confessions

necdetersoz

1. nesil Yazar - Yazar -
Necdet Ersoz

  1. toplam entry 80
  2. takipçi 15
  3. puan 11976

sözlükten biriyle tanışmak

necdetersoz
sözlüğün genele hitâp etmeyen, az yazarlı niş bir sözlük olması ve yazarlarının tamâmına yakınının aynı dört duvar içinde olduğunu varsayarsak,

ilerleyen zamanlarda okul normale döndüğünde meselâ her bir yazar için istese de istemese de bir yerlerde vukû bulma ihtimâli %50'nin üzerinde olan durum. :d

(ortamda gütfsözlük lafı geçmiştir)

- aaa yazar mısın sen de orada?
- evet uzun süredir yazarım.
- nickin ne?
- x.
- aaa ben de y. seni okuyordum bayâ favlamıştım o senmişsin demek.
- eheheehehe
- öhöhöhöhöh

ve tanış olunur.... ya da uzun süredir sözlükte tâkip ettiğin birinin, aslında tanıdığın biri olduğunu öğrenirsin...

meselâ sözlükten anonim yazışılır tanışalım denilir sonrasında şöyle şeyler olamaz mı bence olur yâni:

- kanka bugün benim öğle arası işim var biraz da sen yemeğe gidersin beni bekleme.
- tamam kanka ben de yemeğe gitmeyecektim zâten görüşürüz.

(ikisi de dekanlığın önündeki merdivenlerde beklerken yeniden karşılaşırlar.)

- hayırdır napıyorsun burada :d
- kanka birini bekliyorum da.
- aaa ben de. burada mı bekliyorsun?
- evet. sen?
- ben de.
- lan yoksa.
- hsssshtir o sen miydin lan sözlükteki x?
- evet sen de y'ydin değil mi?
- evet.
- vaaay anasssını

(bkz: sözlükten tanıştığın yazarın aynı amfiden çıkması)

ortamlarda sözlük hakkında konuşulurken kendini gizlemesi muhtemel yazarlar da pek tabî mümkün. o yüzden gütfsözlük'te anonim yazar olmanın ilk kuralı, gütfsözlük hakkında konuşmamaktır. :d
2
prime prime
giride emek var bildiğin saygı duydum
fistikgibiri fistikgibiri
ben de prime ın önce davranıp yorum yazmasına ilaveten saygı duydum

eskişehir

necdetersoz
sayısız müzeye, gezilecek yere ev sâhipliği yapan, türkiye'nin açık ara en güzel iç anadolu kentidir. memleketimdir. ara sıra özlediğimdir.

çok farklı konseptlerde değişik müzeler bulunuyor merkezde. müze dışında da gidilebilecek çok yer var.

bir delilik yapıp ta uzaklardan gelip de tüm şehri günübirlik gezmek isteyen; ancak yol yordam bilmeyenler için dm'den belirtilmesi hâlinde rehber olunur...

kendisi ılık bir eskişehir sabahı otogar'dan alınır, hemen yandaki kentpark'ta küçük bir tur atılır, kentpark'ta şöyle karşılanırsınız:




türkiye'nin ilk ve tek yapay sâhil ve denizine girilir:





sonra hop tramvay'a atlanarak çarşıya gelinir:




kendisine bir eskişehir tradisyonu olarak,

adalar çevresinde tatar çibörek ve ayran ısmarlanır.




hamamyolu'nda gezilir, met helvası yenilir.




zaman hiç fark etmez, istanbul'un uyduruk vefa bozasından on kat daha lezzetli karakedi bozacısından boza ısmarlanır.




ardından çarşıdaki irili ufaklı dükkânlar, yerel işletmeler gezilir. acıkılır. eskişehir'in en ünlü yerel kebapçısı abdüsselam kebap'tan karışık yenir.




gezilmiştir, yorulmuştur bünyeler... hemen porsuk'a, adalar'a gelinir.

adalar'da porsuk'un kenarında çimenlere uzanılır... saatlerce sohbet edilir, sarılınır, öpüşülü öhöm o sevgili oluncaydı hahaha










çekirdek çitleyen eşek heykeliyle dalga geçilir...




adalar'ın kafe ve sahaflarında nerd muhabbetler yapılır...




bir porsuk turu da yapılır tabi...




gezerken karşımıza farklı farklı heykellerin çıkması an meselesi...












çarşıdan bıkılmaz ama insanın canı sazova'ya gitmek ister. otobüs'e atlanır. sazova'da şato'nun önünde fotoğraf almak farzdır.




hadi şu gemiyi de gezelim dersiniz, gezersiniz...



biraz da müzeler:

balmumu heykel müzesi:





odunpazarı modern müze:




odunpazarı'na gelmişken, lületaşı müzesi'ne gidersiniz. küçük dükkânlardan lületaşı satın alırsınız...




târihî odunpazarı'nı turlarsınız...






sonra ânî bir kararla eskişehir'in en güzel manzarasına sâhip şelâlepark'a çıkarsınız...





artık akşam olmuştur... burada çimenlere uzanırsınız, karanlıkta eskişehir manzarası izlerken hafiften üşümeye başlarsınız; çünkü yüksek bir tepe üzerindedir. hava estikçe birbirinize biraz daha yaklaşırsınız, ısınırsınız....




akşam barlar sokağı...




fakat artık vakit gelmiştir. dönme zamânıdır. öfleye pöfleye otogar'a gidilir, bilet alır ve kendisini uğurlarsınız. ve başka bir gün, yine buluşma sözü alırsınız... ve en hüzünlü uğurlamalar buradan yapılır...





