Yazar arkadaşlar zaten nereye gittiğini yazmış da dikkat çeken şu: millet bu kadar silahı nereden buluyor ve millette neden bu kadar silah var? Muhteşem bir jeopolitik konuma sahip ülkemizde bunun bu şekilde olması oldukça olumsuz düşündürüyor.
Sosyal medyada asalım keselim yazanlara bakmayın, milletin gazı alınır sonra her şey olduğu gibi devam eder. Ben bu entryi geçen haftalardaki cinayet olayları için yazmıştım ama o zamandan sonra bile o kadar çok olay oldu ki o olaylar da kısa bir zaman geçmesine rağmen geride kaldı.
Usta çok garip bir yorum gibi duracak ama ben bu konuda legal bir şekilde titiz çalışmalar sonunda bireysel silahlanmanın önünün açılması taraftarıyım. İllegal silah elde etmek hiç de zor değil ve bunun önüne geçmekten çok uzağız.
Doğru diyorsun usta. Ama onda da farklı sorunlar devreye girebilir. Amerika da olduğu gibi yasalar ve güvenlik güçlerinin yetkilerinin düzenlenmesi ile belki olabilir fakat onda da bu sefer cinayet gibi olayları artırır mı diye de insan endişe etmiyor değil.
%65 match oranı ile beni dermacı yapan testtir ayrıca. %64 ile de romato ile match yaptı. Tüm çözülemeyen kronik hastalar ile ben ilgileneyim istiyorlar herhalde. ya da ben bunu istiyorumdur belki, bilemiyorum:)
Tıbba başlamadan önce tanıdığınız arkadaşlarınızla muhabbetlerinizin, hatta ileri götürüyorum, yaşam şeklinizin farklılaşmaya başlaması.
Onların dertleri, kendi aralarındaki muhabbet artık size yabancılaşmaya başlar, Pek tabii sizin ki de onlara. Her ne kadar ortak noktalarınız devam etse de bu gerçek doğal olarak vuku bulur.
Daha yeni ikisinin çekim olayına girdiğim diştir. Aslında dikiş olayı olmasa çok acıtmıyor. İyileşme süreci bu işin zor olan kısmı gibi gördüm ben. Çekim anestezi ile beraber 30dk falan sürdü ki çoğu uyuşmayı beklerken geçti. Sonraki süreç ve yemek yemekteki zorluk tatsız tabii. 1 gün önce Erol taş gibi tavuğu ısırırken sonraki gün çorba ve puding ile beslenmek can sıkıcı oluyor.
Pazar günü sınava girecek üst dönemlerime başarılar dilerim. İnşallah hepiniz istediğiniz yerleri kazanır ve başarıyla yolunuza devam edersiniz. Sonuç ne olursa olsun siz buraya kadar gelmek için çok büyük emekler ve fedakarlıklar gösterdiniz. Sırf bunlar bile fazlasıyla değerli ve takdir edilesidir.
Tus'a gelecek olursak ben adil olması yönünü seviyorum çünkü başka türlü bir sistem Türkiye'de çok büyük sıkıntılar doğurabilir. Test mantığı bizi puan kasan süper mariolara çeviriyor o kötü tabii ama en azından herkes aynı sınava girip bilgisi ölçüsünde sınanıyor.
Edit: tus pazarmış cumartesi gibi yazdık. daha okuduğumu anlamıyorum ama tus iddiam var :,)
Berbat bir gün oluyor. Arkadaş gruplarım çatır çutur dağılacak muhtemelen birkaç güne. Artı, bugünkü hekime şiddet olayı ile en son dönem 2'de gelen"herkes bize düşman" anksiyetem tekrar ortaya çıkacak. Kendi halimde yaşarken nasıl bir günde böyle oldu onu ben de bilmiyorum.
Anladığım kadarıyla bunu yaşamadan nasıl bir şey olduğunu tam bilemeyeceğiz. Ayrıca "cemişgezektesin. Tek doktorsun. 80 yaş hasta preterm eylemde geldi. Elinde sf bile yok. Ne yaparsın?" Tadında muhabbetlere de konu olur.
Ben neden "öğrendim" dediğim her şeyi kötü tecrübelerle, tatsız deneyimlerle öğrenmek zorundayım. Keşke başıma musibet gelmeden önce bir şeylerin farkında olabilsem. Öğrenmenin daha akılcı yöntemleri olmalıydı.
Jitem'in kurucularından olduğu söylenen, faili meçhule kurban gitmiş, eski asker. Kurtlar vadisi'ndeki pala karakterinin kendisini sembolize ettiği düşünülmektedir.
Kendi deneyim ve görüşlerimden yola çıkarak dönem 4 için bir entry gireyim. Herkesin bu süreçte yaşadıkları ve konu hakkındaki görüşleri farklı olabilir. Biraz sizi aydınlatabilirsem ne mutlu bana.
