi otobüse veya metroya (çok uzak olmamak kaydıyla) binip rastgele bir muhitte iniyorum.basliyorum yurumeye ara sokaklarda.evleri izliyorum yürürken insanlara bakıyorum.tanidigim kimse yok durdurup selam veremezler.yol ayrımına geliyorum kafama göre sağa sola dönüyorum.tabi bunları yaparken kulağınizda kulaklık olur ya da yavaş yavaş yürünür.oyle yan kesici gibi milletin evini dikizlemeyin aman ha..bir de ne olur ne olmaz mobil veriniz olsun haritalara ihtiyaç duyacaksınız 1-2 saate..
Bilmem bu yol nereye çıkar
Dağları dereleri var
Bi yolunu bulamam aman
Yürü yürü nereye kadar
Bilmem bu yol nereye çıkar
Dağları dereleri var
Bi yolunu bulamam aman
Yürü yürü nereye kadar
En sevdiğim şeydir bu. Ben de çokça yaparım hatta çoğu zaman kulaklıksız olmayı tercih ederim.çünkü yürüdüğüm sokakların,yanından geçtiğim insanların da ayrı bir sesi olduğunu bir araya gelerek bir şarkı oluşturduğunu düşünürüm hep. Bunu benden başka yapanların da olduğunu bilmek beni mutlu etti.beni mutlu ettiğiniz için teşekkür ederim poyrazkarayel
ne demek ben teşekkür ederim güzel düşüncelerinizi paylastiginiz için .
19 mayısların anlam kazandığı gün, sloganları terk edip çalışmaya odaklandığımız gündür.
biz Allah için vatan için çok çalışmazsak, kendimizden "vermezsek" ne türkiyeler kurtulurdu ne de kudüsler kurtulur.
yurt dışına gitme hülyalarının peşine düşmüşken 19 mayısları kutlamanın, sloganların pek bir anlam ifade ettiğini sanmıyorum.
bir asır önceki dedelerimiz, paşalarımız "bu ülkede yaşanmaz ya" deselerdi bugün, bugünden Allah bilir bahsedemezdik. saygı ve sevgilerimle
biz Allah için vatan için çok çalışmazsak, kendimizden "vermezsek" ne türkiyeler kurtulurdu ne de kudüsler kurtulur.
yurt dışına gitme hülyalarının peşine düşmüşken 19 mayısları kutlamanın, sloganların pek bir anlam ifade ettiğini sanmıyorum.
bir asır önceki dedelerimiz, paşalarımız "bu ülkede yaşanmaz ya" deselerdi bugün, bugünden Allah bilir bahsedemezdik. saygı ve sevgilerimle
O ömrü kendine verene
Mübarek hicretin üzerinden 1443 yıl geçmiş. 1443 yıl önce neler neler olmuş, 1443 yıldır neler yaşanmış, bizler neler neler yaşıyoruz.
Hayat garip. Çok şey değişti ama insan fıtratı değişmedi. Hak ve batıl hep mücadele içinde. Bir insan Allah'ın kölesi, diğeri nefsinin...
İnşallah zalimin ve zulmun durdurulduğu, mazlumun kurtarıldığı, müslümanların kardeşçe el ele tutuştuğu zamanları görebiliriz.
Hayat garip. Çok şey değişti ama insan fıtratı değişmedi. Hak ve batıl hep mücadele içinde. Bir insan Allah'ın kölesi, diğeri nefsinin...
İnşallah zalimin ve zulmun durdurulduğu, mazlumun kurtarıldığı, müslümanların kardeşçe el ele tutuştuğu zamanları görebiliriz.
Kutlu olsun ve esenlik getirsin inşallah yeni yıl. 🤲🏻
inşallah değerli yazar rakuncu
“Şeyin orda” 81 ilde de geçerli 4 mevsim lastiği tadında noktadır. İki kelimelik bir büyüdür ve aklınıza gelmeme durumunda eş anlamlısı olan “nereydi sen söyle” yi tercih edebilirsiniz… Karşınızdaki kişi büyünün etkisiyle +9 hasar yiyip size daha fazla soru sormayacaktır
Yaaa şey yok mu işte
Kekremsi
Rastgelede milattan önce yazılmış entry'lere yorum yazıp beğeni atmak.
Amfide herkese “doktor hanım/bey” şeklinde hitap eden, tatlı ve iyi ders anlatan bir hocamız.
Yaptığın tanımın eksik olduğunun umarım farkındasındır.
Ruhsuz bu hocamıza tapıyor bunu unutmuşum arkadaşlar
Djdhdudhdhdh tşk eklediğin için
Genel anlamda beklentilerdir.(bence)
Kendinden bir şeyler beklersin; başarılı olmayı beklersin, sabah ilk alarmla uyanmayı beklersin, anahtarı evde unutmamayı beklersin, beceremezsin olmaz.