5
privileged of medic privileged of medic
Elinize sağlık sayın necdetersoz harika bir entry olmuşşş
ileleualatyr ileleualatyr
Adettendir, başlığı açan ileleualatyr'e teşekkür edilir :')
privileged of medic privileged of medic
O zaman Size de teşekkürler ileleualatyr :)
necdetersoz necdetersoz
teşekkür ederim :)
ileleualatyr ileleualatyr
Ne demek, görevimiz 🦄

trans-45-epoxy-e-2-decenal

necdetersoz
trans-4,5-epoxy-(e)-2-decenal.

insan ve diğer memelilerde kanın karakteristik metalik kokusunu veren kimyasal. 3-[(2r,3r)-3-pentyloxiranyl]-2e-propenal; epoxy-2-decenal şeklinde bir adlandırması da var.

o "kan kokusu" dediğimiz, metalik, kendine has kokunun esas sebebi kanda bunun yoğun olarak bulunması.

özellikle karnivor ve avcı türler, bu kimyasalın kokusuna karşı son derece hassaslar. kilometrelerce öteden kan kokusunu alabilen yırtıcı hayvanlar bu kimyasalın geldiği yeri algılayarak avlarının yerlerini belirleyebiliyorlar. insanlar da bu kokuyu yırtıcı hayvanlara benzer şekilde hissedebiliyorlar. yapılan bâzı çalışmalara göre yırtıcı ve karnivor türlerde bu kokunun alınması atraktif, yâni o canlıyı kanın bulunduğu bölgeye çeken bir tabiatta iken, herbivor ve av olan türlerde bu kokunun algılanması bölgeden uzaklaşma davranışını tetiklemiş (bölgede av olmuş bir canlının ve yine potansiyel tehdit olan yırtıcı türün civarda varlığına yönelik evrimsel bir koruma mekanizması olabilir).

insanlar da bu metalik kokuya farklı ölçülerde tepkiler gösterebiliyor. kimileri severken (ben severim) kimileri gerçekten tiksinebiliyor. bu da insan türü olarak omnivor canlılar olmamıza rağmen, bana kalırsa birey düzeyinde karnivor ya da herbivor tarafımızın hangisinin daha baskın olabileceğine dâir bir miktar fikir de verebilir. :)

molekül gösterimi:



ilginç bir bilgi; bu kimyasal bir çeşit aldehit ve omega-6 içeren yağların yüksek derecelerde ısıtılmasıyla ya da yakılmasıyla meydâna gelen reaksiyonlarda da bir basamakta oluşuyor. dikkat ettiniz mi bilmem ama bitkisel yağlar yüksek derecelerde ısıtılıp yakıldığında da ağır bir yağ yanığı kokusuna eşlik eden hafif metalik bir koku duyarsınız. örneğin bâzı otobüsler böyle yağ yakarlardı yakıt olarak. aklıma hemen o geldi, o kokuyu hatırlarsanız bünyesinde değişik, farklı bir metalik koku da barındırdığını hissetmişsinizdir. ya da tavada yağlı bir yiyecek kızartırken tavayı ocağın üstünde çevirip alevlerin yağa ulaşmasına neden olursanız tavanın içindeki yağ alev alıp yanınca da aynı koku çıkar. işte o yağda oluşan kimyasalla kana metalik kokusunu veren kimyasal, aynı.

daha da ilginç bir bilgi; bu kimyasal nârenciyelerin kabuğunun altındaki beyaz acımsı tabakada ve yeşil çaylarda da yoğun olmasa da bulunuyormuş ve bu aromaları yakalayabilmek için diğer kimyasallarla birlikte yıllarca aroma verici olarak kullanılmış; ancak kullanım dozlarında hücresel toksisiteye neden olabileceği nedeniyle kullanımı yasaklanmış...

insan kanıyla, nârenciye, çay ve bitkisel yağın böyle bir ortak noktasının olabileceği kırk yıl düşünsem aklıma gelmez. insan bâzen doğaya hayret ediyor...
2
keeker keeker
Sıkılmadan okuduğum en uzun giri , elinize sağlık
necdetersoz necdetersoz
teşekkürler :)

facies hippocratica

necdetersoz
hipokrat yüzü.

özellikle kronik ve prognozu kötü hastalıkların ileri aşamalarında ortaya çıkan, hippocrates tarafından ilk kez târif edilmiş, ağır hastalık varlığını, cachexia'yı ve ölümün yaklaştığını düşündüren karakteristik yüz görünümü. hastanın alt dudağı sarkmış ve ağzı hafifçe açıktır. göz çukurları belirginleşir, gözler çukurun içine nisbî gömülmüştür. göz kapakları düşmüştür. yanaklar çökmüştür. kulaklar soğuktur ve doğal formunu kaybetmiştir. deri soluk, kuru ve serttir. alında nemlilik bulunabilir. kronik ve ağır katabolik süreçlerin sonunda (kötü prognozlu kronik hastalıklar, dehidrasyon, uzun süren açlık, ölüm orucu vb.) ölümden önce hastanın yüzü bu karakteristik görünüme yaklaşır.



