confessions

aquaregia

2. nesil Yazar - Yazar

  1. toplam entry 39
  2. takipçi 12
  3. puan 13667

dune

daenerys targaryen
3 kasım 2023'de part 2 geliyor :) kitabını yorgun olamama rağmen 2 günde bitirmiştim. türü bilimkurgu olsa da daha önce felsefe, din ve aksiyonun bu kadar iç içe olduğu başka bir kitap okumamıştım. bu şekilde olan okuduğum diğer kitap da dune sapkınları :)
sıcak bir yaz günü bu kitabı okumanızı sonrasında da 2021'de çıkan filmi ve bu çıkacak olan filmi izlemenizi öneririm. bir ara buraya spoilerlı uzun bir yazı yazacağım hatta her kitap için de yazabilirim.

komik biseyler

gri
bu, grinin sigortasız çalışan olma hikayesi



benim babam biraz katı bir adamdır. bu sene mayısta, sınıfta kalacağım kesinleşince, adama hem FF hem 5000 lira kredi kartı borcu götürmemek için aksiyon aldım. gerçi bu da hoşuna gitmedi, günde 10 saat ders çalışarak finalden 112 almamın mümkün olacağına kendini bir şekilde inandırdı ve beni isyancı ilan etti. yine de burnumun dikine gittim ve kadın anamın onayını almayı başardım (bkz sokratesin savunması) ("anne bak 3. köprüyü satıyolar, hisse alalım 2050'ye zengin oluruz")

her yere başvuru verdim, sokak sokak esnaf gezdim. biraz abartmışım gerçi, hâlâ arayıp "merbalar gri hanım, nasılsınız, haftada 70 saat çalışıp 100 lira kazanmaya ne dersiniz" dedikleri oluyor. tövbeler eşliğinde bir bardak soğuk su içiyorum. çünkü ben mayısta öyle bir b** yedim ki bırakın yoğurdu üfleyerek yemeyi, yoğurdun üstüne yangın tüpü sıkıyorum.

en son bir ev yemekleri dükkanı buldum. girdim tanıştım falan, patron kadın baya sevecendi, muhabbeti hoştu. benim de kanım kaynadı. annemin de içine sinecek bir yerdi hem, alkol yok meze yok dansöz yok. anlaştım, yemekleri patron yapacak, ben bulaşık yıkacağım, bir de sabah dükkanı açacağım. ne kadar basit ve masum dimi

meğer ben suç yuvasına girmişim ***, kerhaneye girsem daha iyiymiş. ertesi gün bi geldi yanında afgan kaçak. çocuğu camide bulmuş, adını zeki koymuş, her işini yaptırıyor, para mara da vermiyor. bildiğiniz köle, bi kırbaçlamadığı kalıyor çocuğu.
her akşam it gibi içiyor dükkanda; sabah viski, rakı şişesi topluyorum. sonra takım elbiseli adamlar geliyor, yurtdışına adam kaçırıyorlar, rüşvet al ver yapıyor. el altından gırla içki satıyor, geceleri pavyona gidiyor. 1'e 1000 kâr koyup araba ev satıyor.
mesela bir evi vardı türk öğrencilerin kaldığı, kirayı arttırdı. "abla ödeyemeyiz" dediler. "******** gidin" dedi, onların yerine 10 tane suriyeli aldı. abi neler neler, her şeyi anlatsam tüm sözlük tutuklanırız. polise ihbar edilecek gibi değil, zaten etsem de faydasız 3 tane polisle aynı anda sevgili. yetmiyormuş gibi kendi kızı kokainman, dükkana her gün pilav yemeye gelen bir sapık var ve yan dükkandaki adam yobaz. her sabah arabesk şarkıları eşliğinde kepenk açıyorum, kolları sıyırıp masa taşıyorum, çay may koyarken "gri kardaş günaydın" diye kafasını kapıdan uzatıyor, sabah sabah siyasetten giriyor bitcoinden çıkıyor velhasıl iyi kafa şişiriyor*

neyse benim iş tanımım giderek genişledi, bulaşık yıka diye aldıkları yerde fellah köftesi, arnavut ciğeri, her türlü bakliyat pişiriyor paketliyorum. olmaz ben bilmiyorum diyorum dinlemiyorlar googledan tarifine bak yap diyorlar, trendyolda getirde başımıza taş gibi yorumlar yağıyor. ben de 2002'de askere gitmiş gibi şafak sayıyorum. şafağa en son 7 gün kalmıştı.