Öncelikle stajyer olan arkadaşları tebrik ederim. Pandemi döneminden çıkıp buraya kadar gelebildiyseniz bile iyi bir başarı. Buraya kadar geldiyseniz bundan sonrasını da halledersiniz diye düşünüyorum.
1) Başlamadan önce genel bilgiler: Dönem 4'te ilk başta alacağınız akılcı ilaç kullanımı stajı da dahil olmak üzere 8 staj var. Akılcı ilaç kullanımını ilk hafta herkes alıyor ve bitiriyor. Bu stajdan sonra artık gruplara bölünerek kendi stajlarınızda derslere başlıyorsunuz. Döneminiz A ve b grubu olmak üzere önce ikiye, daha sonra a grubu 2 grup ve b grubu da 3 grup olacak sekilde bölünmeye uğruyor. Liste sırasına göre stajlar şu şekilde başlıyor ve alta doğru kayarak ilerliyor (eğer son iki senede sistem değişikliği olmadıysa):
Stajlara bu şekilde başlıyor ve hepsini göre göre sene sonuna kadar gidiyorsunuz. Bu stajlar da kendi içinde teorik ve pratik dersleri ihtiva ediyorlar. Staja göre değişmekle birlikte, genellikle teoriklere %70, pratiklere %80 katılım bekleniyor.
2a) teorik dersler: dönem 1-2-3 ile aynı. İlgili amfiye gidip ders görüyorsunuz. 2b) pratik dersler: işte stajın esas kısmı burası diyebilirim. Dersi anlatacak ilgili öğretim üyesini belirlenen saatte bularak ders yapıyorsunuz. Bu dersler genellikle 5-10 kişilik gruplarla oluyor. Derste muayene yapma, anamnez alma, soru-cevap, hocanın direkt ders anlatması, poliklinikte gözlem gibi geniş bir yelpazede ders yapabiliyorsunuz. Ne olacağı tamamen hocaya ve bölümdeki işleyişe kalmış. Bu pratiklere biraz konuya bakıp gitmek hem öğrenme açısından hem de soru cevaplama açısından iyi oluyor. Buralarda yazar arkadaşlarımın dediği gibi soru sormaktan çekinmeyin, merak ettiklerinizi sorun, derse interaktif katılın hocalar da zaten bunu bekeyecektir. Eğer hocalar sert konuşur derseniz de öyle şeyler olabilir tabii ama hemen demoralize olmamak lazım, sonuçta biz öğrenmek için geliyoruz ve öğrenme sürecimiz devam ediyor.
3) sözlü sınav: Sınav sistemi artık preklinikten biraz farklılaştı. Çalışma şekliniz çok değişmiyor aslında, çünkü size anlatılanları yine okuyarak ve dinleyerek öğreniyorsunuz ama öğrenme mentaliteniz biraz değişecektir. Artık sadece test sınavı çözmeniz değil bildiğiniz şeyleri anlatabiliyor olmanız da gerekecek. Sözlü sınavda da, bu tamamen kendi görüşüm, olay biraz jüriyi konuları bildiğinize ikna etmekte bitiyor. Şimdi, sözlü sınavda sizden vakaya yaklaşmanız istenebilir, bir konuyu anlatmanız istenebilir, bir tablo/endikasyon/liste saymanız istenebilir, direkt spot bilgi sorulabilir. Bu spektrum da geniş. Bilgileri kategorize ederek çalışmak bana göre daha iyi oluyor. Soru yöneltildiğinde bir durup "şimdi bana nereyi soruyorlar?" Diye düşünürdüm (eğer bunu yapabilecek kadar konulara hakimsem) ondan sonra o kısmı belirli bir sistematik içinde anlatmaya çalışırdım. Bazen sorular açık olmayabilir. Konu başlıklarını aklınıza getirirseniz işin içinden çıkmanız kolaylaşabilir. Örneğin: karaciğer hakkında hasta üzerinden konuştunuz. Sonra size "bu hastada bilinç bulanıklığı gelişti. Başka ne gibi şeyler görülebilir?" Şeklinde soru yöneltildi. Konuşulan hasta kc hastası> verildiyse konuştuğunuz şey muhtemelen sirozdu (öyle varsayalım)> size anlatılan şey hepatik ensefalopati denen durum olabilir (burada teorik bilgi gerekiyor) Yani size burada hepatik ensefalopatinin klinik bulguları sorulmuş. Burada da bu durum hakkında bildiklerinizi anlatabilirsiniz. Daha da ilerletirsek mesela buradan da size siroz komplikasyonları gibi follow up questionlar gelebilir. Sözlü genel olarak bu şekilde ilerleyebilir. Yaklaşım soruları için de hastalıkları tanım- etyoloji- patofizyoloji(opsiyonel)- klinik- tanı- tedavi şeklinde çalışabilirsiniz. Son olarak da konuları hiç olmazsa konunun alt başlıklarını hatırlayacak şekilde çalışırsanız bence faydası olur diye düşünmekteyim. Sene içinde kendi çalışma şeklinizi bulacak ve muhtemelen benim anlattığımdan daha iyi bir konuma geleceksiniz.
4) pratikler: Sizden daha çok anamnez alma ve muayene yapma becerilerini kazanmanız istenir. Bunun için çoğu bölüm size tekli veya ikili, üçlü sayıda gruplarla hasta hazırlatır. Grubun diğer üyeleri ile önceden konuşup bir plan çizmek bu yönden iyi olur diye düşünüyorum bu iş için. Muayeneler ve anamnez işinin nasıl yapılması gerektiği zaten size anlatılacaktır. Benim sadece önerim bunu da belli bir sistematik içinde yaparsanız bence daha güzel olur. Muayene ve anamnez için mavi kapaklı bir kitap pdfsi var onu muhtemelen gruplara atarlar, eğer hiç bulamazsanız ben size bir şekilde atabilirim. Bu kitap bence gayet açık ve faydalı, onu okuyabilirsiniz.
5) puanlama/bütünleme: puanlar sınavlardan yaklaşık birkaç gün sonra harf notu olarak açıklanıyor. Sınav sistemi çok fazla dış faktöre bağlı olduğu için, benim kendi düşüncem, harf notları bu stajların size kattıklarını bence tam olarak yansıtmıyor. Bu yüzden çok kıyaslama içine girmenizi kendi adıma önermem. Olur da işler istediğiniz gibi gitmez de bütünlemeye kalırsanız da hemen demoralize olmuyoruz. Elimizden geleni yapıp bir yaz günü bu işi halletmeye çalışıyoruz.
6) tus: tusa herkes 5'te başlıyor zaten genelde. Dönem 4 için çok yapılacak bir şey yok. Eğer tus kitabı okumak suretiyle staja çalışıyorsanız belki küçük bir etkisi olabilir. Bu sene isterseniz tıpdil, yökdil onları halledebilirsiniz.
Benim yaşadıklarımdan anlatacaklarım bu şekilde. Bence ayriyeten girişken olun. Bir yerde bir şey yapılıyorsa görmeye çalışın. Zaten burası üniversite hastanesi olduğu için, en azından çoğunlukla size gelme demezler. Kendinizi tanıtıp düzgün ifade ettiğiniz sürece gözlem yapma imkanı oluyor.
Umarım hem dersleriniz hem sosyal hayatınız iyi geçer:) staja başlayacaklara başarılar dilerim. Yine aklınıza takılan bir şey olursa bence sözlüğe sorabilirsiniz.
Scrubs ile otobüse binmistim okuldan dönerker. Ayaktaydım. Önümde oturan kişi kalktı ve ben de oturmayınca yanımda ayakta duran adam oturmam için eliyle işaret etti. Ben de "yok siz buyrun" dedim. Adam "yok siz oturun zaten çok yorulmuş olmalısınız" dedi, ben de teşekkür edip oturdum:')
Bu aslında çok küçük bir olay ama hep kötü şeyler duyunca küçük de olsa iyi bir şeyi yazmak istedim.
Uzun süre entry gelmeyince acaba dedirten, sürekli yeni bir şey olacağı için teorik olarak bitmesi pek mümkün olmayan, fakat yine de endişe verici durum.
Ankara'nın ortasındaki hastanede çekmeyerek size teknoloji detoksu hizmeti verirler. Böylece işinize daha konsantre bir şekilde çalışabilirsiniz. Tek sorun birisi size ulaşmak isterse ulaşamayabiliyor ama olsun hastanede tıp öğrencisi telefonu ne yapacak değil mi?
Bizim okuldan yapanlar gördüğüm kadarıyla, daha çok Ankara üniversitesini tercih ediyor. Yapabilecek olsam veya bunu düşünüyor olsam benim de tercihim o olurdu galiba. Ben yks çalışırken de hedefim orasıydı. Yatay geçiş yapmayı ise hiç düşünmedim. Ankara tıpa geçen bir arkadaşımla konuştuğumda oradan memnun olduğunu söylemişti. Diğer okullar hakkında bir şey diyemeyeceğim.
"bunlar iyice şımardı. Romanya'dan, Ukrayna'dan doktor getirelim." Gibi über fikirlere sahip yazarları barındıran site:) aynen o saydıkların da 2000$ bile etmeyen maaşla buraya gelir çünkü sjdkdkdm
Neyse bunu diyen 1,85 boyunda, kaslı, 50k maaş alan ekşicilerin bir bildiği vardır mutlaka.
Türkiye'de çoğu erkeğin en az bir kere deneyimlediği platonik aşk illetine tutulmuş gençtir. Spora başlamalı ve saçları 3'e vurdurmalıdır. Bu şekilde belki dayanabilirse dayanır Ali cabbar.