2
ileleualatyr ileleualatyr
Bu saatte görmeseydim iyiydi :')
necdetersoz necdetersoz
😕

açılımları öğrenildiğinde aydınlanılan kısaltmalar

necdetersoz
neurocranium çalışırken kitaplarda ismi geçen scalp'in normalde muhtemelen bir kısaltma olmamasına rağmen neurocranium'u örten tabakaların sırasıyla baş harfleriyle de gösterilebiliyor olması...

s: skin
c: connective tissue
a: aponeurosis epicranialis
l: loose connective tissue
p: pericranium



1
elegantmoon elegantmoon
meltem hoca'nın slaytı geldi direkt gözümün önüne:))

gazi tıp 2021 girişliler

necdetersoz
yârından itibâren;

üniversite sınavı beni kesmedi tus'a başlamayı düşünüyorum tus'a nasıl çalışmalıyım?, hızımı alamadım okula başlamadan anatomiyi bitirmeyi düşünüyorum da netter mi alayım sobotta mı sizce?, guyton diye bir kitap varmış şimdi onu alsam okula kadar günde 513121 sayfa okusam faydası olur mu??, beyin cerrahı ya da kalp damar cerrahı olmak istiyorum 1384685154 milyon tl maaş alıyorlarmış doğru mu acaba?, günde 185 saat çalışmak yeterli olur mu sınavlar için??, birinci sınıfta ne olduğu hakkında hiçbir fikrim olmadığı bilmemnetomy ameliyatına girebiliyor muyum?

gibi sorularla mevzûya hızlı ve heyecanlı bir giriş yapacak olan nesil. eski bizler...

birkaç ay sonra alışıyorsunuz. :))
1
ileleualatyr ileleualatyr
Bir de şey var “okulda kaç tane kadavra var?”

hastanede karşılaşılan gülümseten olaylar

necdetersoz
yazarların hastanede karşılaştıkları yer yer komik bâzen sıcak anılar ya da olaylardır.

dâhiliyede geriatri servisinden hasta alınmıştır. geriatri rotasyonu tek gündür ve o gün hasta sunumu yapılacaktır; dolayısıyla hastanın sunumunun 2 saat içinde hazır olması gerekmektedir.

sabahın köründe odaya girilir. tanışılır.

merhaba isminiz x değil mi, ben stj. dr necdet sizle şikâyetleriniz hakkında konuşup sizi muayene edeceğim.

geriatri kliniğindeki hastalar genellikle kompleks hastalar, dermatolojik ve psikiyatrik problemleri bir arada barındıran; kalpten nefrodan tutun ortopediye romatolojiye kadar geniş bir hastalık yelpâzesiyle yatışı yapılmış hastalar oluyor. bir de hastaların irritabl, depresif, sıkılgan hâlleri tabloya eklenince anamnez güçleşiyor.

bizim hasta 10 yıl öncesinden romatoid artrit tanılı, crp yüksekliğiyle gelmiş. yatış şikâyeti belirtmiyor. dosyada da bir şey yok. crp yüksek o nedenle geldim diyor. ne şikâyetin var diyorum yok diyor.

haydaa. stajyer anamnezi neredeyse tamâmen semptomatolojik olmalıdır, epikriz yazar gibi öykü istenmez. stajyerlerin en sık yaşadığı problem. rutin olan şey hastanın bir iki geliş şikâyeti vardır sen onları başlangıç zamânından yatışa kadar evirir çevirir ayırıcı tanıya uygun bir şekilde sorgulayarak ifâde edersin. crp'yi ne yapalım?

neyse hasta yaşlı erkek, uykuya meyilli, kooperasyonunda da problemi var. bilinç yerinde ama yanıt vermede ve algılamada problemler yaşıyor. kesin psikiyatrik şeyler de var bu hastada dedim, anamnezde sıkıntı yaşıyor tam o sırada hasta yakını da lafa girdi.

sık sık düşüyor dedi. düşmekten şikâyetçi dedi. hâlâ var mı dedim, evet. ilginç, benim anamneze semptom belirtmem gerek ne soralım? hasta yakını teyze devrede.

ilk kez ne zaman oldu bu? 3 yıl oluyor.
ne sıklıkta düşüyor? önceleri birkaç ayda bir kez düşerdi sonra sıklığı arttı.
denge kaybıyla mı oluyormuş? yok. baş dönmesi? yok. bacak ağrısı, zayıflama? yok.
gibi gibi sorular devâm ediyor.
psikiyatrik-nörolojik şeylerle de ilişkilendirmeye çalışıyorum. nasıl bir his oluyor düşerken? hasta devreye girdi, ayakları birbirine dolanıyormuş, düz yolda bile ayakları birbirine takılıyormuş.
nasıl bir takılma oluyor târifler misiniz?
derken hasta yakını teyze âniden sözü aldı.

- düşünce top gibi yuvarlanıyor. düz yolda yuvarlana yuvarlana top gibi hop hop gidiyor.

bir de eliyle gösteriyor böyle top yapıyor.

teyze o an hastâne yaşantımın en empresyonist şikâyet betimlemesini yaptı. el hareketleriyle de kombinlediği betimlemeleri sabahın köründeki tüm ciddîyetimi bozdu. mimiklerimi kontrol etmek için ekstra çaba sarf ediyorum. birkaç sâniyelik rahatlama periyodundan sonra düşme şikâyetinden devâm ettim. hiçbir şikâyetim yok diyen hastanın, anamnezin ilerleyen zamanlarında hâlihazırda ağır depresyona bağlı problemleri, gün boyu devâm eden uykuya meyli, hâlsizliği, iştahsızlığı, nefes darlığı, ayakta şişliği, kaşıntısı pek çok devâm eden şikâyeti çıktı. ra'ya bağlı semptomları kalmamış sâdece. onun dışında pek çok yakınma var. benim anamnez bulamaç oldu bele geriyyatrinin içine soxum. hiçbir şeyi birbiriyle ilişkilendiremiyorum, derken elimde yalnızca düşme şikâyeti ön planda var. psikiyatrik ve megaloblastik anemi-b12 düşündük. dönüp dolaşıp top gibi yuvarlanma mevzûsuna gelince, tüm o ciddiyetin arasında içten bir sırıtma geliyor anamneze kendimi vermeye çalışıyorum.

muayene nizâmî geçti fakat tamamlayamadım anamnezi. hocaya sunsam, "hasta düşerken top gibi hop hop yuvarlanıyormuş" desem ne olurdu acaba? mâlûmunuz, tıbbî terminolojiden arındırılmış, ekserîyetle hasta ve yakınlarının ifâde ettiği şekilde istiyorlar öyküyü. meslekî yaşantım boyunca bir ikinci kez, düşerken top gibi hop hop yuvarlanma târifi duyar mıyım, sanmıyorum.

14 ocak covid aşısı olmamız

necdetersoz
bugün itibâriyle gerçekleştirdiğim olay.

randevu saatinizde gittiğinizde çok beklemeden bilgilerinizi verip uygulama odasına geçiyorsunuz ve sâniyeler içinde görevli sağlık personeli tarafından sol deltoid'den aşınızı oluyorsunuz. iğne oldukça ince ve neredeyse hiç acı da yok. sonrasında yarım saate kadar akut bir durum olursa diye bekleyebilirsiniz; ancak hiç ciddi bir olaya rastlanmadı şu ana kadar sanırım.

tıp fakültesinde aşıyı reddedenler olduğunu öğrendik. elbette herkes kendi bedenî mülkîyeti hakkında kendi irâdesiyle karar alma hakkına sâhip; ancak ben yine de bir tıp hekimi adayı olarak bulunduğunuz topluma örnek ve öncü olmak açısından aşı olunuz diyorum...

kahveni demle podcast

necdetersoz
anaakım kişisel gelişim kitaplarının vaat ettiği tozpembe masalların dışında, güncel bilimsel çalışmaları ve insan biyolojisini, evrimsel psikoloji ve biyolojiyi temel alarak kişisel gelişime farklı bir noktadan bakmak için başlattığım amatör podcast serisi.

bu kişisel gelişim yolunun bir parçası olarak haftaiçi her gün saat 6'da yayımlanıyor ve yaklaşık 10 dk (5-15 dk) sürüyor. şimdilik anchor, spotify ve google podcastlerde.

Kahveni Demle Podcast profili: https://open.spotify.com/show/0v2rB7KmLjiutolZEUKSqL?si=481d36c82c094862



haftalık olarak yeni yayımlanan bölümleri burada da paylaşmayı düşünüyorum. şu ana dek yayımlanmış bölümler:

Bölüm 1 Intro ve Düşünceler: Podcastin ve kişisel gelişim yolunun tanıtımı
https://open.spotify.com/episode/2tvLB1OWpRJ8CfXqcsQP1i?si=2ed53554a37f40e6

Bölüm 2 Nonkonformizmin târihsel anlamı: Podcastte sözünü ettiğimiz nonkonformizmin nereden geldiğini ve anlamda kullanıldığını konuşuyoruz.
https://open.spotify.com/episode/3FukdKXxWy0qnBuuw87b7n?si=f3300c8786ee4272

Bölüm 3 Homeostasis: Fizyoloji ve biyolojideki temel kavramlardan homeostazinin kişisel gelişimde ne anlama geldiğini konuşuyoruz.
https://open.spotify.com/episode/4YEfhX9RgAID2N6vEYwygA?si=13044f27f29d4c64

Bölüm 4 Normal olmak başarısızın temel amacıdır: Jung'a atfedilen bu söz üzerinden Jung ve modern dönem psikologlarından Peterson hakkında konuşuyoruz.
https://open.spotify.com/episode/0Ah1KdyMxHv1aPTcoxAgjw?si=e666539ff5484ae5

Bölüm 5 Sci-Hub ve Library Genesis: Kitlesel bilimsel araştırmalar için devrim yapmış iki projeden bahsediyoruz.
https://open.spotify.com/episode/1BPXTqK40q42lMEUogFH3S?si=a45427ceb4da461f

Bölüm 6 Doğal yoldan testosteronu yükseltmek: Testosteron hormonunun doğal yollardan nasıl yükseltilebileceğinden bahsediyoruz.
https://open.spotify.com/episode/6a7uoIzbvAnRg6fFIs83cb?si=1eb555d44fca4e36