bir öğleden sonra... işten çıkacaktım ama patron yoktu, aradım. dedi ki gri ben çok uzaklardayım dükkan senin olsun :D. kaçmış gitmiş kadın, bi daha da dönmicem dedi (ıtır ruslar peşimizde ilişkimiz açığa çıkmış) ben de kepengi indirdim, afgan kölemizi yan dükkana emanet ettim gittim. 15 sayfalık sigortasız çalışan hikayemin sadeleştirilmiş versiyonu bu, şimdi size dükkanın bazı trendyol yorumlarını göstermek istiyorum dfhksjdfhkjds



evet, çünkü elle bölünmüştü. zekiye bi türlü bıçak kullanmayı öğretemedim



makarna 3 gün öncesine aitti, göndermeyelim dedim, şifa şifa dediler yanında baklavayla gönderdiler


11
gri gri
bu da böyle bi anı
shogun shogun
Ahahahaa bir ömür boyu anlatılacak ve sağlam tecrübe getiren olaylar silsilesi olmuş efendim.Puanım 10/10
gluteusmaximus gluteusmaximus
Abooovv bu ne böyle sn gri nxnxnxm
gri gri
korkumdan iki haftada bir bahane bulup paramı istiyodum, kesin bu bana parayı vermeden kaçar diye ahzbsvavav
deli dumrul deli dumrul
Olası diyalog:
Anne: gri işler nasıl seni çog yoruyolar mı -baba araya girer- ya bırak alt tarafı masa siliyo ne düşüncelisin hanım ben onun gibiyken tek kolumla 20 kilo kalas taşıyodum
Gri: babam doğru diyo anne tabak çanak yıkıyorum alt tarafı sjsjsj -arkadan ses- zeki kaç defa dedim toleti iyi temizle diye boşuna mı besliyom seni, gri sipariş gelmiş yap bi lahmacun çabuk bakimm
Anne: yoğunsunuz galiba kızım kolay gelsin ben seni sonra yine ararım
Gri: evet bi tık öyle ihih, teşekkürler anneehh.. swh -o sınıfta kalmayacaktık-
shogun shogun
Kolpaçino tadında olaylar silsilesi olmuş :)
gluteusmaximus gluteusmaximus
Yemeklere yorum yapanlara cevap olarak bu entryi atmak nasıl olurdu acaba ndndnsm
ruhsuz ruhsuz
Ay gri bu kadın sana kek mek bi şey yapmıstı da sen buraya atmıştın kalple filan. O geldi aklıma şimdi fjfdbf
ruhsuz ruhsuz
Kalple olmayabilir ama iyi insanlar var gibi bi şey demistin fjdbd
gri gri
Evet ya sevildiğinizi hissettiğiniz anlar başlığı.. hdbsbabdh o entrynin ertesi gününde de ben benim kafamı s diye entry girmiştim ahxbsva
ruhsuz ruhsuz
:/

erkin koray

gri
zamanında the rolling stones müzik grubunun "paint it black" isimli şarkısına ilham olan "bir eylül akşamı" adlı şarkının sahibi sanatçıdır. bu bir iddia değil çünkü şarkı çıktıktan 29 yıl sonra yapılan röportajda solist Mick Jagger durumu kabul ediyor. tabii bunda büyütülecek bir şey yok, erkin koray'ın da doğrudan sample'ladığı yahut aranjman yaptığı şarkılar bulunur (bkz fesubhanallah, şaşkın, bu sana son mektubum)

led zeppelin, abba gibi büyük gruplarla çalışan atlantic records'un kurucusu ahmet ertegün'ün bir eylül akşamını düzenleyerek the rolling stones'a verdiği de söylenir.
1
richardthelionheart richardthelionheart
fark edilmiş midir bilmiyorum ama 1969 tarihli ''yine yalnızım'' şarkısı da the moody blues grubunun 1967 tarihli The Afternoon parçasının türkçe coverlanmış halidir

erkin koray

selektor yapan yildiz
Türkiye'de rock müziğin başlatıcılarındandır. Müziğine elektro bağlamayı da eklemiştir.

Aşağıya sevdiğim bir şarkısını bırakıyorum.



Baba uzun süredir konser vermiyor, Yaşı ilerledi tabii. Keşke canlı da dinleyebilseydik.

geceye bir şiir bırak

cherie
Bir çocuğun önce doğmasını bekliyorlar,
Sonra yürümesini, konuşmasını, büyümesini...
Zaman ilerliyor, bu defa para kazanmasını,
Kanunlara saygı göstermesini,
İnsanları sevmesini, aldanmasını, aldatmasını bekliyorlar.

Ve sonra ölümü bekleniyor insanoğlunun.
Ya o? Ya o?
İnsanlardan dostluk bekliyor, sevgilisinden sadakat,
Çocuklarından saygı ve bir parça huzur bekliyor,
Saadet bekliyor yaşamaktan.

Zaman ilerliyor, bir gün o da ölümü bekliyor artık.
Aradıklarının çoğunu bulamamış,
Beklediklerinin çoğu gelmemiş bir insan olarak
Göçüp gidiyor bu dünyadan.

İşte yaşamak maceramız bu.
Yaşarken beklemek, beklerken yaşamak
Ve yaşayıp beklerken ölmek!

dr ekrem karakaya

ileleualatyr
Konya şehir hastanesi'nde kardiyoloji uzmanı olarak çalışan, bugün dünya'ya zerre kadar faydasının dokunmadığına emin olduğum biri tarafından katledilmiş hekim.
Bakın bu sözlükte bile ki henüz iki sene bile olmadı kurulalı, birçok hekime şiddet başlığı bulabilirsiniz. Sözlükte fikir ayrımı yaşadığımız konular var fakat bu konuda farklı düşünen birini bulamazsınız. Neden biliyor musunuz? Çünkü emek verip bizim geçtiğimiz yollardan geçip kardiyoloji uzmanı olmuş birini görevi başında korumamanın, ona zarar vermenin bir bahanesi olamaz. Hâlâ buna izin veriliyorsa, hâlâ göz yumuluyorsa, hâlâ tweet atmaktan başka bir şey yapılmıyorsa bu sizin bu vatana ihanet ettiğinizi gösterir. Halkı eğitemiyorsan o hastaneye herkesi sokmayacaksın. Bu kadar basit. Bu doktor sabah evinden sabahın köründe çıktı, başını kaşıyacak vakit bulamadı bile muhtemelen. Sonra bir vasıfsız geldi, onu hayattan sevdiklerinden kopardı gitti. Bu son olmayacak, buna adım gibi eminim. O yüzden umarım bu son olur demeyeceğim, keşke olsa ama olmayacak. Tek diyebileceğim gerçekten umarım her hekim bir bir gider bu topraklardan. Böylece biraz da olsun akıllanırlar.

dr ekrem karakaya

selektor yapan yildiz
Maalesef hayatını kaybetmiş olan hekimdir. Allah'tan rahmet diliyorum.

Bu münferit bir olay değil. Tedbirsizlik ve insanlarda adım adım oluşan(veya oluşturulan) algı sonucu gayet de göz göre göre gelen bir cinayettir. Hekimler özlük haklarını kaybettikten sonra herhalde ki sıra canlarına geldi. Daha ne kadar kötü bir olay yaşanması lazım.

"Doktor bulamıyoruz, para için özele geçiyorlar, yurtdışına gidiyorlar." Diyenleri de sahneye alalım. Bulunca gösterilen muamele ortada. İşyerinde beğenmediği yemek çıkınca şımarıklık yapacak adamlar, doktor düşük ücretten ölme pahasına bana baksın istiyor; sonra da doktor bulamıyoruz, Allah Allah ne kadar ilginç.

Kardiyoloji düşünen beni de derin düşüncelere itti bu olay. Klimalı ofisinde yalandan çalışıp "doktorlar rahatı için bilmem şu bölümleri seçiyorlar." Diyenler vardı bir de. Alın gördünüz işte şimdi.

Bu sorun daha da kronikleştiği gibi çözülecek elle tutulur bir adım da görülmüyor. Allah herkese sabır versin artık.

Tıp için bu kadar emek harcamış bir hekim, yaptığı meslekten dolayı artık hayatta değil. gerçekten çok üzücü ve trajik bir durum. Tekrardan mekanı cennet olsun.

tıpı bırakmak

cherie
ben de içimden geçenleri uzun uzun yazmak istiyorum şimdi. 1. sınıfım şu an. liseye kadar tıp istemiştim ama lise boyu tam da şimdi aklımı karıştıran sebepler ve HERKESİN tıp istemesi yüzünden çok soğumuştum. sürekli tıp yazılmaz ya çekilmez o kadar dert, ben tıp yazmam vs diyerek geziyordum. hatta tıp yazmamı isteyen anne babamı da buna ikna etmiştim :') sınava 1-2 ay kala tamam ya ben tıp yazıcam dedim tercih listemin hepsi de tıptı. tercih süresinde itü endüstri bi an aklımdan geçti ama yazmadım. bu arada lisede de endüstri ya da bilgisayar yazarım diye düşünüyordum. aynı zamanda hep istanbulda okumak istemiştim bu da içimde kalan bir şey oldu. şimdi ise doktor olma düşüncesi hala bana çok çok güzel geliyor ama 1 çok zorlamasa da ileride yaşayacağım stres gerçekten ağır ders çalışma süreçleri vs hepsi çok yoruyor şimdiden. ayrıca yurt dışına gidebilmek için diğer mesleklerden apayrı çok fazla çaba istiyor. tus desen çok ayrı bir şey o stresi o süreci yaşıyorsun ve sonunda asistan olduğunda da ayın 10-15 günü nöbet tutuyorsun ?? bunun karşılığında aldığın para yeni mezun bilindik bir şirkette çalışan bilgisayar mühendisiyle aynı. aldığın para birbirine yakın ama nasıl çalıştığın verilen emek her şey çok çok farklı. ve hizmet ettiğin insanların da seni anlamaması sorunlarını dinlememesi çok kalp kırıcı motivasyon düşürücü direkt hayattan bezdirici bir şey ya. ayrıca tıpta kazandığın parayı harcayacak zamanın, enerjin kalmıyor. bunları yazıyorum ama şu an fakülteyi seviyorum doktor olma düşüncesini de seviyorum ama bu kadar çabayı başka bir alanda versem daha iyi bir hayat yaşayabileceğimi biliyorum. ve benim için önemli olan huzurlu ve mutlu güzel bir hayat geçirmek bunu da kendimi harap ederek değil daha sakin bir şekilde yapmak istiyorum. ben bunların hepsinin farkındaydım bu arada bölümü seçerken ama seçtim yine de :') bu arada iyi bi yerde bilgisayar gelse düşünmeden yazardım. neyse şimdi bölüm değiştirmw kısmına geçicem( bir saattie ne anlatıyorsam sanki) bana gelen en iyi bilgisayar hacettepe ytü birkaç da özel var. tabi insanın aklına bilgisayar deyince odtü boğaziçi falan geliyor ama napalım yani. birkaç seneye buralar da 2-3k olur zaten. endüstri olarak da itü var ama bilgisayar istiyorum sanırım ben. yani şu an bu kararı alma çok zor geliyor bana çünkü aileme de hiç açmadım sene boyu herkes bi anda aa ... tıpı bırakmak mı istiyormuş çok şaşırdım falan olacak. bir de ben emin olamıyorum geçmek istediğimden. ayrıca bi tık da hacettepe ytü falan olması kötü geliyor açıkçası itü falan olsun isterdim :/ ya bilmiyorum kafam o kadarr karışık ki ama buna cesaret edebileceğim tek sene de 1.sınıf. bir de üst dönemler hep sey diyor aklında böyle bir düşünce varsa kesin geç hep aklında kalıcak ilerde pişman olursun. bu da bi düşündürüyo. ya dünya çok değişiyor o kadar farklı yeni şeyler üretiliyor ki ben bunların içinde olmak bir parçası olmak istiyorum sanırım. napsam bilmiyorum ay daraldım daha yazamıycam
1
longislandmedyumu longislandmedyumu
Tıp vs mühenfislik biraz da kişinin kafasının çalışma şekliyle ilgili bir durum. İkisi de sayısal olabilir ama birbiriyle alakası yok düşünce tarzının. Mesela benim kardeşim mühendis ve o asla doktor olamazdı. Ben tıp okuyorum (isteyerek geldim birakmayı da düşunmüyorum) ben de mühendis olamazdım. Evde bir problem olsa kardeşim hemen en iyi malzemeyle en ekonomik en iyi en bilmem ne çözümü bulur mesela sende de bu yetenek var mı? Kardeşimin aksine benim ansiklopedi gibi bir beynim var ve bu bilgileri birbirine bağlayıp olan durumu kolayca fark edebiliyorum yani bende de doktor kafası var. Bu tabir pek hoş değil biliyorum ama mühendislik istiyosan kendini iyi pazarlayabilmen gerekecek özellikle okulun markan değilse (ki markaysa da kesin iyi bi yerdesin demek değil). komite haftasında ders çalışırken bana sorsan gezen mühendis kankilerime sinirlenip bırak tıpı yaaa boş ver hayatını yaşa 10-15 sene okuyacak mısın diyebilirim ama pek mantıklı bir tavsiye olmaz 😅 Daha çok kendi ilgi alanlarına ve yeteneklerine bakmak gerek bence

19 mayıs

selektor yapan yildiz
Harap ve bitap düşmüş olsa bile milletin, Atatürk'ün de sayesinde, hayır dediği ve bunun ilk işaret fişeğinin yakıldığı gündür.

