Değerli sözlükdaşım (yazar: fistikgibibiri) , çok teşekkürler. ben de geçtiğimiz sene numunelerimi vermiştim, beklemedeyim. Bu güzel başlığa katkı veren tüm yazarlarımıza teşekkür ediyorum. sayın (yazar: yazar) sizi buraya davet ediyorum.
şahsiyet dizisinde başkomiser tolga'nın nevra'ya söyledikleridir
ama nasıl hissediyorum biliyor musun? şimdi böyle insanın hayatta güvendiği bazı şeyler vardır ya hani. başı sıkışınca falan... ne bileyim. mesela 155. bir şey olursa polis gelir. nedir, işte itfaiye. yangın çıkınca ararsın. bilirsin ki gelecek. asansörde kaldın diyafon var. basarsın birisiyle konuşursun. ne bileyim. o seni rahatlatır. panik butonları vardır. biryerde kaldığın zaman basarsın. polis gelir yada birisi seninle konuşur. ne bileyim. rahatlatır en azından seni.
şimdi nevra, bunların hiç birinin çalışmadığını düşünsene. birşey geliyor başına 155'i arıyorsun bakan yok. yangın çıkmış itfaiyeyi arıyorsun gelen yok. asansörde diyafona bakıyorsun birisi seni duysun diye. panik butonu mesela orada duruyor öyle. basıyorsun. "kimse yok mu kimse yok mu? duyuyormusunuz beni?" diye bağırıyorsun ama hiç çıt yok. ya diyorsun ki arkadaş buna bir şey mi oldu ya. böyle bakıyosun. açıyosun duvardan bir ayırıyorsun onu. aa, ananı avradını! bağlantısı yok nevra. kablo yok. o duvarda öyle duran bir şeymiş. senin hayatın ona güvenmekle, inanmakla geçmiş. halbuki seni kazıklamak için koymuşlar onu oraya. sen ona güven diye. sen ona güven. başını kaldırmadan, soru sormadan, işine gücüne bak diye koymuşlar. sen de ona öyle salak gibi güvenmişsin. aslında güveneceğin hiç bir şey yokmuş. işte kendimi şimdi öyle hissediyorum. bir şeylere öyle haybeye inanmışım. o da çok boktan bir durum. o yüzden şimdi ne yapacağımı hiç bilmiyorum.
Kesinlikle katılıyorum. Evde olduğum neredeyse 1 yıllık zaman içinde kendimi işe yaramaz bir asosyal gibi değil de, bir hekim adayı gibi hissedebildiysem bu; hocalarımızın güzel ders anlatımları ve süre kalırsa bizle ufak da olsa sohbet etmeleri sayesinde.
her bölümü film tadında dizi. yukarıda da söylendiği gibi sherlockvari bir havası vardır.
greg abimiz hastalarla yüz yüze gelmeyi sevmez, klinik günlerinden kaçmak için türlü iddialara girer, bastonu ve düşünürken duvardan sektirdiği topu ona neredeyse tüm insanlardan daha yakındırlar.