Spotify kullanmayanlar için Google Podcasts linki:
https://podcasts.google.com/feed/aHR0cHM6Ly9hbmNob3IuZm0vcy85YmJlNjc3MC9wb2RjYXN0L3Jzcw

Anchor:
https://anchor.fm/kahvenidemle

Bölümlerde önerdiğim şarkıların olduğu playlist:
https://open.spotify.com/playlist/6cRtPmruG9ygRbYOJNAoGX?si=28e20a90c00c4c35

Soru ve görüşleriniz için instagram:
https://www.instagram.com/kahvenidemle/

Mail: [email protected]

Fayda gördüğünüzde abone olmayı ve tâkip etmeyi unutmayın!
2
gri gri
tebrik ederim harika bir atılım
necdetersoz necdetersoz
Teşekkür ederim

telefon bağımlılığı

necdetersoz
psikiyatride spesifik fobiler arasında Nomophobia ismiyle kendine yer bulmaya başlayan, özellikle akıllı telefonların yaygınlaşmasıyla birlikte görünürlüğü artan, telefona erişimin bulunmadığı zamanlarda anksiyete, sinirlilik, korku, panik ve yalnızlık hissi gibi semptomların görülebildiği bir çeşit bağımlılık.

Nomophobia, no mobile phone phobia'nın kısaltılması şeklinde oluşturulmuş.

cyanosis

necdetersoz
redükte hemoglobin'in 5 gr/dl'nin üzerine çıkmasıyla (3-5 gr/dl arası da hastanın kliniğine göre siyanoz için yeterli olabilir) deri ve mukozalarda mavimsi renk oluşması.

peripheral ve central şeklinde 2 tip siyanoz var.

central cyanosis nasıldır?

• arter kanında oksijen düşük (hypoxaemia)
• ağız içi gibi mukoza bulunan bölgelerde gözlenir, ekstremite uçlarında da olabilir. dil muayenesinde görülebilir.
• ektremiteler soğuk değildir (dolaşım sağlanıyor) ve ısıtmakla siyanoz düzelmez.
• sıklıkla polycythaemia eşlik eder (hipoksemiye yanıt). clubbing olabilir.

central cyanosis nedenleri? kanın iyi oksijenlenemediği ac hastalıkları, şantlı kalp hastalıkları, anormal hb olan hastalıklar (zehirlenmeler), yüksek rakım...

peripheral cyanosis nasıldır?

• nedeni hipoksemi değil ekstremiteye ulaşan dolaşımdaki bozukluk.
• ektremiteler soğuktur (dolaşım sağlanamıyor) ve ısıtılınca siyanoz kaybolur.
• mukozada siyanoz gözlenmez, ekstremiteler siyanotiktir.
• polycythaemia eşlik etmez.

peripheral cyanosis nedenleri? cardiac output'un düştüğü durumlar-kalp yetmezliği, şok, arteryel tıkanıklık, venöz dolaşım bozukluğu, periferik vazokonstriksiyon, soğuk hava...

notlar:
* ekstremite distallerini siyanotik gördün hemen periferik deme dil ve mukoza muayenesi de yap.
* anaemia'sı olanda siyanoz daha zor ortaya çıkar satürasyonun belirgin düşmesi lâzım (%60).
* hastaya %100 oksijen solutunca siyanoz düzelirse muhtemelen hipoksemik bir siyanozdur.




doktorluk mesleği robotlar tarafından ele geçirilebilir mi sorunsalı

necdetersoz
yüksek olasılıkla gerçekleşmeyecek olay. hekimler, dünyâ genelinde robotik bilimi ve yapay zekâyı medikal teknolojiler altında tıbbî pratikte hâlihazırda kullanıyorlar. yapay zekâ hekimliği yok eden değil; hekimin diyagnostik, terapötik, girişimsel başarısını daha da artıran bir fasilitatör. bugün literatürdeki hâkim kanı da bu şekilde.

WiLL ROBOTS TAKE MY JOB? isminde, günümüz ve gelecekteki muhtemel teknolojileri baz alarak mesleğinizi kaybedip kaybetmeyeceğini hesaplayan ilginç bir web-site de mevcûd meselâ bu siteye göre hekim ve cerrahların mesleğini kaybetme olasılığını %0.4 olarak hesaplıyorlar ki bu sitedeki en düşük oranlardan biri. yâni yapay zekânın ve robotların, gelecek nesillerde yerini alma ihtimâli en düşük olan meslek gruplarından biri hekim ve cerrahlar...

https://willrobotstakemyjob.com/29-1060-physicians-and-surgeons

örnek yazılar:

mıt technology review: "aı can't replace doctors. but it can make them better."
https://www.technologyreview.com/2018/10/23/139414/ai-cant-replace-doctors-but-it-can-make-them-better/

"aı is supporting doctors, not replacing them."
https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC5819974/

"as recently discussed in the literature doctors will most likely not be replaced by artificial intelligence: smart medical technologies exist as such as support to the physician in order to improve patient management."
https://www.frontiersin.org/articles/10.3389/fmed.2020.00027/full