Karşındakinden bir şeyler beklersin; seni sevmesini beklersin, sana değer vermesini beklersin, sana saygı göstermesini beklersin, sana günaydın demesini beklersin, özür dilemesini beklersin, teşekkür beklersin, ödünç verdiğin kitabı getirmesini beklersin…
Yolda gördüğün kediden kendini sana sevdirmesini beklersin, en azından ben bekliyorum.
Önüne koyulan yemekten bile senin karnını doyurmasını beklersin.
yani herkesten ve her şeyden bir şeyler beklersin. Beklentin boşa çıkınca da bir eksiklik hissi, ardından mutsuzluk peşini bırakmaz.
Beklentiler sadece üzer.
Kendinden bir şeyler beklersin; başarılı olmayı beklersin, sabah ilk alarmla uyanmayı beklersin, anahtarı evde unutmamayı beklersin, beceremezsin olmaz.
Karşındakinden bir şeyler beklersin; seni sevmesini beklersin, sana değer vermesini beklersin, sana saygı göstermesini beklersin, sana günaydın demesini beklersin, özür dilemesini beklersin, teşekkür beklersin, ödünç verdiğin kitabı getirmesini beklersin…
Yolda gördüğün kediden kendini sana sevdirmesini beklersin, en azından ben bekliyorum.
Önüne koyulan yemekten bile senin karnını doyurmasını beklersin.
yani herkesten ve her şeyden bir şeyler beklersin. Beklentin boşa çıkınca da bir eksiklik hissi, ardından mutsuzluk peşini bırakmaz.
Beklentiler sadece üzer.
offfffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffff
Ffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffff
geliyor gelmekte olannnn
sayısız müzeye, gezilecek yere ev sâhipliği yapan, türkiye'nin açık ara en güzel iç anadolu kentidir. memleketimdir. ara sıra özlediğimdir.
çok farklı konseptlerde değişik müzeler bulunuyor merkezde. müze dışında da gidilebilecek çok yer var.
bir delilik yapıp ta uzaklardan gelip de tüm şehri günübirlik gezmek isteyen; ancak yol yordam bilmeyenler için dm'den belirtilmesi hâlinde rehber olunur...
kendisi ılık bir eskişehir sabahı otogar'dan alınır, hemen yandaki kentpark'ta küçük bir tur atılır, kentpark'ta şöyle karşılanırsınız:
türkiye'nin ilk ve tek yapay sâhil ve denizine girilir:
sonra hop tramvay'a atlanarak çarşıya gelinir:
kendisine bir eskişehir tradisyonu olarak,
adalar çevresinde tatar çibörek ve ayran ısmarlanır.
hamamyolu'nda gezilir, met helvası yenilir.
zaman hiç fark etmez, istanbul'un uyduruk vefa bozasından on kat daha lezzetli karakedi bozacısından boza ısmarlanır.
ardından çarşıdaki irili ufaklı dükkânlar, yerel işletmeler gezilir. acıkılır. eskişehir'in en ünlü yerel kebapçısı abdüsselam kebap'tan karışık yenir.
gezilmiştir, yorulmuştur bünyeler... hemen porsuk'a, adalar'a gelinir.
adalar'da porsuk'un kenarında çimenlere uzanılır... saatlerce sohbet edilir, sarılınır, öpüşülü öhöm o sevgili oluncaydı hahaha
çekirdek çitleyen eşek heykeliyle dalga geçilir...
adalar'ın kafe ve sahaflarında nerd muhabbetler yapılır...
bir porsuk turu da yapılır tabi...
gezerken karşımıza farklı farklı heykellerin çıkması an meselesi...
çarşıdan bıkılmaz ama insanın canı sazova'ya gitmek ister. otobüs'e atlanır. sazova'da şato'nun önünde fotoğraf almak farzdır.
hadi şu gemiyi de gezelim dersiniz, gezersiniz...
biraz da müzeler:
balmumu heykel müzesi:
odunpazarı modern müze:
odunpazarı'na gelmişken, lületaşı müzesi'ne gidersiniz. küçük dükkânlardan lületaşı satın alırsınız...
târihî odunpazarı'nı turlarsınız...
sonra ânî bir kararla eskişehir'in en güzel manzarasına sâhip şelâlepark'a çıkarsınız...
artık akşam olmuştur... burada çimenlere uzanırsınız, karanlıkta eskişehir manzarası izlerken hafiften üşümeye başlarsınız; çünkü yüksek bir tepe üzerindedir. hava estikçe birbirinize biraz daha yaklaşırsınız, ısınırsınız....
akşam barlar sokağı...
fakat artık vakit gelmiştir. dönme zamânıdır. öfleye pöfleye otogar'a gidilir, bilet alır ve kendisini uğurlarsınız. ve başka bir gün, yine buluşma sözü alırsınız... ve en hüzünlü uğurlamalar buradan yapılır...
çok farklı konseptlerde değişik müzeler bulunuyor merkezde. müze dışında da gidilebilecek çok yer var.
bir delilik yapıp ta uzaklardan gelip de tüm şehri günübirlik gezmek isteyen; ancak yol yordam bilmeyenler için dm'den belirtilmesi hâlinde rehber olunur...
kendisi ılık bir eskişehir sabahı otogar'dan alınır, hemen yandaki kentpark'ta küçük bir tur atılır, kentpark'ta şöyle karşılanırsınız:
türkiye'nin ilk ve tek yapay sâhil ve denizine girilir:
sonra hop tramvay'a atlanarak çarşıya gelinir:
kendisine bir eskişehir tradisyonu olarak,
adalar çevresinde tatar çibörek ve ayran ısmarlanır.
hamamyolu'nda gezilir, met helvası yenilir.
zaman hiç fark etmez, istanbul'un uyduruk vefa bozasından on kat daha lezzetli karakedi bozacısından boza ısmarlanır.
ardından çarşıdaki irili ufaklı dükkânlar, yerel işletmeler gezilir. acıkılır. eskişehir'in en ünlü yerel kebapçısı abdüsselam kebap'tan karışık yenir.
gezilmiştir, yorulmuştur bünyeler... hemen porsuk'a, adalar'a gelinir.
adalar'da porsuk'un kenarında çimenlere uzanılır... saatlerce sohbet edilir, sarılınır, öpüşülü öhöm o sevgili oluncaydı hahaha
çekirdek çitleyen eşek heykeliyle dalga geçilir...
adalar'ın kafe ve sahaflarında nerd muhabbetler yapılır...
bir porsuk turu da yapılır tabi...
gezerken karşımıza farklı farklı heykellerin çıkması an meselesi...
çarşıdan bıkılmaz ama insanın canı sazova'ya gitmek ister. otobüs'e atlanır. sazova'da şato'nun önünde fotoğraf almak farzdır.
hadi şu gemiyi de gezelim dersiniz, gezersiniz...
biraz da müzeler:
balmumu heykel müzesi:
odunpazarı modern müze:
odunpazarı'na gelmişken, lületaşı müzesi'ne gidersiniz. küçük dükkânlardan lületaşı satın alırsınız...
târihî odunpazarı'nı turlarsınız...
sonra ânî bir kararla eskişehir'in en güzel manzarasına sâhip şelâlepark'a çıkarsınız...
artık akşam olmuştur... burada çimenlere uzanırsınız, karanlıkta eskişehir manzarası izlerken hafiften üşümeye başlarsınız; çünkü yüksek bir tepe üzerindedir. hava estikçe birbirinize biraz daha yaklaşırsınız, ısınırsınız....
akşam barlar sokağı...
fakat artık vakit gelmiştir. dönme zamânıdır. öfleye pöfleye otogar'a gidilir, bilet alır ve kendisini uğurlarsınız. ve başka bir gün, yine buluşma sözü alırsınız... ve en hüzünlü uğurlamalar buradan yapılır...
Elinize sağlık sayın necdetersoz harika bir entry olmuşşş
Adettendir, başlığı açan ileleualatyr'e teşekkür edilir :')
O zaman Size de teşekkürler ileleualatyr :)
teşekkür ederim :)
Ne demek, görevimiz 🦄
Aynadaki kişi. Ben tanımıyorum kim ama sıkıntılı biri olduğu belli.
Kendi kendine mi, başka insanlarla mı ?
Bugün sözlükteki 365. günümmüş. umarım max 5 kere görürüm 365. günlerimi. Seviyorum burayı ya. Bazen sözlük formatına uymaya çalışıp özenle, seçerek, düşünerek giriyorum entry'lerimi ama bazen öylesine klavyede yuvarlanır gibi giriyorum. Her iki türlüsü de keyifli oluyor benim için. Seviyorum sizi sözlük ahalisi. Güzel bakın kendinize <3
Siz kendinize iyi bakın sayin mandalinasoydumbasucumakoydum seviliyorsunuzz
Siz de çok seviliyorsunuz sayın lavinia
Tebrikler mandalina hanım 🎈
Teşekkür ederim ileleualatyr hanımcım 🌈
Muhtemelen dönem 2 kardiyo sonrasi da dolup taşacak olan bir amfi vaaar
Tamam geliştirmeyeyim.
Not:Evet arkadaşlar, Ankaradaki bu soğuğun sebebi ben ve esprilerim.
Not:Evet arkadaşlar, Ankaradaki bu soğuğun sebebi ben ve esprilerim.
Bu yapılmaz :)
Bu soğuk dimi objector, bence de yapılmaz ya ayaklarım dondu :(
evrende bu espriye gülmekten yarılan tek kişi ben değilimdir umarım :')
Asla yalnız değilsiniz, benim diğer kişiliklerim de bu esprimsiye güldüler sokratesla
Duş alırken fjsjfjsj gereksiz bir sorgulama bir hayal kurmaca yok efendim anlam arayışları. Yavrum köpük var sabun var su var yıkan geç dnsndn
Kocanın evi yok ki, beni çıldırtmak mı istiyorsun sen? Senin kocanın evi yok.
Hayatımdan çık artık ama bende bir travma yaratmadan, beni mutlu ederek çık.
Bu da gelir bu da geçer…
İnşallah ben de geçerim
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?