lise arkadaşımın beni sürükleyerek götürdüğü, güvenlikçi suyuma bomba muamelesi yapmış olsa da eğlendiğimiz, sevdiğimiz bir yer. arkadaşımla şehrin iki ucunda oturuyor olmamız dolayısıyla ideal bir buluşma mekanı (kısmen).
haber kısmı ne kadar boşsa testler kısmı o kadar eğlenceliydi :)) normal testleri değil de önceden "seri katili durdurabilecek misin?" tarzı, seçtiklerinize göre katili yakalayabildiğiniz veya ölebildiğiniz testleri vardı.
96 doğumlu, yarı mısırlı yarı belçikalı bir müzik efsanesidir(bence). özellikle birkaç sene önce bayağı popülermiş, pandemiden önce de sürekli ankara'ya geliyormuş konsere. ben tamino'nun adını ilk duyduğumda lisenin son zamanlarıydı. "ankaraya gidince tamino konserine gidilsin" dedim ama işte... kısacası sesini, müziklerini çok seviyorum. habibi, indigo night, cigar, tummy... dinlemeniz de naçizane tavsiyemdir.
https://www.youtube.com/watch?v=yxj3Bd0uGLo&list=TLPQMDQwNTIwMjG5rLN2IFemmg&index=24
Edit: albümlerinin isimleri amir ve sahar
https://www.youtube.com/watch?v=yxj3Bd0uGLo&list=TLPQMDQwNTIwMjG5rLN2IFemmg&index=24
Edit: albümlerinin isimleri amir ve sahar
meşhur ralph animasyonundan sonra yaptığım araştırmalarla manyak olduğum konu... elimden geldiğince araştırmaya çalıştım fakat sonra fark ettim ki markaların beyanlarına güvensek bir dert güvenmesek bir dert. her cf - vegan sertifika aynı kriterlere de sahip değilmiş... etik seçimler diye bir site var, markaların cf olup olmadıklarını yazarken yaptığı açıklamalar bana oldukça tatmin edici geldi. bundan sonra oradan sorgulamayı düşünüyorum.
hastaneye her girişimde, daha doğrusu hasta olarak polikliniğe gidişimde (fark ettim de kardeşim için acile gittiğimizde almamıştım. ona dikkat edecek zamanım yoktu) aldığım ve kısmen de olsa psikolojik olduğunu düşündüğüm koku. yani muhtemelen içten içe korktuğum (özellikle kan vermekten) ama bunu kendime bile belli etmemeye çalıştığım için ortamdaki o kokuya aşırı duyarlı oluyordum..:)
pandemi öncesi hayat
hatay sandık içi ((:
bu başlığı açmasam olmazdı :d efendim kendisi instagram'da rastladığım bir hesap ve aynı isimli youtube kanalı var. reklam yapmak veya canınızı çektirmek gibi olmasın ama onun tarifleriyle evdekilere parmaklarını yediriyorum. bugüne kadar denediğim tarifleri:
ben sadece hamburger ekmeğini buna göre yapıyorum. yediğim bütün hamburger ekmeklerinden lezzetli.
pörsümüş, lavaşı hamura dönmüş beytilerden sonra ilaç gibi geldi.
n'olur uzun falan demeyip bir deneyin, tarifi en ince ayrıntısına kadar açıkladığı için anlamama gibi bir şansınız da olmuyor, siz de benim gibi tarif terimlerinden anlamıyorsanız djfdkjnd bana sonra teşekkür edersiniz ;)
ben sadece hamburger ekmeğini buna göre yapıyorum. yediğim bütün hamburger ekmeklerinden lezzetli.
pörsümüş, lavaşı hamura dönmüş beytilerden sonra ilaç gibi geldi.
n'olur uzun falan demeyip bir deneyin, tarifi en ince ayrıntısına kadar açıkladığı için anlamama gibi bir şansınız da olmuyor, siz de benim gibi tarif terimlerinden anlamıyorsanız djfdkjnd bana sonra teşekkür edersiniz ;)
enenenenen sevdiğim yiyeceklerden biridir. hatta patates ve dondurmadan sonra geliyor olabilir tam sıralayamadım şu an... en çok göbeğini severim. mümkün olduğunca bol şekerli kısmını. ayrıca çekirdeğinin tadı acı olmayan nadir meyvelerden biri olduğu için daha bir kolay yeniyor. çok seviyorum ya anlatmaya kelimeler yetmez::))
bunu başarabilen varsa taktik alabilir miyiz ya? bir zamanlar balkonda maydanoz, oldukça çirkef büyüyüp her tarafa yayılan mor yapraklı bir bitki ve semiz falan beslerdim ben. muhtemelen semizle gelen ip gibi kurtçuklara kadar iyi gidiyordu... daha sonra bir aloe vera deneyimim oldu yine başarısız. aradaki dönemlerde de kaktüsümü içten çürütmeyi nasıl başardığımı hâlâ sorgularım. yanisi sanırım benim elim bitkilere uğursuz geliyor sayın yazarlar. ya da beceriksizliğimin suçunu uğursuzluğa atıyorum.
insanların seslerini asssla ayırt edemem. bazen karşımdakinin kadın mı erkek mi olduğundan emin olabiliyorum, benim standartlarıma göre büyük bir başarı:dd komşumuzu babaannem, başka birini az önce konuştuğum bir abla sanmak gibi vukuatlarım çoktur. bu yüzden yukarıdakiler kesinlikle saçmalık değil olsa olsa benim de sürekli yaptığım normal alışkanlıklardır:)))
doğum günüm vesilesiyle kitap sipariş etmiştik. aylar boyu hiçbir bilgi vermediler ve siparişimizde bir gelişme olmadı. dolandırıldığımıza hükmettiğimiz zamanlarda kitapları posta posta gönderdiler. pişmanlıktır. hizmet kalite(sizlik)lerini bilmesine rağmen sırf ucuz diye oradan sipariş etmeye devam edeceğini söyleyen duydum. yapmayın etmeyin...
Bana olmadı hiç böyle bir şey:( üzgünüm size olduğu için, can sıkıcı bir olay:(
belki de o sıralar yoğunluk vardı bilmiyorum ki... öyle gerçekten:( bu arada yorumunuzun bildirimi bana gelmemiş ya da görmemişim kusura bakmayın sayın elegantmoon:(
daha öncesinde ölmüş olmadığını, öldüğünün haberi çıkınca öğrendiğim isimdir.
adında çikolata bulunan her şey:)) çok fazla yemem, bazı bayram çikolatalarına karşı da ciddi bir ön yargım vardır (mazallah severim de yemeden duramam diye hiç bu ön yargımı kırmaya çalışmıyorum:))) aslında ama aralarında ayrım yapamıyorum. hepsi benim bebeklerimm.
tanışmamda gütf'ün dolaylı olarak da olsa etkisinin olduğu bir... egzersiz? felsefe? bilemiyorum. açıkçası soyut kısımlarıyla pek ilgilenmiyorum. bana yoga yaptıran güç sıklıkla her gün bir öncekinden daha esnek hissetme isteği oluyor. şu sıralar down dog adlı uygulamayı çok severek kullanıyorum. @edu.tr mail adresinizle kaydolduğunuzda 1 temmuz 2021'e kadar (yanlış hatırlamıyorsam) ücretsiz:)) normalde de yaklaşık 1 aylık denemesi ücretsiz oluyor. gerçekten çok beğendiğim için her yerde o kadar çok reklamlarını yapıyorum ki, keşke bana tamamen ücretsiz yapsalar :DD
bu entry görüp uygulamayı indirdim :) güzele benziyoor
umarım seversiniz ya da sevmişsinizdir:)) bana yorumunuza dair bildirim gelmemiş sanırım ondan yeni cevaplıyorum:/
Öyle mi hic sıkıntı değil. Ama bi kere yapabildim sadece sanırım yoga benlik degil :'(
ben de spor hakkında böyle düşünerek yogaya yönelip sevmiştim... kişinin vücut yapısıyla da alakalı sanırım :))
...düşünmeye başlayınca astronot kelimesi zihnimde döner durur. bana bugün deseler "seni uzaya fırlatacağız" diye hemen olur derim. bizimki de böyle bir hayalperestlik işte:))
yapmayı sevdiğim şeyleri güzel yapamıyorum ve yapamayacağım. dışarıdan bakanlar beni pislik içinde debelenen beceriksiz bir aptal olarak görüyorlar ve öyleyim de zaten. olduğum yerde bile olsa doğrulamadan ölüp gideceğim. hiçbir zaman da o özendiğim bağımsız ve yalnız kadın olamayacağım.
Bu acımasız gerçeklerden ziyade kendinize kustuğunuz nefret resmen. Lütfen sevgili fihtheinfpt, hayal etmeye ve onları gerçekleştirmek için çabalamaya devam edin. Önemli olan çabadır. :)
bazen kendimden inanılmaz nefret ettiğim doğrudur maalesef sayın mdblue:((
benim için dondurma şahane gerisi bahanedir. soğuk ve sütlü her şeyi yiyebilirim :)) sütü bu derece sevmeyen birinin dondurmaya bu kadar bayılması bence de çok ilginç ahaha
bim'den kuzenimle pembe-mavi olarak iki rengini aldığımız o meşhur mp3'le başlayan uzunca bir hikâye. o kadar çok dinledim ki... tabii bozuldu o sonra. babamın bir arkadaşı ince uzun, kırmızı bir tane hediye etmişti. son zamanlarda error vermeye başlasa da hâlâ çalışıyor. başlık beni çok duygulandırdı gidip kırmızı mp3ümü buldum :"))
nedense gönlümden adlarını paylaşmanın gelmediği bir dizi ülkeyi. beynimin içi de oldukça değişken olduğundan birkaç sene önceki fihtheinfpt'nin hayalleri ile bugünkününkiler birbirini tutmayacaktır:)) fakat dünyayı gezmek hayali bende her daim vardı...
bu konu olabilecek bütün metafor çeşitlerine dönüştürülüp tekrar tekrar tartışıldığı, tabiri caizse suyu çıktığı (belki de taştığı haha) için burada tekrarlama gereği duymuyorum. gerçek anlamıyla algılayacak olursak, övünmek gibi olmasın ama, çok iyi ayarlarım. yere su taşırdığım nadirdir. :d
ankara karlı bir 30 mart sürprizi yapsa da bunun içimizde hissetmemize engel olamadığı kıpırtılardır. kuş cıvıltıları, rengârenk çiçekler tomurcuklar, vızır vızır böcekler ve serin rüzgâr..:)
telefonla konuşmayı sevmem, ses kaydını sevmem, görüntülüyü sevmem, mesajlaşmayı da sevmediğim gibi yüz yüze sohbet etmeyi de, yeni birileriyle tanışmayı da sevmem. ben insan sevmiyorum galiba ya.
jdfyjsufsukf
yaşına ilk baktığımda şok geçirdiğim oyuncu :)))) biraz yaşlan be adam<3
senelerdir üzerinde (asgari düzeyde de olsa) çalışmama rağmen ses kayıtlarını dinlediğimde asla beceremediğime ve asla beceremeyeceğime bir kez daha inandığım bir eylem:( gerçekten çok iyi olmayan birinin çaldığı keman katlanılır gibi olmuyor, benle alakası yok bi arkadaştan duydum:)))
izlediğim ilk sitcom'dur kendisi. bu nedenle midir bilmem çok severim. dizi başından sonuna kadar süren bir gizem unsuru barındırır. 7. sezonun sonunda en büyük spoiler'lardan birini yemeseydim daha iyi olurdu tabii:( üniversite sınavına aylar kala izlemeye başlayıp bitirmiştim. gülmekten karnımın saatlerce plank yapmışım gibi ağrıdığı olmuştur:D tekrar açıp izlemek ana karakterler arasında oturuyormuşum, sohbete katılıyormuşum gibi evimde hissettirir. maclarens'a dönmek her seferinde daha güzel, eğlenceli, yerine göre hafif hüzünlü ve nostaljik oluyor :")
bilmeyenler için kısaca konusu: ana karakterlerimiz ted, marshall, lily, barney ve robin. diğerleri maclaren's adlı bir barda takılan arkadaşlarken bir gün ted bu barda robin'i görüp aşık oluyor. robin onu reddediyor fakat ted çabalamayı bırakmıyor. derken olayların gelişip robin'in de gruba katılmasıyla bu beş arkadaşın hayatla başa çıkma mücadelelerini izliyoruz. (ne kadar da klişe bir cümle:d)
not: diziyi ted'in gözünden izliyoruz. yetişkin ted çocuklarına anneleriyle nasıl tanıştığını anlatıyor.
bilmeyenler için kısaca konusu: ana karakterlerimiz ted, marshall, lily, barney ve robin. diğerleri maclaren's adlı bir barda takılan arkadaşlarken bir gün ted bu barda robin'i görüp aşık oluyor. robin onu reddediyor fakat ted çabalamayı bırakmıyor. derken olayların gelişip robin'in de gruba katılmasıyla bu beş arkadaşın hayatla başa çıkma mücadelelerini izliyoruz. (ne kadar da klişe bir cümle:d)
not: diziyi ted'in gözünden izliyoruz. yetişkin ted çocuklarına anneleriyle nasıl tanıştığını anlatıyor.
izlediğim ilk sitcom yazmaya gelmiştim ben de ashhahsa
hqhhshshshxjs yaaaaa cidden miiiii <33
(bkz: friends)
anne with an e'deki anne shirley-cuthbert öncelikle. çok sevdiğim ve kendimi (bazen haddim olmadığını düşünerek) kendisine benzettiğim çağının ötesinde bir karakterdir. (bkz: the tragically hip-ahead by a century)
aslında bu kendi fikrim değil tam olarak, karakter testlerinden birinde kendinize benzeyen kurgusal karakterleri ve ünlüleri görebiliyorsunuz. orada anne, amelie (kalp<3), (anna karenina'daki) konstantin levin, johnny depp falan vardı.
not: amelie'yi izlemeden önce yani kendisini chucky'le karıştırıp korku filmi sandığım :d dönemlerde arkadaşlarım beni ona benzettiklerini söylemişlerdi. filmi izledikten sonra anladım bunun ne kadar büyük bir iltifat olduğunu.
not2: evet hiçbiri tek başına kendi fikrim değil:") o kadar kesin yargılarda bulunacak kadar tanımıyorum kendimi bence. ondan hep içselleştirdiğim, mantıklı bulduğum fikirleri sahipleniyorum.
aslında bu kendi fikrim değil tam olarak, karakter testlerinden birinde kendinize benzeyen kurgusal karakterleri ve ünlüleri görebiliyorsunuz. orada anne, amelie (kalp<3), (anna karenina'daki) konstantin levin, johnny depp falan vardı.
not: amelie'yi izlemeden önce yani kendisini chucky'le karıştırıp korku filmi sandığım :d dönemlerde arkadaşlarım beni ona benzettiklerini söylemişlerdi. filmi izledikten sonra anladım bunun ne kadar büyük bir iltifat olduğunu.
not2: evet hiçbiri tek başına kendi fikrim değil:") o kadar kesin yargılarda bulunacak kadar tanımıyorum kendimi bence. ondan hep içselleştirdiğim, mantıklı bulduğum fikirleri sahipleniyorum.
zamanında kuşumla çekindiğim güzel bir fotoğrafa yapmışlığım var. kuşumun alnımın ortasına yaptığı kakayı silmiştim :d şaka bir yana ergenlik döneminde uğradığım akran baskısının vs sonucu bende daha çok fotoğraf çekilmeye ve kameralara küsmek şeklinde olmuştu. yüzümü istediğim hâle daha yakın gösteren filtreleri tercih ederdim falan. zor günlerdi. iki ilkokul bebesinin alayları bir çocuğun üzerinde bu kadar etki bırakabiliyorsa influencer'larla büyüyen ergenleri düşünemiyorum. bu konuda ergenlerin üzerine şefkatle eğilmek şart...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?