- serona kan yürüdü robot evladım sarı serondan bir daha takıver
- serona kan yürümesi algilaniyor.... 111011101010
- sari seron algilaniyor... 101110100101010101
- sari seron bulunamadi
- yaaa robot kardeş çok rahat konuşuyordun

fotoğraflarına bile bakamadığımız hastalıklar

necdetersoz
başlığı görünce aklıma ilk gelen kendim de gördüğüm için olsa gerek diyabetik ayak ileri evreleri oldu. yalnızca bakamamakla kalınmaz, hastanın bulunduğu ortama gangren ve nekroze olmuş ayağın yaydığı çürük koku nedeniyle girmekte dâhi zorlanabilirsiniz. hekim için zorlayıcı hekimlik koşullarından biri...

mayi

necdetersoz
basit fakat ilk kez duyulduğunda ne olduğu bir türlü çözülemeyen bir başka terim. o zaman yeniyiz uzaktan kulak misâfiri olduk hoca asistana diyor ki "hastaya ne kadar "mayi" verdiniz" hoca da asistan da yoğun biz de o zamanlar düşünüyoruz daha ilk kez de duyunca yazılışını da bilmiyoruz tam da anlayamadık google'dan araştırıyorum:

google mahi nedir enter.

google mayhi nedir enter.

google mai tıp terimi enter.

google maği enter vs vs

derken,

bir şey çıkmıyor. neyse akabinde öğrendik ki, bu mayi'ymiş. mayi de "sıvı" demekmiş. mayi ile sf'i kastediyormuş.

"sıvı"...
2
bilmiyo rumm bilmiyo rumm
may arapcada da su demek bi'may da sulu olan sey belki oradan geliyordur.
necdetersoz necdetersoz
evet arapça kökenliymiş.

fıstık ezmesi

necdetersoz
fitness trendlerine bağlı olarak şu sıralar popülerliğinin arttığını düşündüğüm bir yiyecek. her yerde reklamını görüyorum. belki benim ilgi alanlarıma göre düzenlenmiş ve bana daha çok görünen reklamlar da olabilir. eskiden piyasada sürekli şekerli olanları bulunurken artık pek çok gıda markası şekersizlerini ya da farklı çeşitlerini (ballı, hurmalı, chia tohumlu vb) üretmeye başladı. ezme yerine yıllardır doğrudan fıstığın kendisini tüketen biri olarak uzun bir süre ilgimi çekmese de evde bir anda ezme yapasımın gelmesiyle berâber hârika bir lezzet de keşfetmiş oldum.

bunun üzerinden biraz gastronomi konuşalım. yiyeceğiniz kadar çiğ yer fıstığını kabuklarından soyarak ve iyice ayıklayarak bir tavaya alıp başka hiçbir malzeme eklemeden 5-10 dk kısık orta ateşte kavuruyorsunuz ve hafif kızarıp esmerleşmesini sağlıyorsunuz. yer fıstıklarını henüz çok sıcakken bir blender/rondoya hızlıca alıp 5 dk kadar krema ve ezme kıvâmına gelene kadar çekiyorsunuz. kavururken yağını hafifçe salacağı için çekmeye başladığınızda o kendi yağı yer fıstığına esas ezme kıvâmını sağlayacak ekstra yağ koymadan çünkü kendisi zâten çok yağlı. bu kadar.

ve evet fıstık ezmesi, içine başka hiçbir şey koymasanız dâhi normal fıstıktan kat kat daha lezzetli. peki içinde başka hiçbir ek malzeme olmadan yer fıstığı ezmesi, yer fıstığının kendisinden çok daha lezzetli olabiliyor? temelde iki sebebi var.

kavurma işleminde, fıstıktaki protein ve karbonhidratta yüksek sıcaklıkta meydâna gelen maillard reaction adı verilen olay. bizim esmerleşti, kavruldu, kızardı dediğimiz şey. yaklaşık 180 derece sıcaklık gereksinen bu reaksiyon, yiyecek moleküllerinin tat ve aromasını insan damak zevkine göre artırıyor ve değiştiriyor. o yüzden aslında hemen her besinin kavrulmuş, kızartılmış hâlleri, 100 santigrad derecedeki haşlama ve çiğ tüketimlere göre insanlara daha çok zevk veriyor. örneğin hammaddesi aynı olmasına rağmen kahvelerin farklı kavrulma derecelerine göre farklı tatlar vermesinde de aynı sebep yatıyor.

ikincisi ise tat tomurcuklarıyla temas ve yüzey alanının artması. fıstığı bütün hâliyle tükettiğimizde ağzımızda en fazla birkaç kez çiğner ve akabinde parçacıklar hâlinde hemen yutarız. dolayısıyla fıstık içindeki tat molekülleri yeterince dilimizle temas sağlayamadığı için fıstığın tadı olduğundan daha az algılanır. ezme hâline getirdiğimizde ise bu moleküllerin tomurcuklarla teması ciddi şekilde artar ve fıstığın tadı çok daha yoğun şekilde bizim tarafımızdan algılanır. o yüzden içine ekstradan hiçbir malzeme koymasanız dâhi tek başına bunlar lezzetini katlar.

yine de tatlandırmak isterseniz miktarca 1:10 oranında bal; veganlar de için hurma suyu ya da özütü, birlikteliğinde bir fiske tuz çok güzel sonuç verir. tadı artırmak için ekstra tatlı malzeme kullanılan târiflerde genel olarak berâberinde çok düşük miktarlarda tuz kullanılması tatlı tadın algılanmasını kolaylaştırıyor. bunun altındaki bilimsel mekanizma da çok mantıklı. dilde tat tomurcuklarında bulunan ve glukoz taşıyan SGLT1 reseptörlerinin çalışması ve şekerli tadı algılayıp beyne iletecek hücrelere taşınması, ortamda sodyum varlığında indükleniyor. sglt de zâten sodium-glucose linked transporter demek. işte bu yüzden bizim kullandığımız bir fiske tuz, gastronominin bilimle ilişkisini ortaya koyan ufak detaylardan sâdece biri...

