İçerisinde kuru yemişten baklagile çeşitli besinler bulunduran karışık bir tatlı. En sevdiğim tatlılardan biridir. Öğrencilik dönemim boyunca maalesef ki nadiren yiyebildim. Yediklerim de minik tabaklar ile sınırlıydı. Geçen sene aşure döneminde evdeyim diye kendime kazanla aşure yaptım. Herkese dağıttıktan sonra kalanı bitene kadar neredeyse her öğünümde aşure yedim. Bu başlığı görünce o dönemi hatırladım, canım çekti. Bir kazan daha aşure pişirmenin zamanı gelmiş sanırım.
zeki insan zekasını efektif olarak kullanamıyorsa bu onu "zeki ama çalışmayan" birisi yapar. elinde var olan zeka ile sınırları zorlayan kişi ise akıllıdır. kendisi sıkça zeki olan insanla karıştırılır.
Esnaflık yapan babam 1 senedir azar azar işini kaybediyor. İlk önce yurt dışından uygun fiyatlı mal alma ve yurt dışına satış yapma opsiyonunu kaybetti. Normalde hafta içi üretim yapıp hafta sonu da bu ürünlerin satışı ile ilgilenirlerdi. İkinci olarak satış yapma ve yeni satıcılar bulma opsiyonunu kaybetti. Hafta içi uzun saatler çalışıp bunu telafi etmek istediler ancak hafta içi yapılan kısıtlamalar yüzünden bu opsiyonu da kaybetti. Kendisi bu dönemde tek bir çalışanının dahi işine maddi kaygılar nedeniyle son vermedi. Bunu yapmamak için de direniyor. Fakat babamın direnemediği yerde başka bir esnaf mutlaka fire verecektir. Durum böyle giderse babamın da aynısını yapması kaçınılmaz olur. Özelde düzenli maaşlı bir işi olan ya da memur olan biri için esnaflar, iş verenler pandemi döneminde işçisi için gaddar bir tutum sergilemiş gibi göründü. Devlet memurları çalışma saatlerini minimal tutarken özel sektörün aynı hassasiyeti göstermemesi hep eleştirildi. Ancak bu ülkenin asıl vergi vericileri olan kesim üretmek ve satmak konusunda ciddi problemler yaşıyor. Para girişi aksadığı halde işçilerin maaşları değişmedi. Üstelik çalışma saatleri de mecburi olarak kısıldı. İşçilerin birbirine bulaşı önlensin diye korona tedbirleri kapsamında para harcandı. Şimdi de yeni gelen tam kapanma ile işine 3 hafta ara verildi. Bir tıp öğrencisi olarak 2020 martında tam kapanma olmazsa 1 sene sonra hem ciddi vaka artışı hem de ciddi ekonomik sorunlar oluşacağı gerçeğini 1 sene önceden öngörebilmiştim. Benim fark ettiğim pandeminin gelecek sorununu bilirkişiler fark edemedi mi? Sanmıyorum.
Ne kadar güzel/yakışıklı ve zeki olursanız olun bir önemi yok. Cesur olup önce davranmadığınız sürece karşıdaki insan için küçük bir ihtimal bile olamazsınız. Hatta varlığınız dahi fark edilmeyebilir.
Olayın cesur olup olmamakla bir ilgisi yok, karşıdan ışık almadıysanız bir adım atmak akıllıca değil, bu gözler ne cesurlar gördü ve sonları hüsran oldu, bir insan için ihtimal olmak yanlış bir bakış açısı, her şey dengeli ve karşılıklı adımlar neticesinde gerçekleşmeli, kimseyi gözde ne büyütmeli ne de küçültmeli.
Ben burada uzaktan izleyip sonrasında kaybeden insanlar için bir cümle kurmuştum. Dediğiniz tabi ki doğru. Çok efendi ve sakin görünen insanlar dahi cesur davranan insanlara karşı kaba ve çirkin tutumlar sergileyebiliyor. Fazladan sevilmek maalesef ki yalnIca ego tatmini için bir alet olarak görülebiliyor. Kime karşı cesur olunacağı önemli
Çok çok çok haklı bir cümle, hayatta insan için en önemli şey onurudur, kimse aksini iddia etmesin, o yüzden kimsenin egosunu şişirme uğruna bu onuru ayaklar altına almamak lazım, bir anda böcek muamelesi çekilip haddin bildirilir, gerekirse yalnız öl bunu yapma.
Karında kelebeklenme etkisi yaptığı için gastrointestinal sistemin yani esasen parasempatik sinir sisteminin aktivastonundan kaynaklanan bir uyarılmanın söz konusu olduğunu düşündüğüm duygu durumudur. Parasempatik aktivite artışı savaş ya da kaç yanıtını da sönümlüyor dolayısıyla aşık olan kişiyi çaresiz ve şaşırmış kılıyor olabilir.
