Bu şey Karşınızdaki insanda size karşı tepeden bakma durumu doğurtabiliyor. Herkese karmaşık, yalnız ve sadece bazılarına basit olmak gerek sevg. Sözlük
(bkz: tecrübe)
Köy dediğim yaşadığım yer, deli de diğer insanlara benzemeyen.
Böyle birisi yok aslında böyle bir aile vardı. Komşumuzdu.
İki çocuk bir bebek anne ve baba. Alim, meryem, müslüm, aslı ve bebek. Müslüm benim yaşıtlarımda; aslı büyük, bebeği hep sırta sarılı gördüm münasebetim olmadı, alim'le meryem'i de tüm ilçe-şehir tanırdı.
Müslüm; kamyonetimle toprak içinde oynarken gelirdi konuşmaya çalışırdı benimle, türkçesi çok değişikti h harfi yoktu, hıçkırarak konuşuyor gibiydi on beş yıl geçse de üzerinden hatırlarım tonlamasını. ne zaman ortaya çıkacağı belli olmamasından korkardım, hep aynı kıyafeti giyiyordu zaten, bir de ot yiyordu
Aslı; biz ne zaman dışarıya çıksak ailecek, geldiğimizde dışkapının önündeki ayakkabıları düzeltilmiş buluyorduk. Bir gün baktık düzelten meğersek aslı'ymış
Meryem hep sırtına sardığı bebeğiyle gezerdi. Salı günleri tüm aile köyden şehre indim misali yürüyerek (bir saatlik yol) pazardan eksik görmeye giderlerdi. Evleri uzaktı ağaçların arasında baraka tarzıydı nasıl ısınıyorlar diye düşünürdüm, tartışma sesi de eksik olmazdı evde. Kelimeleri de seçemiyordum zaten, sadece korktuğumu hatırlıyorum yaklaşmazdım o eve. Deliler evi uzak dur dumrul. Uzak durdum da deli sıfatı bana yapıştı
Bir gün kavga gürültü zilimiz çalındı, biz boşanacağız diyordu meryem'le alim. Gecenin 9'unda boşanmaya karar vermişler. Babam nasıl savuşturdu hatırlamıyorum. Tabi, boşanmadılar
Yine bir gün ki Alim hariç ailenin fertlerini gördüğüm son gün olur, bir bağırışma sesleri var. babam bilmem ne derneğinden gelmişler diyor kameralar da var. "Alim çocukları ve eşini bırak" tarzlı konuşma gerçekleşiyor. İlk başta aslı, peşinden müslüm en sonda meryem ve bebek teker teker geldiler patika yoldan. Aile o gün dağıldı. Gürültü ağlaşmalar boldu, evi kapıyı kilitlediklerini hatırlıyorum. Ondan sonra Alim yalnız yaşamına devam etti. Alim'in o günden sonra konuştuğuna çok nadir şahit olmuşumdur. Sonradan öğrendim İstanbula eğitime gitmiş müslüm'le aslı, meryem de istanbul'da akrabası varmış onun yanında yaşamaya
Alim'i tüm şehir bakardı, servis şoförümüz erkan abi bile yolda durup alime para vermişliği olmuştu. Alim aldığı parayı da direkt sigaraya basardı. Çubuğu vardı. keloğlan gibi ucuna bir poşet -ne var hiç bilemedim hep merak etmiştim içinde- bağlar, omzuna koyar diğer eliyle de sigarasını yakar tüttürerek tüm ilçeyi turlardı
Bildim bileli sigara içerdi alim. Bir gün korona olmuş dediler ve vefat ettiği haberi çabucak yayıldı. Tüm facebook alim'le sokakta çekindiği fotoğrafı paylaştı ve altına yazılar.. fotoğraf ve yazılarda kaldı alim
Böyle birisi yok aslında böyle bir aile vardı. Komşumuzdu.
İki çocuk bir bebek anne ve baba. Alim, meryem, müslüm, aslı ve bebek. Müslüm benim yaşıtlarımda; aslı büyük, bebeği hep sırta sarılı gördüm münasebetim olmadı, alim'le meryem'i de tüm ilçe-şehir tanırdı.
Müslüm; kamyonetimle toprak içinde oynarken gelirdi konuşmaya çalışırdı benimle, türkçesi çok değişikti h harfi yoktu, hıçkırarak konuşuyor gibiydi on beş yıl geçse de üzerinden hatırlarım tonlamasını. ne zaman ortaya çıkacağı belli olmamasından korkardım, hep aynı kıyafeti giyiyordu zaten, bir de ot yiyordu
Aslı; biz ne zaman dışarıya çıksak ailecek, geldiğimizde dışkapının önündeki ayakkabıları düzeltilmiş buluyorduk. Bir gün baktık düzelten meğersek aslı'ymış
Meryem hep sırtına sardığı bebeğiyle gezerdi. Salı günleri tüm aile köyden şehre indim misali yürüyerek (bir saatlik yol) pazardan eksik görmeye giderlerdi. Evleri uzaktı ağaçların arasında baraka tarzıydı nasıl ısınıyorlar diye düşünürdüm, tartışma sesi de eksik olmazdı evde. Kelimeleri de seçemiyordum zaten, sadece korktuğumu hatırlıyorum yaklaşmazdım o eve. Deliler evi uzak dur dumrul. Uzak durdum da deli sıfatı bana yapıştı
Bir gün kavga gürültü zilimiz çalındı, biz boşanacağız diyordu meryem'le alim. Gecenin 9'unda boşanmaya karar vermişler. Babam nasıl savuşturdu hatırlamıyorum. Tabi, boşanmadılar
Yine bir gün ki Alim hariç ailenin fertlerini gördüğüm son gün olur, bir bağırışma sesleri var. babam bilmem ne derneğinden gelmişler diyor kameralar da var. "Alim çocukları ve eşini bırak" tarzlı konuşma gerçekleşiyor. İlk başta aslı, peşinden müslüm en sonda meryem ve bebek teker teker geldiler patika yoldan. Aile o gün dağıldı. Gürültü ağlaşmalar boldu, evi kapıyı kilitlediklerini hatırlıyorum. Ondan sonra Alim yalnız yaşamına devam etti. Alim'in o günden sonra konuştuğuna çok nadir şahit olmuşumdur. Sonradan öğrendim İstanbula eğitime gitmiş müslüm'le aslı, meryem de istanbul'da akrabası varmış onun yanında yaşamaya
Alim'i tüm şehir bakardı, servis şoförümüz erkan abi bile yolda durup alime para vermişliği olmuştu. Alim aldığı parayı da direkt sigaraya basardı. Çubuğu vardı. keloğlan gibi ucuna bir poşet -ne var hiç bilemedim hep merak etmiştim içinde- bağlar, omzuna koyar diğer eliyle de sigarasını yakar tüttürerek tüm ilçeyi turlardı
Bildim bileli sigara içerdi alim. Bir gün korona olmuş dediler ve vefat ettiği haberi çabucak yayıldı. Tüm facebook alim'le sokakta çekindiği fotoğrafı paylaştı ve altına yazılar.. fotoğraf ve yazılarda kaldı alim
Eski bir dostu anlatırmışım da
Ne yapar şimdi bilmem der misali
Yine birine anlattım seni
Ne yapar şimdi bilmem der misali
Yine birine anlattım seni
Zihnimde o kadar felaket senaryosu var ki ülkesi bölgesi kişisi benimsi. İyi dilek yok artık stabil bi yıl olsun kâfi
Bir çeşit Flörtleşme tekniği
bu neyy
"Gençler ilerde doktor olacaksınız. Komiteden 60 alırsınız geçersiniz ama o 40 puan bir hastanızın hayatına mâl olabilir bunu unutmayın iyi öğrenin bunları"
Şimdiden koşarak kaçan
İlk göz ağrım mehmet abiydi. Düşündüm de benim küçüklüğüm hep yarım kalmışlıklarla dolu galiba. Neyse mehmet abi beni 3 yıl okula getir&götür yaptı. En arka sağ tarafa otururdum. Aslında daha da taşırdı mehmet abi de, bi yaz evimde cortoon network izlerken mehmet abi motorsiklet kazası yapmış haberi geldi. Ev de camiyi görebiliyordu. Cenaze namazını uzaktan izlemiştim, sene 2008
Sonra yücel abi taşıdı. Bir gün beni okuldan almadan gitmişti hatta, diğer servisçiye söylemiştim de beni o götürmüştü Sene 2009
Lisede erkan abi taşıdı. Kendi halinde birisi default profil. Onun ortağı sadık abi vardı. O kraldı bi tık. Bir gün tüm servise çerez dağıtmıştı, durduk yere. Sadık abiyi geçen yaz gördüm su dolduruyordu çeşmeden bidona. a101'e mi ne geçmiş. Tır sürüyormuş artık. Erkan abiyi de düğünde gördüm o da takılıyor kendi halinde galiba, konuşmasan yanında konuşmadan beş gün yaşabilir falan bence
Sonra yücel abi taşıdı. Bir gün beni okuldan almadan gitmişti hatta, diğer servisçiye söylemiştim de beni o götürmüştü Sene 2009
Lisede erkan abi taşıdı. Kendi halinde birisi default profil. Onun ortağı sadık abi vardı. O kraldı bi tık. Bir gün tüm servise çerez dağıtmıştı, durduk yere. Sadık abiyi geçen yaz gördüm su dolduruyordu çeşmeden bidona. a101'e mi ne geçmiş. Tır sürüyormuş artık. Erkan abiyi de düğünde gördüm o da takılıyor kendi halinde galiba, konuşmasan yanında konuşmadan beş gün yaşabilir falan bence
Severek dinlediğim. Antikası ayrı güzel oluyor. Geçmişi anısı eskilere dayanıyor. İlkokul falan..
O zamanlar taşımalı okula giderdim uzaktı. 40 dakika yol vardır tahmini. Şoförümüz Mehmet Abi'ydi. Şu tv olur ya servislerde, hiç açıldığını görmediğimiz. Bir gün binmişim saat 14.45 gibi servise baktım tv-ekran açık, oha dedim bu çalışıyormuş. Arabalar yeni çıkmış o aralar ilk 40 dk'sını izleyebilmiştim yol bitmişti öyle ekrana bakarak inmiştim servisten. İşte o ekran açılmazdı genelde. Mehmet abi de cd falan yapmaz flash'tan da anlamazdı. Radyo açardı. Trt fm dinlerdik yol boyunca. O yüzden 2006-7-8-9 türk top listeleri benden sorulur. Müzik zevkim de o saat aralığındaki programla şekillenmişti. İlkokul bilinçaltıma öyle işlemiş ki ritmi nerde duysam tanırım, Derim işte bu da oradan bir şarkı:
O zamanlar taşımalı okula giderdim uzaktı. 40 dakika yol vardır tahmini. Şoförümüz Mehmet Abi'ydi. Şu tv olur ya servislerde, hiç açıldığını görmediğimiz. Bir gün binmişim saat 14.45 gibi servise baktım tv-ekran açık, oha dedim bu çalışıyormuş. Arabalar yeni çıkmış o aralar ilk 40 dk'sını izleyebilmiştim yol bitmişti öyle ekrana bakarak inmiştim servisten. İşte o ekran açılmazdı genelde. Mehmet abi de cd falan yapmaz flash'tan da anlamazdı. Radyo açardı. Trt fm dinlerdik yol boyunca. O yüzden 2006-7-8-9 türk top listeleri benden sorulur. Müzik zevkim de o saat aralığındaki programla şekillenmişti. İlkokul bilinçaltıma öyle işlemiş ki ritmi nerde duysam tanırım, Derim işte bu da oradan bir şarkı:
Adamın biri varmış mutluymuş, gezermiş. Bir gün yüzesi gelmiş atlamış göle, atlamış ama ne atlama! Balıklama... Kafası hafif taşa çarpar gibi olmuş. Bir dakika taş değil, bir sandığa çarpar gibi olmuş. Direkt sandığı dışarı çıkarmış. Açmış içini bir de ne görsün; hayır altın değil, bir mektup. Poşetin içine koyup bırakmış birisi mektubu. Üzerinde ali'ye iletin aliii.. ali bakırcıgil.
Direkt ali bakırcıgil'i bulmak için yola düşmüş. Bakırcıgillerin yoğunlukta olduğu köyü bulmuş. Karşısına çıkan ilk amcaya sormuş, ali bakırcıgil'den bizim köyde çok var demiş amca. sen hangisini arıyorsun demiş. Mektuba bir daha bakmış, heh sağ alt köşedeki mermerci ali notunu görmüş. Mermerci ali sizlere ömür geçen kış vefat etti, ani oldu hatta az ileriye hayratı diye bir çeşme yaptılar demiş amca. Hemen çeşmeye gitmiş adam. Çeşmeden bir yudum su aldığı gibi uyuma- yok bayılması bir olmuş. Rüyasında çeşmenin altına bak diyen ak sakallı dedenin sözünü duymuş, uyanmış direkt çeşmenin altına doğru kazmış. Bir cüzdan. İçinde ailesinin olduğu fotoğraf. Telaşla eşini aramış. Eşi, senin arkadaşın geldi onunla çay içiyoruz demiş. Ali, ali neydi ya bakırcıoğlu muydu yok
ali.. ali... bakır..cıgil
Direkt ali bakırcıgil'i bulmak için yola düşmüş. Bakırcıgillerin yoğunlukta olduğu köyü bulmuş. Karşısına çıkan ilk amcaya sormuş, ali bakırcıgil'den bizim köyde çok var demiş amca. sen hangisini arıyorsun demiş. Mektuba bir daha bakmış, heh sağ alt köşedeki mermerci ali notunu görmüş. Mermerci ali sizlere ömür geçen kış vefat etti, ani oldu hatta az ileriye hayratı diye bir çeşme yaptılar demiş amca. Hemen çeşmeye gitmiş adam. Çeşmeden bir yudum su aldığı gibi uyuma- yok bayılması bir olmuş. Rüyasında çeşmenin altına bak diyen ak sakallı dedenin sözünü duymuş, uyanmış direkt çeşmenin altına doğru kazmış. Bir cüzdan. İçinde ailesinin olduğu fotoğraf. Telaşla eşini aramış. Eşi, senin arkadaşın geldi onunla çay içiyoruz demiş. Ali, ali neydi ya bakırcıoğlu muydu yok
ali.. ali... bakır..cıgil
Eee sonra ne olmuş?
Devamı uzadıkça etkisi azaldı ben de silip attım
Peki:) böyle de güzel sonunu da biz tamamlayalım.
Önceki entrymin üzerinden tam olarak bir yıl geçmiş, ne gelişmeler olmuş diye yine kısa bir araştırma yaptım bulduklarımı şöyle bırakayım
Öncelikle somut niceliklere bakalım. Vinç vardı o söküldü :) çevresindeki dağınıklık da hafif giderildi gibi. Barınakta gece hala nöbet tutan birisi var.
bir yıl içerisinde neler gerçekleşti diye internette araştırdığımda iki tane veri bulabildim. Birisi yapı denetim dairesi tarafından stratejik planda geçen binanın varlığına dair bir veri: (varlığına dair diyorum çünkü eski entrydeki link üniversite sitesinde patlamış, yani gazi üniversitesi acil ve onkoloji hastanesi diye bir binanın varlığı üniversiteye göre şu an yok)

Bu veride 2021 yılında yapı denetimin bütçe&ödenek ve yaptığı harcama gözüküyor. Sağlık kısmında acil ve onkoloji hastanesi ikmal ve inşaat adı altında ayrılan ödenekten hiç para harcanmamış. Ki biz inşaatta taşın oynamadığını zaten yaşayarak gördük. Diğer hastane onarım projesinin ne olduğunu ben de bilmiyorum ama ona da yüklü bir ödenek ayrılmış (belki binanın dış cephesine tadilat düşünülüyordur -bir umuttur yaşamak-)
Ben de baktım ortada bütçe var ve birinci kısım ikmal, ikinci kısım inşaat deniliyorsa böyle bir düşünce var demek. Yani bina atıl halde bırakılmayacak. bunun için ihaleye çıkmak gerekir. Biraz sitelerde dolandım.. evet güzel haber ki ihaleye çıkılmış ve sonuçlanmış :)

Hizmet işi altında çıkılan ihale. Hizmet işi; getir&götür işleri, çevre düzenlemesi, belgede belirtildiği gibi ne var ne yok, burada nasıl bir süreç izlenmeli tarzı bir düşünce. Tahmini maliyet ve ihaleyi kazanan şirketin ne tür bir şirket olduğuna bakılınca da öyle bir yaklaşımla ihaleye çıkıldığı belli oluyor.
Lakin belgedeki Tarihler için zaman bitmiş gözüküyor. Bunun için de birkaç tahminim var:
1) şirket sözleşmeyi feshetti
2) ekonomik vb. sıkıntılar yüzünden sözleşme geçerli ama süreç yavaş ilerliyor
3) belirtilen tarihte süreç tamamlandı ve üniversite yakın zamanda yeni bir farklı ihaleye çıkacak
Araştırmalarımdan emin olduğum tek şey, üniversite tarafından böyle bir binanın bitirilmesi gerektiği bilinci var ve bu süreç çok yavaş da olsa ilerliyor
Öncelikle somut niceliklere bakalım. Vinç vardı o söküldü :) çevresindeki dağınıklık da hafif giderildi gibi. Barınakta gece hala nöbet tutan birisi var.
bir yıl içerisinde neler gerçekleşti diye internette araştırdığımda iki tane veri bulabildim. Birisi yapı denetim dairesi tarafından stratejik planda geçen binanın varlığına dair bir veri: (varlığına dair diyorum çünkü eski entrydeki link üniversite sitesinde patlamış, yani gazi üniversitesi acil ve onkoloji hastanesi diye bir binanın varlığı üniversiteye göre şu an yok)

Bu veride 2021 yılında yapı denetimin bütçe&ödenek ve yaptığı harcama gözüküyor. Sağlık kısmında acil ve onkoloji hastanesi ikmal ve inşaat adı altında ayrılan ödenekten hiç para harcanmamış. Ki biz inşaatta taşın oynamadığını zaten yaşayarak gördük. Diğer hastane onarım projesinin ne olduğunu ben de bilmiyorum ama ona da yüklü bir ödenek ayrılmış (belki binanın dış cephesine tadilat düşünülüyordur -bir umuttur yaşamak-)
Ben de baktım ortada bütçe var ve birinci kısım ikmal, ikinci kısım inşaat deniliyorsa böyle bir düşünce var demek. Yani bina atıl halde bırakılmayacak. bunun için ihaleye çıkmak gerekir. Biraz sitelerde dolandım.. evet güzel haber ki ihaleye çıkılmış ve sonuçlanmış :)

Hizmet işi altında çıkılan ihale. Hizmet işi; getir&götür işleri, çevre düzenlemesi, belgede belirtildiği gibi ne var ne yok, burada nasıl bir süreç izlenmeli tarzı bir düşünce. Tahmini maliyet ve ihaleyi kazanan şirketin ne tür bir şirket olduğuna bakılınca da öyle bir yaklaşımla ihaleye çıkıldığı belli oluyor.
Lakin belgedeki Tarihler için zaman bitmiş gözüküyor. Bunun için de birkaç tahminim var:
1) şirket sözleşmeyi feshetti
2) ekonomik vb. sıkıntılar yüzünden sözleşme geçerli ama süreç yavaş ilerliyor
3) belirtilen tarihte süreç tamamlandı ve üniversite yakın zamanda yeni bir farklı ihaleye çıkacak
Araştırmalarımdan emin olduğum tek şey, üniversite tarafından böyle bir binanın bitirilmesi gerektiği bilinci var ve bu süreç çok yavaş da olsa ilerliyor
Uyku tutmayan gecelerde ışıklar sönük yapılan oda sohbeti mi dersin, Gecenin yarısı oynanan batak gürültüsüne duvarı yumruklaması yetmediği gibi odayı basan beyler yarın sınavım var biraz sessiz reisi mi dersin, Hiçbir şey ortada yokken yok mu bi dürüm yememiz sözüne tüm odanın gecenin ikisinde hatay usulü zurna dürüm gömmesini mi dersin..
Kulakları her gün çınlayan yusuf müdür'den, ketıl dızlayan temizlikçi mahmut abisine; az biraz fazla koyar mısın yemekhaneci abladan, şu kağıda geç kalma nedeninizi yazın güvenlikçisine; kardeş yalnız orası benim masam kalkıver diyen çalışma salonundaki elemandan, burası 10.5 yapıyor diyen kantinci dayısına..
ellerde şampuan boş kabin bekleme sırasından, penceri açık uyuma kavgasına; bir kişinin öksürmesiyle iki gün içinde herkesin öksürmeye başlamasından, milli takım maçının olduğu gün dolup taşan kantinine; olur olmadık zamanda ortaya çıkan hamam böceğinden, alakasız bi anda aşk acısı çekmeye başlayan oda arkadaşına..
odada horlayan yok di mi beylerinden, deodarantı dışarıda sıkın beylerine; odada sivri var beylerinden, metroda bir kız görmüşüm beylerine; kupon tutmuş haydi aspavaya beylerinden, eski sevgilim aklıma geldi beylerine..
Ranza altlarına kazınmış tüm isimlere selam olsun!
Kulakları her gün çınlayan yusuf müdür'den, ketıl dızlayan temizlikçi mahmut abisine; az biraz fazla koyar mısın yemekhaneci abladan, şu kağıda geç kalma nedeninizi yazın güvenlikçisine; kardeş yalnız orası benim masam kalkıver diyen çalışma salonundaki elemandan, burası 10.5 yapıyor diyen kantinci dayısına..
ellerde şampuan boş kabin bekleme sırasından, penceri açık uyuma kavgasına; bir kişinin öksürmesiyle iki gün içinde herkesin öksürmeye başlamasından, milli takım maçının olduğu gün dolup taşan kantinine; olur olmadık zamanda ortaya çıkan hamam böceğinden, alakasız bi anda aşk acısı çekmeye başlayan oda arkadaşına..
odada horlayan yok di mi beylerinden, deodarantı dışarıda sıkın beylerine; odada sivri var beylerinden, metroda bir kız görmüşüm beylerine; kupon tutmuş haydi aspavaya beylerinden, eski sevgilim aklıma geldi beylerine..
Ranza altlarına kazınmış tüm isimlere selam olsun!
Keşke kimse mezun olmasa. kare'de çs'de, yemekhane'de, dekanlık'ta gördüğüm ama hiç sohbetimin olmadığı kişilerin varlığının birden yok olması üzüyor
Büyükşehir insanı konuşmaz
A o ne h&m poşeti
Ne var içinde acaba
Sormaz..
Ne varsa var canım
Sana ne insanların zevkinden falan
Sorsan -sapık mısın
Ya belalı sevgilisi vardır olm
Bulur seni iki hafta kyk'dan çıkmaya g.tün yemez di mi
Boşver h&m çantasında ne var canım kız istediğini alır
Sen yaslan arkana kapat gözünü müzik dinle
Pat desen mesela
Ne aldınız desen gülümsesen falan
Bağırır mı ki sapık var diye
Bağırmaz canım
Ne almış olabilir ki
Aman boşver
Büyükşehir insanı işte
Konuşmamalı..
A o ne h&m poşeti
Ne var içinde acaba
Sormaz..
Ne varsa var canım
Sana ne insanların zevkinden falan
Sorsan -sapık mısın
Ya belalı sevgilisi vardır olm
Bulur seni iki hafta kyk'dan çıkmaya g.tün yemez di mi
Boşver h&m çantasında ne var canım kız istediğini alır
Sen yaslan arkana kapat gözünü müzik dinle
Pat desen mesela
Ne aldınız desen gülümsesen falan
Bağırır mı ki sapık var diye
Bağırmaz canım
Ne almış olabilir ki
Aman boşver
Büyükşehir insanı işte
Konuşmamalı..
Odundur yeaa!
1) Aklıma kadın ve erkek birbirini tamamlıyor başıma ne geldiyse kendimi tamamlama çabasından geldi diyen "ben pes ettim" arkadaş geldi:

"Ben pes ettim" arkadaş bir kadın tarafından yontulmamış has odun olduğu için pes etti.
2) Yine insanları incelediğim bir anda "bir erkek" espri yaptı. Espri değil odunluktu. Dedim bu odun hiç ama hiç yontulmamış.
Çevresindeki çok erkekle muhatap olmaktan hakaretle espri çizgisi iç içe geçmiş "bir erkek"
*Odunluk mevzusu kadınlar tarafından erkeklere öğretilmeli. Bizler kendi haline bırakılırsa sonuç "ben pes ettim" arkadaşa çıkıyor
Not: bu yazı bir arkadaşımın biz kadınları hiç anlamıyorsunuz sözü üzerine düşünmemle oluşmuştur
1) Aklıma kadın ve erkek birbirini tamamlıyor başıma ne geldiyse kendimi tamamlama çabasından geldi diyen "ben pes ettim" arkadaş geldi:

"Ben pes ettim" arkadaş bir kadın tarafından yontulmamış has odun olduğu için pes etti.
2) Yine insanları incelediğim bir anda "bir erkek" espri yaptı. Espri değil odunluktu. Dedim bu odun hiç ama hiç yontulmamış.
Çevresindeki çok erkekle muhatap olmaktan hakaretle espri çizgisi iç içe geçmiş "bir erkek"
*Odunluk mevzusu kadınlar tarafından erkeklere öğretilmeli. Bizler kendi haline bırakılırsa sonuç "ben pes ettim" arkadaşa çıkıyor
Not: bu yazı bir arkadaşımın biz kadınları hiç anlamıyorsunuz sözü üzerine düşünmemle oluşmuştur
Odun metafor olarak kullanıldı
İkiyi geçmiş bu saatte duygusal entry girilmez
Geçen biri dedi sen iyi yaşıyosun diye, niye dedim. fakültenin yarısı iyi sallıyo arkandan dedi. lisedeki hocamın sözü vardı arkadaş dediğin arkanın kollayan anlamının yanında arkanı deşen anlamına da gelir diye. O söz aklıma geldi, gülümsedim :)
Ayın bir'i
İki taraftan da açılan kapının kollarını beyaz atletle birbirine bağlamak
Nöro anatomi pratik sınavında karşılaşılmıştır
:)
Hızlı gitmek istiyorsan yalnız git. Uzağa gitmek istiyorsan birlikte gidelim
Bugün ders çalıştım yarın daha çok çalışmam lazım
Bilimsel olarak sanmıyorum. İnanç bir iddiadır tutturursan ne alâ tutturamassan ömrüne heba
Aklıma bir hikayeyi hatırlatan durum,
Futbolda santrafor sadece bekler, koşar ve bekler, biraz daha koşar ama anahtar beklemekte yatar. şans ayağına bir defa gelir. O şansı bekler. Şans topu ayağına geldiğinde tek hakkı vardır. Kendisini 90 dakika o vuruşa hazırlar. Sonunda top ayağına geldiğinde gol olması, kendisini şansına ne kadar hazırladığına bağlıdır. eğer zamanlamasını doğru ayarlayamassa o golü atamaz
Hikayedeki doksan dakika senin hayatın; şans topu senin doğru kişin; yanlış zaman da üzgünüm ama senin beceriksizliğindir
Futbolda santrafor sadece bekler, koşar ve bekler, biraz daha koşar ama anahtar beklemekte yatar. şans ayağına bir defa gelir. O şansı bekler. Şans topu ayağına geldiğinde tek hakkı vardır. Kendisini 90 dakika o vuruşa hazırlar. Sonunda top ayağına geldiğinde gol olması, kendisini şansına ne kadar hazırladığına bağlıdır. eğer zamanlamasını doğru ayarlayamassa o golü atamaz
Hikayedeki doksan dakika senin hayatın; şans topu senin doğru kişin; yanlış zaman da üzgünüm ama senin beceriksizliğindir
Hep kötü haber veriyorsun birce. seninle de anlaşılmıyor dersi bitiriyorsun
Ne olur bana bi torpil geçsen
Yarından itibaren dört buçuk liradan hizmetine devam edecek. Birtakım güncellemelerle hizmete devam
Yenilikler sıralı tam liste:
-peçete yok
-sıra var
-dikey masa yok
-yatay masa var
-sürahiler devrede
-az porsiyon
-tek taraftan hizmet
-asansörler tıklım tıklım
.
.
Yenilikler sıralı tam liste:
-peçete yok
-sıra var
-dikey masa yok
-yatay masa var
-sürahiler devrede
-az porsiyon
-tek taraftan hizmet
-asansörler tıklım tıklım
.
.
💩
Dün birinin kim milyoner olmak istere katıldığını öğrendim. Bugün Direkt insta vb. Yerden iletişime geçtim; uzun uzun yazılarımla tesadüfümsü yarışmaya nasıl denk geldiğimi, onu görünce nasıl oha'ladığımı anlattım. Random ve kısa geçiştirmeli cevap verdi. Sonra yine uzun uzun hevesli bir şeyler yazdım. Yine aynı tepki.. fazla zorlamamak lazım önceden de yazmışım zaten:
(bkz: #26956)
(bkz: #26956)
Geldim, esenboğa, havaş, kızılay.. sonra sessizlik, atla ankaray. Ama ankaray'ın varlığından habersiz ankaray.. example: Ankaray'a bincez diyor yanımdaki, ankara'ya nasıl biniliyor diye düşünme falan olayları. Ankaray'a binme (bunegalabalık diyen tavuk ifadesi) bahçelide iniş hava açık, aylardan eylül. bildiğimiz baharın ankara kokusu var havada, bahçeli metro çıkışı fakülteye kadar o kokuyla yürüyüş. Fakülteye geliş, binaya bu ne kulübesi acaba bakışı. Kareçarşı burası mıymış acaba kare mi sorgusu, ego'ya bincez sözüne ego ne demek açılımı ne acaba cevabı... ohooo neler neler
ya ben de ilk geldiğimde ankarayın adı aşti sanıyodum, aştiye binicem ben falan diyodum gssxgvhc
Zor günlermiş iyi atlattık vesselam hsbdld
Görücü usulü evlenilen kişiye benzetmişti birisi, umudu vardı bir gün seveceğim diye geziyordu
Burayı okursa ifşalanırım kesn fazla yaymayalım bu entryidjhxdldm
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?