Not: başlık tematikteymiş 19'una yetiştiremedik. Başka 19 Mayıs'lara artık.

hayyam

kimliksizot
Nişaburlu Fars bir şair.
Eskiler onu ya ermiş bir din adamı ya da keyif adamı olarak görmüş ve göstermişler. Aslında hangi rubailerin kendisine ait olduğu, ne kadar doğru aktarıldığı tam olarak bilinmemektedir.
Dörtlüklerinde -rubai- sık sık şarap sevgisinden söz eder. Şarap sevgisi yüzünden ona söylenenlere şöyle cevap verir:
Sen sofusun, hep dinden dem vurursun;
Bana da sapık, dinsiz der durursun.
Peki, ben ne görünüyorsam oyum:
Ya sen? Ne görünüyorsan o musun?

Çoğumuzun bildiği şu şarkının onun dörtlüklerinden olduğunu öğrendiğimde şaşırmıştım:
Seher yeli eser yırtar eteğini gülün
Güle baktıkça çırpınır yüreği bülbülün
-
Bu yıldızlı gökler ne zaman başladı dönmeye?
Ne zaman yıkılıp gidecek bu güzelim kubbe?

Aynı zamanda günümüzün popüler müzik gruplarından biri olan Dolu kadehi ters tut'un ismi de buradan gelmekte imiş:
Tanrım; bu güzel yüze vermişsin emek,
O sümbülü koklamak, saçın' ellemek.
Sonra da ona bakma, dersen, anlamı:
Dolu kadehi ters tut, hiç dökme demek!

yaşamak nedir

poyrazkarayel
Çok para biriktireceğim, en güzel restoranlarda en güzel yemekleri yiyeceğim. Spor bir araba, müstakil bir ev alacağım, dünyanın en güzel kadınıyla yan yana yatacağım.

Bunları yapamayacağım yapsam yanıma ne kalacak ben bunu istemiyorum. Okul okumayı kendim isteseydim belki istekli olurdum. Aile temelde insana en çok zarar veren kurum. Kendi istediğimi yaşamıyorum. 40 yaşına gelsem de yaşamayacağım. İzlandada sanırım ice hotel varmış merak ediyorum göremeyeceğim. Belki göreceğim ama anlamıyorsunuz tatile gitmek fotoğraf çekmek istemiyorum ki ben. Buzun üstünde oturmak istiyorum birkaç ay.

Ekvatorda kabileler varmış hala ilkel ritüeller yaparlarmış ben o ayine katılmak istiyorum birkaç gün orda durmak isterim belki,tatil değil bakın avare olmak benimkisi. Güneş ışığını camla belli süre etkileştirsem yakar mı kağıdı bir çadır atsam dursam 1-2 ay ama haftasonu gitmek istemiyorum. Tişört giymek istemiyorum aslında komik duruyo kaslı olsam da üstsüz gezsem ama bu şekilde markete giremiyorum.



Biriktirmek istemiyorum yanıma kalmayacak. 35-40 dan sonra gelen parayı istemiyorum. Çok kısa lan 70 sene çok kısa ya. 20'li yaşlarımda yurtta kalmak istemiyorum. Avare olmak istiyorum bir çanta sırtıma seyyah olmak istiyorum. yüzlerce ülke milyarlarca insan. Görmek istiyorum lan ben. Şu an Meksika'da sapsızın biri dumandan Leyla olmuş sormak istiyorum ne içiyosun kardeşim bu silahı nasıl tedarik ederiz ben hiç görmedim. Hollanda'da serası olan göbekli adama danışmak istiyorum bu işe nasıl başladınız acaba?

Aile en zararlı kurum temelde ne kadar birey olursan ol bu şartlarda ruhuna işlemiş bir borç bir bağ kopup gidemiyorum ki. Ha yapamaz mısın yaparsın da korkuyorum bende o cesaret yok?

Ulan işe yaramaz 8-5 niye gidiyorsun bir yere sana bir şey kalmıyor neye acele ediyosun. Niye trafikte 2 saat bekliyorsun lan. Bu insanı istesen de çekip alamazsın ki buraya gelene kadar o kadar b*ka batmış ki çektiği çileye değmez.

Ama ben henüz dahil olmadım keskin dönüş yapabilirim ama cesaretim yok anca buraya gelip günah çıkartırım.


neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol