tam unuttum dediğinde bir gece gördüğün rüyayla tekrardan belirebilir. freud'a göre: 'ifade edilmemiş duygular asla ölmez, sadece diri diri gömülür ve sonradan korkunç şekilde tezahür eder.'' ne diyelim, başka bir evrende en güzel halinle..
12 eylül sonrası yaşı büyütülerek idam edilen 17 yaşındaki erdal eren için yazılan sezen aksu şarkısıdır. idamından önce savaş ay'ın çektiği fotoğraf, son bakış..
Son bakıştaki o gözler kaldı aklımızda..
Son bakıştaki o gözler kaldı aklımızda..
gülerken yanağında beliren gamzesini unutamadım.
“Bize türkülerimizi söyletmiyorlar Robson
İnci dişli, zenci kardeşim,
Kartal kanatlı kanaryam.
Türkülerimizi söyletmiyorlar bize,
Korkuyorlar Robson
Şafaktan korkuyorlar,
Görmekten,
Duymaktan,
Dokunmaktan korkuyorlar
Yağmurda çırılçıplak yıkanır gibi ağlamaktan
Sımsıkı bir ayvayı dişler gibi gülmekten korkuyorlar
Sevmekten korkuyorlar, bizim Ferhat gibi sevmekten
Sizin de bir Ferhatınız vardır elbet
Robson, adı ne
Tohumdan ve topraktan korkuyorlar
Akan sudan ve hatırlamaktan korkuyorlar
Ne iskonto, ne komisyon, ne veda isteyen bir dost eli
Sıcak bir kuş gibi, gelip konmamış ki avuçlarının içine
Ümitten korkuyorlar Robson, ümitten korkuyorlar ümitten
Korkuyorlar kartal kanatlı kanaryam
Türkülerimizden korkuyorlar…”
İnci dişli, zenci kardeşim,
Kartal kanatlı kanaryam.
Türkülerimizi söyletmiyorlar bize,
Korkuyorlar Robson
Şafaktan korkuyorlar,
Görmekten,
Duymaktan,
Dokunmaktan korkuyorlar
Yağmurda çırılçıplak yıkanır gibi ağlamaktan
Sımsıkı bir ayvayı dişler gibi gülmekten korkuyorlar
Sevmekten korkuyorlar, bizim Ferhat gibi sevmekten
Sizin de bir Ferhatınız vardır elbet
Robson, adı ne
Tohumdan ve topraktan korkuyorlar
Akan sudan ve hatırlamaktan korkuyorlar
Ne iskonto, ne komisyon, ne veda isteyen bir dost eli
Sıcak bir kuş gibi, gelip konmamış ki avuçlarının içine
Ümitten korkuyorlar Robson, ümitten korkuyorlar ümitten
Korkuyorlar kartal kanatlı kanaryam
Türkülerimizden korkuyorlar…”
en ufak bir kürtçe tabela asıldığında ortalığı ayağa kaldırıp her yer arapça tabelalarla dolu olunca görmezden gelmektir.
yandık sevdaaaaa ocağındaaa hep gül olsun kucaağında bu şehrin her sokağında aşkımızın izi kaldıı
tamam şampiyon olduk harika bi şey ama cidden voleybol ülkesi değiliz. birkaç ay sonra çoğu kişi hatırlamayacaktır bile bu şampiyonluğu ama fenerbahçenin uefa'da yarı final cl'de çeyrek final oynaması, galatasaray'ın uefa'yı kazanması, milli takımın dünya 3.sü olması üzerinden yıllar geçse de hâlâ etkisi süren, konuşulan başarılar. mesut özil fenerbahçe'ye geldiğinde sadece 300.000 kişi oturdu uçağını izledi. iki branş arasındaki ilgi alaka seviyesi kıyaslanamayacak düzeyde.
“Bazı erkekler sol göğsünün altında mayın taşır. Bir kadın oraya basıp çektiğinde o mayın patlar, erkek dağılır. Kadın ise ölür erkeğin sol göğsünde. Sonra kim giderse gitsin sol göğsün altındaki o kente, asla aynı etki yaşanmaz. Bir mayın bir defa patlar, bir şiir bir kere yazılır, bir kitap bir kere okunur, bir erkek gerçekten bir defa sever. Ve sen, sana gelince; eğer bir gün uğrarsan sol göğsümün altındaki o kente... hüzünlü bir sesle;
''buralar bir zamanlar hep benimdi'' diyeceksin...”
''buralar bir zamanlar hep benimdi'' diyeceksin...”
iran sinemasını şahlandıran, dünyaya tanıtan yönetmendir. bir söyleşisinde “biz batılılar gibi değiliz. onlarda hayat hep bir amaç peşinde koşmaktır. onlar bir yol filmi yaptığı zaman, bir yere ulaşmaya çalışırlar. bizim için yol değil, yolculuğun kendisidir önemli olan. varmak istediğimiz yerden çok, oraya doğru giderken yolda öğrendiklerimizdir..." demişti. filmlerini de aynen bu eşsiz anlayışla çekmiştir. sonuçtan çok sonuca giderken yaşananları ön plana almıştır filmlerinde. ölmeden önce hastane odasında nobahari şarkısını dinleyerek adeta kendi hayat sinemasının kapanış sahnesini çekti usta yönetmen.. huzur içinde uyusun.
[youtube]https://youtu.be/ZVswh5HkstM?si=jMVOT20H_diAxGoy[/youtube]
[youtube]https://youtu.be/ZVswh5HkstM?si=jMVOT20H_diAxGoy[/youtube]
smt anatomiden dinlemenizi tavsiye ederim.
“Kekik kokusu duydum
Kekik kokusu koynunda huysuz gecenin
Uyandım birdenbire
Haydi dedim, yüreğim, gidelim bu şehirden
Bu şehir koparmak istiyor beni özlemlerimden
Yorgunum çünkü yorgunluğumun yaşamak gibi
Bir anlamı var
Yine de yaşamaktan duyduğum mutluluğun tadına
Düşmanlarım ulaşamazlar..”
Kekik kokusu koynunda huysuz gecenin
Uyandım birdenbire
Haydi dedim, yüreğim, gidelim bu şehirden
Bu şehir koparmak istiyor beni özlemlerimden
Yorgunum çünkü yorgunluğumun yaşamak gibi
Bir anlamı var
Yine de yaşamaktan duyduğum mutluluğun tadına
Düşmanlarım ulaşamazlar..”
teleskop. 4. sınıfa giderken harçlığımı biriktirerek almıştım. geçen aklıma geldi sordum çöpe atmışlar.
“Sonra aramıza şehirler, ülkeler belki dünyalar girecek hiç karşılaşmayacağız. Kader ağlarını örmeyecek bizi bir araya getirmek için. Sonra birimiz öleceğiz, diğerimiz hiç bilmeyecek.“
kadınlar ve erkeklerin turnuvalarda neden ayrı kulvarlarda yarıştığını merak ediyorum. fiziksel güç gerektiren bir branş da değil halbuki 🤔
transların terf dedikleri kadınlara göre trans bir kadının bedeni boydan boya testosteron ile yıkandığından dolayı trans kadınlar ve cis kadınlar aynı kulvarda yarışmamalı. belki de mesele yine bedenin testosteron ile yıkanmasıdır diyeceğim ancak çok da ikna edici gelmiyor. grupları homojenleştirmek daha mantıklı bir açıklama gibi geliyor kulağa. bilemedim.
Fiziksel sporlar da testesteron falan önemli de satranç tamamen zekayla alakalı. Dediğiniz gibi homojen olması gerekiyor.
Ayrılmayan turnuvalara da katılmıştım. Bence de fiziksel bir güçle alakalı olmadığı için kadın-erkek şeklinde gruplandırmaya gerek yok
Uzun süren turnuva saatlerine dayanmak da bedensel avantaja bağlı olabildiği için ayrılan turnuvalar mevcutmuş.
hmm mantıklı
lisede öğleden sonraki dersleri ekip cs oynamaya gitmiştik arkadaşlarla. açtık oyunu oynuyoruz, bunlar doğar doğmaz öldürüyorum, göz açtırmıyorum hiçbirine. biraz daha oynadıktan sonra sende hile var diyip kapattılar oyunu. çok gururlandığım bi andı.
Dust 2, avm, kapı aralığı diye tahmin ettim :))
sadece sniper alınabilen bir keskin nişancı map'iydi sanırım sayın darklife. ama dust 2'yi de az oynamadık :)
Epic bı an olmuş ;')
canım sıkıldıça açıp izlerim
"Anadolu halkının bir ruhu vardı; nüfuz edemedin. Bir kafası vardı; aydınlatamadın. Bir vücudu vardı; besleyemedin. Üstünde yaşadığı bir toprak vardı; işletemedin. Onu, hayvani duygulann, cehaletin, yoksulluğun ve kıtlığın elinde bıraktın. O, katı toprakla kuru göğün arasında bir yabani ot gibi bitti. Şimdi elinde orak, buraya hasada gelmişsin! Ne ektin ki, ne biçeceksin?.."
yakup kadri karaosmanoğlu-Yaban
yakup kadri karaosmanoğlu-Yaban
İbo ayrı, iki gözüm ayrı güzel söylemiş.
Yine sallandık. Daha 6 şubatın enkazları kaldırılmamışken hem de.. allah yardımcımız olsun.
0 takipçili anonim insta hesabından gelen takip isteği.
onun gibisi bu ülkeye gelmedi, gelmeyecek.
“biri, saksımızı çiğneyip gitti.
biri, duvarları yıktı,
camları kırdı.
fırtına gelip aramıza serildi.
biri, milyon kere çoğaltıp hüzünleri
her şeyi kötüledi,
bizi yaraladı...
biri şarabımızı döktü,
soğanımızı çaldı.
biri, hiç yoktan vurdu,
kafeste garip kuşumuzu!
ciğerim yanıyor,
yüreğim kanıyor...
solmasaydı gülümüz böyle!”
“biri, saksımızı çiğneyip gitti.
biri, duvarları yıktı,
camları kırdı.
fırtına gelip aramıza serildi.
biri, milyon kere çoğaltıp hüzünleri
her şeyi kötüledi,
bizi yaraladı...
biri şarabımızı döktü,
soğanımızı çaldı.
biri, hiç yoktan vurdu,
kafeste garip kuşumuzu!
ciğerim yanıyor,
yüreğim kanıyor...
solmasaydı gülümüz böyle!”
her gecenin sabahı olmaz
biraz kötü bir başlangıç olmuştu. uçaktan indim taksiye bindim gidiyoz. taksici sordu öğrenci misin nerden geldin falan. nereli olduğumu söyledikten sonra “bi şey olmaz bu ülkenin her yeri bizim” demişti.
ciğer kebap
tek taraflıysa eğer fazlaca acı çektirme potansiyeline sahiptir. Özdemir asaf'ın dediği gibi “neyine bağlandım ki bu kadar; bana bakmayan gözlerine mi, yoksa benim olmayan kalbine mi?”..
İşte delilik×2=aşk dersek ve riskler,acılar olmadan aşkın olamaycağını,bir de aslında hepsinin kendimizi sevme sürecimize dahil olduğunu,tüm kavganın da,sevginin de,ızdırabın da esasında bize dair olduğunu kabul edersek mana buluyor sanki?..
Öyle ama konu aşk olunca mantığın hükmü kalmıyor..
Yas sürecinde düşündüm ben bu ve daha nicelerini sn zazabey. Zaten eline kıymık batmış insanın eline limon sıkması gibi gibi mantıksız,acılı bir keyif..
benim favorim “adı bende saklı”
ve bir dost sana kötülük yaparsa ona şöyle de: bana yaptığını, sana bağışlıyorum. fakat kendine yaptığını ben nasıl bağışlayayım?
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?