Günde 1, maksimum 2 bardaktan sonrası diare yapabilen içecek. Ayrıca tam olarak anlaşılmamış olmasından kaynaklanan bilgi açığı nedeniyle Meltem Yalınay hocamız preobiyotik içeriklerin çok tüketilmemesi gerektiğini söylemişti diye hatırlıyorum. Kefir de probiyotik içeriğe sahip besinler arasında yer alıyor.
insanın istese dahi kurtulamadığı tek kişi kendisidir. kişinin kendini suçlamasına sebep olmak, içten içe kendinen nefret duymasına sebep olmak korkunç bir kötülüktür.
Eski bir arkadaşımın beni yıpratan ve sürekli suçlu hissettiren tavırları. Aramızdaki iletişim tamamen bittiğinde başımdan geçenleri paylaştığım birisi bu farkındalığı hissetmemi sağladı. Bir zamanlar çok değer verdiğim insanlar arasında yer alacak olan eski arkadaşım, zamanın saçma getirileri yüzünden aramıza mesafe koydu. Sevdiğim birisi olduğu için bu durumu oldukça kafaya takmıştım. Üzüntü nedeniyle bir dönem yemeden, içmeden kesildim. Bir önceki girdide bahsetmiştim; üzgünsem yürüyüş yapmak beni iyi hissettiriyor. Kendisine birkaç şey söylemek ve biraz da yürümek maksadıyla dışarı çıktığım bir gün talihsiz bir olay geldi başıma. Kendisine bu durumdan bahsetmedim. Sonrasında aramız düzelmiş gibiydi, bu olayın bahsini açmadım. Şimdiyse aramızda iletişim adına hiçbir şey kalmadı. Kendisini sevmediğimi ya da değer vermediğimi düşünüyor. Benim içimdeki herhangi bir hissi bilmeden bu şekilde küçültmesi, tek seferde benden kurtulması, sonradan fark ettiğim suçlayıcı tavırları... Bir hata yapmıştım, özür diledim. Ama sonrasında özrümün kabul olmadığını fark edip kendi kendime çok üzüldüm, kendimi çok yıprattım. Oysa ne benim özrümün ne de varlığımın umursandığı biri için kendime öyle büyük zararlar verdim ki çok pişmanım. Keşke zamanı geri alsam ve ondan özür dilemesem. Lütfen çevrenizde arkadaşı olarak gördüğü kişi tarafından böyle hissettirilen biri varsa müdahale edin. İnsanın istese dahi kurtulamadığı tek kişi kendisidir. Kişinin kendini suçlamasına sebep olmak, içten içe kendinen nefret duymasına sebep olmak korkunç bir kötülüktür.
Yürüyüş yapıyorum. Yürüyüş yaparken başıma gelmeyen kalmadı. Ölüme birkaç adımım kaldığı zamanlar oldu, doktor uzun yürüyüşleri kısıtlamamı söyledi ama yine de yürümekten vazgeçemedim. Hüzünden çok uzak bir mizacım var. Maalesef hayata beni üzme deseniz dahi bazı şeyler üst üste gelebiliyor.
İstanbul. Ne zaman oraya gitsem, yarım saatten fazla sokaklarında kalsam anksiyete hissi geliyor. İstanbul; sokakların insanları gizlediği bir şehir değil, sokakların insanları kaybettiği bir şehir.
Akşam yemeği saatlerinde tercih ettiğim yemek yeme düzeni. Akşama doğru enerjim iyice tükeniyor. Normalde konuşmayı sevsem de o saatlerde bir başkası ile iletişim halinde olmak beni yoruyor. Yemek yerken bir şeyler izlersem dışarıya meşgul bir görüntü çizdiğimi düşünüyorum.
Hasta mahremiyetini hiçe sayan doktor. Kendisinin kliniği hasta kabul ederken yalnızca belirli bir kesimin ödeyebilececeği ücretler tahsil ediyor. Bu kadar para verirken bir kitapçıda ya da bir televizyon kanalında ruh sağlığımı bozan anılarımı görmek istemezdim (bkz: #4433)
Ülkemizde, evlenmeyen insan bırakmamak anlayışıyla hala devam etmekte olan görücü usulü evlilikler yüzünden sıklıkla başarısız sonuçlanan durumdur. Özel bir sağlık sorunu olmadığı sürece her yetişkin evlenecek yeterliliğe sahiptir. Ancak iki kişinin bir araya gelip sıfırdan var olan bir insana gerekli değerleri kazandırabilmesi çok zordur.