jellinek's sign

necdetersoz
rasin's sign olarak da bilinir. hyperthyroidism'i ve graves' ophthalmopathy'si olan hastada daha sık üst göz kapağında belirgin olmak üzere periorbital hyperpigmentation olmasıdır. şâyet alt göz kapaklarında da pigmentasyon artışı olursa buna tellas' sign denir. hyperpigmentation jeneralize de olabilir (buccal mucosa, gingiva...). nâdir bir bulgudur doğrudan tiroid tanısı koydurmaz ama görünce tiroidi de akla getirir.

patofizyolojisi: gelişen hypocortisolemia'ya yanıt olarak pituitary gland'den acth sekresyonunda artış.






stanford encyclopedia of philosophy

necdetersoz
mantık, felsefe ve düşünce alanlarından yaklaşık 1600 nitelikli makâlesiyle internet üzerinden ilgili alanlarda ileri okumalar yapmaya imkân veren özgün ve değerli bir arşiv. makâlelerin hepsi son derece titiz ve ciddi bir üslûpla, akademik standartlara uygun, alanlarındaki önemli eserleri refere ederek hazırlanmış ve sürekli güncellenmekte. en sık okuduğum ve yazılarda kullandığım nonmedikal internet kaynaklarından.





içeriğine buradan ulaşılıyor:
https://plato.stanford.edu/contents.html
2
ileleualatyr ileleualatyr
İçerisi cennet gibi :) sağ olun sn necdetersoz
necdetersoz necdetersoz
ricâ ederim sayın ileleleualatyr

coeur en sabot

necdetersoz
göğüs grafisinde tahta pabuç ya da "bot" görünümü. tetralogy of fallot'ta tanısaldır. pulmonary stenosis nedeniyle pulmonary conus çökük görünür ve akciğerde vaskülerite azalmıştır. right ventricular hypertrophy nedeniyle apex yukarı kalkmıştır. kalp büyüklüğü normaldir ya da cardiomegaly olabilir. bu görüntüyle karşılaşılırsa echo yapılarak tanı doğrulanır.



2
mdblue mdblue
İngilizce tıp okuyanlar direkt okuyor. Türkçe okuyanlar Türkçeye çevirip okuyor. Sonunda ikisi de favlıyor. :)
necdetersoz necdetersoz
:))

facies mitrale

necdetersoz
ya da facies mitralis, ileri derece mitral valve stenosis olan hastadaki karakteristik yüz görünümüdür.

yâni "al yanak mor dudak"...

ağır mitral darlık olan (hafif kliniği olan mitral darlıkta facies mitrale görülmez) hastada cardiac output düşmüştür, buna bağlı gelişen systemic vasoconstriction ile burun ve dudaklarda cyanosis tablosuna ek olarak yanaklarda vasodilation ve stasis sonucu malar flush gelişimiyle kendini gösterir. bu tip inspeksiyon bulgusu olan mitral darlık hastasında sıklıkla pulmonary hypertension da akla gelmeli. görüntü systemic lupus erythematosus rash'ı ile karıştırılabilir ama sle hastasında dudak görünümü sıklıkla siyanotik değildir (bu sle siyanoz yapmaz anlamına gelmez sle hastası siyanozla da gelebilir ama mitral darlık ilerlediğinde siyanoz âşikârdır) ve kızarıklıklar karakteristik butterfly rash görünümündedir. mitral stenoz ve sle kızarıklıkları burun civârında (nasolabial fold) farklılık gösterir. lupus rash'ı hızlı gelişir ve genellikle bir tetikleyicisi vardır, mitral darlıkta böyle bir durum yoktur. anamnezde bunlar da önemlidir.

siyanotik dudak ve yanaklarda kızarıklıkla karakterize mitral yüzü:


antagonistik pleiotropizm teorisi

necdetersoz
antagonistik pleiotropi (yun. pleion=daha çok, fazla), yaşlanmanın ve yaşlılığın evrimine dâir geliştirilen birtakım evrimsel teorilerden biri.

ünlü evrimsel biyolog george williams tarafından 1957 yılında ortaya atılan antagonistik pleiotropi teorisi, temel olarak, bireyin sağlığı üzerinde belirli dönemlerde farklı farklı olmak üzere hem yararlı hem de zararlı etkileri barındıran genleri ifâde eder. daha spesifik olarak teori yaşam döngüsünün erken dönemlerinde ve/veya üreme çağında adaptivite sağlayan genlerin hayâtın ilerleyen dönemlerinde zararlı etkilere sahip olabileceğini îmâ eder. örneğin genç erkeklerdeki testosteron ikincil seksüel karakterlerin gelişimi ve rekâbetçi davranışlar üzerinde erkeğin üreme başarısını artırıcı özellikleri destekler. bununla birlikte, bu erkeklerde yaşam döngüsünün ilerleyen zamanlarında, yani olgunluk ve yaşlılık dönemlerinde testosteron birey üzerinde olumsuz etkilere sahiptir. buna örnek olarak bağışık sisteminin zayıflaması ve prostat kanseri geliştirmeye yatkınlık verilebilir.

üreme sonrası tepkisizliğiyle uyumlu olarak antagonistik pleiotropi teorisi, geç dönemlerde hâlen frekansını koruyan ve artıran çeşitli genetik orijinli hastalıkların varlığına başarılı bir açıklama getirir. antagonistik pleitropi teorisi ekseninde bir yorum getirilmeye çalışılan hastalıklara örnek olarak nörodejeneratif hastalıklar (alzheimer, huntington…) ve genlerin farklı etkileri üzerinden incelenen orak-hücre anemisi ve beta-talasemi gösterilebilir.

görsel: teoriye göre üreme öncesi dönemde adaptif olan genler ve onların üretimleri, üreme sonrası dönemde, doğal seçilimin etkisinin azalmasına uygun olarak birey için zararlı hâle gelir. organizmada üreme öncesi ve sonrası dönemde evrimsel bir trade-off söz konusudur.

yazarların uzmanlık için düşündüğü bölümler

necdetersoz
yazarların mezûnîyet sonrası uzmanlık yapmayı hedeflediği ya da istediği tıp alanlarıdır.

hastâne koşullarını tâkip etmiş, ilgilendiği hastalıkları araştırmış ve hakkında seçmek için yeterli düzeyde bilgi sâhibi olduğuma inanan biri olarak kendim adına nöroşirürji diyorum.
2
muamma muamma
zor ve hassas bir bölüm umarım kazanırsınız :)
necdetersoz necdetersoz
teşekkür ederim :)

yulaf ezmesi

necdetersoz
yaklaşık 5-6 yıldır mutfağımda bulunur. geçtiğimiz yıl tam 12 kg temiz kilo almama yardımcı olan, kas kütlesi koyduğum kilo aldığım yüksek kalorili dönemde yaptığım kahvaltıların en önemli öğelerinden biriydi. lezzetine garanti veremem; ancak gerek makro dağılımı gerek nitelikli protein ve lif kaynaklarıyla çabuk sıkılmadan kullanabileceğiniz kolay hazırlanan, bulk dostu kahvaltı kombinasyonumun olmazsa olmazı idi. bu vesîleyle ağırlık sporlarına ilgi duyanlar, kas hipertrofisi ya da total güç artırımı hedefleyenler, ağırlık egzersizi berâberinde kilo almak isteyenler için spora uygun dağılmış yüksek proteinli bulk kahvaltımı da paylaşmış olayım.

- 3-5 arası haşlanmış large ya da orta boy tam yumurta
- 50-75 gr yulaf ezmesi
- 200 ml yarım yağlı süt (yulaf haşlamak için)
- 1 tk kakao (yulafa)
- 1 çk tarçın (yulafa)
- 10 zeytin
- 50-75 gr az yağlı lor (yumurtanın yanında, baharat eklenerek)
- 3-4 ceviz (yulafa)

temelinde haşlanmış tam yumurta, lor, zeytinin yanında bir kâse yulaf. böyle uzun süre devâm ettim.

yaklaşık 1000-1250 kcal

makrolar:

karb: 60-70 gr
protein: 50-70 gr
yağ: 50-60 gr

ceviz sevmeyen fındık, bâdem koyabilir. yer fıstığı eklenebilir... miktarlar bünyeye ve kişinin günlük kalori gereksinimine ve hedeflerine göre değişiklik gösterebilir... süt duruma göre çıkarılabilir -ki pastörize market sütleri uzun dönem tüketimde pek iyi sayılmaz. yulafı haşlamak için süt kullanmak yerine su kullanıp tatlandırmak üzere tarçın ve kakao miktârı artırılıp bir miktar muz kullanılabilir bu sâyede karb değerleri artırılabilir. yulafa 1 ölçek protein tozu eklenebilir ve shake olarak tüketilebilir. powerlifting tarzı çalışanlar hemen her dönemde karb miktarlarını daha fazla artırabilir. keçiboynuzu tozu kullanılabilir. gram hesâbıyla tahin eklenebilir. (alternatifler)

yağ yüksekliği gözünüze çarpmıştır. popüler diyet ortamlarındaki yağ karşıtı düşüncelere rağmen; yağsız öğünler, özellikle genç ve fertil dönemde oldukça kötü. fiziksel açıdan aktif sağlıklı bir erkek bedenine günlük 1-1,5 g/kg kaliteli yağ kaynağı girmeli, riski olmayan sağlıklı popülasyon kolesterolden de kaçmamalı. doymuş yağ alımı da risk faktörleri olmayan aktif genç sağlıklı erkeklerde testosteron ve natural erkek sağlığı için mâkûl düzeylerde tüketiminde önemli görünüyor. anabolik steroid ve türevleri kullanmadığımız için beslenmemizde hormonal sağlığı yalnızca genel sağlık için değil fiziksel fitness ve ağırlık sporlarında başarı için de önemsememiz gerekiyor. tüm bunlar için yumurta, kuruyemişler, zeytinyağı, hindistancevizi yağı, avokado, çörek otu, tâhin, hayvansal ürünlerden epa-dha vb. kaynaklar tercih edilebilir...

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol