diyet yapmaya
spora başlamaya
ders çalışamaya
daha düzgün yaşamaya
uyku saatlerimi düzeltmeye
düzenli bir hayat kurmaya
başlayacağım önümüzdeki hafta pazartesi günüdür. geçen hafta için de bu pazartesiydi fakat konumuzun bununla bir alakası yok
herkesin mi kalbi kırık :')
Ama yine de kırdın be kızım. Bu adam showcu ya
Grace'i hiçbir zaman sevemedim ya🥲
Aynen bence de
Bu cümledeki seven kişi ben oluyorum, üzülüyorum. Teşekkürler.
Yanlış kişiyi seviyorsun da ondan akıllım 😉 bak sevmen gereken kişi tam burda duruyor 😍❤️🔥❤️🔥
Sen de olmasan be mandalinam :') ❤️❤️❤️
Asıl sen olmasan nice olur benim halım 🥺
Hayatımda biri var, benim için değerli biri aslında ama bana hep anlatmakla meşgul. Beni hiç dinlemiyor. Bu çok yorucu benim için, mesajlaşırken bile benim mesajlarımı okumuyor sadece anlatmak istediği şeyi anlatıyor. Bazen düşünüyorum, niye hayatımda tutuyorum ki onu?
Küfür ediyorum ama s.ktr edin
Deniyorum umarım başaracağım
Çöpe atabilirsiniz. Başkaları da faydalanamasın.
Haklısınız sayın armut
Genel anlamda beklentilerdir.(bence)
Kendinden bir şeyler beklersin; başarılı olmayı beklersin, sabah ilk alarmla uyanmayı beklersin, anahtarı evde unutmamayı beklersin, beceremezsin olmaz.
Karşındakinden bir şeyler beklersin; seni sevmesini beklersin, sana değer vermesini beklersin, sana saygı göstermesini beklersin, sana günaydın demesini beklersin, özür dilemesini beklersin, teşekkür beklersin, ödünç verdiğin kitabı getirmesini beklersin…
Yolda gördüğün kediden kendini sana sevdirmesini beklersin, en azından ben bekliyorum.
Önüne koyulan yemekten bile senin karnını doyurmasını beklersin.
yani herkesten ve her şeyden bir şeyler beklersin. Beklentin boşa çıkınca da bir eksiklik hissi, ardından mutsuzluk peşini bırakmaz.
Beklentiler sadece üzer.
Kendinden bir şeyler beklersin; başarılı olmayı beklersin, sabah ilk alarmla uyanmayı beklersin, anahtarı evde unutmamayı beklersin, beceremezsin olmaz.
Karşındakinden bir şeyler beklersin; seni sevmesini beklersin, sana değer vermesini beklersin, sana saygı göstermesini beklersin, sana günaydın demesini beklersin, özür dilemesini beklersin, teşekkür beklersin, ödünç verdiğin kitabı getirmesini beklersin…
Yolda gördüğün kediden kendini sana sevdirmesini beklersin, en azından ben bekliyorum.
Önüne koyulan yemekten bile senin karnını doyurmasını beklersin.
yani herkesten ve her şeyden bir şeyler beklersin. Beklentin boşa çıkınca da bir eksiklik hissi, ardından mutsuzluk peşini bırakmaz.
Beklentiler sadece üzer.
Şırdan
Zaten muhtemelen önüme geldiği an kusarım
Zaten muhtemelen önüme geldiği an kusarım
işte şimdi sinirlendim! kawga
malpraktis gibi bir nedenden ötürü istemeden de olsa birisine zarar vermek ve sevdiğim birinin yardıma ihtiyacı olması ve benim elimden hiçbir şey gelmemesi
sadece benim özelliğim diyemem ama yakın arkadaşlarımla beraberken iqlarımızı -ye çekip saçma sapan şeylere gülebiliyoruz.
elime bir pergel iletki ve cetvel alırım. kareli kağıdımı açar verileri oraya teker teker not ederim . sonrasında meteoroloji genel müdürlüğünün sitesine gider hava sıcaklığı, basınç, rüzgar yönü ve hızı değerlerine bakıp genel bir hesaplama yaparım.
şaka şaka şimdi size kendim hakkında küçük bir bilgi vereyim
şaka şaka şimdi size kendim hakkında küçük bir bilgi vereyim
Dikkat edin düşmanınız çok
evet 3 ihanet görecekmişim ilki nöro ikincisi kardiyo idi. bakalım 3.sü ne olacak
Final olabilir
eyvah :/
önemsenmediğini fark etmek. hele ki sizi önemsemediğini hissettiğiniz kişi sizin için çok değerliyse.
Ben açıkçası olumsuz bakmaktayım. Burada kendimi geniş bir ailedeymiş gibi hissediyorum. Sayı artınca buradaki samimiyetin azalacağını düşünüyorum
Şöyle olabilir: buradan ayrı olarak bir sözlük açılır, orası tıbbiyelilere mahsus olur. Böylelikle diğer tıbbiyelilerle bağlantı kurulmuş olur. Ayrıca tıp okuyacaklara da geniş bir bilgilendirme ortamı sağlanmış olur
Şöyle olabilir: buradan ayrı olarak bir sözlük açılır, orası tıbbiyelilere mahsus olur. Böylelikle diğer tıbbiyelilerle bağlantı kurulmuş olur. Ayrıca tıp okuyacaklara da geniş bir bilgilendirme ortamı sağlanmış olur
Kesinlikle katılıyorum.
Ben deee ✋
saçmalıktır, limbic sistemin aktivitesini yönlendirmek o kadar kolay değildir. onun yerine, ağlayan kişinin başı, occipital bone civarından tutularak frontal kemiği, teselli edecek kişinin clavicle'ı civarına gelecek şekilde oturtulur. nefes almasına engel olmadan ağlayan kişinin başı biceps brachii ile desteklenebilir. kişi dehidrasyona uğramasın diye yakınlarda bir yerlerde su bulundurmak mantıklıdır. mantıklı iş yapalım.
mükemmel sayın elegantmoon :))
ahahaha sağ olun ackerman:)
yalnız kalmayı hiç sevmiyorum. tercihimin bu olduğunu söylesem de... asosyal olmaya ve yalnız zaman geçirmeye meyilliyim. ama yalnızlığım bazen öyle bir hal alıyor ki artık yalnızlık benim tercihim değil rutinim oluyor. yalnız kalma korkum yüzünden beni kırsalar da bir sürü insanı kendi içimde affedip onlarla olan ilişkime her şey normalmiş gibi devam ediyorum. ne onlara küstüğümden haberleri oluyor ne de affettiğimden... ben hep dağlara karşı yaşayan bir tavşan oluyorum.
ve sonra bu içimize attıklarımız sayın armut dağ oluyor...
Ve bazen o dağın içinde kayboluyorum... umarım hayır demeyi ve kırıldığımızı belli etmeyi zamanla daha iyi öğreniriz :)
Balığın yanına acılı şalgam; lahmacun veya dolmanın yanına kola; çiğköfte, kebap, güveç... tarzı yemeklerin yanına ayran.
Yazarken acıktım :)
Yazarken acıktım :)
"Herkes üç yaşam sürer. İlki saflığın yitirilmesiyle, ikincisi masumiyetin yitirilmesiyle, üçüncüsü bizzat hayatın yitirilmesiyle sonuçlanır." - Dark yaşadıkça gerçekleri gördükçe bunu hem kendi içimde hem de dünyada çok daha net görüyorum
Hayat üç bölümdür: dünyayı değiştireceğini sandığın, dünyanın değişmeyeceğine inandığın ve dünyanın seni değiştirdiğine emin olduğun.-Jean Paul Sartre bunu da yaşadıkça anlıyorsun. Küçükken her şey tozpembe her şeyi başarabileceğini dünya için çok önemli biri olduğunu sözünün olduğunu sanarsın. Zamanla anlarsın ne kadar önemsiz olduğunu bu sakil dünyanın böyle kalacağını ve de dünyada katlanılacak tek şeyin sevgi olduğunu...
Hayat üç bölümdür: dünyayı değiştireceğini sandığın, dünyanın değişmeyeceğine inandığın ve dünyanın seni değiştirdiğine emin olduğun.-Jean Paul Sartre bunu da yaşadıkça anlıyorsun. Küçükken her şey tozpembe her şeyi başarabileceğini dünya için çok önemli biri olduğunu sözünün olduğunu sanarsın. Zamanla anlarsın ne kadar önemsiz olduğunu bu sakil dünyanın böyle kalacağını ve de dünyada katlanılacak tek şeyin sevgi olduğunu...
Vasat bi sistem kimse savunmasın. Savunanın aklından şüphe ederim çünkü.Öngörememişlerse yapacakları şey emsallere bakmak olurdu maalesef o kadar geniş bakış açısına sahip değiller.
İşlemiş olduğu konu tamamen bir tarafa, hikaye anlatım biçimiyle başlı başına bir yönetmenlik başarısı ve şaheseridir. Bireyin psikolojik derinlemesine bu kadar inildiği başka bir dizi bulmak çok zordur. Walter White karakterinin 5 sezon boyunca geçirmiş olduğu değişimler, gerek dünya görüşü gerek yaşam tarzı ve gerekse ailevi ve insani ilişkiler bakımından ilmek ilmek işlenmiştir.
Dizinin bir diğer başarısı yine aynı şekilde baş karakterin fanatik boyutta inandığı etik değer yargılarının zaman içerisinde nasıl tam tersine evrildiğini, evrilebileceğini profesyonel boyutta anlatabilmesidir. Bu şekilde aslında etik yargıların a priori kalmadığı, dokunulmaz olmadığı da çok iyi bir şekilde sahnede oynanmıştır.
Dizinin ilk sezonun başından ta son sezonuna kadar nasıl her bölümün ilmek ilmek örercesine planlandığını fark edince dizinin arkasında nasıl bir deha olduğunu da insan ister istemez fark edip hayran kalıyor.
Breaking bad öyle bir dizidir ki üstüne dizi çekilir ;) -ki çekilmiştir de ve better call soul da aynı şekilde bunun çok başarılı bir alt senaryosudur.
Bana yabancı diziyi sevdiren ve üstüne bir yabancı dizi kültürü oluşturmama sebebiyet veren sanat eseridir breaking bad. İlk izlediğim yabancı dizidir ve iki kere bırakıp 3. Kez başladığım ve o şekilde bitirdiğim, bitirdiğimde “boş boş” değil, gözlerim “dolu dolu” etrafa bakındığım muazzam bir anlatım ve muazzam bir senaryo.
Bu arada söylemeden edemeyeceğim bir uçak sahnesi var ki -spoiler vermeyeyim- kelebek etkisi ve determinizm gibi felsefi-ontolojik görüşleri de ironik bir şekilde dizide anlatmış ve adeta yedirmiş, harmanlamıştır.
“Ben vakit geçirmelik dizi izlerim, eğlenceli olsun, sarsın” diyenler mümkünse izlemesinler. Bir diziden ne kadar sonuç ve anlam çıkarılabileceğini görünce insan bu dizinin “dizi izlemek” için yapılmadığını fark ediyor.
Üzerine çok şey söylenebilecek bir dizidir. Çok şey yazılabilir ve bozulabilir. Lafı da fazla uzatmanın anlamının olmayacağı, imdb'deki yerini tartışmasız hakkeden bir sanat eseri. İzlenmeden geçen her gün ayrı bir kayıptır.
Walter white benim kendimi bulduğum, kendimin derinliklerine daldığım ve kendimi sorgulatan favori karakterim tabi ki. Gereğinden fazla dizi izlemiş biri olarak bugüne kadar bir Walter white'ı bir de beni tanıyanların malumu olduğu karakteri hep kendim bulmuşumdur, bu ikisinde hep kendimi görmüşümdür.
Aşağıya favori sahnemi bırakıyorum:
Dizinin bir diğer başarısı yine aynı şekilde baş karakterin fanatik boyutta inandığı etik değer yargılarının zaman içerisinde nasıl tam tersine evrildiğini, evrilebileceğini profesyonel boyutta anlatabilmesidir. Bu şekilde aslında etik yargıların a priori kalmadığı, dokunulmaz olmadığı da çok iyi bir şekilde sahnede oynanmıştır.
Dizinin ilk sezonun başından ta son sezonuna kadar nasıl her bölümün ilmek ilmek örercesine planlandığını fark edince dizinin arkasında nasıl bir deha olduğunu da insan ister istemez fark edip hayran kalıyor.
Breaking bad öyle bir dizidir ki üstüne dizi çekilir ;) -ki çekilmiştir de ve better call soul da aynı şekilde bunun çok başarılı bir alt senaryosudur.
Bana yabancı diziyi sevdiren ve üstüne bir yabancı dizi kültürü oluşturmama sebebiyet veren sanat eseridir breaking bad. İlk izlediğim yabancı dizidir ve iki kere bırakıp 3. Kez başladığım ve o şekilde bitirdiğim, bitirdiğimde “boş boş” değil, gözlerim “dolu dolu” etrafa bakındığım muazzam bir anlatım ve muazzam bir senaryo.
Bu arada söylemeden edemeyeceğim bir uçak sahnesi var ki -spoiler vermeyeyim- kelebek etkisi ve determinizm gibi felsefi-ontolojik görüşleri de ironik bir şekilde dizide anlatmış ve adeta yedirmiş, harmanlamıştır.
“Ben vakit geçirmelik dizi izlerim, eğlenceli olsun, sarsın” diyenler mümkünse izlemesinler. Bir diziden ne kadar sonuç ve anlam çıkarılabileceğini görünce insan bu dizinin “dizi izlemek” için yapılmadığını fark ediyor.
Üzerine çok şey söylenebilecek bir dizidir. Çok şey yazılabilir ve bozulabilir. Lafı da fazla uzatmanın anlamının olmayacağı, imdb'deki yerini tartışmasız hakkeden bir sanat eseri. İzlenmeden geçen her gün ayrı bir kayıptır.
Walter white benim kendimi bulduğum, kendimin derinliklerine daldığım ve kendimi sorgulatan favori karakterim tabi ki. Gereğinden fazla dizi izlemiş biri olarak bugüne kadar bir Walter white'ı bir de beni tanıyanların malumu olduğu karakteri hep kendim bulmuşumdur, bu ikisinde hep kendimi görmüşümdür.
Aşağıya favori sahnemi bırakıyorum:
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?